Fransa'daki ayaklanmalar yatışsa da acil sorunlar yerinde duruyor

Şiddet şimdilik durulsa da geçmişteki hataların tekrarlanmaması için ülkenin köklü değişiklikler yapması gerekiyor

Kamu hizmetleri tükendi (AP)

19. yüzyıldan kalma cam kapı ve pencerelerini geçen hafta sonu (başka) kapüşonlu gençlerin kırdığı Strazburg Operası'na bağlı koroda çocuklarım şarkı söylüyor. Sıradan bir Paris seyahatinden dönerken, ayaklanmalar nedeniyle tramvaylar çalışmadığından Merkez İstasyonu'ndan eve yürüyerek gidiyordum.

Fransa'da Anglo kültürlerden daha az düzeyde de olsa, Avrupa operası elitist bir sanat gibi algılanabiliyor. Fakat resmi adıyla Ulusal Rhin Operası, yaklaşık yüzde 90 kapasiteyle yılda 230 civarı performansa ev sahipliği yapıyor.

Yine de görünüşe göre gençlerini dinlemeyen la France d'en haut'nun (entelektüel Fransa) sembollerinden biri olduğu için son şiddet dalgasında lüks bir telefon mağazası gibi (telefonlu gençler tarafından) hedef alındı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Opera binasına yaklaşırken havai fişek sesleri duydum ve aniden polis arabaları tramvay hatlarından füze gibi geçmeye başladı. Operanın açık alandaki kafesinden alınmış kırık kafe masaları ve dev şemsiyeler yığınının ateşe verilmesini önlemek için tam zamanında varmış olmalılar.

Belki de normalde banliyö sitelerinde kapalı kalan isyancı gençlerin çok merkezli bir Fransız şehrinin sembolik kalbine nasıl nüfuz ettiğini gösterdiği için opera girişinin yağmalanması, ulusal televizyonlardaki haberlerin başında yer aldı.

France 2 kanalına konuşan kapüşonlu bir genç "Sesimizi duyurmanın tek yolu bu" dedi.

Onlar [hükümet] bizi dinlemiyor. Les banlieues'da (banliyöler -ed.n.) neler olduğunu görmüyorlar, sadece önyargı ve klişeler var.

Ancak olaylar sadece bir opera binası ve ülkenin doğusundan ibaret değildi. Le Monde perşembe günkü sayısında, Paris bölgesinden sonra en kötü etkilenen alanların kuzey ve batı olduğunu yazdı: Fransa İçişleri Bakanlığı'na göre okullar, belediye binaları, polis karakolları dahil, toplamda 1100 bina hasar aldı.

Yine de çocukların şikayetleri, Fransızların gözyaşlarının çarpıtılması diye adlandırılabilecek durumun sadece bir tarafı. Diğer tarafıysa yerel yetkililerin nihayet les banlieues'ya gerekli yatırımın yapılması çağrısında bulunması. Kamu hizmetleri tükendi. Hastaneler, fırınlar ve banka şubeleri kapanıyor. Temel hizmetlerde eksiklik var. Daha fazla kamu parasına ihtiyaç duyuluyor.

Ancak banliyö planları, bina inşaatı (ve yeniden inşası) için halihazırda harcanan milyarlar göz önüne alındığında "Ne parası?" makul bir soru olabilir. Fransa halihazırda sadece dünya genelinde rekor sayıda vergiye (480) değil, aynı zamanda Danimarka'dan sonra ikinci en yüksek zorunlu kesinti seviyesine de sahip (Danimarka'da GSYH'nin yüzde 45,4'üne denk gelirken bu oran Birleşik Krallık'ta yüzde 33,5, ABD'de yüzde 26,6 ve Almanya'da yüzde 39,5). Kamu sektörünün borcu 3 trilyon euroyu aştı.

Siyaset köşesinde daha fazla gözyaşı vardı; bir holigan çetesinin evinin içine bir arabayla daldıktan sonra (aracı) ateşe vermesiyle ailesinin hayatı tehlikeye giren, Paris'in dış mahallelerinden birinin belediye başkanının gözyaşlarıysa gerçekti.
 


İsyanı ateşleyen, 17 yaşındaki Nahel Merzouk'un polis tarafından vurularak öldürülmesini radikal soldan Jean-Luc Melenchon, bunun Fransız polis sisteminin merkezindeki şiddet kültürünün göstergesi olduğunu söyleyerek kınadı.

Haklı olabilir ama birden fazla kez, utanmadan tüm Fransız polislerini aynı kefeye koymaya çok yaklaştı. Eğer Fransızcanız iyiyse (iyi olmasa bile ne demek istediğini anlayacaksınız), Melenchon'un bir süre önce ulusal televizyonda polis sendikası temsilcisini sözleriyle nasıl copladığına bir göz atın.

Radikal sağdaysa, eğer daha fazla disiplin sağlansaydı hepimizin iyi olacağına dair bir düşünce var. Çoğu zaman işsiz ve umutsuz olan bu çocukların ihtiyacı, kulaklarına iyi bir şaplak yemek. Senatör Stephane Ravier polise, "düzeni sağlamak için tüm gücünü, her şeyi kullanma" çağrısı yaptı.

Bu ne kadar derine iniyor? Karşılaştırma yapmak gerekirse, 2005'te Sidney'in Cronulla banliyösündeki ayaklanmalarda 40 araba, uluslararası bir gazetenin unutulmaz şekilde tanımladığı gibi "parçalarına ayrılmıştı". Kaderin cilvesine bakın ki 2005, Fransa'da yoğun gençlik ayaklanmalarının son döneminin yaşandığı yıldı.

Ancak geçen hafta yaşanan şiddet çok daha kötüydü: En az 5 bin 700 araç yakıldı, 3 bin 650 kişi gözaltına alındı, yaklaşık 722 polis ve jandarma yaralandı. Bu sayılar, ayaklanmaların tam üç hafta sürdüğü 18 yıl önceki dönemden 5 kat daha fazla.

İç karartıcı deja vu unsuruysa, bugünlerde Fransa'daki pek çok şeyde olduğu gibi, iyileşmenin nereden geleceğini görmenin zorluğu.

Richard Ogier, Strazburg'da yaşayan Avustralyalı bir gazeteci ve danışmandır.



https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU