Tanrı nasıl bir hükümet sistemi ister?

Umut Ataseven Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Pixabay

Birçok ülke hem eski hem de yeni hükümet biçimleriyle uğraşırken belirsiz bir gelecekle karşı karşıyadırlar.

Her ülke hangi tür yönetim biçiminin en iyi olduğu konusunda kendi sonucuna varmak zorunda olsa da her birimiz ilerlemeye yönelik bu çabaları destekleyebiliriz.

Bunun yollarından biri de duadır. Daha fazla özgürlük için çabalayan bir ülkenin vatandaşları olalım ya da olmayalım, dualarımız başkalarına destek sağlamanın yanı sıra kendi düşüncelerimizi netleştirmeye yardımcı olabilir. Tabi, inanıyorsak. 

Mesih İsa, Tanrı'nın hükümeti altında yaşamanın kendi yaşamı ve başkalarının yaşamları için önemini anlamıştı. Gerçekten de peygamberliği için gerekliydi.

Yine de ister iyi ister kötü olsun, insan yönetiminin üzerinde bir etkisi olacağını fark etmiş olmalı.

Öğretilerinde, her birimizin Tanrı'nın krallığı bağlamında yaşamak için ruhsal bir yükümlülüğümüz olduğunu açıkça belirtti. Ve bu Mesih'e uygun şekilde yaşayarak, bu ruhani ve ilahi hükümeti her açıdan ele alabiliriz.
 


Luka İncili'nde İsa, insan yönetiminin amaçlarını ve yöntemlerini Tanrı'nın krallığıyla karşılaştırır.

Yiyecek ve içecek ihtiyacından, giyecek ihtiyacından bahseder. Sonra sözlerine şöyle devam eder:

Dünyanın milletleri bütün bu şeylerin peşinden gidiyorlar ve Babanız sizin bunlara ihtiyacınız olduğunu biliyor. Bunun yerine, Allah'ın melekûtunu arayın ve bütün bunlar size verilecektir. İsa Mesih bu endişelerin meşruiyetini reddetmiyor, ancak bizden hayatlarımıza ruhani bir bağlamda bakmamızı istiyor.

Ve Tanrı'yı ilk sıraya koymak… Bu yaklaşım, sürekli azalan kaynakların olduğu maddi bir çevrede basitçe mücadele ettiğimiz inancından vazgeçmemizi gerektirir. Bunun yerine, gerçekte iyiliği asla bitmeyen Tanrı'dan ayrılamaz olduğumuz şeklindeki ruhani gerçeği anlamaya başlayabiliriz. Ancak bunu kanıtlamak için Tanrı'nın yasasına uygun yaşamamız gerekir.

 

 

Bazı insanlar ilahi kanunun zorunlu olarak sert ve kısıtlayıcı olacağına inanıyor.

Bunun nedeni, Tanrı'nın ilahi Aşk olduğunu görmemiş olmaları olarak nitelendirilirler.

Hristiyan Biliminin Keşfi ve Kurucusu Mary Baker Eddy, Mukaddes Kitabı inceleyerek Tanrı'nın hem ilahi sevgi hem de ilahiilke olarak tanımlanabileceğini öğrendi.

Bu hem Tanrı'nın iyiliğini hem de O'nun tüm çocuklarına olan sınırsız sevgisini gösterir.

Key to the Scriptures ile Bilim ve Sağlık'ta Tanrı hakkında şöyle yazar:

Aşk, uyum sağlama ve bahşedilme açısından tarafsız ve evrenseldir.  Susayan herkes, sulara gelin' diye haykıran açık bir pınardır.
 

3.JPG

Öyleyse dualarımızda ilahi sevginin var olduğuna ve bizimle ilgilendiğine güvenebiliriz.

Ayrıca, Tanrı'nın -Sevginin bir sonucu olarak- etkisinde koruyucu ve ilerleyici olan kanununda bizi güvende tutması için ilahi İlkeye güvenebiliriz.

Bu bilgi bize deneyimlerimizde ahlaki bir tavır alma ve daha saf, daha dürüst ve sevgi dolu hayatlar sürmeye çalışma cesaretini verir.

4.JPG

Tanrı'nın hükümetini bu şekilde benimsersek, hükümetin daha yüksek seviyelerinde daha fazla nezaket, daha fazla edep görmek istememiz doğaldır.

Burada dualarımız ve Sevginin varlığından emin olmamız bizi doğru adımlara götürecektir.

Dualarımız sayesinde doğru zamanda doğru soruları sorma bilgeliğine sahip olacağız.

Ve bu konuları daha aktif bir şekilde takip etmemiz gerekirse, doğru yol bizim için netleşecektir.

Bazen Tanrı'nın krallığının barışı ve bolluğu bizden ve içinde yaşadığımız ülkeden çok uzak görünebilir.

Ancak böyle hissettiğimizde, dualarımızı iki katına çıkarabilir ve ilahi İlke olan Sevginin bizi ve uluslarımızı doğru yola götüreceğine güvenebiliriz.

Klasik anlamda tanrının hükümeti bu şekilde ilerleyeceğini düşünen ve kadiri mutlakiyetçi bir yığın inanmış insan mevcut.

Tanrıyı demokratik bir bağlamda değerlendirmek nitekim hem korkunç hem de gülünç bir durumdur. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU