Hazarlar Yahudiliğe geçtiler mi?

Umut Ataseven Independent Türkçe için yazdı

Bir Orta Asya halkı olan Hazarların bir kısmının veya tamamının 9'uncu veya 10'uncu yüzyılda Yahudi olduğu görüşü yaygın olarak kabul görüyordu.

Ancak kanıtların kapsamlı bir analizinin ardından, Kudüs İbrani Üniversitesi araştırmacısı Prof. Shaul Stampfer, "muhteşem bir hikaye olsa da" böyle bir dönüşümün asla gerçekleşmediği sonucuna vardı. 

Kabaca 7'nci yüzyıldan 10'uncu yüzyıla kadar Hazarlar; Hazar ve Karadeniz arasındaki bozkırları kapsayan bir imparatorluğa hükmetti.

Hazar kültürü ve toplumu hakkında pek bir şey bilinmiyor: edebi bir miras bırakmadılar ve arkeolojik buluntular yetersiz kaldı.

Hazar imparatorluğu, 969 yılı civarında Kievli Svyatoslav tarafından istila edildi ve sonrasında Hazarlardan çok az şey duyuldu.

Yine de Hazarların veya liderlerinin bir noktada Yahudiliğe dönüştüğüne dair yaygın bir inanç devam ediyor.
 


Hazarların Yahudiliği hakkındaki raporlar ilk olarak 9'uncu yüzyılın sonlarında Müslüman eserlerinde ve 10'uncu yüzyılda iki İbranice anlatıda yer aldı.

Yahudi düşünür ve şair Yehuda Halevi bunu Kuzari adlı kitabı için bir çerçeve olarak kullandığında hikaye daha geniş bir kitleye ulaştı.

Sonraki yüzyıllarda konuya çok az dikkat edildi, ancak 1932'de Hazarlarla ilgili önemli bir İbranice kaynak koleksiyonu ortaya çıktı ve ardından Ukraynalı bilim adamı Ahatanhel Krymskyi tarafından yazılan Hazarların az bilinen altı ciltlik tarihi ortaya çıktı.

Henri Gregoire, kaynaklar hakkında şüpheci eleştiriler yayınladı, ancak 1954'te Douglas Morton Dunlop, konuyu Yahudi Hazarlarının Tarihi ile kabul edilen tarihsel bilimin ana akımına taşıdı.

Arthur Koestler'in en çok satan On üçüncü Kabilesi (1976), Doğu Avrupa Aşkenaz Yahudiliğinin büyük ölçüde Hazar kökenli olduğunu savunarak hikayeyi daha geniş Batılı izleyicilerin dikkatine sundu.

Bunu birçok çalışma takip etti ve hikaye aynı zamanda akademik olmayan önemli bir ilgi gördü; örneğin, Shlomo Sand'ın 2009'daki en çok satan kitabı Yahudi Halkının İcadı, Hazarların Yahudi olduğu ve Doğu Avrupa Yahudiliğinin çoğunun Hazarların soyundan geldiği tezini ileri sürdü.

Ancak tüm ilgiye rağmen, Tel Aviv Üniversitesi'nden Moşe Gil'in teşvik edici ama çok kısa ve sınırlı bir makalesi dışında, dönüşüm iddiasına ilişkin kanıtlara sistematik bir eleştiri yapılmadı.
 

 

Stampfer, konuya katkıda bulunan akademisyenlerin argümanlarını sınırlı bir metinsel ve nümizmatik kanıt külliyatına dayandırdıklarını belirtiyor.

Fiziksel kanıt eksik: Hazar topraklarında kazı yapan arkeologlar, belirgin bir şekilde Yahudi sembolleri sergileyen neredeyse hiçbir eser veya mezar taşı bulamadılar.

Ayrıca, tarihsel ve coğrafi anlatımların yanı sıra belgesel kanıtlar da dahil olmak üzere, dönüşüm hikayesiyle ilgili olarak alıntılanan çeşitli önemli kanıtları gözden geçiriyor.

Önemli eserler arasında ispanyol Yahudi lider Hasdai ibn Shaprut ile Hazarların kralı Joseph arasında bariz bir mektup alışverişi var; Hazarların genellikle Cambridge Belgesi veya Schechter Belgesi olarak adlandırılan belirgin bir tarihsel anlatımı; Arapça yazan tarihçilerin çeşitli açıklamaları ve diğerleri.
 

 

Stampfer, birlikte ele alındığında, bu kaynakların bazı alanlarda çarpıtmalar, çelişkiler, kazanılmış çıkarlar ve anormallikler kakofonisi sunduğunu ve diğerlerinde sessizlikten başka bir şey sunmadığını söylüyor.

Kaynakların dikkatli bir şekilde incelenmesi, bazılarının iddia edilen yazarlarına yanlış atfedildiğini ve diğerlerinin şüpheli güvenilirliğe sahip olduğunu ve ikna edici olmadığını gösteriyor.

Halife el-Wathiq tarafından 842'de efsanevi İskender'in duvarını aramak için gönderilen Tercüman Sellam'ın ayrıntılı raporu gibi en güvenilir çağdaş metinlerin çoğu ve Konstantinopolis patriği Nicholas'ın 914 civarında Hazarlardan bahseden bir mektubu, onların din değiştirmeleri hakkında hiçbir şey söylemiyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU