TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay, "Sayın Bakan ve TİSK Başkanı oradaydı. Sayın Bakan'a TÜRK-İŞ'in talebinin 9 bin lira olduğunu, bu rakamın altında olursa masada olmayacağımızı ifade ettim. Sonra sayın Bakanın televizyonda konuşması oldu. Ben bu 8 bin lira meselesini kimin konuştuğunu bilmiyorum. Bu meselenin konuşulacak tarafı yok" dedi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Atalay, Fatih Altaylı'nın Teke Tek programında asgari ücret pazarlıklarında yaşananları anlattı:
Sayın Bakanı o akşam dinledim. Daha sonra canlı yayında bir daha dinledim. Ne benim ne benim arkadaşlarımın arasında 8 bin lira mevzu oldu. Ben komisyonu 6 kez topladım, yönetimle her gün beraber olduk. Sayın Bakanımız ayın 20'sinde beni bakanlığa davet etti. Sayın Bakan ve TİSK Başkanı oradaydı. Sayın Bakan'a TÜRK-İŞ'in talebinin 9 bin lira olduğunu, bu rakamın altında olursa masada olmayacağımızı ifade ettim. Sonra sayın Bakanın televizyonda konuşması oldu. Ben bu 8 bin lira meselesini kimin konuştuğunu bilmiyorum. Bu meselenin konuşulacak tarafı yok.
“Bu işi Türkiye'de en iyi TÜRK-İŞ biliyor”
40 senedir Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nda TÜRK-İŞ var. Benim orada en iyi uzmanlarım var. Bu işi Türkiye'de en iyi TÜRK-İŞ biliyor. Burada TÜRK-İŞ rakam söyler, yakın bir ücreti imzalarız. Ben ayın 1'ine kadar asgari ücretle ilgili bir şey konuşmadım. 4 aydır siyasiler konuşuyordu asgari ücreti, isim vermeye gerek yok. Her yerde ifade ediyorum, "asgari ücreti konuştuğumuz zaman ev kiralarına, marketlerine zam geliyor. Bunu konuşma zamanı Aralık ayı başıdır" dedim. Ayın 1'inde 'TÜRK-İŞ pazarlığı açlık sınırının üstünü konuşacağız" dedim. Gıda enflasyonu yüzde 138 oldu. Komisyonu tespit ettik. Ayın 1'inden sonra basın toplantısı yaptık. Dedim ki, "Açlık sınırının üstünü konuşacağız”.
“Sendikanın olduğu yerde asgari ücret olmaz”
Semt pazarları var, 1000 TL'ye ceket vardır, 200 liraya alırsın. Biz öyle pazarlık yapmayız. Ben TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulu'na sorarak yaptım. 9 bin lirayı ifade ettim. Benim ne söyleyeceğimi siyasetçilerin tamamı ve sayın bakan da bilir. 1 milyon 300 bin işçim var benim. Ben 15 deyip de 9'a imza atmam. 'Ben 9 bin lira' dedim. Bunu sayın Bakan biliyor, Türkiye'de herkes biliyor, Allah biliyor, kul biliyor. Kamuoyunun razı gelecek rakam 9 bindi. O masada asgari ücretli otursun, biz oturmayalım. Kanun diyor ki, en yüksek işçisi olan orada temsil edecek. Benim temsil etmekle ne menfaatim oluyor. Sendikanın olduğu yerde asgari ücret olmaz, ikramiye, çocuk parası, yol yardımı, bayram parası olur. Ben orada asgari ücreti temsil etmekten memnun değilim. Biz konunun önünde oluyoruz, bedeli yine biz ödüyoruz. Ben ekmek arası patates yiyenlerin, 100 gram kıyma alanların başkanıyım. İsteyip de alamıyorsam boş boş konuşmanın ne anlamı var.
“12 Eylül ürünü”
“Ben 9 bin lira diyorum, veriyorsanız masaya çağırın, aksi takdirde devlet başkanının yanına oturmam yakışık almaz" dedim. Geçmişte DİSK ve Hak İş Başkanı ile asgari ücret konuşuyordum. Hak İş Başkanı ile konuşmaya gerek duymadım; çünkü 'Bunlar 28 Şubatçı dedi'. Dedim ki 'Bu lafını geri al'. TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay köşeli adamdır. 40 senedir böyle yapıyorum. Asgari Ücret Tespit Komisyonu, Yüksek Hakem Kurulu 12 Eylül'den kalan bir komisyon. YHK adil değil, kalkmasını istiyorum.
“Hiçbir siyasi örgütlenin demiyor”
Bir vilayetimizde 100 kişi çalışan ayakkabı fabrikası vardı. Patron 'asgari ücret, yol parası, yemek veriyorum. Bana maliyeti 250 bin lira. Yan tarafta 100 kişi Suriyeli çalıştırıyor kayıt dışı maliyeti 125 bin lira' diyor. Kayıt dışını çözdüğümüzde örgütlenmeyi de çözeriz. Örgütlenmenin olduğu yerde asgari ücret yok, çocuk parası, ikramiye, yol parası, yemek parası var. Bütün partilerde bu var. Yüzde 70'i işveren ağırlıklı. Bütün genel başkanlar patronlara sesleniyoruz "hepiniz örgütleneceksiniz". Örgütlenmeyle ilgili konuşanı hiç duymadım. Örgütlenenleri kapının önüne koyuyorlar. İktidar ve muhalefet olsun mutlaka örgütlenmeyi ve vergiyi çözecekler, aksi halde her yıl 1 maaş gidiyor...
Habertürk