Twitter beni iyimser birine dönüştürdü

Twitter genel olarak Britanya gazeteciliğini daha keskin, daha hızlı ve daha demokratik hale getirdi

İlk zamanlarda editörlerimden bazıları şüpheciydi (Unsplash)

Twitter'ı seviyorum ve orada çok zaman geçirdiğimi söylemekten çekinmiyorum. Hayatımı iyileştirdi, sanırım gazeteciliğimi geliştirdi ve (bunu tamamen benimle ilgili hale getirmemek adına) bence genel olarak Britanya gazeteciliğini daha keskin, daha hızlı ve daha demokratik hale getirdi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

The Independent web sitesini genişletmeye ve bloglarımızdan otomatik Twitter akışları oluşturmaya yardım eden teknoloji meraklısı birkaç kişi sayesinde 2008'den beri bu sitedeyim. O zamandan beri diğer kişiler önemsiz ve zaman kaybı diyerek burayı küçük görse de bu sadece platformu daha çok sevmeme yol açtı.

İlk zamanlarda editörlerimden bazıları şüpheciydi. İçlerinden biri, kendime kınamadan ziyade merak olduğunu söylediğim bir tavırla, sürekli Twitter'da olduğumu belirtmişti. Olan biteni takip etmek için yararlı bir yol olduğunu düşündüğümü söylediğimde inanmamış gibiydi ama diğer yandan da sürekli Twitter'da olduğumu bilmesi için onun da Twitter'da biraz zaman geçirmesi gerekirdi. Tüm gazetecilerden The Independent'ın makalelerini tanıtmak için Twitter hesaplarını kullanmasının istenmesi çok uzun sürmedi.

İşte o zaman Twitter patladı. Bir an için bir hobiydi ve Westminster gazetecilerinin yaklaşık yarısı Twitter'daydı. Bir an sonraysa Britanya gazeteciliğinin merkezi haline geldi ve platformda bulunmayan bir avuç siyasi gazeteci, halihazırda bir itibar kazanmamışsa meslektaşları, rakipleri ve daha geniş halk için görünmez olma riskini aldı.

Önceden John Prescott, Galler'deki Rhyl'de birine yumruk atsaydı (2001 seçim kampanyası sırasında oldu), gazeteciler bunu muhtemelen ilk olarak sürekli güncellenen haberler için bilgisayar akışı sağlayan haber ajansı Press Association'dan öğrenirdi. 2010 seçimlerine gelindiğindeyse, son dakika haberleri Twitter'da çıkıyordu. Seçimlerden sonraki koalisyon görüşmelerini hatırlıyorum örneğin, bütün politikacı grupların her toplantısının dışındaki gazeteciler, bir şey öğrenir öğrenmez tweet attığından olaylar neredeyse anlık bildirilmişti.

Siyasi heyecanın yüksek olduğu dönemlerde Twitter vazgeçilmez. Siyasetin, 2016'daki referandumdan bu yana ileri seviyede bir kargaşa içinde olduğunu göz önüne alırsak, Twitter artık derinlemesine yerleşmiş demektir.

Bazıları bunu baskıcı buluyor. Belirli internet sitelerini belirli zamanlarda kullanmanızı engelleyen (ve işe yaramayan) programlar kurarak Twitter'da geçirdikleri zamanı sınırlamaya çalışıyorlar. Diğerleri dönem dönem pes ediyor. Twitter'da geçirdiğim zamanın çoğunda araya, platform korkunç olduğu için ani çıkışlarla veya detoks yapacağını açıklayarak hesabını sildiğini duyuran diğer kişiler girdi.

Tabii evet, bazen öyle bir ortam. Kadınlar ve azınlıklar için daha da kötü olduğunu biliyorum. Tony Blair (lehine), İskoç bağımsızlığı (aleyhine) ve Brexit (tarafsız, bu yüzden her iki tarafın da tepkisini alıyorum) hakkındaki görüşlerim için karşılaştığım kabalığın, diğerlerinin maruz kaldığı istismarla karşılaştırıldığında hiçbir şey olmadığının son derece farkındayım.

Bu ülkede bu kadar çok kişinin sürekli öfkeli bir halde yaşıyormuş gibi göründüğünü düşünmek beni üzüyor ama bu sosyal medyadan önce de böyleydi ("trafik kavgasının" haber değeri taşıyan bir olgu olduğu zamanları hatırlıyor musunuz?) ve bu beni Twitter kullanmaktan alıkoymayacak. Sessize alma butonunu bolca kullanıyorum, onları umursuyormuşsunuz gibi duran engellemeden daha iyi. Gerçekten zorlananlara da yanıtları takip eden kişilerle kısıtlayacak şekilde ayarları değiştirmesini öneririm.


Ancak Twitter'ı özgürleştirici buluyorum. Olumlu yanları olumsuzlardan çok daha ağır basıyor. Dünyayla bağlı kalmamı sağlıyor. Sokağa çıkma yasakları sırasında bir sürü kişiyi bağlı tutuyordu. Eski günlerde bir konunun uzmanını bulmanın yolu, tanıdığı olabilecek kişilere birini tanıyıp tanımadığını sormak için zincirleme telefon görüşmeleri yapmaktan geçiyordu. Artık Twitter'a sorarak geniş çeşitlilikteki uzman bilgisine anında ulaşabiliyorsunuz.

Twitter'ı bir dikkat dağıtıcı olarak görmüyorum; gerçek dünya Twitter'dan dikkati dağıtıyor. Twitter zamanı da tüketmiyor. Sonuçta bir tweet sadece 140 karakterden oluşuyor (Evet, limiti artırdıklarını duydum ama kabullenmeyi reddettim. Hatta 140 karakterden sonra tüm tweetleri kesen bir programım vardı ama zamanla çok sinir bozucu hale geldi). Esas zaman alan Twitter'ın bağlantı verdiği içerikleri okumak veya videoları izlemek.

Ve evet, Twitter'ın hep var olmayacağını biliyorum. Elon Musk'ın bunu bozup bozmayacağını bilmiyorum ama bir bakıma böyle harika bir kaynağın bunca zamandır ücretsiz olması şaşırtıcı. Yakın geçmişteki, blogların ve blog toplayıcılarının (Press Association'la Twitter arasındaki kısa süreli ara dönemde Google Reader adlı bir şey vardı) Twitter öncesi dünyasına (bu aynı zamanda iPhone öncesi dünyaydı) geri dönmeyi hayal edemiyorum.

Ancak bence birbirini takip edebilen, haber ve görüş alışverişinde bulunabilen bir topluluk ağı fikri var olduktan sonra bu asla geri alınamaz; eğer Twitter yok olur veya ilgimi çeken bir şekilde işlemeye son verirse, onun yerini başka bir şey alacak.

Belki de sadece ben böyleyim ama Twitter'ın beni sürekli dünyayla bağlı, kalıcı bir iyimsere dönüştürdüğünü hissediyorum.

The Independent'ın Kuşak Farkı dizisi, farklı nesillerin aralarındaki bağı nasıl sürdürdüğünü araştırıyor. The Independent'taki dizinin devamına buradan ulaşabilirsiniz



https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Deniz Sutaş

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU