İktidardakiler birkaç tane veya yüzlerce gülü soldurabilir ancak baharın gelişini asla durduramazlar.
7 Nisan 2018'de Luiz Inacio Lula da Silva, Sao Paulo'da binlerce destekçisine bir konuşma yaptı. Bir zamanlar yönettiği metal işçileri sendikasının genel merkezinin önünde duran Lula, kalabalığa bir gün geri döneceğini söyledi.
Konuşmasını bitirdikten sonra Lula yakındaki bir polis karakoluna giderek teslim oldu. Eski devlet başkanı ve sol görüşlü İşçi Partisi'nin (PT) kurucu üyesi, yolsuzluktan 12 yıl hapis cezasını çekmeye başlaması için talimat veren federal yargıcın emirlerini uyguluyordu.
Yargı kararını "ülkenin 500 yıllık tarihinde söylenen en büyük yargı yalanı" diye niteleyen Lula, Kasım 2019'da Federal Yüksek Mahkeme, mahkumiyetinin hukuka aykırı olduğuna karar vermeden önce bir yıldan fazla hapis yatacaktı.
Özellikle Geoffrey Robertson KC ve John Watts'tan oluşan Lula'nın hukuk ekibi, bir yandan da kayda değer bir uluslararası dayanışma dalgası olmasaydı Lula özgür kalmazdı. Onların çabaları olmasaydı Lula bugün hâlâ hapiste olabilirdi. Ne yazık ki, Lula serbest bırakıldığında, halihazırda adaylıktan men edildiği 2018 başkanlık seçimlerini kaçırmıştı. BM'nin Lula'nın adil yargılanma hakkının ihlali diye nitelediği, siyasi gerekçeli mahkumiyet, sağcı aday Jair Bolsonaro'nun zaferine zemin hazırlamıştı. Lula'nın tutuklanmasına karar veren yargıç Sergio Moro, Bolsonaro yönetiminde adalet bakanı olacaktı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bolsonaro 4 yıllık görev süresi boyunca bir yoksullaşma, faşizm ve ekolojik yıkım dalgası başlatacaktı. Muhtemelen dünyanın en kötü pandemi müdahalesine öncülük eden Bolsonaro'nun tecrit, sosyal mesafe kuralları ve maske zorunluluğu çağrılarını engellemesiyle Brezilya pandemide dünyanın ikinci en yüksek ölüm oranına sahip oldu. Pandemi elbette temelde yatan ekonomik kırılganlıkları hedef aldı fakat bunlar Bolsonaro'nun politikalarının şiddetle daha kötü hale getirdiği kırılganlıklardı.
Bolsonaro'nun yoksullara karşı savaşının zirvesinde, 100 milyon Brezilyalı yoksulluk içinde yaşıyordu. Kadınlar (özellikle siyah kadınlar) Bolsonaro'nun toplumsal muhafazakarlığı için orantısız bir bedel ödedi, kürtaj hizmetlerine erişmek artık her zamankinden daha zor. LGBT+ bireyler de devlet eliyle desteklenen ayrımcılıkla karşı karşıya kaldı. Kendini homofobik ilan eden Bolsonaro, Brezilya'nın "gey turizm cenneti" haline geldiği uyarısının ardından nefreti körükledi.
Bolsonaro'nun başkanlığı hem Brezilya'da hem de dünya çapında yaşam için bir tehditti; görev başında olduğu her yıl Amazon ormanlarındaki tahribat en az yüzde 75 arttı. Görev süresinin sonunda, "dünyanın akciğerleri" daha fazla ormansızlaşmanın muhtemelen geri dönüşü olmayan iklim çöküşünü tetikleyeceği eşikteydi (ve hâlâ öyle). Bolsonaro'nun çevreye saldırısı yerli topluluklara da yapılan bir saldırıydı; 2018 ve 2021 arasında bildirilen yerli topraklarını istila vakalarında yüzde 180'lik bir artış vardı.
Lula 2019'da serbest bırakılsa da 2022'de başkan adayı olmasına Mart 2021'deki başka bir kararla resmen izin verildi. Lula'nın kampanyası yeniden doğdu. Böylece aynı zamanda Brezilya demokrasisini ve gezegenimizin geleceğini kurtarma kampanyası da yeniden doğdu. Oy pusulasında sosyalizm veya yok oluş arasında bir seçim vardı.
Brezilya sendikalarının daveti üzerine, kurulan seçim gözlem kolunun bir parçası olarak İlerici Enternasyonal'le (Progressive International) Brezilya'ya gittim. Bolsonaro'nun seçimi kaybederse sonuçlara saygı duymayacağı uygarlığımızın geleceği için hayati önem taşıyan bir seçimde Brezilya demokrasisini savunmaktı.
Seçim günü korkunç gergindi. Alanda olanlarımız Lula'nın sadece Bolsonaro'ya değil, Brezilya devletinin her türlü mekanizmasına karşı yarıştığını kısa sürede anladı. Lula'nın kuzeydeki kalelerinin en yoksul bölgelerinde, federal polis ve federal otoyol polisinin yolları kapatıp izinsiz araç aramaları yaptığına dair birçok bildirim aldık.
İktidardakiler bir kez daha birkaç tane, hatta yüzlerce gülü kesmeye niyetli ve muktedir olduklarını kanıtladı. Ancak Lula'nın söz verdiği gibi, baharın gelmesini engelleyemediler. Brezilya'da saat 19:30 sularında Lula, Bolsonaro'yu kıl payı geçerek galip geldi. Rahatlama coşkuya dönüştü; Bolsonaro'nun uluslararası misafir heyetine hitap etmesini bekleyenlerimiz birbirlerini kucakladı ve kutlama şarkıları söyledi.
Odadaki neşeli koroyla karşılaşan Lula, onu destekleyenlere uzunca seslendi. Müthiş dokunaklı bir konuşmada Lula, açlığı, ırkçılığı, homofobiyi, transfobiyi ve ormansızlaşmayı bitirme sözü verdi. Bir sözü özellikle unutulmazdı:
Kadim bir ağacı kestiğimizde, kendi hayatımızın bir parçasını kesiyoruz. Hükümetim Amazon'un yok edilmesini tamamen durduracak. Bizimle sonsuza dek güvende olacak.
Ve kuzeydeki yasadışı madencilikle mücadele etmesiyle, yerli topluluklar artık sistematik olarak altın hırsı tarafından öldürülmeyecek. Lula, "Altından gelecek hiçbir para kimsenin hayatına değmez" dedi.
Ses tonu eşit derecede umutlu ve öfkeliydi. Bolsonaro'nun ülkeyi maruz bıraktığı sefalet seviyesine öfkesi aşikardı, Brezilya büyük bir gıda ihracatçısı olmasına rağmen, şehirlerinin sokaklarında açlıktan ölen çocukları olduğu gerçeğinden yakınıyordu. Lula, başkan olduğu son dönemde yaptıklarından fazlasını tekrarlamaya ve daha ileri gitmeye yemin etti: Milyonları yoksulluktan kurtarmaya.
Belki de konuşmasının en önemli kısmı en sonda geldi: Brezilya'nın yeni bir Soğuk Savaş'a veya sonsuz bir silahlanma yarışına sürüklenmeyeceğini söyledi. Lula liderliğindeki bir Brezilya, uluslararası barış adına tüm küresel ortaklarla iyi ilişkiler geliştirmeye çalışacak.
"Yaşasın Lula" sloganlarına yanıt veren yeni başkan, bunun kendisi için bir zafer olmadığında ısrar etti. Bu, "siyasi partilerin, kişisel çıkarların ve ideolojilerin ötesinde oluşan demokratik hareket" için bir zaferdi. Lula işçilerin, yerli halkların ve ötekileştirilmişlerin desteğiyle kazanmıştı.
Bunu kampanya boyunca sendikalar, etrafında birleşen çok sayıda parti ve Topraksız İşçi Hareketi (MST) ve Evsiz İşçiler Hareketi (MTST) gibi taban hareketleriyle zaman geçirerek birinci elden gördüm; . Lula'nın zaferi, siyasi partiler ve sosyal hareketlerden oluşan solcuların önderliğindeki koalisyondan geldi. Dayanışmaya sahipken odak gruplarına ne gerek var?
Eşitlik, demokrasi ve barış için küresel mücadele devam ediyor. Buna Birleşik Krallık'taki mücadele de dahil. Umarım yurtdışındakilerin zaferlerini kutlamaya hevesli kişiler, radikal bir servet, güç ve mülkiyet aktarımı için anavatanımızda mücadele edenler için de destekleyici olurlar. Lula'nın zaferi, birleştiğimizde dönüştürücü bir değişimin elde edilebileceğini ve mutlaka kazanılacağını kanıtlıyor.
İki yıl önce Lula hapishanedeydi, haksız yere hapis yatıyordu. Bugünse Brezilya'nın başkanı. Lula'nın 2018'de destekçilerine söylediği gibi, "Fikirlerimi sonlandırmaya çalışmanın bir anlamı yok, zaten her yerde dolaşıyorlar ve fikirleri tutuklayamazsınız." Dünya çapında milyonlarca kişi tarafından paylaşılan Lula'nın fikirleri artık sadece dolaşmıyor. Yaşıyorlar. Nefes alıyorlar. Sürekli kalmak için buradalar.
Önceki geceki sonuçlar sadece Lula için çarpıcı bir geri dönüş değil. İnsanlığımız için bir geri dönüş olmalarını umuyorum.
Jeremy Corbyn, Islington North parlementeridir ve 2015-2020'de İşçi Partisi lideri olarak görev yapmıştır
https://www.independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: Deniz Sutaş
© The Independent