HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş Meclis'te düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi.
Açıklamalarında geçen hafta HDP Genel Merkezi'ne saldırı olduğunu, saldırının Diyarbakır'da evlat nöbetini sürdüren ailelerin protestosu kılıfına sokulmaya çalışıldığını belirten Beştaş, ortada eylemci ailelerden ziyade bir tertip olduğunu kaydetti.
Emniyet mensuplarının isimlerini sıraladı
Milletvekillerinin tehdit edildiğini, ancak bu konuda hiçbir şey yapılmadığını ifade eden Beştaş, konuyla ilgili sorumlulukları olduğunu iddia ettiği bazı emniyet mensuplarının isimlerini sıralayarak, savcıları göreve çağırdı. Beştaş, bu tertibe katılan herkesin, kendilerinin başlarına gelecek en ufak bir olaydan sorumlu olacağını kaydetti.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"Halkın enflasyonu yüzde 200’ün üzerinde"
"Asıl gündeme, Türkiye’nin temel gündemine gelelim" diye konuşan Beştaş şöyle devam etti:
Gölgelemeye çalıştıkları temel gündem ekonomi tabii. Çünkü halk aç, halk yoksul. Esas mesele enflasyonun hızla ilerliyor oluşu, hızla yükseliyor. 3 haneli rakamlara doğru enflasyon koşuyor ve asla iktidarın enflasyonla mücadele etme gibi bir derdi yok. Tek derdi döviz kurunu sabit tutmak. Aslında enflasyonu düşüremeyeceğini kabul etmiş, çünkü üretimi artıramıyor. Üretim olmadığı için de enflasyon düşmez. TÜİK’e gönderilen zarftan yüzde 70 enflasyon çıktı. TÜİK altına da üstüne de çıkamıyor. Onlar yüzde 70 dedi, ENAG yüzde 156 dedi. Halkın enflasyonu yüzde 200’ün üzerinde.
"İktidar göçmenleri kendi politikaları için araçsallaştırıyor"
Konuşmasında göçmen krizine de değinen Beştaş, "Mülteciler meselesi önemli bir gündem olarak yerini tutuyor. Mültecilerin yasalardaki hakları bile maalesef uygulanamıyor" dedi.
Beştaş şunları kaydetti:
Bugün mültecilerin Türkiye’de bu kadar yüksek olmasının sebebi savaş politikası yürüten iktidarlardır, savaşa can suyu verenlerdir. İnsani kriz, çok çok büyümüştür. Sorunun sebebinin savaş olduğunu idrak etmek zor değil. Suriye savaşını kışkırtan iktidar da çoğu kez bunu destekleyen muhalefet de bu insani krizden sorumludur. AKP’nin bunu sürekli pazarlık konusu yaptığını biliyoruz. Ucuz iş gücü olarak çalıştırıldıklarını en son İçişleri Bakanı itiraf etti. İktidarın politikasına karşı muhalefet de maalesef şovenizmi ve ırkçılığı körükleyen bir dil kullanmaktan geri durmuyor. Bu çok tehlikeli bir dildir. İktidar göçmenleri kendi politikaları için araçsallaştırıyor. HDP olarak bu araçsallaştırma siyasetini doğru bulmuyoruz. Siyasi iklimin yaydığı ayrımcı ve ırkçı söylemler mültecilere şiddet olarak dönüyor. Bu şiddet dalgası bütün toplumu etkisi altına alabilecek bir potansiyele sahip.
"Hangi ülke olursa olsun, dileyen herkes dilediği yerde yaşayabilmelidir"
Parti olarak görüşlerini açıklayan Beştaş, "Her yurttaşın öncelikle kendi toprağında ve güven içinde yaşamasını savunuyoruz. Ancak bütün dünya her yurttaş için güvenli bir yer olmalıdır, dünya hepimizin evidir. Hangi ülke olursa olsun, dileyen herkes dilediği yerde yaşayabilmelidir. Bu yaşam hukuka dayalı, adil ve demokratik politikalar doğrultusunda olmalıdır. Devletler hem bu politikaların hukuka uygun ve yürürlükte olmasını sağlamalıdır hem de mülteci yaşamların güvencesi olmakla sorumludur" ifadelerini kullandı.
"Erdoğan Salman’dan randevu alamayınca hacca gitti"
Cemal Kaşıkçı Davası'na ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip erdoğan'ın Suudi Arabistan ziyaretine de değinen Beştaş şöyle konuştu:
Bu savaşı Ortadoğu ve dünyada meşrulaştırmak isteyen iktidar Cemal Kaşıkçı davasını failin eline tutuşturmaktan sakınca görmedi. Davada fail belli, bu dosya faile uzatılıyor. Sonra bütün bakanlarla arınmak için sözüm ona hacca gidiyorlar. Buraya özellikle dikkatinizi çekmek isterim. Erdoğan Salman’dan randevu alamayınca hacca gitti ve bu nedenle görüşmek zorunda kaldılar. Bütün Arap basını Erdoğan’ın davet edilmediğini yazsa da iktidar bunu gizlemek için çaba gösterdi ama nafile herkes biliyor.
Independent Türkçe