Bilim insanları iklim krizinin daha da şiddetlenmesine neden olan tarımsal faaliyetler için bir çözüm önerisinde ısrar ediyor.
Bitki yetiştiriciliğinde kimyasallara bağımlılığı ve çevre kirliliğini azaltmanın yollarını arayan uzmanlar, insan idrarının tarımda kullanılabileceğini belirtti.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
İklim krizine karşı "biyotarım silahının" kullanılması gerektiğini savunan Julia Cavicchi, insan idrarının tarımsal ürünler için gübre olarak kullanılabileceğine dikkat çekti.
ABD'deki Zengin Dünya Enstitüsü'nde görev alan Cavicchi bu çözüm önerisinin çiftçilerin kullandığı mevcut yöntemlerden daha iyi bir yol olduğuna inanıyor.
Bitkilerin büyümek ve meyve ya da sebze üretmesi için azot, fosfor ve potasyum içeren gübreler gerekiyor.
Ancak bu ihtiyacın karşılanması için modern tarımda kullanılan kimyasallar çevre kirliliğine yol açıyor, sera gazlarını artırıyor ve hatta balıkları ve diğer canlıları öldürerek su yollarını yaşanmaz hale getiriyor.
Cavicchi ve meslektaşları ise idrarın atık sudaki azotun yaklaşık yüzde 80'ini ve fosforun da yarısından fazlasını oluşturduğunu söyledi.
Ekibe göre, idrarın toplanması ve yeniden kullanılması için gerekli altyapısı kurulursa bu, tarım işletmelerinin kullanabileceği zengin bir kaynak.
"Sentetik azot üretimi önemli bir sera gazı kaynağı ve fosfor da sınırlı, yenilenemez bir kaynak" diyen Cavicchi, sözlerini şöyle sürdürdü:
Bu yüzden idrar yönlendirme sistemleri atık yönetimi ve tarımsal üretim için uzun vadeli, esnek bir model sunuyor.
"Radikal bir değişim"
Fransız haber ajansı AFP'nin aktardığına göre idrarın tarımda kullanılabilmesi için tuvaletlerin ve kanalizasyon sistemlerinin yeniden yapılandırılması gerekiyor.
Bunu hayata geçirmek için İsveç, İsviçre, Almanya, ABD, Güney Afrika, Etiyopya, Hindistan, Meksika ve Fransa'da bazı projeler halihazırda yürütülüyor.
İsviçre'nin Eawag su araştırma enstitüsünden araştırmacı Tove Larsen, "Ekolojik yenilikleri ve özellikle idrar ayırma gibi çok radikal bir yeniliği benimsetmek uzun zaman alıyor" diye konuştu.
Larsen, bu amaçla inşa edilen ilk sistemlerin pratik olmadığını ya da kötü koku endişesi yarattığını aktardı.
Antropolog Marine Legrand ise su kıtlığı arttıkça toplumlardaki bu çekingenliğin azalacağını ifade etti.
"Suyun ne kadar değerli olduğunu anlamaya başlıyoruz" diyen Legrand, sözlerini şöyle noktaladı:
Yani suyu kirletmek kabul edilemez hale geliyor.
Independent Türkçe, Futurism, AFP
Derleyen: Çağla Üren