Cumhurbaşkanlığı forsu pek çok insanın dikkatini çekiyor.
Forsta, ortada bir güneş ve onun etrafında 16 küçük yıldız yer alıyor.
Güneş Türkiye Cumhuriyeti'ni, yıldızlar ise tarihte Türkler tarafından kurulan 16 imparatorluğu temsil ediyor.
Bu imparatorluklar sırasıyla Büyük Hun, Batı Hun, Avrupa Hun, Ak Hun, Göktürk, Avar, Hazar, Uygur, Karahan, Gazneliler, Büyük Selçuklu, Harezmşahlar, Altınordu, Timur, Babür ve Osmanlı şeklinde.
Buraya kadar sıralanan bilgilerin çoğu okullarda tarih derslerini dikkatli dinleyenlerce biliniyor.
16 Türk imparatorluğunun belirlenmesinin ise ilginç bir hikayesi bulunuyor.
İlk defa 1922'de kullanıldı, ilk dönemlerde Anadolu beyliklerini temsil ediyordu
Cumhurbaşkanlığı'nın internet sitesinde Türk birliğini ve tarihini temsil ettiği belirtilen forsun tarihçesine dair şu bilgilere veriliyor:
1922 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti tarafından saltanatla birlikte, saltanata özgü bayrak da kaldırılmıştır. Abdülmecid'in 1,5 yıl süren halifeliği sırasında yeşil zemin, ortasında kırmızı bir daire ve bu dairenin çevresinde beyaz ışınların bulunduğu bir fors yapılmıştır. Bu fors da 3 Mart 1924'te hilafet ile birlikte kaldırılmış; ancak, imparatorluk dönemindeki bayrak korunmuştur. 1922 tarihli bir fotoğrafta, İzmir'e giderken Atatürk'ün otomobiline bugünkü Cumhurbaşkanlığı Forsu'na benzer bir flamanın takıldığı görülmektedir. Ancak bu fotoğrafın dışında, Cumhurbaşkanlığı Forsu'nun bugünkü biçimiyle ilk kez hangi dayanağa bağlı olarak ve hangi gerekçelerle kabul edildiği ve kullanılmaya başlanıldığına ilişkin resmî bir kayıt ve belge saptanamamıştır.
İlk dönemlerinde Anadolu beyliklerinin temsil ettiği iddia ediliyordu
22 Ekim 1925'te çıkarılan sancak talimnamesi, Cumhurbaşkanlığı forsunu resmi anlamda düzenleyen ilk belge oldu.
29 Mayıs 1936 yılında çıkarılan Bayrak Kanunu'nda forsun boyutları tam olarak tarif edildi.
Vikipedia'ya göre o günlerde 16 yıldız Anadolu'da kurulan Türk beyliklerini temsil ediyordu.
16 Türk imparatorluğunu temsil ettiğine karar verilip, temsili bayraklar çizildi
Ancak 1969 yılına gelindiğinde bir yenilik yaşandı. Cumhurbaşkanlığı sitesinde bu yenilik şöyle anlatıldı:
Cumhurbaşkanlığı Forsu'ndaki güneşin Türkiye Cumhuriyeti'ni, 16 yıldızın ise bağımsız Türk Devletlerini temsil ettiği görüşünü ilk kez 1969 yılında, Harita Yüzbaşı Akib Özbek 'Türkiye Cumhurbaşkanlığı Forsu ve Taşıdığı Anlam' isimli kitabında ortaya koymuştur. Bu görüş izleyen yıllarda kabul görmüştür.
Özbek sadece bununla kalmamış aynı zamanda tarihte Türkler tarafından kurulduğunu belirttiği yukarıda adı sayılan imparatorluklara ait olduğunu öne sürdüğü bayraklar çizmişti.
Ancak Osmanlı, Babür gibi yakın çağlara kadar yaklaşan devletler dışında diğerlerinin o bayrakları kullandığına hatta bayrakları olup olmadığına dair bir bilgi bulunmuyordu.
Buna rağmen Özbek'in dile getirdiği bu görüşler kısa sürede benimsenmiş, 16 Türk imparatorluğu derslerde anlatılmaya başlanmıştı.
Türkçü-Turancı fikrin öncülerinden Nihal Atsız bayrakları "uydurma" olarak niteledi
İşin ilginç yanı 16 Türk imparatorluğu görüşüne en ciddi eleştiri, 1975'te yaşamını yitiren ve Türkçü-Turancı düşüncenin Türkiye'deki öncülerinden yazar Nihal Atsız'dan geldi.
Atsız, Ötüken gergisinin 65. sayısında yayınlanan 5 Mayıs 1969 tarihli ve "16 Devlet Masalı ve Uydurma Bayraklar" başlıklı yazısında bu 16 devletin kurucuları olan bazı büyük şahsiyetlerin Türklüğünün muallakta kaldığını, Akkoyunlular gibi kimi Türk devletlerinin ise dışarıda bırakıldığını ifade etmişti.
Atsız, ayrıca bayrakların uydurma olduğunu, eski Türklerde bayrak değil, tuğun kullanıldığını da öne sürmüştü.
Erdoğan'ın 16 devleti temsil eden askerlerin arasından inmesi gündem olmuştu
Bu eleştirilere karşın durum değişmedi. Birçok kamu binası ve parkta Türkiye Cumhuriyet'inin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün yanına 16 Büyük Türk Devleti'nin önderlerinin büstü veya heykelleri eklendi.
2000 yılında Türk Telekom, bu konu üzerine bir akıllı kart dizisi satışa çıkardı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 12 Ocak 2015'te Filistin lideri Mahmud Abbas'ı Beştepe'de karşılama töreninde merdivenlerden 16 Türk imparatorluğunu temsil eden kostümler giyinmiş görevli askerlerin arasından inerken çekilmiş fotoğrafı çok ilgi çekmişti.
Görevli askerlerden birinin bornoza benzeyen kostümüyle ilgili Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Herken'in Twitter'da "Şu bornozla fotoğrafı olan kişi hangi beyliği temsil ediyor?" sorusuna Gökben Hızlı Sayar adlı kişinin verdiği "'Duşakabinoğulları' cevabı sosyal medyada gündem olmuştu. Ancak bu espri, Herken'in görevinden istifa etmesiyle sonlandı.
"Türk imparatorluklarından sayılan Avarlar, genetik araştırmaya göre Moğol çıktı"
Duşakabinoğulları esprisi ile akıllara gelen 16 Türk imparatorluğu arasında yer alan Avarlar ile ilgili yapılan bir genetik araştırma onlara dair bir gerçeği ortaya çıkardı.
Avarlar, M.S. 6'ıncı yüzyılda Göktürkler'e yenilerek bugünkü Moğolistan'dan Macaristan dolaylarına göç etmiş 300 yüzyıl süreyle güçlü bir devlet kurmuşlardı.
Bu süre zarfında İstanbul'u dahi kuşatmış, Germen ve Slav kabileleriyle başarılı savaşlar yapmışlar ancak en sonunda Franklar tarafından yenilgiye uğratılmışlardı.
Ders kitaplarında Türk imparatorluğu olarak anlatılan ve Cumhurbaşkanlığı forsunda da yer alan Avarlara'a ait Macaristan'daki bir mezardan çıkarılan 66 iskelet, Almanya'daki Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü'nde görevli genetikçiler, arkeologlar ve tarihçilerden oluşan bir araştırma ekibi tarafından incelendi.
Yapılan DNA incelemesi ile Avarlar'ın bugünkü Moğolistan'da yaşamış olan ve Moğol soyundan Cücenler'e dayandığının genetik olarak kanıtlandığı iddia edildi.
"16 Büyük Türk imparatorluğu bilimsel olmayan tarih efsanesi"
Peki bu gelişmeyi dikkate alırsak Cumhurbaşkanlığı forsuna ve ders kitaplarına giren 16 Büyük Türk imparatorluğu nasıl belirlendi? Bu soruları tarihçiler cevapladı.
Tarihçi Prof. Dr. Halil Berktay'a göre bu durum hiçbir bilimsel temeli olmayan bir milli tarih efsanesidir. Öncelikle Kemalist Türk milliyetçiliğinin bir düşünsel ürünüdür.
Prof. Dr. Berktay, Kemalistlerin, Osmanlı'ya karşı bir devrim yapmış olmak için artık Osmanlı mirasına ve Osmanlı odaklı bir tarih anlatımına yaslanamayacakları düşüncesiyle başka bir milli tarih arayışına girdiğini ifade ederek, "Orta Asyacılığa, 1930'ların efsanevi Türk Tarih Tezi masalına götürdü. Türkiye merkezli değil, "Türklerin ata yurdu" denilen Orta Asya merkezli bir anlatımın kapısı alabildiğine açıldı" dedi.
"Gözler Orta Asya'ya çevrildi" diyen Berktay, "Ben buna İç Asya'nın zihnen toptan Türkleştirilmesi ve devletleştirilmesi diyorum. Bozkır dünyasında yaşayan herkes Türk, her küçük kabile grubu devlet (hatta imparatorluk) kabul edildi" ifadelerini kullandı.
"Hunlar'ın Türk olduğu mesnetsiz bir iddia çünkü Hunca neydi bilmiyoruz"
"16 imparatorluğun hepsi devlet mi ve Türk müydü?" sorusuna Berktay, Hunları anlatarak şu cevabı verdi:
"Ne alakası var? Büyük ölçüde uydurma ve şişirmedir. İlk dördü örneğin, Hun sözcüğünü içeriyor: Büyük Hun İmparatorluğu (yani Şyung-nu'lar), Batı Hun İmparatorluğu, Avrupa Hun İmparatorluğu (Attila kastediliyor), Akhun İmparatorluğu (yani 5.-6. yüzyılların Eftalitler hükümranlığı). Bir kere uluslararası bilim ölçeğinde bunların hepsinin Hun olduğu bile tartışmalı. Örneğin Şyung-nu'lar ile Avrupa'ya göç eden Hunların ilişkisi, hiç öyle Türk milliyetçilerinin sandığı gibi kesin değil. İkincisi, Hunların Türk olduğu, yani Türkî kavimler ailesine dahil olduğu ise, çok daha mesnetsiz bir iddia. Çünkü 'Hunca' neydi, bilmiyoruz. Hiçbir zaman yazıya geçirilmediği için yok. Hun dilinden (veya dillerinden) elimizde kalan bilgi ve belgeler hepi topu 4-5 kelime... Bir 2 tanesinin Türkçe kökenli olabileceği tahmin ediliyor. O kadar. İyi ama dillerini bilmeden ne diyebilirsiniz etnik kimlikleri hakkında?"
"Sadece Hunlar değil kalan 12 devletten bazılarının Türklüğü de tartışmalı"
Berktay, 16 Türk İmparatorluğu'ndan 4 Hun devletini çıkardıktan sonra kalan 12'sinden bazılarının da şüpheli, daha doğrusu kabul edilebilir olmadığını kaydetti.
"Cengiz'in torunlarının Rusya'da kurduğu Altın Orda devleti, en tepedeki klan ve kabilelerin niteliği itibariyle düpedüz Moğol. Büyük Moğol İmparatorluğu'nun batıya uzantısı" ifadelerini kullanan Prof. Dr. Berktay, "Avarların dilleri, bilebildiğimiz kadarıyla Ön-Slavca, Moğolca, Tunguzca ve Türkçe. Yani burada da net bir Türkçe ağırlığı söz konusu değil. Kaldı ki gerçekten Türk olan Kök Türklerin Bizans'a gönderdiği elçiler, Avarlar'a hiç Türk demiyor. Tersine, 'bizden kurtulup kaçan kölelerimiz' diye bakıyor. Hindistan'a yerleşen Mughallar veya Babürlüler deseniz; Çağatay Türkçesini sadece ilk başlarda ve kısmen kullanıyorlar. Resmî dil ve saray dili Farsça; hakim sınıfların dili Urduca; ibadet dili Arapça; yaygın halk dili Hindavi. Eh, o zaman Türklük bunun tam neresinde?" değerlendirmesinde bulundu.
Timur'un kabilesi de aslen Moğol
Berktay, Timur'un tam bir ethno-transformation (etnik dönüşüm) örneği olduğunu savunarak, "Timur'un klanı aslen bir Moğol klanı. Cengiz Han ile akrabalık iddiası boş değil. Ama zaman içinde dil ve kültür bakımından Moğolluktan çıkıp daha çok Türki bir karakter kazanıyor. Yani sonuçta, karşımızda Türkleşmiş bir Moğol-Türk klanı var. Şimdi ne yapacağız? Moğol mu diyeceğiz? Türk mü diyeceğiz? Bunun kavgasını yapmanın çağdaş tarihçilikte pek yeri yok. Önemli olan şu: karışık Türk ve Moğol kabile grupları üzerinde, Batı Asya coğrafyasında, İran-Maveraünnehir odaklı bir hanedan devleti yükseliyor" diye konuştu.
"Orta Asya'da saf etnisite aramak abesle iştigal"
Berktay'ın, "Özellikle Orta Asya'da kalan ve Türk adıyla tarihe geçen kimi devletlerin etnik kökeninin tespit edilmesindeki karmaşa neden kaynaklanıyor?" sorusuna cevabı şu oldu:
Orta Asya'da saf etnisite diye bir şey aramak da abesle iştigaldir. Esas olan, bozkırların iklim ve coğrafya koşullarına karşılık gelen atlı göçebelik yaşam tarzı ve at sırtında okçuluk savaş tarzıydı. Bu iki unsur bütün Orta Asya kültürlerinin ortak mayasıydı. Bunun için de kim Türk, kim Moğol, kim Tatar, kim Oyrat, kim Buryat, kim Nayman, kim Karluk ve kim Kıpçak'tır? Bunun hesabı ancak ve ancak ultra-milliyetçi, ultra-ırkçı bir zihniyetle tutulmaya kalkışılabilir. Etnik karışım ve dönüşüm (ethno-transformation) diye bir kavram vardır tarihte ve antropolojide. DNA (veya "kan") değil dil ve kültür meselesidir. Orta Asya'nın karışık ve kaygan, oynak, hareketli ortamında sürekli etno-transformlar ortaya çıkmakta; klan ve kabileler dil ve kültür üzerinden kimlik değiştirebilmektedir.
"Gazneliler'in listede olmaması lazım ama Türkçe konuşan Safevilerin olması lazımdı"
Tarihçi Reha Çamuroğlu ise Avarlar dışında 16 Türk imparatorluğu arasında sayılan Gazneliler'in de o listede olmaması gerektiğini belirtti.
Onların yerine Çağatay Türkçesi ile konuşan Babür devletinin orada olması gerektiğini ifade eden Çamuroğlu, "Babür'ün dili Çağatay Türkçesi. Mesala dili Türkçe olan Safevilerin o listede yer alması lazımdı. Şayet mezhepler açısından bakarak o listeye Safevileri almadıysak Uygurlar ne arıyor? Çünkü imparatorluk oldukları zaman Uygurlar, Budist'ti. Yani çok çelişkili durumlar var" yorumunu yaptı.
"Türk kelimesi günümüzde Türkiye'de yaşayan topluluğun adı"
Hunların da Türk olup olmadığının net olmadığını kaydeden Çamuroğlu, ama asıl meselenin kimlerin Türk olarak tanımlanabileceği noktasında olduğunu söyledi.
Çamuroğlu, bugün modern anlamda Türk kelimesinin Türkiye'de yaşayan topluluğun adı olduğunu, buna karşın Kazakların, Kırgızların, Uygurların kendilerini Türk olarak tanımlamak yerine isimleriyle adlandırmayı seçtiklerini aktardı.
Bütün ulus devletlerin bir resmi tarihinin olmak zorunda olduğunu kaydeden Çamuroğlu, "Resmi tarihi yaratamadan ulusu yaratamazsınız. Bizde problem resmi bir tarihin olması değil, resmi tarihin aptalca yazılmış olması. Örneğin Ergenekon bir efsanedir. Filmini yaparsın, hermonotik açıdan yorumlarsın. Ulusun bir değeri olarak ele alırsın ama 16 Türk imparatorluğu meselesi bir efsane değil. 16 bayrak uydurmak bunlar çocukça işlerdir" diye sözlerini bitirdi.
"İmparatorluklar belirlenirken keyfilik yapılmış"
Türkolog Denizcan Dede de sorularımızı yanıtladı. Dede, DNA araştırmalarıyla toplulukların kökenlerine dair varılan sonuçlara dair bilgiler paylaşan Turkish DNA Project Grubu'nun da iletişim sorumlusu.
Dede, 16 Türk imparatorluğunun belirlenirken bir keyfiliğin olduğunu, Nihal Atsız'ın da bunu eleştirdiğini söyledi.
Avarlar, Altın Orda, Gaznelilerin Türk imparatorluğu sayılıp sayılmayacakları konusunda tartışmaların olmasına karşın Türk kökenli hanedanlar olan Safevi, Kaçar, Afşar devletlerinin listeye alınmadığını anımsatan Denizcan Dede, "Avarlar alınırken Tuna-İdil Bulgarları alınmamış örneğin. Veya yönetim Çerkeslere geçene kadar Türklerce yönetilen Memlüklüler de listede olabilirdi. Kısaca keyfi belirlenmiş" dedi.
© The Independentturkish