Osmanlı Hürriyet Cemiyeti'nin kurucu lideri, İttihat ve Terakki'nin önde gelen liderlerinden olan Osmanlı devlet adamı.
Talat Bey, 1 Eylül 1874 tarihinde Edirne'de doğdu. 1908 İhtilâli'nin hazırlanmasında önemli rol oynadı ve ihtilâlin ardından yeniden Osmanlı İttihat ve Terakkî Cemiyeti adını alan örgütün en önemli idarecilerinden biri haline geldi.
İttihat ve Terakkî Cemiyeti'nin Osmanlı siyasetine ağırlığını koyduğu 1908-1918 döneminde Talat Bey önde gelen siyaset yapımcıları arasında yer aldı.
1908 seçimlerinde Edirne mebusu olarak Meclis-i Meb‘ûsan'a girdi ve birinci reis vekilliğine getirildi.
1909 senesi başlarında İngiltere'ye gönderilen parlamento heyetine başkanlık etti. 8 Ağustos 1909 tarihinde Dahiliye nâzırı oldu.
1 Kasım 1918 tarihinde İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin örgütün feshine karar veren son kongresinin başkanlığını yapan Talat Paşa, 1 Kasım gecesi Enver ve Cemal Paşalar gibi önde gelen cemiyet liderleriyle birlikte bir Alman torpido gemisiyle Karadeniz üzerinden Sivastopol'e kaçtı ve ardından Berlin'e gitti. 1
Talat Paşa, 15 Mart 1921 tarihinde Berlin'de Daşnaktsutyun'un aldığı İttihat ve Terakkî erkanının öldürülmesi kararını icra eden Soghomon Tehliryan adındaki bir Ermeni tarafından tabanca ile vurularak öldürüldü.
Yakalanarak yargılanan katili mahkeme heyeti suçsuz bularak beraat ettirdi.
Talat Paşa'nın uzun süre Berlin Müslüman Mezarlığı'nda kalan naaşı 22 yıl sonra İstanbul'a getirilerek Hürriyet-i Ebediye tepesine defnedildi. 2
Biz bu çalışmamızda onun döneminde Talat Paşa'ya isnat edilen Ermeni meselesini Afrika basını ve arşiv belgeleri ışığında değerlendireceğiz. 3
Afrika'dan Ermeni meselesini okumak
Soykırım siyasal, ırksal ya da dinsel bir nedenle, azınlık durumundaki bir insan topluluğunu soyca yok etmeyi amaçlayan toplu öldürme eylemidir.
Birleşmiş Milletler 9 Aralık 1948'de, Holokost'un gölgesinde ve Raphael Lemkin'in katkısıyla Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni onaylamıştı.
Peki, bunun hemen akabinde Cezayir'i işgal eden ve halkını katleden Fransa'dan neden hesap sorulmadı?
Yahut Talat Paşa'nın katili neden adil bir şekilde yargılanmadı?
O tarihte Afrika ülkelerinin çoğu halen Batı sömürgesiydi. Afrika arşivleri irdelendiğinde Avrupa'nın Ermeni Meselesinde ağız birliği yaptığı anlaşılmaktadır.
Öyle ki yüzyılı aşkın Ermeni meselesi halen dünya basınını zaman zaman işgal ediyorsa ya zannedildiğinden daha büyük bir çıkar söz konusudur yahut bu olayı taze tutmak isteyen odaklar vardır.
Hayrete şayandır ki, Afrika gazetelerinde 1915 yılı öncesi ve sonrası Ermeni meselesi hakkında onlarca haber mevcuttur.
Anadolu toprakları Afrika kıtasından hayli uzak olmasına rağmen ve Birinci Dünya Savaşı yıllarında Afrika halkları sömürgecilerin elinde inim inim inlerken Ermeni meselesinin Afrika basınında bu denli yer işgal etmesinin sebebi nedir?
Bu haberleri yapanları incelediğimizde Afrika'yı inim inim inletenlerle, dünya basınında bir Ermeni meselesi peyda edenlerin aynı sömürgeciler olduğu anlaşılıyor.
Bu minvalde Afrika kaynakları 1915 öncesi ve sonrası bize neler söyler, evvela onu ele alalım.
Afrika basınına göre Anadolu'da Ermeniler
İngiltere'nin Afrika sömürgelerinde Ermeni halkını ilk olarak tanıtması Kırım Harbi dolayısıyla İngilizlerin Anadolu'daki Hristiyan azınlıkları sömürgelerinde konu etmesiyle başlıyor.
Dolayısıyla ilk haber 1852 yılında Ermeni ve Rumları konu almaktadır. 4
Yine 1856 yılında Ermenilerin hangi kiliseye ait oldukları ve mezhepleri hakkında tafsilatlı haberler yapılmıştı.
Bir haber de ise Kudüs'te 1856 yılında Rum ve Ermenilerin aralarında çatıştıkları ele alınmıştı.
Bu vesileyle sömürgelerde Hristiyan dünyasının başka kıtalardaki varlığından yerli halk haberdar edilmiş oluyordu. 5
1870 yılında ise İstanbul'da büyük bir yangının çıktığı ve en çok da Ermenilerle İngilizlerin zarar gördüğü haber edilmişti.
Haberde İngiliz konsolosluğu ve Taksim'deki zengin Ermenilerin evlerinin yandığı kaydedilmişti. 6
Ermeni meselesi ile ilgili Afrika basınında çıkan ilk haberler ise 1876 yılında Osmanlı-Rus Harbi sırasında Ermenilerin Kars ve Erzurum havalisindeki taşkınlıklarından bahseder.
Mesela bir haberde 700 kadar Ermeni'nin Kürtler tarafından Erzurum'da öldürüldüğü kaydedilmişti.
Osmanlı kaynaklarında 93 Harbi'nde Rusların Erzurum'daki bazı Ermenilerle Türk köylerine saldırdıkları kaydı bölgede bir çatışmanın yaşandığını da ortaya koyar. 7
1876 yılında Güney Afrika'da çıkan bir başka haber de Erzurum'daki Ermenilerin katledildiği rapor edilmişti.
Osmanlı-Rus Savaşı'nda Rusya'ya yardım ve yataklık eden Ermenilerin çatışmada öldürüldüğü yahut tutuklandığı yerine, Erzurum'un masum Ermeni sakinlerinin sanki birden bire katledildiği haberinin verilmesi havada kalan bir iddia olsa da Afrika basınında benzer haberlere sıkça rastlanmaktadır. 8
1877 yılındaki bir başka gazete haberinde İngiltere'nin daha ne kadar Hıristiyan Ermenilerin Müslüman bir hükümet idaresindeki zulmüne müsaade edeceğini alenen yazmıştı. 9
1 Nisan 1877 yılında Güney Afrika'dan The Christian Express gazetesi, Ermeniler'in bağımsızlığını ima ederek "Hristiyan Ermeniler Müslüman Hakimiyetinde" diye haber yapmıştı. 10
The Christian Express, Türk Devleti idaresinde üç ya da dört milyon kadar Ermeni'nin yaşadığını ve bunların hepsinin zeki, yetenekli tüccar, zanaatkar ve banker olduklarını kaydetmişti. 11
Bu haberlerden de açıkça anlaşıldığı gibi İngilizlerin daha bu dönemde suni bir Ermeni meselesi yaratmaya çalıştığı görülmektedir.
Birinci Dünya Savaşı öncesi Anadolu'da Ermeni isyanları
Güney Afrika'dan yayın yapan bir gazete 1893 yılı Eylül ayında iki Ermeni profesörle bazı masum Hristiyanların Ankara'da ölümle yargılandıklarını ve kurtarılmaları gerektiği rapor edilmekteydi. 12
Bazı haberlerde ise İslam ülkelerinde özellikle Türkiye'de Ermeni kiliselerinin Müslüman hükümetinin idaresinden kurtarılması gerektiği kaydedilmişti.
Dolayısıyla Anadolu'daki Ermenilerin desteklenmesi dini bir vecibe gibi görülmekteydi. 13
Halbuki Osmanlı idaresindeki Ermenilerin yüzyıllarca ayrımcılığa maruz kalmadan Anadolu'da yaşadıkları, fakat esas Afrika'da zorla Hristiyan edilen yerli halkın Güney Afrika'da son zamanlara kadar resmen ikinci sınıf vatandaş sayıldığı alenen ortadadır.
Bu haberden esas anlaşılan, Ermenilerin bağımsız devlet kurma yolunda taraflı ve hatta yalan haberlerle gündem oluşturmalarıdır.
1894 yılında Güney Afrikalı bir Müslüman olan Muhammed Dollie Efendi Londra'dan İstanbul'a şöyle yazıyordu:
Hristiyan aleminin İslamiyet aleyhine bağlamış oldukları kin ve garezi Osmanlı kavmine yüklemişlerdir. İngiliz matbuatında, Ermeni işleri bir mahall-i fahim işgal ederek, zat-ı akdes-i cenab-ı hilafetpenahi ile hükümet-i ebed-i müddet-i Osmaniye aleyhinde sütunlar doludur.
Yine bu tarihlerde dikkate alınması gereken iki ayrı önemli kaynak, son derece ehemmiyet taşır.
Birincisi Güney Afrika'da Osmanlı başkonsolosluğu yapmış olan Ermeni asıllı diplomatımız Yuhannes Majakyan Efendi'dir.
Bir Ermeni diplomat olarak Majakyan Efendi'nin Ermeni komitacıların Paris'te Osmanlı aleyhine tutumlarını İstanbul hükümetine rapor etmesi fevkalade önem arz eder.
Diğer bir kaynak ise Güney Afrika'da doğmuş olan Müderris Ebubekir Efendi'nin oğlu Osmanlı Arapça Mektebi'nin muallimi Ahmet Ataullah Bey'dir.
1895 yılında Güney Afrika'dan İngiltere'ye giden Ahmet Ataullah Bey oradaki gözlemlerini İstanbul Hükümetine şu şekilde aktarmıştı:
Devletli Efendim Hazretleri;
Londra'ya vardığımda pederim merhum Ebubekir Efendi'nin talebelerinden Londra'da mukim Müslüman tüccarlardan ve Ümit Burnu ahalisinden Hacı Muhammed Doulie aracılığı ile Londra Müslümanlarının ileri gelenleri ile görüştüm. Her tarafta bir araya gelmek için teşkil edilen Encümeni İslam Cemiyeti'ni de ziyaret ettim.
İngilizlerin Ümit Burnu'ndaki Müslümanlara haksızlık ve zulümlerini anlatarak bir kat daha kalplerini galeyana getirdim. Ermeni meselesinin sırf İngilizlerin menfaatleri için çıkarıldığına tam bir kanaatle inandıklarını cemiyet mensupları bana bildirdiler.
Geçen yıl Siloz adlı bir İngiliz'in Anadolu'yu dolaşarak Londra'ya dönüşünden sonra Ermeni meselesinin İngiliz kamuoyunda tartışılmaya başlandığını söyleyerek bu şahsa mani olunması gerektiğini belirtmektedirler. Bir haftaya kadar Liverpool ve Ümit Burnu tarafına hareket edeceğim. 14
1898 yılı Temmuz ayında çıkan bir haberde alenen bir Ermeni isyanı rapor edilmişken başlığın "Ermeni Katliamı" diye atılmış olması haberin kamuoyuna nasıl yansıtılmak istendiğini ortaya koyuyor.
Aynı sayfada "medeniyet düşmanı" addedilen Zulu kabilesinin isyanının başarıyla bastırılmış olmasının ise Güney Afrika sömürge idaresince zafer olarak vurgulanması Ermeni meselesi ile kıyaslandığında hakikaten tenakuzlarla dolu bir haber olarak dikkat çekmektedir. 15
Söz konusu olan bir tarafta yüzyıllardır Osmanlı idaresinde yaşayan Ermenilerin devlet kurmak hayaliyle ayaklanıp isyan etmesi diğer yanda ise işgal edilen Zulu topraklarında bağımsızlık savaşı verirken öldürülen Zulu yerlilerle ilgili yapılan galibiyet haberleridir.
Sierra Leon'dan haber yapan The Weekly News, 1903 yılı Ekim'inde Hristiyan kardeşleri için şehirde bir Ermeni kilisesinin yapılacağını kaydetmişti.
Bu vesileyle papaz Paters Diaconus Gabrel Babanou'nun halktan yardım topladığını, Anadolu'dan gelen iki Ermeni papazın da bu misyona hizmet ettikleri haber edilmişti. 16
Ermeni ve Rumları yakından takip eden ve destekleyen İngilizler, Afrika sömürgelerinde çıkardıkları gazetelerinde bile Anadolu'daki azınlıklarla ilgili ayrıntılı bilgiler veriyordu.
1903 yılnda Zimbabve'de çıkan bir gazete, Londra Ermeni Mültecileri Cemiyeti başkanı M. Sagauni'nin karşı partiden bir Ermeni tarafından evvelsi gün İngiltere'de öldürüldüğünü not etmişti. 17
Johannesburg'da çıkan Rand Daily Mail gazetesinin 1907 yılındaki haberine göre Güney Afrika'da bir Ermeni komitesi olduğu ve Paul Garavarian'ın Güney Afrika'da sözcülüğünü yaptığı anlaşılıyor.
Haberde Suriye'den göçen Ermeniler hakkında daha düzgün bir lisan kullanılması gerektiği vurgulanmıştı. 18
1908 yılında Güney Afrika'nın Marseilles şehrinde bir Suriyeli kadını gasp edip öldüren bir Ermeni'nin yakalandığı The East African Standard gazetesinin manşetine yansımıştı. 19
Bu tarihlerde Güney Afrika'ya Suriye'den bir Ermeni göçü geldiği anlaşılmaktadır. Öyle ki, 1912 yılında Ermenilerin göçtüğü Johannesburg'un Madras semtinde sokakların birisi Ermeni Sokağı adıyla anılmaktaydı. 20
Güney Afrika'da basılan Rand Daily Mail gazetesinin 28 Nisan 1909 tarihli sayısında Sultan Abdülhamid'in annesinin Ermeni olduğunu yazılmıştı.
Habere göre Sultan Abdülhamid'in nihayet tahttan indirildiği not edilmişti. Annesi Ermeni olduğu halde anne tarafının ırkına karşı hiç merhamet göstermediğine dair malumat, gerçeği yansıtmamakla birlikte hangi kaynağa dayanarak ortaya atıldığı bir muammadır.
Zira tüm otoriter kaynaklar Abdülhamid'in annesi Tir-i Müjgan Hanım'ın Çerkez olduğunu ortaya koyar. 21
Kaldı ki Ermeni olmasının da devlet siyaseti açısından hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini belirtmek gerekir.
Zimbabve'de yayımlanan 1912 tarihli bir başka gazetede ise Kirkar ve Simon adında iki Ermeni anarşistin Bulgar sınırından Türkiye topraklarına girdiği ve üzerlerinde bir hayli bomba ile yakalandıkları rapor edilmişti. Haberde Simon'un bombayı Rusya'dan temin ettiği kaydedilmişti. 22
The East African Standard gazetesi 3 Mayıs 1913 tarihinde bir Ermeni düğününü konu etmişti. Ermeni gelenek ve göreneklerinin neredeyse hiçbir tarihi ya da kültürel bağı olmayan Uganda'da bu denli anlatılması yine İngiliz sömürgecilerin kamuoyu oluşturmak için başka ülkelerde yaptıkları politikalara delil teşkil ediyor. 23
Afrika basınında 1915 Ermeni İsyanı ve Talat Paşa'ya atfedilen tehcir
Ermeni meselesiyle ilgili 1915 yılı öncesi ve sonrası Afrika basınını meşgul eden dönemin yerli gazete haberlerinden tercüme ettiğimiz belgeler, Afrika'yı sömüren İngilizlerin o toprakları alakadar etmeyen meselelerle Afrika'da nasıl bir algı operasyonu yaptığını ortaya koymaktadır.
Sorulması gereken sual şudur ki;
Acaba Afrikalı için başka bir kıtadaki olası soykırım ya da çatışma, Afrikalılar katliama uğrarken ne kadar mana taşır?
Şayet bu mesele Afrikalıyı ilgilendirmiyorsa Afrika basınında Ermeni meselesinin işi nedir?
İşte yüz küsur yıl önce yayımlanmış bu gazete haberleri asıl bu çirkin propagandayı ortaya çıkarmaktadır.
İngilizler, Afrika sömürgelerinde yayımlanan gazetelerinde Ermeni meselesini bir propaganda şeklinde "katliam" olarak lanse etmişlerdir.
Mesela 1915 yılı Ağustos ayındaki bir gazetede Türk alaylarının 1894 yılındaki Ermeni kıyımı gibi, 1915 yılında benzer bir kıyımın gerçekleştirdiğini kaydetmiştir. 14
Yine 1915 yılının Eylül ayında The Rhodesian Herald gazetesi, Ermeni sürgününü protesto etmek için İstanbul'da Şeyhul İslam'ın istifa ettiği haberini yaparak sahte bir algı yaratmak istemiştir.
Buna benzer birçok haberin tamamen uydurma olduğu gerçeği bir yana, bazen aynı gazete tarafından yapılan bu tür haberlerin birbirini tutmadığı da görülmektedir. 15
The East African Standard gazetesinin 23 Mayıs 1915 tarihli sayısı Ermenilerin Türk ve Kürtlere karşı kendilerini savunduğunu rapor eden gazete haberinin hemen altında Almanların zalim, Fransızların ise muzaffer olduğu kaydetmişti.
Tamamen savaş propagandası yapılan haberde dikkat çeken unsur müttefiki olduğu devletin zulmüne zafer derken hasmı olduğu devletin kendini savunmasını barbarlık olarak yorumlamış olmalarıdır. 16
1919 yılındaki bir gazetede ise Ermeniler katledildiğinden ötürü İngiliz generallerin Suriye'de sorumlu altı kişiyi asarak cezalandırdıklarını kaydetmişti. 17
1920 Aralık ayı Uganda haberlerinde Ermenistan'la Türkiye arasında Barış Antlaşması imzalandığı kaydedilmişti. 18
31 Aralık 1920 tarihinde Ermenistan Hükümetinin Türkiye ile anlaştığı ve Sovyet hükümeti aracılığıyla Türkiye'deki Ermenilerin çalışmasına izin verildiği rapor edilmişti. 19
East African Chronicle gazetesi 11 Haziran 1921 yılındaki haberinde, genç bir Ermeni öğrencinin eski Türkiye başbakanı Talat Paşa'yı öldürdüğünü kaydetmişti. 20
23 Kasım 1920'de Güney Afrika'da çıkan bir başka gazete haberinde Türk ordusunun Ermenistan'ın başkentini işgal ettiği kaydedilmişti. 21
Görüldüğü üzere hakikatle alakası olmayan uydurma haberlerle kamuoyunda "Terrible Turk" algısı yaratılmak istenmiştir.
Mahatma Gandhi ve Ermeni meselesi
Ermeni Sorunu ile ilgili dikkat edilmesi gereken bir husus da Türk tezinin karşısındaki muhatap milletin sadece Ermenilerin değil neredeyse tüm Avrupa'nın olmasıdır.
Meselenin Batı emperyalizmine karşı bir direnişi ve siyasi boyutunu ortaya koyan en somut delil belki de budur.
Halbuki İngiltere'nin kabul etmediği Afrika'daki soykırımlarını Fransa bahis konusu dahi etmez. Zira her şey zaten alenen ortadadır.
Fakat Asya ve Afrika Devletleri ve liderleri gereken cevabı tarihte olduğu gibi bugün de vermektedirler.
Bu minvalde Hindistan Devlet Başkanı Shashi Tharoor'un kitabında, İngiltere'nin Hindistan'daki zulmünü, "Soysuz İmparatorluk" olarak adlandırması, yüz yıl önce Hintli lider Mahatma Gandhi'nin Ermeni iddiaları konusundaki tavrına benzer. 22
Asya ve Afrika Müslümanlarıyla yakın ilişkiler kuran Gandhi, Ermeni katliam iddialarına itibar etmemiştir.
1920 yılında Güney Afrika'da çıkan bir haberde İngiltere'de kendisine yöneltilen, "Neden Ermenilere zulmeden Osmanlılara sempati duyuyorsunuz" sualine karşılık Gandhi'nin "Hiçbir ülkenin bir azınlığa şiddet uygulamasını kabul etmeyiz fakat Ermeni Meselesini Avrupalı güçlerin abarttığını söylemeliyim. Ermenilerin Suriye'de yaptıkları anarşiyi İstanbul Hükümeti'ne yüklemek doğru değildir" şeklinde cevap vermiştir.
Gandhi gerek hukukçu yanıyla gerekse İngiltere'nin Hindistan ve Güney Afrika'da yaptıklarını bilen bir lider olarak tüm bu politik olayların farkındaydı. 23
Afrika basınında Avrupa'nın yarattığı Ermeni meselesi
Afrika gazetelerinde genel olarak görülen Ermeni meselesiyle ilgili haberlerin birer propagandadan ibaret olduğu anlaşılmaktadır.
Mesela Zimbabve'de çıkan The Rhodesian Herald, Aralık 1921 tarihinde Adana'dan içlerinde çoğunluğu Ermeni olan 90 bin kişilik bir kafilenin Fransız gemisine binerek ayrıldığını kaydetmişti.
Habere göre Ankara hükümetiyle Franklin Bouillon arasında yapılan anlaşmada Türk ordusunun ayrılan Hristiyanlara müsaade ettikleri kaydedilmişti.
The Rhodesia Herald'ın 22 Ekim 1922 tarihli gazetesi İzmir'e giren Türk ordusunun Müslüman ve Yahudiler'e dokunmazken Yunan ve Ermeni mahallelerini kuşattığını kaydetmişti. 24
Esasında bu haber Türklerin başka dinden olanlara değil hainlik yapanlara karşı tavır aldıklarının da bir kanıtıdır. 25
Afrika'daki sömürgeciler Ermeni soykırımı propagandası ile kendi katliamlarının üstünü örtebildiler mi?
Afrika'yı sömürenler hakikaten 150 yıldır basın yoluyla yürüttükleri Ermeni Soykırımı propagandası ile kendi soykırımlarının üstünü örtemediler.
Afrika gazetelerinde Ermenilerle ilgili yayımlanan haberlerin geneline bakıldığında 1870 yılından 1920'li yıllara kadar ciddi bir Ermeni propagandası yapıldığını görmek mümkündür.
Bu haberlerin değerlendirilmesi iki bakımdan ehemmiyet taşır. Birincisi gazete haberlerinin tarih yazıcılığında güvenilir olmadığını ortaya koymaktır.
İkincisi ise Ermeni Soykırımı iddialarının sömürge ülkelerinde defaatle rapor edilmesi bu art niyeti ortaya koyar.
Zira bir tarafta Afrika'da yerli halkı katlederken diğer yanda Afrika'yı hiç alakadar etmeyen bir meseleyi kamuoyunda dillendirmek manidar olmasa gerektir.
Osmanlı belgelerinde açıkça görülen Birinci Dünya Savaşı'nda Anadolu'daki Ermeni isyanlarına karşı tehcir emrinin, radikal Ermenilerin dillendirdiği gibi bir katliam olmadığı aşikardır.
Öte yandan radikal Ermenilerin soykırım iddia ettikleri yıl 1915 ve sonrasında Osmanlı sarayında çalışan Ermeni diplomatlar vardır.
Mesela Ermeni asıllı diplomatımız Diran Lusarar Bey, 1917 yılında Nişan-ı Ali Osmani almıştır.
Başka bir Osmanlı Ermenisi olan Garabed Avyan Efendi 1916'da Romanya'da Osmanlı diplomatı iken 1922 yılında İsviçre'de görev yaparken Lozan muayedeleri sebebiyle halen Türkiye'den maaş alan bir diplomat sıfatıyla İsmet Paşa'yı karşılamıştır.
Başka bir Ermeni diplomatımız Horen Yıldızcıyan 1919 yılında Hariciye nezareti tercüme odasından Bab-ı Ali istişare odası katipliğine tayin edilmiştir.
Benzer şekilde Hrand Abro Efendi 2 Şubat 1917 yılında Brest-Litowsk anlaşmasına hukuk müşaviri olarak tayin edilmişti.
Yine Ermeni asıllı diplomatlarımızdan Hrand Düzyan Efendi ise 1915 yılında Hariciye Nezaretinde Umur'u Şehbenderi Kaleminde görev yapıyordu.
Daha birçok Ermeni diplomatı ve hatta sanat erbabı 1915 sonrası İstanbul ve İzmir'de yaşamıştır.
Halbuki soykırım mefhumu uluslararası hukukta bir milletin diğer bir milleti sistemli bir şekilde planlayarak yok etmesi demektir.
Bu durumda ortada olan çatışmaların soykırım tanımına uymadığı görülmektedir. 26
Kaldı ki yüzyıllarca Osmanlı İmparatorluğu idaresinde huzur içinde yaşayan Ermenilerin, Osmanlı'nın en güçsüz zamanında katledilmelerinin hiçbir mantıklı açıklaması yoktur.
O halde Osmanlı Devleti'nin bu güçsüz durumundan faydalanıp devlet kurmak uğruna isyanları başlatan radikal Ermenilerin günümüzdeki asıl gayesi 100 yıldır kanıtlayamamalarına rağmen politik oyunlarla mağdur rolü oynayarak Türkiye'den tazminat talepleridir.
Afrika basınında yer almayan gerçek soykırım, Avrupalıların Afrikalılara yaptıkları büyük katliamlardır. 27
Sonuç
Ermeni meselesi neredeyse Talat Paşa'nın ortaya çıkarmış olduğu bir sorun gibi uzun seneler haksız yere basında lanse edilmiştir.
Halbuki Afrika basınında dahi görüldüğü üzere Ermeni meseselesini yaratan ve destekleyen Rusya ve İngiltere'dir.
Buna rağmen Talat Paşa Mart 1921'de bir Ermeni tarafından intikam amacıyla öldürüldü.
Osmanlı Devleti'nin en sancılı döneminde devlet teşkilatının önemli bir bünyesinde idareyi ele alan üç kişiden birisi olan Talat Paşa, Ermeni sorunu sebebiyle günah keçisi olarak yaftalamıştır.
Halbuki arşiv belgeleri onun Ermeni tehcirinde ne kadar zorda kaldığı halde sürgünü dikkatle takip ettiğini ortaya koyar.
Esasında Cihan Harbi'nden önce bile bu konunun nasıl Afrika basınında bir propagandaya dönüştürüldüğü düşünüldüğünde Talat Paşa'ya isnat edilen suçlamaların ne kadar haksız olduğu bir kez daha anlaşılmış olacaktır.
Bu manada 1993 yılında Fransa'da soykırım suçlamalarını reddettiğinden ötürü yargılanan Bernard Lewis'e yöneltilen suçlamalar, Ermeni meselesinin siyasallaştığı ve Türkiye Cumhuriyetine karşı bir politik silah olarak kullanıldığına ayrıca delil teşkil eder.
Ermeni meselesi hakkında tarihçilerden çok siyasetçilerin sesinin çıkması ise konunun açığa çıkarılmak istenmesinden ziyade meselenin oldubittiye getirip tazminat talebiyle Türkiye'yi yargılamak istenildiğini ortaya koyar.
Tüm bu politik oyunlar Talat Paşa'ya isnat edilen sözde 'Ermeni Soykırımı'nın uluslararası bir propaganda olduğunu gözler önüne sermektedir.
Notlar:
[1] Talat, Mehmed Pasha. Talat Pasa'nin hatiralari. Istanbul: Guven Yayinevi, 1946.
[2] M. Şükrü Hanioğlu, Preparation for a Revolution: The Young Turks, 1902-1908, New York 2001, tür.yer.
[3] Afrika tarihinin büyük bir kesiti, Batı sömürgeciliğinin ve zulümlerinin hikayeleriyle doludur. Bugün demokrasi nutukları atan Avrupa’ya, Afrika'dan baktığımızda milyonlarca insanın katline sebep olan sömürgecilerle, Akif’in ifadesiyle tek dişi kalmış bir canavarla karşı karşıya kalırız. Hakikat böyle iken Avrupa’nın her mahfilde Türkiye’ye karşı itham ettiği sözde Ermeni Soykırımının sebebi nedir? Bu meseleyi izah etmeden önce Avrupa’nın Afrika’daki enkazına bakmak gerekir.
[4] Natal News 23 Nisan 1852, "Rome" s. 4, Güney Afrika
[5] Natal Witness 12 Eylül 1856, "Religious Riot in Jerusalem" s. 4, Güney Afrika
[6] Natal Witness, 19 Ağustos 1870, "Turkey-The Great Fire at Contantinople" s. 1. Güney Afrika
[7] The Christian Express, 1 Aralık 1876, “Turkish Massacres of Armenian Christians” s. 11, Güney Afrika
[8] The Christian Express, 1 Aralık 1876, "Turkish Massacres of Christians in Armenia". s. 11, Güney Afrika
[9] The Christian Express, 1 April 1877, "Armenian Christians under the Mohammeddan Goverment" s. 10, Güney Afrika
[10] The Christian Express, 1 April 1877, “Armenian Christians under a Mohammedan Government” s. 10, Güney Afrika
[11] The Christian Express, 1 Şubat 1879, “Missionary News” s. 9 Güney Afrika
[12] The Christian Express, 1 Eylül 1893, “Missionary News” s. 4, Güney Afrika
[13] The Christian Express, 1 Mayıs 1896, “The Christian Church” s. 74, Güney Afrika
[14] Gencoglu, H. (2014) “The First Muslim Politician of South Africa: Ahmet Ataullah Bey, 1865-1903,” New contree : a journal of historical and human sciences for Southern Africa, No. 69, P. 93-119.
[15] The Journal, 12 Temmuz 1898, “The Armenian Massacres” s. 1. Güney Afrika
[16] The Weekly News, 2 October 1903, “Armenian Christians” s. 2. Sierra Leon.
[17] The Rhodesian Herald, 31 Ekim 1903, “Assasinated in London” s. 3, Salisbury
[18] Rand Daily Mail, 12 Mart 1907, “Armenian Women” s. 3, Johannesburg
[19] The East African Standard, 5 Eylül 1908, "A Mutilated Victim" s. 1, Uganda
[20] Indian Opinion, 21 Eylül 1912, "Review" s, 317, South Africa
[21] Rand Daily Mail 28 Nisan 1909 “Story of Abdulhamid’s Reign” S. 7, Johannesburg
[22] Buluwayo Chronicle, 2 Mayıs 1912 “Armenian Anarchist captured in Turkey” s. 1. Zimbabve
[23] The East African Standard, 3 Mayıs 1913, “An Armenian Wedding” s. 30, Kampala
[24] The Rhodesia Herald, 13 Ağustos 1915, “Turkish Atrocities Repeating Armenian Massacres Entire the Districts Wiped Out”, s. 13, Zimbabve
[25] The Rhodesia Herald, 17 September 1915, “Sheik ul İslam’s Protest against Armenian Atrocities” s.18, Zimbabve
[26] The East African Standard, 22 Mayıs 1915, “Armenian Massacre” s. 5 Kampala
[27] Afrciano 12 Temmuz 1919 Çarşamba, “Armenian Massacres” s. 5
[28] The Uganda Herald, 17 Aralık 1920, “Armenian-Turkish Peace” s. 1. Uganda
[29] The Uganda Herald, 31 Aralık 1920, “Armenia and Turkey Shake Hands” s. 5 Uganda
[30] East African Chronicle, 11 June 1921, “Murder of Talaat Bey” s. 12, Nairobi
[31] The Mafeking Mail and Protectorate Guardian, 23 November 1920, “Armenian Armistice Ends, Armenian Capital Captured” s. 3, South Africa
[32] Indian Opinion, 11 Haziran 1920, "Why Mr. Gandhi has Joined the Khilafat Movement" s. 185, South Africa
[33] The Rhodesian Herald, 21 Aralık 1921 “Cilician Evaciation, Armenian Refugees Plight” s.
[34] The Rhodesia Herald, 22 Ekim 1922, “Greek and Armenian Quarters Destroyed” s. 23, Zimbabve
[35] Kayaoğlu Taceddin (2013) Osmanlı hâriciyesinde gayr-i müslimler (1852-1925). S. 89, 126, Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu (Türk Tarih Kurumu yayınları. IV/A-2-2.4. dizi, sayı: 2).
[36] Perinçek Mehmet, Rus Devlet Arşivlerinden: 150 Belgede Ermeni Meselesi. Genişletilmiş 8. basım (Kırmızı Kedi'de 3. basım), Mart 2014 edn. İstanbul: Kırmızı Kedi (Kırmızı Kedi Yayınevi, 2014, s.185.
[37] 1951 yılında Libya bağımsızlığını kazanır kazanmaz eski idarecileri olan Türklerden yardım istemişti. Türkiye Devleti’nin emekli bir valisi olan Libya doğumlu Sadullah Koloğlu’nun Libya’ya başbakan olması Afrika tarihinde benzeri olmayan bir misaldir. Sadece bu misal Afrika’da yüzyıllara dayanan Türk hakimiyetinin adilane yönünü ortaya koymaya yeter. Bkz. Gencoglu, Halim, Güney Afrika'da Osmanlı Kültürel Mirası, Osmanlı İmparatorluğu'nun Afrika'nın Ucundaki İslam Mirası (Arşiv Kayıtları, Resimler ve Belgeler), TTK, 2020, s. 121.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish