Millet İttifakı'nın tutunduğu bu yanlış tavır dengelerin alt üst olup değişmesine, ibrelerin kayma yapmasına sebebiyet verebilir.
Söylemde "Ülkemizin menfaati her şeyden önemli" vurgusu yapılan, lakin eylemde şahsi menfaatlerin ön plana konduğu gözlerden kaçmayan Millet İttifakı'nın bu yanlış tutumunun devam etmesi durumunda tarihi bir fırsatı kaçırmakla kalmaz, diğer ittifakın güç kazanmasına sebebiyet verebilir.
Başkanlık sisteminin gelmesiyle beraber yüzde 50+1 denklemi siyaset mekanizmasının çarklarının farklı işlemesine neden oldu.
Yeni sistem birçok partinin doğmasına neden olurken, bu partilerin tek başına iktidar olmasının imkânsız olduğundan ülkemizin çok sesli yönetileceği bir düzen zorunlu hale geldi.
Durum böyle bir hal alınca mecburiyetten ittifakların doğması kaçınılmaz oldu.
Kısaca, anlayacağınız yeni sistemde yüzde 50+1 bütün denklemleri altüst ederek her şeyin sil baştan olmasına, kartların tekrar karılmasına yol açtı.
Başkanlık sistemi parti enflasyonunun oluşmasına sebebiyet verirken, Millet ve Cumhur İttifakı olmak üzere iki kutuplu bir sistem mekanizmasını da otomatikman beraberinde getirdi.
Buradan hareketle ittifak taraflarının iktidar olabilmesi için yüzde 50+1 oy alması gerektiğinden dolayı seçime katılmaya hak kazanmış bütün partilerin önemi de son derece arttı.
Seçime katılacak olan partilerin bazıları "Cumhur", bazıları "Millet" ittifakında yer alarak safını netleştirirken, birçok siyasi partinin safı netleşmedi.
Seçimlerin iki kutup arasında geçeceğini ortaya koyan başkanlık sistemi, iktidarı devirmek isteyen Millet İttifakı'na çok büyük bir fırsat verdi.
Böyle tarihi bir fırsatın ele geçmeyeceğinin altını çizer, hassas terazi kullanılarak akıllıca doğru adımların atılması gerektiğini belirtmek isterim.
Son günlerde kamuoyu araştırması yapan anket şirketlerinin ortaya koyduğu verilerden hareket edecek olursak; ne Millet, ne de Cumhur İttifakı tek başına 50+1'i yakalayamıyor.
Cumhur İttifakı, erken seçim isteyen Millet İttifakı'na "seçim zamanında" yanıtını veriyor. Lakin baskın seçim olabileceğinin sinyallerini de veriyor.
Aldığımız duyumlara göre ittifaklarda yer almayan, seçime katılmaya hak kazanmış, safı belli olmayan, özgül ağırlığı da seçimleri etkiyecek olan ve yüzde 10-15 bandında bulunan bu partilerin Millet İttifakı'na daha sıcak baktığı kulak kabarttığımız kulislerde dolaşıyor.
Hal böyle iken, birileri bu ittifakı sağlamlaştırma çabaları içinde olsa da, iki taraflı oynayan ve şahsi menfaatlerini her fırsatta ortaya koymaktan çekinmeyen bu zihniyet ittifaka en büyük zararı veriyor, vermeye de devam edeceği aşikârdır.
İttifakın doğru olmayan bu tutumunun devam etmesi durumunda ilerleyen süreçte çatlakların oluşmasına sebebiyet verebileceği gibi yanlış bir adayda birleşmeyi de beraberinde getirebilir. Bu da sonun başlangıcı olacaktır.
İttifaklar, yüzde 1 oyun, yüzde 2 olduğu ve yüzdeler oranında özgül ağırlığı bulunan partilerin safının netleşmediği bir seçimde yarının çok geç olmaması için bugünden teraziyi, metreyi alıp ölçüp biçip ona hareket etmesi gerekir.
Burada Millet İttifakı'nın fantezi yapmadan felsefik zihniyetten çıkıp, sonuca gitme işini şansa bırakmadan matematiksel verilerle hareket ederek yüzde 10-15 bandında seyreden tarafı belli olmayan partileri biran önce safına alması gerekir.
Millet İttifakı bu hamleyi yapmaz, ölçüp biçmeden yanlış mantaliteyle yürümeye devam ederse bu partiler;
- Üçüncü İttifakı kurabilir,
- Cumhur İttifakı'na geçebilir,
- İttifak içinden bir partinin oyu olgunluk derecesine yükselirse başını çektiği üçüncü bir ittifakı kurup tarafı belli olmayan partileri birleştirebilir.
Bu da Millet İttifakı için büyük bir hezimete dönüşür. Kendisine koşan iktidarı geriye teperek, altın tepside sunmuş olur.
Bunların yaşanmaması için kıvrak ve zeki düşünüp hızlı hareket ederek seçime katılmaya hak kazanmış partileri ittifakın içine almak bütün doğacak olumsuzlukların önünü kesecektir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish