2 Ocak 2021'de bir arkadaşım bana yeni yılda günde 10 bin adım yürümeye karar verdiğini söyledi. Kışın ortasıydı ve 2020'nin bitişinin kutlandığı geceden kalan şampanya sersemliğinin etkilerini hâlâ hissediyordum.
Arkadaşlarım, 10 bin adım hedefine onlarla birlikte kalkışmak isteyip istemediğimi sorduğunda, çekimser bir evetle cevap verdim. Ne de olsa New York'ta hava buz gibiydi ve dışarıda amaçsızca saatlerce yürüme düşüncesi, sağlığa iddia edilen faydaları ne olursa olsun çekici gelmiyordu.
Bununla birlikte, iPhone'umun Sağlık uygulamasına hızlıca bir bakış atmak beni biraz daha motive etti çünkü uygulamanın adımsayarı bana 2020'de karantina ve evden çalışmanın bir sonucu olarak günde ortalama yalnızca 5 bin 361 adım yürüdüğümü bildiriyordu.
Ocak ve şubat boyunca, zaman zaman arkadaşımın kendini günlük egzersize nasıl bu kadar adadığını sorgulayarak 10 bin adımlık hedefimi tamamlamak için birkaç gönülsüz girişimde bulundum. Her gün yürüyüşe çıkmak bir yana, özellikle kanepemden çalışarak geçirdiğim günden sonra, 10 bin adıma çıkmak için saatlerce yürümenin gerekmesi inanılmaz derecede yıldırıcı görünüyordu.
Mart itibarıyla bu hedeften tamamen vazgeçmiştim; günlük egzersizim markete gitmekten biraz daha fazlasından ya da bazen hiçbir şeyden ibaretti.
Fakat ağustosta iki şey değişti: Arkadaşımı aylar sonra ilk defa gördüm, bu noktada 22 kilo vermiş olduğuna bizzat şahit oldum ve bir yıl aradan sonra ilk kez tartıya çıktım.
Motivasyonumun, bir yıldan fazla süredir çeşitli karantina hallerinin bir sonucu olarak görünüşümde oluşan değişikliklerden kaynaklandığını kabul etmek yüzeysel olsa da, yaşam tarzımı değiştirmek için ihtiyacım olan itici güç buydu.
9 Ağustos'ta 10 bin 200'lük adım sayısıyla ilk resmi yürüyüş günümü tamamladım ve bu noktada bir anda o kadar şiddetli bir migren başladı ki uzanmak zorunda kaldım. İkinci gün de farklı değildi ve bu durum, vücudumun o kadar fazla yürümemle ilgilenip ilgilenmediğini ya da kaldırımdaki sert adımların bir şekilde baş ağrımı tetikleyip tetiklemediğini düşünmeme neden oldu.
Egzersiz yapmadan geçen bir yıl, ağustos sıcağında 8 km yürümenin vücudumdaki sıvı seviyeleri üzerindeki etkisini düşünmediğim anlamına geliyordu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Daha çok su içmeye başladıktan sonra, sağlık ve zindelik hedefleri söz konusu olduğunda, günde 10 bin adım yürümenin, daha önce egzersizle pek ilgilenmemiş biri için gerçekçi ve ulaşılabilir bir hedef olduğunu gördüm.
Akıl sağlığımda gözle görülür bir iyileşmeden yaklaşık 7 kilo vermeye kadar, günde 10 bin adım attığım 5 ay boyunca yaşadığım şey buydu.
Hedefime iyileştirilmiş akıl sağlığına odaklanarak atılmamış olsam da egzersizin genel düşünce yapım üzerindeki olumlu etkilerini hissetmem uzun sürmedi.
Benim için hemen anlaşılmamış olabilir fakat pandemi sırasında içeride geçirilen uzun süre, diğerleri gibi benim de dış dünyadan soyutlanmış hissetmeme neden olmuştu.
Adımlarımı tamamlamak için her gün kendimi dışarı çıkmaya zorlamam, yavaş yavaş geri döndüğüne tanık olduğum canlı şehir hayatı hakkında kaçırdığım her şeyi hatırlattı.
Taze (veya New York için taze) hava ve dışarıda olma şansı da zihinsel sağlığım üzerinde olumlu bir etki gösterdi; yürüyüşlerse arkadaşlarımla ve ailemle bağlantı kurmak için geniş bir fırsat sağladı çünkü bu uzun saatler boyunca uzun telefon görüşmeleri yapmak için kişi listeme başvurdum.
Şimdi, her gün saat 17:45'te, rehberimdeki herhangi birine yaptığım bir arama şu cevapla açılıyor: "Yürüyor musun?"
Son 27 yıldır hareketsiz bir yaşam tarzını tercih ettiğim düşünülürse, egzersizin olumlu zihinsel etkileri benim için yeni olsa da bunlar araştırmacılar tarafından iyi belgelenmiştir.
Fiziksel aktivite ve akıl sağlığı arasındaki ilişkiler üzerine 2011 yılında yapılan bir araştırmaya göre, herhangi bir düzeyde egzersiz yapmak, daha iyi zihinsel ve fiziksel sağlıkla ilişkili. Genelde sabit bir 5 km'lik hızı korumaya çalışmama rağmen hedefimi tamamlamayı kutladığım günler var.
Harvard TH Chan Halk Sağlığı Okulu tarafından yakın zamanda yapılan bir araştırma, fiziksel aktivitenin depresyonu önlemenin yararlı bir yolu olduğunu ortaya koydu. Araştırmacılar "daha fazla fiziksel aktivite yapmanın depresyon gelişimine karşı koruyucu gibi göründüğünü" ve "oturmak yerine kalbin kan pompaladığı, koşu yapmak gibi 15 dakikalık bir aktivitede bulunmanın ya da bir saatlik orta güçlükte bir aktivitenin hız ölçer verilerindeki daha düşük bir depresyon riskiyle bağlantılı olan ortalama artışı üretmek için yeterli olduğunu" tespit etti.
Egzersiz güvenilir bir stres giderici de oldu çünkü fiziksel efordan kaynaklanan yorgunluğumun sonucunda uykuya dalmak için çok daha az zaman harcadığımı fark ettim.
Yürümek, zihinsel sağlığımın iyileşmesine ilaveten, bacaklarım ve kollarımın belirgin şekilde daha ince görünmesi ve kalçalarımdaki selülit görüntüsündeki azalmayla son 5 ay içinde görünümüm üzerinde gözle görülür bir etki yarattı.
Günlük yürüyüşlere başladıktan bir ay sonra tartıya ilk çıktığımda, 2,7 kilo verdiğimi görünce gerçekten şok oldum. Ağustos ayında yürümeye başladığımdan beri toplam 6,8 kilo verdim; bu hedefime beslenme düzenimde önemli bir değişiklik yapmadan ulaşmayı başardım.
İlginç bir şekilde, deneyimlerim, günde 10 bin adım yürümenin kilo alımını engellemediğini ve adımları takip etmenin "kiloyu korumak veya kilo alımını önlemek anlamına gelmeyeceğini" ortaya koyan 2020 tarihli bir çalışmayla çelişiyor.
O dönemde araştırmacılar, bulgularının "tek başına egzersizin her zaman kilo vermenin en etkili yolu olmadığını" gösterdiğini öne sürmüştü.
Fiziksel olarak zorlanmış hissetmeden günlük hedefimi ve binlerce ek adımı tamamlamak kolay hale gelirken fiziksel sağlığımda da görülmeyen değişiklikler oldu. Temmuzda beni nefessiz bırakacak bir yokuş yukarı yürüyüş, şimdi 5. Cadde'de bir yürüyüşten daha zor değil.
Önceki araştırmalara göre, egzersizin genel sağlığımı iyileştirmek gibi bir ek yararı da var: 2020'de yapılan bir çalışma, günde 8 bin ila 12 bin adım atmanın herhangi bir nedenden ölme riskinin daha düşük olmasıyla bağlantılı olduğunu buldu.
2019'da yapılan bir araştırma da, yaşlı kadınlar arasında günde 4 bin 400 adım yürüyenlerin, daha az yürüyenlere göre daha düşük ölüm oranlarına sahip olduğunu tespit etti.
Bununla birlikte, yaygın sağlık ve kilo verme teorisi, günde 10 bin adım atmaya çalışmamız gerektiğini öne sürse de 10 bin aslında 1960'larda bir Japon saat şirketi tarafından pedometre satmak için seçildiğine inanılan rasgele bir sayı.
Fakat bu tüketim kökenlerine rağmen, daha iyi bir sağlık yolculuğuna başladığım için son 5 ayda bu sayı benim adıma yararlı bir hedef oldu.
https://www.independent.co.uk/life-style
Independent Türkçe için çeviren: Onur Bayrakçeken
© The Independent