Beşar el-Esad'a karşı çıkması nedeniyle Şam'da olumlu bir mevcudiyet sürdüremeyen Fransa, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni "işgalci" ve "Kürt düşmanı" gibi lanse eden kalıcı tutumu nedeniyle de Suriye'nin kuzeybatısında hakimiyet gösteremiyor.
Rusya ile de karmaşık bir ilişkisi olan Fransa, PKK'nın Suriye kolu YPG ile temas kurmak suretiyle kendisine alan açmaya çalışıyor.
Esasen Fransa, uzun yıllardan beri, Suriye'nin en büyük etnisitesine yatırım yapıyor ve ülkedeki petrol ve diğer doğal kaynaklarla ilgileniyordu.
Fakat son yıllarda bu ilgi, bölgeyi yeniden dizayn çabasına da dönüşmüş durumda.
Yıllardır Türkiye'nin Suriye'de terör örgütü PKK ile bağlantılı olarak gördüğü kişi ve örgütleri Paris'e davet eden Fransa, 19 Temmuz'da, sözde Suriye Demokratik Konseyi eş başkanı Ilham Ahmad'ı misafir etmişti.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından kabul edilen Suriyeli Kürtler heyetinde yer alan Ahmad, 10 Kasım 2021 tarihli bir tweetinde Türk Silahlı Kuvvetleri ile Milli İstihbarat Teşkilatı'nın düzenlediği başarılı bir ortak operasyonu hedef göstermiş ve şöyle demişti:
Bugün Türk ordusu Kamışlı'da aynı aileden 3 sivilin ölümüyle sonuçlanan bir katliam gerçekleştirdi. Uluslararası toplum Türkiye'nin işlediği suçlara neden sessiz kalıyor. Tüm dostlarımızı Türkiye'yi savaş suçlarından sorumlu tutmaya çağırıyorum.
Oysa adı geçen 3 kişi, sivil değildi ve Türkiye'nin gerçekleştirdiği saldırı da bir savaş suçu değil, nefsi müdafaaydı. Saldırıda hayatını kaybedenler PKK saflarında Türkiye'ye karşı savaşmış olan kişilerdi.
Ahmad bunu çok iyi biliyordu. Fakat Ahmad, uluslararası kamuoyunu etkileyebilmek için TSK'yı sivilleri öldürmekle suçluyordu.
Özerklik arayışları
Moskova'nın Şam ile müzakereleri sürdürmesi için baskı yaptığı Suriyeli Kürtler, özerk statülerinin tanınmasını destekleyebilecek müttefikler arayışında uluslararası temasları hızlandırıyor.
Peki, Suriye'de özerk bir yapı kurulmasından taraf olan PKK/YPG güçleri, umutlarını bağladıkları Elysée Sarayı'ndan elleri boş dönebilirler mi?
Zira Fransa, Suriye'deki askeri, siyasi, ekonomik ve sosyokültürel gücü itibariyle sadece sembolik bir destek sunma potansiyeline sahip görünüyor.
Suriye'deki kartları daha ziyade ABD, Rusya ve göreceli olarak da Türkiye belirleyebilir.
Sırp siyasi analist Nikola Mikovic'e göre Suriyeli Kürtlerin kaderi, Rusya ile Türkiye arasındaki kazançlı anlaşmalara bağlı.
İki ülke ve ABD, Suriye'deki siyasi çıkarlarını Kürtler pahasına sürdürmeleriyle biliniyor. Büyük Suriye oyununun küçük katılımcıları olarak Kürtler, hem Washington hem de Moskova ile iyi ilişkiler kurmaya çalışıyor.
ABD'nin büyük bir küresel güç olduğunu ve Rusya'nın Şam'da çok güçlü bir etkiye sahip olduğunu biliyorlar.
Büyük Suriye oyununda Fransa'nın amacı, PKK/YPG merkezli bir savaş tiyatrosu oluşturmaktan geçiyor.
Fransa -Türkiye ile Rusya'nın aksine- Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması ile çok da fazla ilgilenmiyor.
Özerklik konusunda Rusya ile aynı görüşleri paylaşmıyor. Bu ayrılığı ileriki zamanlarda daha çok göreceğiz.
Şimdi bekleyip görme zamanı.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish