Adı Veysel Eroğlu olarak değiştirilen Ilısu Barajı, 12 bin yıllık tarihi Hasankeyf ile birlikte 199 köyü su altında bıraktı. Antik kenti su altında bırakan baraj ayrıca, Dicle Nehri'nin de nehir statüsünün yok edilmesine neden oldu.
Diyarbakır il sınırları içinde bulunan, Mezopotamya'nın Fırat Nehri'nden sonraki en önemli nehri olan Dicle Nehri yasal olarak Bismil'de başlar.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Öncesinde nehir yerine çay olarak kabul edilen Dicle, üzerinde baraj yapımı ile nehir statüsü de yok edilerek baraj göletine dönüştü.
Barajın oluşması ile birlikte ise Diyarbakır, Batman, Siirt, Bitlis, Mardin'in zirai ilaçlamaları ile atık suları gölete biyolojik arıtma olmadan bırakılması, katı ve evsel atıkların da gölete dökülmesi Dicle Vadisi'ndeki birçok canlı türünü öldürdürdü, birçoğunu da tehdit etmeyi sürdürüyor.
Balık ölümlerinin devam ettiği baraj göletinin kollarından biri olan Batman Çayı'nda da ölümlerin yaşanmasına tepki gösteren aktivistler önlemlerin artırılmasını istedi.
Betona gömülen Küçük Saray da su altında
Baraj gölet suyunun antik kent Hasankeyf'e geçen yıl ocak ayında ulaşması ile tarihi kent adım adım su altında kalmaya başladı. Bahar mevsiminde yaşanan yağışların etkisi ve kar sularının erimesiyle Ilısu Barajı en üst kotuna ulaştı.
Diyarbakır'ın Bismil ilçe sınırlarına kadar uzanan baraj Batman il merkezine bağlı Balpınar Beldesi'nin ekili arazilerine kadar ulaştı. En üst kota ulaşan baraj göleti Hasankeyf'in tarihi siluetini oluşturan Küçük Saray'da su sızmasına neden oldu.
Yaklaşık bir yıl boyunca süren su sızması sonucu etrafı ve temeli yaklaşık betona gömülen Küçük Saray'ın, temelden 6 metre yükseltilmesi kararlaştırıldı.
Sular çekildikçe canlılar öldü
Resmi olarak ilk açılışı 19 Mayıs 2020'de yapılan Ilısu Barajı'nın ilk tirbünü elektrik üretimine başladı.
Devam eden aylarda ise kademeli olarak elektrik üretimi devam etmesi sonucu Eylül 2020 tarihine kadar hızlı ve kontrolsüz su çekilmesi Diyarbakır'ın Bismil İlçesi'ne bağlı Ağılköy mevkiinde yüzbinlerce canlının ölümüne neden oldu.
Baraj seviyesinin düşmesi sonrası Küçük Saray yerinden 6 metre yükseltildi. 2021 yılı bahar aylarında yaşanan yağışlar nedeni ile sular kısmi olarak yeniden yükseldi.
Elektrik üretimi ve kuraklığa bağlı devam eden su çekilmeleri baraj göletinde önlem alınmaması nedeniyle canlı ölümlerinin devam etmesine neden oldu.
Evler yeniden gün yüzüne çıktı
Elektrik üretimi ve kuraklık nedeni ile baraj göletinde su seviyesi düştükçe su altında kalan birçok yerleşim yeri yeniden gün yüzüne çıkmaya başladı.
Oluşan küçük gölcüklerde balıklar ölürken, yetkililer sık sık baraj göletine bırakılan yavru balıkların sayısını açıklamayı sürdürdü.
Su altında bırakılan antik kentin hemen karşısında bulunan Kesmeköprü Köyü'nün üst kısmındaki evler gün yüzüne çıkarken, geçen yıldan bu yana su üzerinde bulunan Hasankeyf'in Kale Mahallesi'ndeki evler kepçeler tarafından yıkıldı.
Yıkımlar, Batman Valiliği'nin Hasankeyf tanıtım videosunun yayımlanmasından hemen sonra gerçekleşti.
Geçen yıldan bu yana su seviyesindeki dönemsel değişiklikler, baraj göletindeki atıkları yeniden ortaya çıkardı.
Hasankeyf'teki plastik atıklar gün yüzüne çıkmaya devam ederken, sudaki kirlilik nedeni ile ölen balıklar dönem dönem kıyılarda görüldü.
Yeni Hasankeyf yerleşkesinin hemen dibinde ve tarihi antik kenti gören alanda ortaya çıkan görüntü antik kentin yeni yüzü olarak karşımıza çıktı.
Araba lastikleri etrafında yüzen balıklar, su çekilen alanlardaki kirlilik ve lastik diplerinde ölmüş balıklar Hasankeyf'in yeni çehresi oldu.
"Tahribatın boyutunu göremiyoruz"
Yaşanan gelişmelere ilişkin Hasankeyf Koordinasyonu'ndan görüştüğümüz Yönetmen Ali Ergül tahribatın boyutunun net olarak bilinmediğine dikkati çekti.
Ergül, "Baraj göleti çok geniş bir alana yayılmış durumda. Bu alanın hepsiyle ilgili ne yazık ki tahribatın boyutunu göremiyoruz. Çeşitli bölgelerde daha görünür yoğun tahribatlar var. Özellikle Baraj göleti balık katliamları göletine dönüşmüş durumda. Dicle Vadisi boyunca çok farklı balık türleri vardı. Barajla birlikte bu türlerden birkaçının yok olduğunu düşünüyoruz; çünkü bunları artık göremiyoruz" diye konuştu.
"Su çekilince kepçeler ile tahrip edilen alanlarda kalan balıklar kavrularak ölüyor"
Dengesiz su bırakılma, mevsimsel değişimler gibi etkenlere dair yapılan tüm eleştirilere rağmen, alanın, balık yaşamı üzerindeki etkisi düşünülmeden yapıldığını öne süren Ergül, şu ifadeleri kullandı:
Su çekilince kepçeler ile tahrip edilen alanlarda kalan balıklar ne yazık ki kavrularak ölüyor. Özellikle küçük balıklar bu ölüm çukurlarında kalıyor. Bismil bölgesi baraj göletinin Dicle Nehri üzerindeki son alanı. Hasankeyf bölgesi de en geniş alanlarından. Sudaki çekilmeler bu bölgelerde net görünüyor.
"Baraj, ölüm çukuruna dönüştü"
Batman Valiliği'nin, bölge için gerekli önlemleri almadığını vurgulayan Ergül, "Bu barajın kurumaması gerekiyordu; olmadı, durduramadık. Tabii ki bu barajın yapımının mimarlarının yapması gereken şeyler varken yapmıyorlar. Bizler de bir kamuoyu oluşturamıyoruz. Yıllardır söylediğimiz 'Bu baraj ölüm ve katliam getirecek' sözümüz çok hızlı gerçekleşti. Bu kadar büyük tahribatı hiçbirimiz düşünmemiştik. Ama onlar bütün bunları saklayıp kadrajlarını doğru olmayan alana çevirdiler" dedi.
"Barajlar suyunu kirleten alanlar olmuştur sürekli. Ilısu gibi büyük barajlarda kirlenme daha büyük oluyor" diyen Ergül, Ilısu Barajı'nda yaşanan tahribata dair şunları söyledi:
Beş kentin atık sularının aktığı bir alan. Tabi buna ilçeleri eklediğimizde yüzbinlerce insanın kontrolsüz ürettiği çöp bu alana dökülüyor. Buna tarımsal ilaçlar da eklenince baraj, ölüm çukuruna dönüştü.
Batman Çayı'nda da balık ölümleri başladı
Batman Barajı'na yaklaşık bir hafta can suyunun verilemediğini belirten Batman Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı Hasan Argunağa ise, bu sebeple Dicle Nehri'ne ulaşana kadar geniş bir sahada balık ölümleri ile canlıların yaşam alanlarının tehlikeye girdiğini anlattı.
Argunağa, tepkiler ve yaptıkları açıklamalar sonucu can suyunun verildiğini belirtti ve ekledi:
Batman Çayı'nda temizlik yapılmalıdır. Her ne kadar tepkiler sonucu can suyu verilmiş olsa da sulama kanalı aracılığı ile su Batman Çayı'na yaklaşık 10 kilometrelik alandan sonra verilmektedir. Bu da 'yeterli su veriliyor mu, verilmiyor mu' sorusunu akıllara getiriyor.
Argunağa, insan yaşamı ile birlikte tüm canlıların suyunun önemini vurgulayarak suyun verilmesi çağrısında bulundu.
© The Independentturkish