İklim değişikliği nedeniyle Türkiye genelinde yaşanan kuraklığın vurduğu kentlerden biri olan Diyarbakır'da Dicle Nehri kurudu.
457 yılında Mervaniler döneminde inşa edilen tarihi On Gözlü Köprü'nün altından geçen bölümde balık ölümleri yaşanırken, bilim insanları daha vahim sonuçların yaşanmaması için duyarlılık çağrısı yaptı.
Fırat ile birlikte Türkiye'nin en önemli nehirlerinden biri olan Dicle, bin 900 kilometrelik uzunluğu ile aynı zamanda Dünya'nın en uzun nehirleri arasında yer alıyor.
Türkiye'den doğan Dicle Nehri, Irak'ın Şattülarap Denizi'nde birleşiyor. Geçtiği yerlerde tarım arazilerinin sulanmasında en önemli kaynak olan Dicle Nehri, bu yıl yaşanan kuraklığın kurbanı oldu.
On Gözlü Köprü'de balık ölümleri yaşandı
Diyarbakır'da, sonbahar mevsimine girilmesine rağmen hiç yağış olmaması ve barajlar nedeniyle suyun azaldığı Dicle Nehri'nde balık ölümleri yaşandı.
Sur ilçesinde yer alan tarihi On Gözlü Köprü mevkiinde çok sayıda balık öldü. Barajlar nedeniyle nehrin suyu kesildi. Nehir üzerinde inşa edilen Dicle ve Kral Kızı barajları nedeniyle nehrin suyu kesildi.
Susuz kalan ve yeterince beslenememekten kaynaklı ölen balıklar su yüzüne çıktı. Balıkların ölmesi bölgede kötü kokunun oluşmasına neden oldu.
Prof. Ahmet Kılıç: Dicle Nehri can çekişiyor
Independent Türkçe'ye konuşan Dicle Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Başkanı Prof. Ahmet Kılıç, Dicle Nehri'nde yaşanan sorunun ana sebebinin küresel ısınma olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
Yağmur ve kar yağışı azlığı nedeniyle nehrimiz deyim yerindeyse can çekişiyor. Bunun yansıması olarak bölgemizdeki biyoçeşitlilik, bitkisel ve hayvansal organizmalar ya yok olacak veya bu bölgeyi terk edecek. İnsanlar, su bulmakta ciddi sıkıntı yaşayacak. İçme suyu dışında, tarımda, sanayide işletmede su bulmakta sıkıntı çekeceğiz. Çaresiz değiliz. Tedbir alırsak, bu süreci daha az hasarla atlatabiliriz. Barajlar verimli vadileri su altında bırakıyor. Türleri yok ediyor ama bir de suya ihtiyaçtan dolayı bir mecburiyet var. İnsanların, tarımın, sanayinin suya ihtiyacı. Barajlar ondan dolayı gerekli.
"Kurumsal işbirliğine ihtiyaç var"
Öncelikle suyun tasarruflu kullanması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Kılıç, "Suyu biriktirmemiz lazım. İrili, ufaklı gölet ve barajlar yapmamız lazım. Yağmur suyunun biriktirilmesi, suyun kirletilmemesi gerekiyor. Tarımda damlama, yağmurlamayı tercih etmeliyiz. Sanayide kirlenen suyu arıtıp yeniden kullanmamız lazım. Evlerimizde, özellikle mutfakta kullanılan suyu lavaboya değil biriktirip tuvalette kullanmamız lazım. Çaresiz değiliz. Bilimi kullanırsak bu süreci daha rahat atlatırız. Kurumsal işbirliğine, elbirliğine ihtiyaç var" şeklinde konuştu.
"Eskiden 40 balık türü vardı şimdi 20 tür bile tespit edilemiyor"
Eskiden Dicle Nehri'nde 40 tür balığın bulunduğunu anlatan Prof. Ahmet Kılıç, "Şimdi 20 balık türü bile tespit edilemiyor" dedi.
Küresel ısınmanın dışında nehrin bir lağım yatağı olarak kullanılmasının ciddi bir sorun teşkil ettiğini ifade eden Prof. Kılıç, sadece balıkların değil tüm mikroorganizmaların tehdit altında olduğunu vurguladı.
"Mikroorganizmalar tehdit altında"
Dicle Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Başkanı ve Öğretim Üyesi Prof. Ahmet Kılıç, şöyle devam etti:
Sorunlardan biri özellikle nehrin lağım olarak kullanılması. Arıtmadan lağım sularını tarımda, sanayideki atık suları nehre bırakıyorlar. Bunlar su kalitesini düşürüyor. Su kalitesi düşerse balık sayısında düşüşler yaşanır. Balık ölümleri aslında bir gösterge. Yalnızca balıklar değil, sürüngenler, böcekler, bitkiler, mikroorganizmalar ortadan kalkıyor. O nedenle nehri temiz tutmamız gerekir. Nehir suyunu koruyamazsak maalesef mevcut türleri, 40 türden 20 türe, belki yarın birkaç türe inecektir.
"Daha önce böylesi bir kuraklık yaşamadık"
Diyarbakır'da geçmişte de kuraklığın yaşandığına dikkat çeken Prof. Kılıç, "Ancak bu defa ki kuraklık önceki yıllardan daha farklı ve daha etkili" diye konuştu.
© The Independentturkish