Son zamanlarda özellikle Fenerbahçe üzerinden konuşulan, taktiksel ve diziliş tercihleri, futbol gündeminin önde gelen konularından biri oldu.
Hemen hemen bütün futbol kamuoyunun üzerinde mutabık kaldığı ve anlayanın da anlamayanın da en kolay yoldan eleştiri oklarını gönderdiği diziliş konusu, Vitor Pereira'yı eleştirmenin en kolay yolu oldu aslında.
Fenerbahçe üçlü oynayamaz ve bir an önce dörtlüye geçme eleştirileri, kaybedilen puanlara bakıldığında, şimdilik haklı eleştiri olarak gözüküyor.
Aslında dizilişlerden daha önemli olan konu, antrenör yeteneği ve esnekliğidir.
Yetenekli antrenörler mevcut kadroya göre sistem oluşturarak, oyuna yorum katması ile oyuncunun saygısını kazanabilir.
Tabii ki bunun için de antrenörün takımını tanıması ve futbol dizilişleri hakkında derin bilgiye sahip olması gerekir.
Bu şekilde sahip olduğu yetenek ve kaliteye göre, en iyi taktik ve dizilişi seçebilir.
Aslına bakılırsa diziliş, takımın gücünü göstermez ve yansıtmaz. Sahada uygulanma şekli ve sahip olduğunuz oyuncuların kalitesi, bir takımın güçlü olup, olmadığını belirler.
Dizilişler ve taktikler ihtiyaca göre ortaya çıkar ve hep bir revizyona ihtiyaç duyar.
Mesela futbol ilk bulunduğunda, bugünkü dizilişlerden oldukça farklı dizilişler vardı. 2-3-5 ve 3-2-2-3 gibi dizilişler, II. Dünya Savaşı öncesinde oldukça popülerdi fakat futbol, zaman geçtikçe değişime ihtiyaç duyuyordu.
1950'ler gelindiğinde ise dünya futbolunda Brezilya gerçeği, öne çıkmaya başlamıştı.
Özellikle 1958 Dünya Kupası'nda 4-2-4 sistemi ile oyun olarak büyük fark yaratmış Brezilya, oyuna hükmediyordu.
1962 yılında kupayı tekrar alan Brezilya, 4-2-4 dizilişi en iyi şekilde kullanmıyordu. Yetenekli oyuncuları ile birlikte, özellikle kanatları kullanıyordu.
Sol kanat oyuncusu Zaggallo'nun, orta sahaya gelerek orta sahayı zaman zaman üçlemesi ile uygulama, kusursuz işliyordu. Ve bu diziliş, birçok takıma da cesaret veriyordu.
Viktor Maslov, 4-4-2 sisteminin mucidi oldu
Çok sayıda teknik adam için 4-2-4 dizilişi çok çekici görünüyordu. Fakat 1964 yılında bir Rus teknik adam, bu dizilişin defoları olduğunu düşünüyordu ve herkesin yaptığını yapmak istemiyordu.
Ona göre, Brezilya'nın havalı sisteminden, futbol tarihine geçecek yeni bir sistem inşa edilebilirdi.
Viktor Maslov adında mütevazı bir futbol adamı, 4-4-2'nin mucidi olarak tarihe geçti.
Total futbolun yaratıcısı olan Rinus Michels kadar bilinmeyen, Johan Cruyff gibi popüler olmayan Viktor Maslov, orta sahada press uygulamasını başlatarak, futboldaki dönüşümleri de tetikledi.
Maslov'a göre, adam adam savunma oyuncunun moralini bozuyordu ve bazen de küçük düşmesine sebep oluyordu.
Viktor Maslov, yeni sistemle adam adama savunmadan alan savunmasına geçmiş ve oyunda ilk olarak defansif orta saha oyuncusu kullanmaya başlamıştı.
Maslov'ın Dinamo Kiev'i, topsuz oyunu uyguluyor, orta sahada press yaparak rakibi boğuyordu.
Maslov zamanın ilerisinde hareket ediyordu ve takımına fiziksel yüklemeler de yapıyordu.
Viktor Maslov, Brezilya'nın 4-2-4'deki kanat oyuncularını orta sahaya çekip, orta sahayı ele geçirerek, fizik gücü ile sahayı ele geçirmeyi tercih etmişti.
Rus futbol adamı, Brezilya'nın 4-2-4'ünü, 4-4-2'ye çevirmiş ve dünya futboluna armağan etmişti.
Viktor Maslov'un devrimi ile Dinamo Kiev, 1966-1968 yılları arasında, arka arkaya üç yıl boyunca şampiyon oldu.
Maslov'un yeni sistemi, belki daha fazla kupa ve şampiyonluğa dönüşmedi ama onun atığı temeller ile sonrasında Dinamo Kiev, altın çağını yaşadı.
Hem de Viktor Maslov ile arası açıldığı için takımdan ayrılmak zorunda kalan, Valeri Lobanovski'nin önderliğinde.
Modern futbolun temellerini atan Büyükbaba lakaplı Vikor Maslov, modern futbolun da babası oldu aslında.
Rinus Michels ve Johan Cruyff'un total futbolu ilhamını, bu mütevazı futbol adamından aldı belki de.
Türk futbolunda oyunun gelişmesi şimdilik imkânsız
Tarihi boyunca futbol, değişimlere ve yeniliklere açık oldu. Ve hep bir ihtiyaç ve bir arayıştan kaynaklandı bu değişimler.
Teknik adamlar da bu değişimlerin, öncüsü oldu.
Türkiye'de maalesef oyuna yorum katan yenilikçi, yetenekli teknik adam çok fazla bulunmuyor.
Bununla beraber, teknik adam başarı kriteri oyundan değil, üç puandan geçiyor maalesef.
Bu yüzden de Türkiye'de oyunun gelişmesi, şimdilik imkânsız.
Çünkü sadece kazanan haklı oluyor Türk futbolunda.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish