44 günlük savaşın sonunda kazandığı zafere rağmen Azerbaycan Cumhuriyeti'nin zaten karadan ikiye ayrılmış parçalı yapısı bir kez daha parçalandı ve değil BM Güvenlik Konseyi kararı, Rusya ve Azerbaycan Parlamentolarının bile izni olmaksızın Azerbaycan topraklarına giren Rus 'Barış gücü' askeri birlikleri en azından 5 seneliğine Dağlık Karabağ bölgesini Bakü'nün kontrolünden çıkardı.
Parçalı yapının diğer kısmını oluşturan Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti idari bakımdan Bakü'ye bağlı olmasına rağmen, Sovyetler döneminde Nahçıvan'a karayolu ve demiryoluyla ulaşabilmek için Ermenistan topraklarından geçilmesi gerekirdi.
Bugün Türkiye'nin de açılması için uğraştığı ve adına 'Zengezur koridoru' denilen bölge tarihte boyunca hep sıkıntılı bir alan olmuştur.
20'nci yüzyılın başlarının etnik nüfus dağılımına baktığımızda Zengezur bölgesinde 149 Türk, 91 Kürt ve 81 Ermeni köyünün bulunduğunu görmekteyiz.
Osmanlı İmparatorluğu'nun bölgede oluşturmaya çalıştığı nizam Mondros Mütarekesi'yle sekteye uğrayınca 28 Mayıs 1918'de kurulmuş Azerbaycan Cumhuriyeti bölgede kendi otoritesini yaratmaya muvaffak olmuştu.
Ancak gerek Osmanlı askeri güçlerinin geri çekilmek mecburiyetinde kalması ve gerekse Azerbaycan Cumhuriyeti topraklarının 27 Nisan 1920'de Bolşevik Rusya tarafından işgal edilerek milli hükümetin görevden el çektirilmesiyle tartışmalı hale getirilen bölgenin yarısından fazlası Azerbaycan Komünist Partisi Merkez Komitesi'nin 30 Kasım 1920 yılı tarihli kararıyla Sovyet Ermenistan’ına verilirken yarısından azı Sovyet Azerbaycan’ı sınırları içinde kaldı.
Ermenistan'a verilmiş bölge 43 kilometre uzunlukta olup oradan İran'a açılan sınır kapısı günümüze kadar Erivan için can simidi rolünü oynadığı gibi, son 100 sene boyunca Kafkasya'ya ve oradan Karadeniz'e çıkabilmek için İran da Zengezur bölgesindeki sınır kapısını kendi çıkarları için kullanmıştır.
Azerbaycan, uzun süreden bu yana Ermeni işgali altında bulunan topraklarını kurtarmak için 27 Eylül 2020'de Türkiye’nin her taraflı desteğiyle operasyon başlatıp Ermenistan'ın Güneydoğu sınırlarına doğru ilerlerken Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli, 'Nahçıvan'ın Azerbaycan'a fiilen birleştirilmesi' konusunu gündeme taşıdı.
Bahçeli'nin net ifade edemediği düşüncesi, kimi esprilere neden olsa da esasında 'Nahçıvan ile Azerbaycan arasındaki doğrudan kara ve demiryolu ulaşımını sekteye uğratmış Zengezur koridorundaki ulaşımın açılmasının' kastedildiği belliydi.
Nitekim niyetin anlaşılmasıyla Türkiye'nin milliyetçi-muhafazakar seçmen tabanının 'Turan sevdası' kabardı ve tartışmalar, 'Nahçıvan üzerinden Türkiye'nin Zengezur'u kendi kontrolü altına alması'na kadar vardı.
Türkiye bu işi adeta kendi askeri-siyasi politikasının bir parçası haline getirirken 10 Kasım tarihinde gece yarısı imzalanan Putin-Aliyev-Paşinyan anlaşması gereğince Rus ordusu yeniden Azerbaycan topraklarına yerleşince, Türkiye'nin aynı bölgelerde askeri yükümlülükler üstlenmek için yaptığı hamle sonuçsuz kaldığı gibi, MHP liderinin 'Şuşa'da dokuz derslikli ilkokul yapacağız' hamlesi Bakü'den önce kabul görmesine rağmen bir süre sonra rafa kaldırıldı...
Geçtiğimiz 11 Ocak'ta Kremlin'de gerçekleşen Putin-Aliyev-Paşinyan görüşmesinin ana teması bölgedeki ulaşım yollarının açılması ve Rusya, İran, Azerbaycan ve Ermenistan'ın uzun süreden beri kullanılmayan bu yollardan yararlanmasıydı.
Yani Moskova, eski Sovyetler zamanındaki kara ve demiryollarını yeniden kullanıma açmakla hem kendi çıkarını düşünüyor hem İran'ın bölgedeki gelişmelere kara ve demir yolları vasıtasıyla aktif şekilde katılmasını istemekle köşeye sıkışmış Ermenistan'ın nihayet, bu ablukadan çıkmasını amaçlıyordu.
Azerbaycan'ın kazancı ise Zengezur koridoru üzerinden kara ve demir yolu vasıtasıyla Nahçıvan'la yeniden bağlantı sağlaması olacaktı.
Toplantı sonunda yaptığı açıklamada Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev, "Ulaşım yollarının açılması durumunda Türkiye pazarına da çıkabileceklerini" ifade etmişti.
Uzun süreden beri tartışılagelen bu konudaki en somut açıklamayı BDT'nin 15 Ekim'de Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko'nun başkanlığında gerçekleştirilen çevrimiçi zirve toplantısında Nikol Paşinyan yaparak "Zengezur koridorunun Rusya'nın kontrolünde açılacağını ve Rusya, İran, Azerbaycan ve Ermenistan'ın bundan yararlanacağını" ifade etti.
Burada sürpriz bir durum olmadığı gibi, süreç 10 Kasım 2020'de gece yarısı imzalanmış Putin-Aliyev-Paşinyan anlaşmasının koşullarından milim bile sapmadan ilerlemektedir.
Zira o anlaşmanın 3. maddesi sınırın ötesinde bekleyen tam teşekkül Rus 'barış gücü' askerlerinin Laçin sınırını kontrol altına aldıktan sonra Azerbaycan topraklarına yerleşmesini öngörmekteydi ve bu gerçekleşti.
Anlaşmanın ulaşım koridorlarının durumunu belirlemeyi öngören 9. maddesinde şu husus yer almaktadır:
Ermenistan Cumhuriyeti, Azerbaycan Cumhuriyeti'nin Batı bölgeleri ve Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasında vatandaşların, araçların ve yüklerin her iki yönde engelsiz gidiş-dönüşünün teminatını veriyor. Ulaşımlar üzerindeki kontrolü Rusya Federal Güvenlik Servisi FSB'nin Sınır Güvenliği Kurumu hayata geçiriyor.
Türkiye'yi en yakından ilgilendiren bir husus 10 Kasım 2020'de imzalanmış Putin-Aliyev-Paşinyan anlaşmasında bu kadar açık şekilde belirtilmişse, yani Zengezur koridorundan geçecek olan insan, yük ve araçlar üzerindeki kontrol yetkisi Rusya istihbaratındaysa orada diğer üç ülke ne derecede söz sahibi olabilir?
Şunu hatırlatmamız yersiz olmayacaktır ki, Sovyet zamanında değil Zengezur koridorunun zamanki SSCB-İran sınırının (bugünkü Azerbaycan-İran) kontrolünü de Sovyet istihbaratının sınır güvenlik kolu yapmaktaydı.
Yaklaşık iki hafta önce Devlet Başkanı Aliyev, "Azerbaycan-İran sınırında işgal altında bulunan 130 kilometre uzunluğundaki bölgeyi kurtardıklarını" açıklamıştı.
İşte o 130 kilometrelik bölgeyi kontrol eden dünün SSCB askeri kuvvetleri bugün Rusya sınır kuvvetleri olarak Ermenistan coğrafyasının Zengezur bölümünde kalan bölümüne giriş ve çıkışları ve oradaki hareketleri kontrol edecek ve onaylamaması durumunda hiçbir vatandaşın, aracın ve yükün Zengezur koridorundan geçmesine izin tanımayacaktır.
Gözünüzün önünde canlandırmakta fayda olacaktır ki, Sovyet zamanında sadece Nahçıvan doğumluların Nahçıvan kentinde trenden inmesine izin veriliyordu.
Veya Nahçıvan'da trenden inebilmeniz için SSCB sınır kuvvetleri görevlilerinin özel izni gerekirdi.
İşte böyle bir durumda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Nahçıvan-Zengezur üzerinden trenle veya araçla Azerbaycan torpaklarına ulaşmalarının kolay olacağına mı inanıyorsunuz?
Azerbaycan Cumhuriyeti vatandaşlarının aynı güzergahtan Nahçıvan'a ulaşmaları peki?
Ve 10 Kasım 2020 anlaşmasının son maddesi bu yazının başlığına ilk dizesini çıkardığımız şiiri akıllara getiriyor mu sizce?
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish