Yabancı dil hakkında merak edilenler: İdeal yaş aralığı var mı? Dil öğrenmek yetenek işi mi? Türkiye'de dil eğitimindeki sorunlar nedir ve neler yapılabilir?

"Yabancı dile yabancı kalmayalım" diyerek "50 Soruda Dil Öğrenme" kitabını yazan 41 yaşındaki Prof. Dr. Cem Balçıkanlı ile bireylere yol gösterebilecek noktalara değinerek akıllardaki soru işaretlerine yanıt aradık

Fotoğraf: Pixabay

Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi, İngiliz Dili Eğitimi Anabilim Dalında lisans ve lisansüstü dersler veren Cem Balçıkanlı, 39 yaşında profesör unvanını almış bir isim.

Şu an 41 yaşında olan Balçıkanlı, aynı zamanda "50 Soruda Dil Öğrenme" kitabının yazarı.

Öğretim üyesi- yazar Prof. Dr. Cem Balçıkanlı ile yabancı dil öğrenme ve öğretme konusundaki deneyimlerinden yola çıkarak merak edilen soruları cevaplandırmaya çalıştık.

Konu yabancı dil olunca, ilk soru "Eğitime kaç yaşında başlamak gerektiği" oldu.

"Ne kadar erken o kadar iyi"

Bu soruya "Ne kadar erken o kadar iyi. Kişi dile ne kadar erken maruz kalırsa, o kadar faydalı" yanıtını veren Cem Balçıkanlı, çocukların üç aylık olmalarından itibaren dili duymasında sakınca olmadığını söyledi.

Kendi kızına da henüz birkaç aylıkken ninniler söylemeye başladığını belirten Balçıkanlı, 3-4 yaşında ise beraber etkinliklere başladıklarını anlattı: 

3-4 yaşından itibaren hafta 2 saatlik oyun, şarkı, tekerleme, el işi etkinlikleri faydalı oluyor. Dile karşı olumlu duygu geliştirme amacı mühim.

Çocuk elbette ki bir anda sular seller gibi yabancı dil öğrenmeyebilir ama o heyecanı paylaşması, birkaç yerde İngilizce konuşması, bir iki şarkı dinlemesi, eşlik etmesi gibi durumlarla güzel ve faydalı anlar yakalanabilir. Veliler sabırlı olun.

Prof. Dr. Cem Balçıkanlı Twitter cembalcikanli.jpg
Prof. Dr. Cem Balçıkanlı: Geçmişte çok kısıtlı imkanlarla dil öğrenebiliyorken, günümüzde sayısız imkan var. Yeter ki kişi dil öğrenmeyi istesin... Fotoğraf: Twitter /@cembalcikanli

 

"Dil her yaşta öğrenilebilir, 45'ten sonra da 65'ten sonra da"

Dili erken yaşta öğrenmek daha kolay ve verimli olsa da bunu yapmanın ilerleyen yaşta da mümkün olduğunu dile getiren Prof. Dr. Balçıkanlı, "Dil her yaşta dil öğrenilebilir. 40 yaşından sonra da, 65'ten sonra da. Ama o yaşlarda 15-20 yaşındaki biri kadar kolay öğrenemeyebilirsiniz ya da telaffuzunuz o kadar iyi olmayabilir. Ama istedikten sonra yine de öğrenirsiniz" yorumunu yaptı.

 

yaşlı genç Pixabay.jpg
Fotoğraf: AA


"'Çocuk önce anadilini edinsin, sonra yabancı dile başlasın' görüşü yanlış"

Son yıllardaki araştırmalarda "Çocuk önce anadilini edinsin, sonra yabancı dile başlasın" görüşü hakim. Bu konudaki görüşünü sorduğumuz Balçıkanlı, "Yanlış buluyorum" diyerek, bir çocuğun birden fazla dile maruz kaldığında, o dilleri edinim sürecinde bir sorun yaşamadığını savundu.
 


"Dil öğrenme sürecinizi kişiselleştirin"

"Yabancı dil öğrenmek isteyen bireyler nereden başlamalı" sorusunu da yönelttiğimiz Prof. Dr. Cem Balçıkanlı'ya göre en sık kullanılan kelimeler ile dilbilgisi (grammer) temeli, yerinde bir adım. Bir de kişilerin ilgi alanlarına göre çalışmalar yapıp becerilerini geliştirerek kendi dil öğrenme sürecini kişiselleştirmesi gerekiyor. Doğru bir planlama ve bilinçli pratikler yapmak da dil öğrenmede etkili. Özellikle yabancı dilde bir şeyler dinlemek, sürekli o dili duymak ve pratik yapmak... 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Türkiye'deki yabancı dil eğitimindeki sorunlar nelerdir?

Türkiye'nin yabancı dil eğitiminde başarılı ülkeler sıralamasında üst sıralarda yer almaması da sıkça tartışılan bir durum. Diğer ülkelerle kıyaslandığında Türkiye'deki imkanların kısmen yetersizliğine (yabancı dile başlama yaşı, ders saatleri, öğretim yöntemleri, program çeşitliliği vb.) ve dile maruz kalma oranının, yabancı dili duymanın düşüklüğüne vurgu yapan Prof. Dr. Cem Balçıkanlı, şunları kaydetti:

Belçikalı bir çocuk düşünün. Almanya'ya gitmek, İsviçre'ye gitmek çok kolayken Türkiye'den euronun 10 liradan fazla olduğu bir ortamda seyahat edecek. Dile nerede maruz kalacak? Mobilize olmanın önemi burada ortaya çıkıyor.

Küçük yaşta birkaç yabancı dil duyarak öğrenmek ve bu şekilde büyümek, çok büyük avantaj sağlıyor. Bir de kültürel kodların bize izin vermemesi durumu söz konusu.
 

Çocuklar eğitim sınıf AA.jpg
Fotoğraf: AA


Oysa hata yapmaktan korkmayıp konuşmamız gerekli. Ayrıca ders saatleri az, sınıflar kalabalık, bazı öğretmenler mesleki açıdan yetersiz, kimi materyaller düşük nitelikte.

Ayrıca öğretim yöntemleri açısından da eksiklikler bulunuyor. Günümüzde en etkili yöntem ‘iletişimsel dil öğretim tekniği' ancak pek kullanılmıyor.

Program çeşitliliği yetersiz, yabancı dile başlama yaşı da yüksek. Bunlar da başarısızlıkta rol oynayan faktörlerden.


Geçmişte "Anadolu Lisesi" adını alan Maarif Kolejlerini, "bu ülkenin yabancı dil öğrenme konusunda başarılı hikayeleri" olarak niteleyen Balçıkanlı, günümüzde devlet okullarında bu seviyenin yakalanamamasını da eleştirdi. Prof. Dr. Cem Balçıkanlı'ya göre pek çok kişi hata yapmaktan korktuğundan risk alıp konuşamıyor ve dilden uzaklaşıyor.

Dil öğrenmek yetenek işi midir?

Yabancı dile ilişkin bir diğer merak edilen konu ise bunun bir yetenek işi olup olmadığı. "Dil öğrenmek yetenek işi midir?" sorusuna Balçıkanlı, "Değildir, herkes öğrenebilir ama bazı kişiler dil öğrenmeye daha meyilli olabilir. Birden fazla dili çok başarılı şekilde öğrenme başarısı gösteren vakalar istisnadır. Herkesin bir yabancı dil öğrenme potansiyeli vardır. Aslolan kendisine uygun yöntem ve stratejilerle bu süreci yönetebilmesidir" yanıtını verdi.
 

Cem Balçıkanlı Twitter cembalcikanli.jpg
Prof. Dr. Cem Balçıkanlı. Fotoğraf: Twitter/@cembalcikanli


"Dil öğrenmek isteyene günümüzde sınırsız imkan var"

Prof. Dr. Cem Balçıkanlı'ya göre dil öğrenmek için tek bir yöntem yok, hatta herkesin kendi öğrenme yolculuğunu bulması ve nasıl daha iyi şekilde dili kavrıyorsa o şekilde öğrenime odaklanması gerekiyor.

Geçmişte imkanlar çok kısıtlıyken günümüzde sayısız fırsatın bulunduğuna değinen Prof. Dr. Balçıkanlı, "Artık yabancı dile maruz kalma oranı daha yüksek. Web teknolojileriyle eskiden sınırlı olan imkanlar gelişmiş vaziyette. YouTube, web siteleri ve onlarcası…." ifadeleriyle içinde bulunduğumuz çağda internet, yabancı diziler, filmler ve şarkıların da faydalı şekilde kullanılabileceğini dile getirdi.
 

Sosyal medya dijital pazarlama gençler internet Freepik.jpg
Fotoğraf: Freepik


"Hipnozla dil öğrenimi safsata"

İnternette, sosyal medyada yer alan bazı ilanlarda "Hipnozla dil öğretildiği" iddialarını da sorduğumuz Cem Balçıkanlı'ya göre böyle bir şey mümkün değil. Balçıkanlı, bir ayda binlerce yabancı kelime öğrettiğini öne süren kursların müşterilerini kandırdığını öne sürdü ve ekledi:

Hipnozla dil öğrenimi diye bir şey olmaz. Bilimsel bir dayanağı yok.

Teknolojik araçlardan yararlanarak film, dizi, müzik gibi araçları dil öğreniminde değerlendirebiliriz ama hipnozun yeri yok. Bir nevi dolandırıcılık.

Bir ayda binlerce yabancı kelime öğrettiğini iddia eden kurslar da safsata.


Yabancı dil çeviri siteleri ve uygulamalar...

Günümüzde yabancı dil çeviri sitelerinin sayısı artmakta ve kullanıcıların bir bölümü bu siteleri, uygulamaları tercih etmekte.

Yabancı dil çeviri sitelerinin eksik kaldığı noktaların bulunduğuna değinen, özellikle her dilin kendine özgü atasözleri ve deyimleri noktasında çevirilerin hatalı olabildiğini belirten Balçıkanlı, "Deyimsel ifadelerde çeviri istenen boyutta değil. Düz metinlerde belki iyi ama edebi çevirilerde çok yetersiz. Zaten yapay zekanın sizi tam olarak anlaması mümkün değil. Siz ‘Hava çok mu sıcak oldu?' diye sorsanız, başkası kalkıp camı açar mesela ama yapay zeka bunu anlayamaz" yorumunu yaptı.

"Öğrencilerin yabancı dil ders saatlerini artırmak ve öğretmenlerin mesleki gelişimlerine daha fazla zaman ayırmalarını sağlamak gerekli" 

"Elinizde imkan olsaydı Türkiye'deki yabancı dil eğitiminde neleri değiştirmek isterdiniz?" sorusuna ise Prof. Dr. Cem Balçıkanlı, öncelikle öğrencilerin ders saatlerini artırmak gerektiği yanıtını verdi.

"Haftada iki saatlik eğitimle dil öğrenilmez" diyen Balçıkanlı, öğretmenlerin mesleki gelişimlerine daha fazla zaman ayırmalarını sağlamayı da yapılması gerekenler listesinde ikinci sıraya koydu.

Prof. Dr. Balçıkanlı, "Önce eğitimci o dili iyi bilecek, bir rol model olacak" sözleriyle, yabancı dil öğretmenlerinin o dile ne kadar hakim olduğu ve dili öğretmedeki başarısının da belli periyodlarla test edilmesi tavsiyesinde da bulundu.

"Atatürk'ün de dediği gibi; ‘Öğretmenlik ömür boyu sürecek bir öğrenciliktir'"

Mustafa Kemal Atatürk'ün "Öğretmenlik ömür boyu sürecek bir öğrenciliktir" sözünü hatırlatan Cem Balçıkanlı, öğretmenlerin ve hatta tüm meslek gruplarının kendilerini sürekli geliştirmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

Yabancı dil sürecinde bir kelimeyi yanlış öğrenmenin sakıncalı bir süreç olduğunu da vurgulayan Balçıkanlı, yanlışı düzeltmenin daha zor olduğunu anlattı.

"Çocuk evde anne-babasıyla Türkçe konuşuyorsa öyle devam etmeli"

Çocukların yabancı dil öğrenimleriyle ilgili de çok sayıda soru akıllara geliyor.

Evde yabancı dil konuşmanın çocuklar açısından faydalı olup olmadığını sorduğumuz Prof. Dr. Balçıkanlı, dil kullanımı hususunda tutarlı olmanın şart olduğunu belirterek, "Çocuğun dili kiminle konuşacağı konusunda net bir tablo ortaya çıkarmalı. Çocuk evde anne-babasıyla Türkçe konuşuyorsa öyle devam etmeli. Bakıcıyla İngilizce konuşuyorsa sürekli hale getirmek gerekli" ifadelerini kullandı.
 

çocuk aile anne baba AA.jpg
Fotoğraf: AA


"Ana dili İngilizce olmayanların dili yanlış öğretebildiği riski es geçilmesin"

Bazı ailelerin, çocuklarının İngilizceyi küçük yaştan öğrenebilmesi için yabancı bakıcı tutmasına ilişkin ise Balçıkanlı, "Temiz İngilizce konuşabilmek şart. Ana dili İngilizce olmayanların dili yanlış öğretebildiği riski de es geçilmesin. İngilizce konuşan bazı yabancılara geçer not vermezsiniz. Ayrıca kültürel anlamda yeterli olmayan bakıcılar, çocuğun dünyasını daraltabilir, gelişiminde yeterli olmayabilir" yorumunu yaptı.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU