Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle mart ayının ortasında uzaktan eğitime geçilmiş, bu durumun özellikle ekonomik açıdan nispeten düşük gelir seviyesindeki ailelerin çocukları açısından dezavantajlı bir duruma neden olduğu tartışmaları başlamıştı.

Kimi ailelerin evlerinde televizyon, bilgisayar ve hatta internet erişimi dahi bulunmazken, kimilerinin uzaktan eğitim için her türlü imkanının olması, 'yüz yüze eğitimle geçen dönemin, zengin ile fakir ailelerin çocukları arasındaki makası açtığı' yorumlarına neden olmuştu.

Uzaktan eğitim sürecinde köy okullarında çekilen zorlukların en canlı tanıklarından biri, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki bir köy ilköğretim okulunun idarecisi.

Haberde ismini A.A. şeklinde verdiğimiz bu kişiyle, yarından itibaren haftada iki gün yüz yüze, geri kalan günlerde ise uzaktan sürdürülmesi planlanan sistem öncesinde, köydeki öğrencilerin 7 aydır süregelen durumunu konuşarak, uzaktan eğitime 'yakından' baktık.

"Öğretmenlerin bile bir çoğunun bilgisayarı yok"

A.A. sözlerine, özellikle köylerde öğrencilerin büyük çoğunluğunun evinde bilgisayar/tablet ve internet olmadığı için uzaktan eğitimlere katılamadığını anlatarak başladı.

Öğrencilerin yanı sıra evinde bilgisayar ve internet erişimi olmayan öğretmenlerin de bulunduğunu belirten A.A., uzaktan eğitimde karşılaşılan zorluklar hakkında ise şöyle konuştu:

Öğretmenlerin evlerinde ya da okulda bilgisayarlarının ve ve internet hizmetlerinin bulunması gerekir ki, canlı dersleri gerçekleştirmek mümkün olabilsin ancak öğretmenlerin bile bir çoğunun bilgisayarı yok. Öğrencilerin de bu hizmetten yararlanabilmesi için aynı şekilde bilgisayar, internete erişim sağlayan bilgisayar türevindeki materyal ve internet erişimine ihtiyacı vardır. Evinde interneti ve bilgisayarı olmayan öğretmenler, süreç planlamada bir hayli sıkıntı yaşıyor. Bu durum özellikle öğrenciler açısından daha da belirgin bir şekilde öne çıkıyor.  

Elektrik sorunu, bilgisayar eksikliği, akıllı telefon kullanmama durumu, internet kotası (GB) yetersizliği ve daha fazlası...

Anadolu'da gerek merkez gerek ise pek çok köy okulunda, öğrencilerin büyük çoğunluğunda bu imkanların bulunmadığını ifade eden A.A., EBA hizmetlerinin sağlanmasında öğrenci ve öğretmenlere tanımlanan internet paketlerinin yeterli olmadığını belirtti. 

Bu hizmetin öğretmen ve öğrencilere ücretsiz şekilde sağlanmasını isteyen idareci, özellikle köy okullarındaki sıkıntıyı şu sözlerle dile getirdi:

Merkezi okullarda sistem biraz daha düzenli ve daha sağlıklı bir şekilde sürdürüldü ancak ülke genelinde, özellikle köy okullarını düşündüğümüzde, bu oran merkezi okullardaki kadar başarılı olamadı. Merkezi okullarda fiziki sorunların çözülmesiyle birlikte eğitim öğretim hizmetleri bir şekilde bilişim sınıflarından , akıllı tahta sistemlerinden yapılabildi ancak köy okullarında böyle bir hizmet bulunmadığı için bunlar ne yazık ki çok mümkün olamadı. Çünkü neredeyse hiçbir öğrencinin evinde bilgisayar yok, aynı şekilde birçoğunda akıllı telefon bulunmamakta. Bu sebeple öğrencilerin takibi, ödevlendirme çalışmaları çok sayıda etkinlik durumlarının yapılamamasına sebep oldu. Yine elektriğin sürekli gelip gitmesi, bu hizmetlerin evlerde televizyon ortamlarından da takibini güçleştirdi. Ama bunlara rağmen şunu ifade etmeliyim ki, herkes elinden geleni yaptı. Salgın, beklenen bir durum değildi ve dünyayı etkiledi. İnsanlar şuanda topyekün şekilde bu faaliyetlerin yapılması için seferber olmuş durumda.

Ödev kontrolündeki zorluklar

Uzaktan eğitim döneminde ödevlerin kontrolünün nasıl yapıldığını açmasını istediğimiz A.A., merkezdeki okullarda mail yoluyla ya da Whatsapp üzerinden ödev kontrolü yapılsa da köy okullarında böyle bir durumun söz konusu olmadığını ifade etti.

"320 kişilik okulda uzaktan eğitimi sadece 10 kişi takip edebildi"

Uzaktan eğitimin fakir çocuklar ile zengin çocuklar arasındaki makası açtığı görüşüne katılan A.A., 320 kişilik okulda mart ayından bu yana yalnızca 10'unun süreci takip edebildiğini ifade etti.

"10 bilgisayar ve projeksiyona ihtiyacımız var"

Uzaktan eğitim sürecinde canlı derslerin hayatın bir parçası haline geldiğini ve ilerleyen süreçte de durumun bu şekilde devam edeceğini dile getiren idareci, özellikle ülke
genelinde dezavantajlı bölgelerde kurulan EBA destek noktalarının, ihtiyacın tamamını karşılayamasa bile öğrenciler için "ışık olabileceği" yorumunu yaptı.

"EBA destek noktaları, özellikle Doğu ve Güneydoğu illerinde yaygınlaştırılsın"

Okullara konteynerler aracılığıyla, sosyal mesafeye uygun şekilde kurulacak EBA destek alanlarında bilgisayarların yerleştirileceğini ve birçok öğrencinin bu sayede canlı derslere ulaşabileceğini belirten A.A., bu alanların pek çok çevre köy için de umut ışığı olacağını dile getirdi. 

Sistemin özelikle kalabalık yerleşkesi bulunan Doğu ve Güneydoğu illerinde yaygınlaştırılması gerektiğini ifade eden A.A., teknoloji çağının gerekliliklerinin yaygınlaştırılıp, önceliğin eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanmasına verilmesi gerektiğini savundu.

Geceleri projeksiyonla ders yapmaya çalışılan köyler

Projeksiyon cihazlarının sınıfa yerleştirilmesiyle, birçok öğrencinin yansıtma sistemiyle canlı dersleri sosyal mesafeye uyularak oluşturulmuş sınıflardan takip edebileceğini belirten A.A., Anadolu'daki kimi köylerde geceleri projeksiyonlarla ders yapılmak zorunda kalındığını aktardı.

"Yüz yüze eğitim hepimizin önceliği"

Yaşanılan tüm zorluklara rağmen Türkiye'nin koronavirüs sürecini en iyi yürüten ülkelerden biri olduğunu ifade eden, özellikle eğitimcilerin ellerinden gelenin en iyisini yapmak için çabaladığını kaydeden A.A., "Daha önceki hayatımızdan farklı olarak çok daha büyük bir sorumluluğumuz var şimdi. O da okulları güvenle, herkese eşit eğitim öğretim olanağı oluşturacak şekilde planlar yapmak. Bu konuda bakanlığımızın yapmış olduğu çalışmalara ek olarak halkımızı da duyarlı olmaya yapılan bu çalışmalara en iyi şekilde destek olmaya davet ediyorum" diyerek sözlerini noktaladı.