Koronavirüs gölgesindeki eğitim, çocuklar ve ergenlerin psikolojilerini nasıl etkiliyor?

Çocuk ve Genç Psikiyatristi Doç. Dr. Sevcan Karakoç Demirkaya, online eğitim sırasında çocukların dikkatini dağıtacak ortamlardan kaçınılması gerektiğini söyledi

Fotoğraf: AA

Koronavirüs tedbirleri kapsamında kademeli şekilde yüz yüze eğitimin adımları atıldı.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, birinci sınıf öğrencilerinin ilk hafta okula yalnızca bir gün gideceğini, daha sonra bunun iki güne çıkarılmasının öngörüldüğünü açıkladı.

Ancak yüz yüze eğitim zorunlu olmayacak, "veli rızası" gözetilecek.

Zira salgının etkilerinin devam etmesi nedeniyle velilerdeki tedirginlik hali sürüyor.

Özellikle evinde yaşlı ya da kronik hastaları olan aileler, çocuklarını okula göndermeyi düşünmüyor.

Tüm belirsizlikler ışığında, salgın gölgesinde uzaktan eğitimin çocuklar ve ergenlerin psikolojilerini nasıl etkilediğini ve ebeveynlerin nasıl davranması gerektiğini, Çocuk ve Genç Psikiyatristi / Psikoterapist Doç. Dr. Sevcan Karakoç Demirkaya'yla konuştuk.

Doç. Dr. Demirkaya'ya göre, öncelikle çocukları çok korkutmadan Kovid-19 salgınını, neden maske takılması ve ellerin yıkanması gerektiğini anlatmak şart.

"Okul reddi için risk taşıyan çocuklar, bu sürece daha zor uyum sağlayabilir"

Kaygılı çocuklar için sürecin daha zor işleyeceğini ifade eden Demirkaya, "Baştan okul reddi için risk taşıyan çocuklar, bu sürece daha zor uyum sağlayabilirler" şeklinde konuştu.

"Yaşananlar, fırsat eşitsizliğine neden oluyor"

Salgın sürecine ilişkin en büyük sıkıntının 'belirsizlik' olduğunu savunan Sevcan Karakoç Demirkaya, eğitimin daha ne kadar süre bu şekilde devam edeceğinin belli olmaması nedeniyle ailelerin de planlama yapamadığını, bunu güven sarsıcı bir durum olduğunu ancak her şeye rağmen rutin hayatı kontrol etmedeki belirsizliğin en aza indirilmesi gerektiğini anlattı.

Çocuklar gibi ebeveynlerin de kaygılı olduğunu savunan Demirkaya, "Eğitimde fırsat eşitliğini savunuyoruz ama yaşananlar, özellikle sınav yılı olanlarda fırsat eşitsizliğine neden oluyor. Kursu başlayanlar var, başlamayanlar var. Eba'ya katılamayanlar, takip edemeyenler, televizyonu ya da interneti olmayanlar var. Gidişatla ilgili yılbaşında açıklama yapılacak olması yanlış bir tutum" yorumunu yaptı.

"Mevcut durumu kabul edip, bununla başetmeyi sağlamalıyız"

Psikolojide 'kişinin sürekli dengeli, tutarlı, sağlıklı bir iletişimde kalması, fiziksel ve ruhsal açıdan iç dünyasında ve ilişkilerinde dengeli olan, sorunlarla baş edebilme durumu'nu anlatmak için kullanılan "psikolojik iyi oluş" kavramına da değinen psikiyatrist Demirkaya, "Aslında yaşananları psikolojik iyi oluşa katkı sağlayan bir durum gibi de ele alabiliriz. Ortada bir sorun var ama bizden kaynaklanmıyor ama mevcut durumu kabul edip, bununla başetmeyi sağlamalıyız" dedi.

Sosyalleşme ve zaman yönetimi

Doç. Dr. Demirkaya'ya, 'Çocukların akranlarıyla iletişime en çok ihtiyaç duydukları yaşlarda salgın yaşanması nedeniyle bir araya gelmelerinin zorlaşmasına karşın neler yapılabileceğini' de sorduk. 

Gerek sanal ortamdan gerek ise Türkiye'nin yanı sıra pek çok ülkede örneği görülen 'yuvarlak halkalarla, herkes kendi çemberinde olacak şekilde' görüştürülebildiğini belirten Demirkaya, velilerin evdeki hayatı organize etmelerinin de şart olduğunu, zamanı doğru kullanmaları gerektiğini, sabah kalktıktan sonra pijamaların çıkartılıp kıyafetlerin giyilmesi ve kahvaltı edilmesinin bile birer adım olduğunu anlattı. 

 

halka, çember sosyalleşme park Twitter laleelmacioglu.jpg
Koronavirüs salgını gölgesinde sosyalleşme örneği / Fotoğraf: Twitter / @laleelmacioglu

 

"Dersler zamanında yapılsın"

Demirkaya, canlı derslerin mümkünse planlanan gün ve saatte takip edilmesi ve sonradan çalışılması gereken derslerde yığılma yaşanmaması gerektiğini savundu.

Özellikle küçük yaş gruplarının ilgisinin çok dağınık olduğuna da vurgu yapan Doç. Dr. Demirkaya, öncelikle eğitim için gerekli teknolojik ihtiyaçların sağlanması gerektiğini, zira en küçük eksiklik ya da aksaklığın çocukların motivasyonunu olumsuz etkileyebileceğini söyledi.

"Çocuğun dikkatini çeldirecek şeyler, en aza indirilmeli"

Çocuk ve Genç Psikiyatristi / Psikoterapist Sevcan Karakoç Demirkaya, velilere şu tavsiyelerde bulundu:

Yaşı küçükse çocuklara eşlik edin, küçük yaşın dikkat süresi çok kısa, zamanlamayla ilgili sorun yaşayabilirler. Örneğin, herkes bir şey çiziyorken ekranı donan, bir şey yapamayan kaygılı çocuklar, daha büyük sorun yaşayabilir. İnternet bağlantısı kopabilir, çocuk dersten düşebilir. Büyük bireyler, hemen yeniden bağlantıyı sağlar ancak küçükler bunu anlayamayabilir. Çocuklara bir takım aksilikler yaşayabilecekleri anlatılmalı. Örneğin, öğrenci dersten düşerse, yeniden bağlandığında öğretmeni 'hoşgeldin' diyebilir. Çocuğun, dikkatini çeldirecek şeyler en aza indirilmeli. Böyle bir ortamda derse girmesi gerekli. Sessiz bir odada, kamera açıksa arkada postersiz, düz bir duvar olsun ki diğer arkadşların da dikkati dağılmasın. Bir de tercihen kulaklık kullanılsın.

 

Ebeveyn-öğretmen ilişkisi

Okul öncesinin amacının, oyun ve öğrenme olduğunu ancak birinci sınıfta artık öğrenmenin ağırlık kazandığını belirten Demirkaya, ebeveyn ve öğretmenlerin de sürekli iletişim halinde kalmaları gerektiğini söyledi.

"Veliler çok müdahaleci olmasın"

Evde geçirilen vaktin çoğalmasıyla ebeveynlerin rolünün arttığını ifade eden Sevcan Karakoç Demirkaya, velilere bir de öğretmenlik görevinin yüklendiği görüşünde. 

Ancak Sevcan Karakoç Demirkaya, bu durumun giderek müdahaleci bir yaklaşıma evrilmesi konusunda da uyarılarda bulundu.

Doç. Dr. Demirkaya, "Teşvik edici olsunlar ama çok müdahaleci olmasınlar. Çocuğun özeline saygı göstermek önemli. Arkadaşıyla, öğretmeniyle konuşurken çok da müdahale etmemek gerekli. Çocuklar için bir çalışma alanı oluşturulması ve ders sonrasında da eğlenmek, güzel vakit geçirmek, mizah, gülmek önemli. Derste öğrendikleri şeylerle ilgili aile oyunları da etkili bir aktivite" yorumunu yaptı.

 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

 

Müdahalecilikle aşırıya kaçılmasının tehlikelerine de değinen Karakoç, çocuk ve ebeveyn ilişkinin şevkat temelli olması gerektiğini, öğretmenlik rolünün abartılmamasını ve çocuğa sürekli bir şey öğretme ya da gösterme şeklinde ilerlememesini savunarak, ekledi:

Mükemmel olmamak ama bir yandan da çabalamak, bir şeyleri tolere etmek gerekli.

"Online oyunlarda geçen süre gözden geçirilmeli"

Özellikle yaz döneminde bazı velilerin, çocuklarının online oyunlara yoğun ilgisi nedeniyle kaygılanmasını da sorduğumuz Demirkaya, şu yanıtı verdi:

Online oyunlarda çocuklar grup olabiliyorlar, toplu şekilde uzaktan vakit geçirebiliyorlar. Bilgisayar oyunu oynarken ister istemez çok yoğun şekilde ekrana bakıyorlar. Online oyunlarda geçen süreyi gözden geçirmeli. Ayrıca online eğitimden geri kalan zamanda ekrana bakmayı mininuma indirmek gerekli. Yaz döneminde vakit daha çoktu ama artık bitti. Her şeyi telefondan yapmamalı. Örneğin film, belgesel gibi yapımlar tvden izlenmeli.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU