MSB kaynakları: Türkiye ve İsrail, Suriye'de çatışmasızlık mekanizması için yüz yüze temas gerçekleştirdi

Milli Savunma Bakanlığı (MSB) kaynakları, Türkiye ile İsrail arasında "Suriye'de çatışmasızlık" mekanizması kurulmasına yönelik yürütülen temaslara dair açıklamalarda bulundu

Fotoğraf: ANKA

Kaynaklar, "Suriye’de istenmeyen olayların yaşanmaması için bir çatışmasızlık mekanizması kurulması konusunda dün Azerbaycan’da ilk teknik görüşme yapılmıştır. Çatışmasızlık mekanizmasının kurulması için çalışmalara devam edilecektir" bilgisini paylaştı.

Kaynaklar, "Suriye'de istenmeyen olayların yaşanmaması için bir çatışmasızlık mekanizması kurulması konusunda dün Azerbaycan'da ilk teknik görüşme yapılmıştır. Çatışmasızlık mekanizmasının kurulması için çalışmalara devam edilecektir" dedi.

MSB Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk, Şehit Gazeteci Hasan Tahsin Salonu'nda düzenlediği haftalık basın toplantısında güncel gelişmeleri değerlendirdi. Aktürk, konuşmasına İkinci İnönü Zaferi'nin 104. yıl dönümünü kutlayarak başladı; 4 Nisan 1953’te Çanakkale Boğazı'nda batan Dumlupınar Denizaltısı'nda şehit olan 81 denizci ile tüm şehit ve gazileri rahmetle andı.

Terörle mücadele ve hudut güvenliği

Aktürk, terörle mücadele kapsamında Irak ve Suriye'nin kuzeyinde son iki haftada yürütülen operasyonlarla 18 teröristin etkisiz hale getirildiğini açıkladı. Ayrıca, Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde 1 PKK’lı terörist teslim oldu ve bölgede yapılan arama-tarama faaliyetlerinde çok sayıda silah, mühimmat ve yaşam malzemesi ele geçirildi.

Hudut güvenliği kapsamında ise 8’i terör örgütü mensubu olmak üzere yasa dışı yollarla geçmeye çalışan 209 kişi yakalandı; 4.043 kişi ise sınırı geçemeden engellendi. 1 Ocak’tan bu yana etkisiz hale getirilen terörist sayısı 555'e ulaştı. Hudutlardan yasa dışı geçmeye çalışırken yakalananların toplamı 1.372 olurken, 21.358 kişi engellendi. Ayrıca son iki haftada yaklaşık 10 kilogram uyuşturucu madde ele geçirildi.

NATO ve İsrail’e eleştiriler

Aktürk, Türkiye'nin 1952’den beri NATO’nun aktif ve yapıcı bir üyesi olduğunu vurgulayarak, ittifaka katkıların süreceğini belirtti. İsrail’in Gazze ve Suriye’ye yönelik saldırılarına ilişkin ise şu değerlendirmede bulundu:

İsrail’in Gazze’ye yönelik operasyonlarını ve Batı Şeria’daki yasa dışı yerleşim faaliyetlerini sürdürmesinin yanında bölge ülkelerine yönelik saldırılarını durdurmaması bölgemizin istikrar ve barışına zarar vermektedir. Kendisine yönelen bir tehdit veya saldırı bulunmadığı hâlde yersiz ve temelsiz gerekçelerle Suriye’nin egemenlik ve toprak bütünlüğüne zarar vermeye, güvenlik ve istikrarını bozmaya yönelik provakasyon amaçlı saldırılarını sürdüren İsrail’in bu saldırıları bir an önce sonlandırılmalıdır. İsrail’i iyi komşuluk prensiplerine uygun hareket etmeye ve Suriye’nin istikrar ile güvenliğine katkı sağlamaya davet ediyoruz. Bölge güvenliğinin tesisi için İsrail’in yayılmacı ve işgalci tavrından vazgeçmesi, uluslararası toplumun ise İsrail’in bu hukuksuzluğuna engel olma sorumluluğunu üstlenmesi gerekmektedir.

Suriye’deki gelişmeler ve İsrail’in saldırıları

Aktürk’ün ardından bakanlık kaynakları gazetecilerin sorularını yanıtladı. Suriye’deki son durum ve İsrail’in saldırılarına ilişkin şu açıklama yapıldı:

Türkiye olarak, Suriye’deki yeni hükümetin talepleri doğrultusunda, savunma kapasitelerinin artırılması ve başta DEAŞ olmak üzere tüm terör örgütleri ile mücadelelerine destek sağlıyoruz. Bu kapsamda eğitim maksatlı üs kurulmasına yönelik değerlendirmeler devam etmektedir. Türkiye’nin yegane amacı Suriye’nin toprak bütünlüğünün, istikrar ve güvenliğinin sağlanması ile terörden temizlenmesine yardımcı olmaktır. Türkiye’nin bunu yapmaya niyeti, kapasitesi ve vizyonu vardır. Bu amaçla yapılan ve yapılacak tüm faaliyetler iki devlet arasında varılan mutabakat kapsamında, uluslararası hukuka uygun ve üçüncü ülkeleri hedef almadan icra edilmekte ve edilecektir. Türk Silahlı Kuvvetleri gittiği her yere istikrar ve barış götürmektedir ve kendisine tehdit olmayan kimse için tehdit değildir. Buna karşın İsrail, çatışmacı dış politika anlayışı ile hareket ederek Türkiye’yi haksız ithamlarla hedef göstermektedir. Provokatif açıklamalarla da iki ülke arasında sözde bir tansiyon/gerilim varmış gibi uluslararası kamuoyunda algı oluşturmaya, kafa karışıklığı yaratmaya çalışmaktadır. İsrail’in hukuksuz eylemlerini örtbas etmek amacıyla seçtiği bu yolu daha fazla sürdürebilmesi mümkün değildir.

SDG’nin barajlardan çekilmesi

SDG’nin Halep ve Tişrin Barajı’ndan çekildiği iddialarına ilişkin soruya bakanlık kaynakları şu yanıtı verdi:

Daha önce ifade ettiğimiz gibi terör örgütü SDG’nin Suriye hükümetiyle yaptığı anlaşmanın sahaya yansımalarının önemli olduğunu ifade etmiştik. Bu kapsamda terör örgütü SDG’nin Halep ve Tişrin Barajı’ndan çekilmesi ve Suriye Hükümetine devrine yönelik hususlar tarafımızdan titizlikle takip edilmektedir.

GKRY'deki terör yapılanması ve Türk düşmanlığı

Güney Kıbrıs’ta Türkiye karşıtı yeni bir terör örgütü kurulduğuna dair haberlere ilişkin açıklamada ise şu ifadelere yer verildi:

Kıbrıs Türk halkına soykırım uygulayarak ENOSİS hedefiyle 1 Nisan 1955 tarihinde ilk eylemlerini gerçekleştiren ve Kıbrıs tarihine adını kanla yazdırmış olan EOKA terör örgütünün kuruluş yıl dönümü vesilesiyle GKRY ve Yunanistan tarafından yayımlanan mesajlar ve yapılan kutlamalar, kurulduğu iddia edilen yeni terör örgütünün motivasyonunu göstermesi açısından önem taşımaktadır. GKRY’de ve Yunanistan’da Türk düşmanlığının her geçen gün arttığı gözlemlenmekte, genç nesillere aileden başlayarak okulda, kilisede, kışlada ENOSİS arzusunun verildiği ve Türk düşmanlığının körüklendiği görülmektedir. Bu gelişmeler Rum/Yunan zihniyetinin Kıbrıs politikasında geçmişten bugüne herhangi bir değişiklik olmadığını gözler önüne sermektedir. Türkiye’nin adada Kıbrıs Türkü’nün güvenliği ve KKTC’nin egemenliğine yönelik şiddet içeren herhangi bir eyleme izin vermeyeceği ve istenmeyen girişimlerin denenmesi durumunda bahse konu örgütün öncüllerinin akıbetine uğrayacağı unutulmamalıdır.

Doğu Akdeniz ve Denizaltı Kablo Projesi

Yunanistan, GKRY ve İsrail’in Doğu Akdeniz’de denizaltı kablo döşemeye yönelik Navtex ilanı iddiaları hakkında da bakanlık kaynakları şunları söyledi:

Türkiye Doğu Akdeniz’de en uzun kıyıya sahip ülkedir. Türkiye’nin ve KKTC’nin bölgedeki varlığı gözetilmeden maksimalist talepler çerçevesinde Yunanistan, GKRY ile üçüncü taraflar tarafından planlanan ve ülkemizin rızası alınmadan deniz yetki alanlarımızdan geçmesi planlanan, fizibilitesi olmayan, yeterli kaynak tahsis edilmemiş ve tamamen tahrik amaçlı projelerin Doğu Akdeniz’de ısrarla sürdürülmeye çalışılması mümkün değildir. Hak ve menfaatlerimizi gözetmeyen bu tür davranışlara karşı bizim tutumumuzda bir değişiklik bulunmamaktadır. Daha önce ne yaptıysak yine aynısını yapmaya devam edeceğiz. Bu konuda ısrarcı olunmasının bir anlamı bulunmamaktadır. Bununla birlikte adadaki Türk varlığını yok sayan, hassas dengeleri bozma amaçlı her türlü girişime karşı Kıbrıs Türklerinin güvenliğinin sağlanması, hak ve menfaatlerinin korunması için gerekli tüm tedbirler tarafımızdan alınmaktadır. Türkiye, GKRY’nin Kıbrıs Türklerinin güvenliğini ve adada barış ve istikrar ortamını tehdit eden faaliyetlerine karşı garantörlüğün kendisine vermiş olduğu yetkileri kullanmaktan çekinmeyecektir.

 

ANKA

 

DAHA FAZLA HABER OKU