Joe Biden hakkında yanılmışım: İlk 100 gününün ardından bunu kabul etmeliyim

Başından beri vazgeçmesini istemiştim. Ama şimdi, beklentilerimi çılgınca aştığını itiraf etmeliyim ve en büyük muhalifiyken en büyük hayranı oldum

(AFP)

Bu bir mea culpa sayılabilir.

Ocak 2020'de bu gazete için Joe Biden'ın Demokrat Parti ön seçimlerine neden girmemesi gerektiğine dair bir köşe yazısı kaleme almıştım. "Cumhuriyetçi saldırılara kolay lokma olmayacak ve maruz kaldığı yaylım ateşine dayanabilecek bir adaya ihtiyacımız var" diye yazmıştım:

Bu aday Joe Biden değil.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu, yaklaşık iki ay sonra blogumda ona karşı sarf ettiğim "ayaklı gaf" ve "geliyorum diyen felaket" ifadeleriyle karşılaştırıldığında hiçbir şey değil.

Yanılmışım. Joe Biden ilk 100 gününde işçi sınıfının ihtiyaçlarını ilk sıraya koyan ve bu ülkeyi bulduğundan çok daha iyi bırakacak önemli bir başkan olma niyetinde olduğunu gösterdi. Hâlâ ilk döneminin başlarında olsa da şunu çekinmeden söyleyebilirim, Joe Biden'a oy verdiğim için yalnızca kendimle gurur duymuyor, aynı zamanda onun hayatımda gördüğüm en iyi başkan olma yolunda ilerlediğine de gerçekten inanıyorum.

Dürüst olmak gerekirse çıta epey düşüktü. Ben doğduğumda Ronald Reagan başkandı ve neoliberal "damlama ekonomisi" (yüksek gelirli kişilere vergi indirimi sağlayarak onların daha fazla kazanmasını sağlamanın düşük gelirli kişilere de yarayacağı varsayımına dayanan ekonomik model -ed.n.) kendisinden sonra gelen tüm başkanlarca kısmen ya da tamamen benimsendi. Oyunculuktan gelme ilk başkan Reagan'ı dünyadan habersiz bir aristokrat (Baba Bush), ahlaksız ve azgın (Clinton), alık bir kovboy (Bush), mesafeli bir profesör (Obama) ve Glenn Quagmire'la Bellatrix Lestrange'ın aşk çocuğu (Trump) takip etti.

Bazıları diğerlerinden daha çok beğendiğim şeyler yaptı (sağlık sigortam var, teşekkürler Obama) ama genel olarak, her biri beni bir öncekinden daha fazla hayal kırıklığına uğrattı ve sonuncusu da beni ülserle bıraktı. 1990'lardan beri her yanda kültür savaşları veriyoruz. Cumhuriyetçilerin eyalet anayasasına nefret dolu eşcinsel evlilik yasakları koymadığı vakitlerde Demokratlar ilçenin yarısını "acınacak durumda" olarak nitelendirip "daha kötü hale gelmelerinden" ve "silaha veya dine" sarılmalarından şikayet ediyordu. Sonra kesinlikle bronzlaştırma spreyi kullanan o adam geldi ve, eh, gerisini biliyorsunuz.

Joe Biden'a kongre sırasında ısınmaya başlamıştım. Bunun bir nedeni gerçekten Trump'tan başka herhangi birini kabul edecek olmamdı: Cindy McCain, Mr. Peanut, Adlai Stevenson'ın hayaleti, kim olursa olsun. Ama aynı zamanda Biden'in birlik mesajı vermesi ve farklılıklarımızı kapsamasının yanı sıra sade konuşmalara ve mutfak masası konularına bağlılığı da beni yüreklendirmişti.

Yine de fikrimi değiştirmekten çok uzaktım. Oyum Demokratlarındı çünkü Trump'ın Beyaz Saray'dan çıkmasını istiyordum. Fakat Biden yönetiminden pek bir şey beklemiyordum.
 


Geçiş sırasında bazı kabine tercihlerinden şikayetçi olmuş ve kendisine başkalarını önermiştim. Özellikle 6 Ocak olaylarından sonra Demokrat bir yönetim olacağı için heyecanlıydım fakat beklentilerim düşük kaldı. Sürekli Joe Biden'ın Cumhuriyetçilerle uzlaşabileceğini düşünen bir ılımlı ve esaslı değişimden çok edep ve prosedürle ilgilenen biri olduğunu söyleyerek homurdandım. 

Zaman zaman bunun doğru olduğu hissine kapıldım. Birkaç hafta önce Senato'daki bir parlamenter bütçe uzlaşması yoluyla asgari ücret artışına izin vermeyi reddettiğinde "Çoğu kişi Senato kurallarını umursamıyor" diye küplere binmiştim. Biden beni hüsrana uğratarak kararı kabul etmişti.

Ama sonra Joe Biden sayesinde ne elde ettiğimizi ya da elde etmeye hazır olduğumuzu düşünüyorum. Amerikan Kurtarma Planı ihtiyacı olan milyonlarca kişinin banka hesabına 1,400 dolar koydu (yaklaşık 11 bin 600 TL) ve çocuk yoksulluğunu yarı yarıya azaltacak. Tekrar okuyun. Çocuk yoksulluğunu yarı yarıya azaltacak.Bunun ne kadar büyük olduğunu anlatacak kelimelerim yok.

Bir de kırsal kesimde zorluk çeken okulları diğer okullarla eşit seviyeye getirmeye yardımcı olacak eğitim planı var. Benimki gibi yoksul topluluklarda devrim yaratacak bir altyapı planı. Biden Afganistan'daki askerlerimizi eve getirerek tarihimizdeki en uzun savaşı sona erdiriyor.

Muhtemelen Yüksek Mahkeme'yi genişletmeyi, Başkent Washington'ı eyalet olarak kabul etmeyi, önemli ve dönüm noktası niteliğindeki seçmen hakları mevzuatını yürürlüğe koymayı düşünüyor. Pandemiye verdiğimiz cevabı tamamen tersine çevirmesinden bahsetmiyorum bile: Bizi aşı uygulamasında küresel lider haline getirdi. Geçen hafta ikinci dozumu oldum! Aşı oluncaya kadar en az 6 ay daha geçeceğini düşünmüştüm. Fakat tecritle geçen bir yıldan sonra nihayet ölümcül bir virüse yakalanma korkusu olmadan dışarı çıkabileceğim.

Bütün bunlar, şimdi burada, ilk 100 gününde.

Bu umduğumdan, beklediğimden çok daha fazla. “Uykulu Joe”nun tersine, başkanlığın gücünü iş başında görüyoruz. Seleflerinin hatalarından ders aldı ve hiç beklemediğim şekillerde esaslı bir değişim gerçekleştirmek için makamının gücünü kullanıyor. Ülkeyi nefessiz bırakan Trump'ın aksine, Biden mütevazı biri. Yerini aldı ve Resolute Masası'na (Britanya gemisi HMS Resolute'un kalaslarından yapılan, ABD Başkanı'nın kullandığı masa -ed.n.) oturduğu anda işe koyuldu. Ve Barack Obama'dan derslerini çıkardı, siyasi sermayeyi dönüm noktası niteliğinde yasalar geçirmek için harcamakta hiç vakit kaybetmedi.

Biden, Clinton ve Obama'yı saran (ve hem Genç Bush'un hem de Trump'ın kullanmaktan sakınmadığı) bitmek bilmeyen kültür savaşlarında kaybolmuyor, bunun yerine ülkenin maddi ihtiyaçlarına odaklanmayı seçiyor: Kovid desteği, istihdam paketi, altyapımızın yeniden inşa edilmesi, eğitime yatırım. Bunlar Amerikalıların hayatlarında fark yaratan şeyler.

Mazeret yok, gecikme yok. İyi kalpli, dürüst ve bunları yasaya çevirecek politik bilgi birikimine sahip bir adamı seçtiğimizde neler olabileceğini görüyoruz.

Dolayısıyla bu yazıda onu bu kadar yanlış anladığım için Joe Biden'dan özür diliyor, başardıkları için ona teşekkür ediyor ve devam etmesi için onu teşvik ediyorum. Çünkü geleceğim ve ülkemin geleceği hakkında hiçbir zaman şu anda hissettiğim kadar iyimser hissetmemiştim.

Biden, bu ülkeye damgasını vurmayı düşünüyor ve bunun için Tanrı'ya şükürler olsun. Bu hepimizin yararına olacak.



https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Noyan Öztürk

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU