Ankara- Erbil ilişkileri 30 yıllık bir geçmişe sahip.
İkili ilişkiler, 1. Körfez Savaşı sonrasına dayanıyor.
1991'deki Kürt göçünün yarattığı etkilerin sonuçlarına kadar Türkiye tarafından görmezden gelinen Kürt siyasi liderleri Celal Talabani ve Mesud Barzani bu dönemden sonra Türkiye'nin de diplomatik radarına girdi.
IKB'nin statüsü hukuki olarak anayasada güvence altına alındı
2. Körfez Savaşı'nda Saddam Hüseyin'in devrilmesinden sonra ilişkiler ivme kazandı.
2005'te yeni bir Irak Anayasası hazırlandı. Bununla birlikte fiili olarak 30 yıldır var olan "Irak Kürdistan Bölgesi (IKB)", anayasayla güvence altına alındı.
Bu tarihten itibaren Türkiye, Irak ile olan ilişkilerini Bağdat ve Erbil yönetimi olarak ikiye ayırdı.
Mart 2010'da Türkiye'nin Erbil Başkonsolosluğu faaliyete girdi. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, 2011'de Erbil ziyareti etti.
Erdoğan'ın davetiyle eski IKB Başkanı Mesud Barzani'nin Diyarbakır ziyareti de ilişkilerde tarihi bir adım olarak kabul edildi.
Petrol anlaşması ilişkileri zirveye taşıdı
2014'de dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun Erbil ziyaretinde "Türkiye Kürt Bölgesi'nin güvenliği için gereken her türlü desteği verecektir" açıklaması ve ardından Ankara'nın Erbil ile 50 yıllık petrol anlaşması imzalaması ilişkileri zirveye taşıdı.
Eylül 2017'de bağımsızlık referandumu kararı sonrası ilişkiler gerildi ancak kopmadı.
Türkiye 2000'lerin ortalarına kadar bölgeyi tanımlarken "Kuzey Irak" tanımını kullanırdı.
Irak Kürdistan Bölgesi'nin anayasada güvence altına alınması ve ilişkilerin gelişmesinden sonra "Kuzey Irak" tanımının yerine "Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY)" ifadesi daha çok kullanılmaya başlandı.
Türk yetkililer hem Erbil ziyaretlerinde hem de basın açıklamalarında daha çok "Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY)" demeyi tercih etti.
Bu ifade devletin birçok kurumu tarafından kullanılır hale geldi.
MSB'den "Irak Kuzeyi Bölgesel Yönetimi' tanımı
Ancak Milli Savunma Bakanlığı (MSB) Basın Halkla İlişkiler Tanıtım Subayı Deniz Yarbay Şebnem Aktop'un dün bilgilendirme toplantısında bölgeyi tanırlarken "Irak Kuzeyi Bölgesel Yönetimi" demesi dikkat çekti.
Aktop, 22 Kasım'daki bilgilendirme toplantısında bölgeyi tanırlarken "Irak Kürt Bölgesel Yönetimi" ifadelerini kullanmıştı.
Bu durum, "Türkiye'nin IKB dili değişiyor mu?" sorularını akla getirdi.
Konuyu Independent Türkçe'ye değerlendiren uzmanlar farklı görüşte.
"Söylem bir şeyi ifade etmiyor"
TOBB Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Güvenlik Uzmanı Doç. Dr. Nihat Ali Özcan, konunun üzerinde görüş belirtecek kadar önem arz etmediğini söyledi.
"Laftan çok yapılan işe bakarım" diyen Özcan, "Ben işlerin karakterine bakarım. Söylem bir şeyi ifade etmez. Kaldı ki o ilişkinin mimarı Külliye'dir" dedi.
Özcan, "Bir basın sözcüsünün elindeki metninin bu veya şu şekilde okumasının çok bir anlamı yok. Doğrusu ben oraya bakarak analiz yapmam. Önemli olan burada var olan ilişkidir. Taraflar arasındaki ilişki gayet anlamlı ve iyi durumda" diye konuştu.
"Bu tanım bilerek yazılmıştır, tesadüf olduğuna ihtimal vermiyorum"
Özcan'ın aksine eski Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı İsmail Hakkı Pekin, tanımın yeni bir politikanın başlangıcı olabileceğini söyledi.
"Bu tür ifadeler durup dururken söylenmez" diyen Pekin, tanımın ABD'nin Suriye'nin kuzeyinde kurmaya çalıştığı Kürt Federe Devleti'ne hazırlık olabileceğini belirtti.
Ankara'nın Erbil ile ilişkilerinin gayet iyi durumda olduğunu değerlendiren Pekin, "Bu tanım bilerek yazılmıştır. Tesadüfen yazıldığına ihtimal vermiyorum. Çünkü o metinler birkaç defa gözden geçirildikten sonra yayınlanıyor" ifadelerini kullandı.
Tanımı yeni bir politikanın başlangıcı olarak değerlendirdiğini belirten Pekin, "Büyük olasılıkla bundan sonra böyle devam edecek" değerlendirmesinde bulundu.
© The Independentturkish