İmamoğlu'nun hakimlik ifadesi: 1200 soruşturma geçirdim, bir şey bulunamadı

"Algı yaratmak, leke atmak, aylar öncesinden bugünün mahkeme gününü veren, bugünkü mahkemeyi işaret eden 'Turpun büyüğü heybededir' diyen Cumhurbaşkanının talimatını yerine getirmişlerdir. Milletimiz, hak edene cevabını verecektir"

Fotoğraf: AA (Arşiv)

CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, tutuklama talebiyle sevk edildiği 10. Sulh Ceza Hakimliğindeki ifadesinde, "Göreve geldiğim andan itibaren bin 200 soruşturma ve teftiş geçirdim, ancak bu soruşturmalar neticesinde herhangi bir şey bulunamadı" beyanını verdi ve hakkındaki yargı sürecine ilişkin, "Algı yaratmak, leke atmak, aylar öncesinden bugünün mahkeme gününü veren, bugünkü mahkemeyi işaret eden 'Turpun büyüğü heybededir' diyen Cumhurbaşkanının talimatını yerine getirmişlerdir. Milletimiz, hak edene cevabını verecektir" dedi.

ANKA’nın edindiği bilgiye göre, İmamoğlu, sulh ceza hakimliğindeki ifadesinde, "Hakkımdaki bütün iddialar uydurma ve yalandır. Bir kumpas içerisinde kurulmuş sistem karşısında mahkemeye çıkarıldım; kumpas, nizami şekilde burada da devam etti. Aynı düzen sürmektedir. Göreve geldiğim andan itibaren bin 200 soruşturma ve teftiş geçirdim, ancak bu soruşturmalar neticesinde herhangi bir şey bulunamadı" beyanını verdi.

“Kul hakkını yemeye devam etmişlerdir”

İmamoğlu ifadesinde özetle şunları söyledi:

Siyasi mücadelesini namertçe veren insanların, yargıyı bir aparat olarak kullandıklarını yaşamaktayım. Şehri tümüyle kapatan, trafiği kilitleyen, giriş çıkışı kontrollü hale getiren bu akıl, korkak bir biçimde yaptıklarının ne kadar yanlış olduğunu görerek, yalan ve iftira olduklarının farkına vararak, milletinden kaçarcasına uydurma suçlarla Ekrem İmamoğlu’nun itibarını zedeleyeceklerini düşünüyorlar. Bu namertlerin, milletten aldığı ve alacağı cevabı çok iyi biliyorum. Namertlik peşinde koşan bir avuç insan, 2019'daki 31 Mart seçimlerinde yenilince milletin iradesini çalarak hırsızlık yapmış ve seçimi iptal etmiştir. Bir sonraki seçimde ise millet, demokrasi tokadını bu bir avuç insanın suratına vurmuştur. Demokrasiden, hukuktan, adaletten nasibini almamış insanlar, 2019'da kul hakkını yedikleri gibi, ne tesadüftür ki 2025 ramazan ayında da kul hakkını yemeye devam etmişlerdir. Milletin gözünün içine baka baka kul hakkı yiyen bu zavallı bir avuç insan, siyasi irade ve liderleri seçimi kazanmak için her yolu mubah görmektedir. Bugün yaşananlar bunun sonucudur.

"Cumhurbaşkanının talimatını yerine getirmişlerdir"

Kaldı ki dört gün önce, sabah 06.00’da evimden alınmak için talimat veren bu zavallı akıl, bu sürecin sadece 3-5 gün öncesinde dosyalara uydurma MASAK raporları doldurarak, kısa bir örneği 250 bin liralık evrakta görülüyor, şirketin bu binayı satın aldığı iddia edilirken, bu binanın iki büyük bankadan kredi alınarak alındığını araştırmamışlardır. Algı yaratmak, leke atmak, aylar öncesinden bugünün mahkeme gününü veren, bugünkü mahkemeyi işaret eden "Turpun büyüğü heybededir" diyen Cumhurbaşkanının talimatını yerine getirmişlerdir. Milletimiz, hak edene cevabını verecektir.

“Operasyon başsavcının İstanbul’a tayiniyle başlamıştır”

Yürütülen sistemli bu operasyon, ekim ayında başsavcının İstanbul’a tayiniyle başlamıştır. Dedikoduları İstanbul’un bütün sokaklarını sarmış olan bu şahıs, yaranmak adına uydurma dava üstüne dava açarak hedefine varmak için her türlü kötülüğü yapmaya hazır ve nazırdır. Kula kulluk eden insandan adalet bekleyecek değilim. Namus ve haysiyet mücadelesini vererek, yaşamının anlamına bunları katan bir kişi olarak bunun tam tersini yapanları da çok iyi tanırım. Bugüne kadar hakkımda açılan uydurma davaları özetlersek: diploma davası, ‘ahmak’ davası, bilirkişi davası, vali davası, Beylikdüzü’nde 10 senedir süren ve son 3 duruşmada savcının rapor aldığı dava ve başsavcının kendisiyle ilgili uydurduğu tehdit davası. Bütün bunlar, İstanbul’dan Ankara’ya talimatlarını yerine getirme, kula kulluk etme vazifesinin sonucudur. Tüm bu süreçleri takip ederek, namuslu bir baba, namuslu bir aile büyüğü, namuslu bir evlat ve Trabzonlu Ekrem İmamoğlu olarak, hukuksuzluğa karşı hukuki mücadelemi ve bu hukuksuzluğu yapanlara karşı da adil bir yargı sistemiyle hak arama mücadelesini nasıl vereceğimi milletimiz görecektir.

Son seçimde İstanbul’da 1 milyonun üzerinde fark yiyen, 17 bakan ve kendisi bire bir onlarca mitingle İstanbul’da mücadele edip kaybeden Cumhurbaşkanı, İstanbul’da kaybettiği İBB ve muhtelif ilçeleri ele geçirme sürecini yargı üzerinden yürütmektedir. Buradan milletimize sesleniyorum: Milletimiz bilsin ki sadece Ekrem İmamoğlu’nun diplomasına, işine, gücüne, namusuna, onuruna, malına, mülküne göz dikilmemiştir. Bu kişiler ayrıca milletin var olan iradesine de göz dikmiştir. Ve artık bugün itibarıyla, savcıların sevk ettiği karara bakarak ifade ediyorum ki milletimizin de malı, mülkü, namusu, şerefi, haysiyeti, emeği tehdit altındadır.

Bu akıl; koltuğun, sarayın, İstanbul’un, memleketin, millete ait her şeyin kendisine ait olduğunu düşünmenin tezahürüdür. Mübarek Ramazan ayında hatırlatırım ki dünya fanidir, dünya malı kimseye kalmaz. Ebedi istirahat yeri iki metrelik yerdir. Elbette, önce yüce yaradana, sonra milletime olan inancımla kendimi milletimize emanet ediyorum. Milletimiz hak arama mücadelesini sorumluluk alarak devam ettirmelidir. Millet büyüktür.

“İmamoğlu inşaat, 35 yıllık bir firmadır”

İmamoğlu İnşaat, ben ve babama ait ortak şirketimizdir. MASAK raporları uydurmadır, bu raporlarda geçen hiçbir veriyi kabul etmiyorum. İmamoğlu İnşaat, 35 yıllık bir firmadır. Sadece Beylikdüzü’nde 2 binin üzerinde insanı ev sahibi yapmıştır. Daha önceki ismi ve kolektif şirket adıyla geçmişi 1950’lere dayanmaktadır. Ortaya konulan birikim de bunun eseridir. Göze battığı düşünülen mal varlığı tespit edilmişse de, bu mal varlığım geçmiş dönemlerde de bellidir. Mal varlığım, üç nesildir devam eden aile şirketimden gelmektedir. Bir yüzükle yola çıkan ve uydurma siyasi yaşam hikayelerine benzemez, asildir.

Benim iş hayatı yolculuğum, bir yığın vergi rekortmeni ve saygın iş adamlığıyla eşdeğerdir. 1970’lerden 1980’lere, 1990’lardan 2000’lere, 2000’den bugüne kadar gelmiştir. Dolayısıyla MASAK raporlarını ciddiye almıyorum. MASAK raporlarındaki uydurma bilgi ve belgeler hakkında suç duyurusunda bulunacağımı beyan ederim. MASAK raporlarını kesinlikle kabul etmiyorum. Murat Ongun, belediyede başkan danışmanı olarak çalışmaktadır. Benim bilgim dahilinde herhangi bir usulsüz işlem yapılmış olmasını kesinlikle kabul etmiyorum. Yapılan teftişlerde de ve benim de bizzat yaptığım tespitlerde, kamu ahlakına, şeffaflığa ve hesap verebilirliğe aykırı herhangi bir duruma müsaade etmem.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU