Adalet Bakanı Yılmaz Tunç: Savunmanın yapılacağı yer sokaklar değil yargı makamlarıdır

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde uluslararası basın mensuplarıyla bir araya geldi

Fotoğraf: AA

 Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması ile başlayan eylemlere ilişkin olarak yaptığı açıklamada "Soruşturma kapsamında gözaltı işlemleri başladığı andan itibaren bazı çevreler soruşturmanın içeriğini bilmeden, dosyaların detayına vakıf olmadan, soruşturma makamını baskı altına almaya çalışarak adli soruşturmayı siyasi saiklerle yapılan bir soruşturma gibi göstermeye çalışmışlardır. Sorumsuzca yapılan bu açıklamaları reddediyoruz. Soruşturma tamamen bağımsız adli makamlar tarafından yürütülmektedir. Herkes bilmelidir ki hukuk devletinde suç işlendiğine dair bir iddia varsa savunmanın yapılacağı yer sokaklar değil yargı makamlarıdır" dedi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"Her iki soruşturmada 106 kişiden 51’i tutuklanmış, 41’ine adli kontrol verilmiştir"

Tunç, Türkiye'nin hukuk devleti olduğunu ve yargının bağımsız olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

Bilgiye erişimin çok hızlandığı günümüz dünyasında haber değeri taşıyan her konunun daha iyi anlaşılabilmesi için bir aradayız. Bugün kamuoyunun gündeminde yer alan güncel soruşturmalara ilişkin bazı değerlendirmeleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Anayasamızın ikinci madesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir hukuk devletidir. Anayasamızın 9’uncu maddesine göre yargı yetkisi tarafsız ve bağımsız mahkemelerce kullanılır. Herkes eşittir. Hiçbir sınıfa, aileye, zümreye ayrıcalık tanınmaz.

Türkiye geçmişten bugüne hukuk devleti ilkesini yalnızca anayasal bir ilke değil, antidemokratik müdahalelere rağmen milletçe bir yaşam şekli olarak içselleştirmiştir. Geçen hafta bilindiği üzere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından aralarında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da bulunduğu 106 şüpheliyi kapsayan iki ayrı soruşturma başlatılmıştır. Terör soruşturmasında 7 şüpheli bulunmakta olup bu kişiler hakkında terör örgütüne yardım iddiası yer almaktadır. 3 şüpheli tutuklu, 1 şüpheli hakkında adli kontrol kararı verilmiştir. Diğer soruşturmada ise çıkar amaçlı suç örgütü kapsamında rüşvet, irtikap, nitelikli dolandırıcılık, kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme suçlarının işlendiği iddiası yer almıştır. Bu soruşturmada 48 şüpheli tutuklanmıştır. Her iki soruşturmada 106 kişiden 51’i tutuklanmış, 41’ine adli kontrol verilmiş, 14’ü hakkında da yakalama işlemleri devam etmektedir.

"Adli soruşturmayı siyasi saiklerle yapılan bir soruşturma gibi göstermeye çalışmışlardır"

Soruşturma dosyaları içinde MASAK raporları, müfettiş raporları ve delillerin olduğu belirtilmektedir. Soruşturma kapsamında gözaltı işlemleri başladığı andan itibaren bazı çevreler soruşturmanın içeriğini bilmeden, dosyaların detayına vakıf olmadan, soruşturma makamını baskı altına almaya çalışarak adli soruşturmayı siyasi saiklerle yapılan bir soruşturma gibi göstermeye çalışmışlardır. Soruşturma ile alakalı Cumhurbaşkanımız ile ilişkilendirmeye çalıştırmışlardır. Sorumsuzca yapılan bu açıklamaları reddediyoruz. Soruşturma tamamen bağımsız adli makamlar tarafından yürütülmektedir. Herkes bilmelidir ki hukuk devletinde suç işlendiğine dair bir iddai varsa savunmanın yapılacağı yer sokaklar değil yargı makamlarıdır. Soruşturmalar üzerinden dezenformasyon yapılmasını doğru bulmuyoruz. Soruşturma aşamasında iddialar, savunma ve deliller değerlendirilecek ve maddi gerçek tüm delilleriyle ortaya çıkarılacak ve sonuç tüm kamuoyu tarafından şeffaf şekilde görülecektir.

"Türkiye’ye yönelik böyle önyargılı ve çifte standartlı tutumları kesinlikle kabul etmiyoruz"

Adaletin tam ve eksiksiz tecellisi için süreci sükunetle takip etmek, verilecek kararı saygıyla karşılamak hepimizin ortak sorumluluğudur. Yargılama süreçlerine müdahale demokrasinin temel değerlerinden olan hukukun üstünlüğü ilkesine aykırıdır. Maalesef uluslararası toplumda yapılan bazı son açıklamalarla bu temel ilkenin gözardı edildiğini görüyoruz. Türkiye’ye yönelik böyle önyargılı ve çifte standartlı tutumları kesinlikle kabul etmiyoruz. Kaldı ki bu açıklamaların yapıldığı ülkelerde pek çok siyasetçinin ve devlet yöneticisinin adli soruşturmalara ve kovuşturmalara tabi tutuldukları da hepinizin malumudur. Bu nedenle özellikle Avrupalı dostlarımızın bu konuya sağduyulu yaklaşım göstermeleri ülkemizin iç hukukuna saygının gereği olduğu gibi devam eden soruşturmanın sonucunun sorumlu bir tavırla beklenmesi en büyük temennimizdir. Türkiye küresel çapta da insan haklarını savunmaktadır. Küresel krizlere baktığımızda Türkiye’nin duruşunun ne denli anlamlı olduğunu görüyoruz. Türkiye sadece kendi halkı için değil insanlık için de güvenli liman olmuştur.

 

ANKA

DAHA FAZLA HABER OKU