Almanya'da immünoloji alanında çalışan Türk asıllı evli doktorlar Uğur Şahin ve Özlem Türeci için 9 Kasım 2020'de bir çift Wikipedia sayfası açıldı. Bu durumla bir yıl önce karşılaşsaydınız ve onların şimdiye kadarki çalışmalarını takip ediyor olsaydınız, toplumsal bilinçteki herhangi bir atılımın, hayatlarının büyük kısmını adadıkları kanser tedavileriyle ilgili olduğu varsayımında bulunurdunuz. Fakat 2019'un sonundan bu yana çok şey değişti, sadece onlar ya da şirketleri Biontech için değil.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
İnsanlık tarihinde bir dönüm noktasını tetiklediği için itibar gören hemen herkesin durumunda genelde olduğu gibi, bu hafta Birleşik Krallık'ta (BK) kullanım onayı alan Pfizer/Biontech Kovid-19 aşısının başarısını sadece iki kişiye yüklemek de aşırıya kaçan bir basitleştirme olabilir. Türeci ve Şahin, bir cevap bulunana kadar kendilerini laboratuvara kilitleyen bir çift cesur bilim insanı olmakla kalmıyor; onlar aynı zamanda beraber çalıştıkları binden fazla kişilik ekiple yüzlerce yıllık bilimsel düşünceyi ilerleten firmanın da kurucu ortakları.
Bununla birlikte çift, bugünlerde hepimizin yaşadığı pandeminin bertaraf edilmesinde kendi rollerinin ne olabileceğini düşünen ilk isimler arasındaydı. 2020'nin başında çift kahvaltı ederken, Şahin'in The Lancet akademik tıp dergisinde Çin'de dolaşan gizemli virüse dair okuduğu makaleyi tartıştı. Virüsün gidişatına dair birkaç senaryoyu uzun uzadıya konuştuktan ve Vuhan'ın ulaşım bağlantılarını düşündükten sonra, şirketlerinin ve yaklaşık 500 çalışanlarının mesaisini ışık hızı operasyona, yani üç ay öncesine kadar bilimin habersiz olduğu virüs için aşı bulma yarışına yönlendirmeleri birkaç gün aldı. O esnada, Almanya'nın 83 milyonluk nüfusu içinde bildirilen 4 vaka vardı.
Şahin ekimde yaptıkları röportajda, verdiği tepkinin hızı karşısında şaşkına dönerek ona kahin olup olmadığını soran yerel bir gazeteye "Bilimsel yayınları okuyup bunların bizim işimiz için ne anlama geldiklerini düşünmekten keyif alıyorum" demişti.
Bu virüsün bir pandemiye dönüşeceği sonucuna vardım ve bu yüzden burada harekete geçme konusunda kendimizi sorumlu tuttuk çünkü aşı geliştirecek beceriye sahibiz.
2020'nin sonuna doğru ileri sararsak, şu anda çiftin o ocak sabahı öngördüğü en kötü senaryolardan birini yaşıyoruz. Bir yıl içinde 1,5 milyon insan öldü, dünya ekonomileri resesyona saplandı ve milyarlarca kişinin günlük hayatı sekteye uğradı. Artık normale dönme olasılığını sunan birkaç aşı adayı olsa da Biontech'in ürettiği ve Pfizer'in çoğaltıp dağıtımını üstleneceği bilim; tecrit, ekonomik yıkım, yaygın hastalık ve ölüm döneminin sona ermesi için gezegenin en büyük umutları arasında yer alıyor.
Bu sonuç hiçbir zaman kesin olmadı. Sars-CoV-2'ye karşı etkili bir çarenin bulunamaması, insanlık tarihinin bu bölümünün sonunu asla göremeyeceğimiz ve bunun yerine devamlı virüs tehdidiyle yaşamanın yolunu bulmak zorunda kalma olasılığı tümüyle devam ediyordu. Ancak Şahin ve Türeci, virüsü durdurmak için dünyada en iyi konumdaki kişilerden olduklarından emin olmakla kalmadı, aynı zamanda başarılı olacaklarına da inanıyorlardı.
Tıpkı aşılarında olduğu gibi, onları pandemiyi yenen güç çifti haline getiren en etkili araçlar olarak günümüze taşıyan yol da laboratuvarda geliştirilmiş olabilir. İkisinin de küçük dönemeçleri olsa da (söylentilere göre çocukken Türeci rahibe, Şahin de futbolcu olmayı düşünüyordu) çift, kendilerini tıp alanına atacaklarını bilerek güvenle büyüdü. Şahin doktorasını 1993'de tamamlayıp Saarland Üniversitesi Hastanesi'nin kanser servisinde çalıştı ve bugün, ölümcül hastalara onlara yardım etmek için daha fazlasının yapılamayacağını söyleme deneyiminin işindeki motivasyonu olduğunu aktarıyor. Tıp fakültesinde okuyan Türeci'yle de orada tanışarak romantik ve entelektüel bir birliktelik başlattılar. Bu birlikteliği en iyi özetleyebilecek olay, çiftin sabahı laboratuvarda geçirip yeminlerini etmek için hızlıca evlendirme dairesine gittiği ve sonrasında da deneylerini kontrol etmek için laboratuvara döndüğü düğün günü.
Evliliklerinden bir yıl önce, antikor geliştirmeye dayalı kanser tedavileri üzerinde çalıştıkları, en sonunda da 1,3 milyar euroya (yaklaşık 12,3 milyar TL) sattıkları şirketleri Ganymed Pharmaceuticals'ı kurmuşlardı. Fakat onları hızla spot ışığının altına sıçratacak olan, kanser immünoterapilerine odaklanan startup Biontech'ti. Büyük ilaç devlerinden daha küçük olan firma, yine de binden fazla çalışanı ve geçen yıl HIV ve tüberküloz programları üzerinde çalışmak için firmaya on milyonlarca dolar teklif eden Bill ve Melinda Gates Vakfı gibi kurumlardan gelen fonlarla iftihar ediyor. Koronavirüs baş göstermeye başladığında firmanın boyutları ve ölçekleri, virüsle mücadele etmeyi düşünmek için doğru immünoterapi arka planına ve bir grip aşısı için halihazırda işbirliği yaptıkları Pfizer'le onların bunu piyasaya sürebileceğini bildikleri doğru bir ilişkiye sahip oldukları anlamına geliyordu.
Şimdiyse işin bilim kısmı geliyor. Firmaya Nobel kazandıracak bir atılım olma potansiyeli taşıyan şeyi fazlasıyla basitleştirirsek, aşıları Kovid'in RNA'sından (virüsün bir hücreyi ele geçirdiğinde farklı parçalarını yeniden üretmek için yararlandığı kullanım talimatı) küçük bir parça alıp onu virüsün geri kalanı sürece dahil olmadan vücuda enjekte ederek çalışıyor. Özellikle bu RNA zinciri, geçen yıl boyunca hafif distopik posterlerde ve haber metinlerinde tekrar tekrar gördüğünüz virüsün dış tarafındaki küçük yumrulu kancaları, yani sivri uçlu proteinleri oluşturmaktan sorumlu. Bu RNA parçasının tek başına enjekte edilmesiyle hasta, virüse değil de virüsün kendisini konak canlıya bağlamak için kullandığı protein kancalarına karşı bağışıklık tepkisi geliştirebiliyor. Sars-Cov-2'nin bir sonraki ortaya çıkışında sivri uçlu proteinler etkisiz hale getiriliyor (yani virüs onları bir şeyi kavramak ve çoğalmak için kullanamıyor) ve enfeksiyon döngüsü bozulmuş oluyor.
Çift pandemiye karşı potansiyel bir tedavi sunmuş olmakla birlikte, ilaç endüstrisine yönelik belli bir görüş için de çözümü temsil ediyor olabilir. İlaçları fiyatlandırmak söz konusu olduğunda kamuoyunda kötü imajları olan büyük şirketler isimlerini projelere koymaya başlayınca, pandeminin yarattığı dehşetin çaresiz hükümetlerden olabildiğince fazla para koparmak için kullanılacağına dair endişeler büyüdü. Ancak Şahin ve Türeci, halkın büyük ilaç şirketlerindeki para babaları tasavvurundan daha uzak olamazdı. İkilinin genç kızlarıyla birlikte nispeten alçakgönüllü bir hayat yaşadığı söyleniyor. İşe bisikletle gidiyorlar ve rahat bir şekilde kot pantolonla tişört giyiyorlar. Şahin, iyi şans için taktığı söylenen mavi mücevherli deri kolyesiyle olan duygusal bağını koruyor.
Ancak bu, durumdan kâr etmedikleri anlamına gelmiyor. Biontech nispeten küçük bir firma olarak başlamış olsa da şu anda yaklaşık 16,6 milyar sterlin (yaklaşık 175 milyar TL) değerinde. Yani Almanya'nın saygın ulusal havayolu şirketi Lufthansa'nın neredeyse 4 katı. Çift şu anda ülkedeki en zengin 100 kişi arasında yer alıyor. Sadece bunu önemsediklerine dair pek bir belirti göstermiyorlar.
Şirketin iş ve reklam müdürü Sean Marett, BBC Radio 4'a "Şahin'in banka hesabına muhtemelen 9 aydır bakmadığını düşünüyorum" dedi.
Bu bilimsel titizlik, merak, ne olabileceğinin hayalini kurup sonra da bunu uygulamaya koymak. Onları harekete geçiren bu.
Bu arada çift de virüse karşı savaşmak için motivasyonlarının basit olduğunu söylüyor: İşleri bu. The Times'a verdiği demeçte Türeci, bağışıklık sistemine dair bilgilerinin virüsle mücadeleye katkıda bulunmayı onlar için "görev" haline getirdiğini belirtti. Çalışmalarının karşı karşıya olduğu uluslararası baskı sorulduğunda Şahin, Wiesbadener Kurier'e şunları söyledi:
İlaç şirketleri olarak her zaman büyük sorumluluğumuz var. Geliştirdiğiniz ilacın tek bir hasta için mi yoksa çok daha büyük bir grup için mi tasarlandığı önemli değil. İşe odaklanmanız gerekir. Günlük hayatımızda bununla boğuşma şansımız yok.
Kendilerini modern tıbbın çehreleri olarak ilgi odağında bulmanın yanı sıra, aynı zamanda genelde zor olan sembol konumuna da taşındılar: Onların durumunda bu, çok kültürlü bir toplumun faydalarını temsil etmek oldu. Şahin, Almanya'nın savaş sonrası ekonomik patlaması esnasında hizmet vermek için geçici olarak çalışmaya davet edilen Gastarbeiter ya da misafir işçi neslinin parçası olarak Ford fabrikasında çalışan babasıyla birlikte 4 yaşındayken Türkiye'nin İskenderun şehrinden geldi. Türeci'nin babası da Türk bir göçmendi; bir Katolik hastanesinde çalışan, Batı Almanya doğumlu kızını ameliyatlara götüren bir doktordu. Bazıları için Almanya'da ve genel olarak Batı'da göçmen karşıtı fikirlerin arttığı bu dönemde onların hikayesi, çoğu zaman günah keçisi ilan edilen toplulukların inanılmaz katkısına işaret ediyor. Diğerleri içinse bu argüman hem acı hem de tatlı: Toplumun dışladığı ırksal ve etnik grupların kabul edilebilir olmasının tek yolunun istisnai olmak olduğunu gösteriyor.
Bununla birlikte, çalışmalarının potansiyel etkisi yadsınamaz. Aşıları çok yakında bilimin, ekonominin ve bürokrasinin genelde kişisel olmayan dünyalarından son derece kişisel bir dünyaya geçecek. Bu, insanların ebeveynlerine sarılabileceği, arkadaşlarının barlarda buluşabileceği ve hastane çalışanlarının tünelin sonundaki ışığı görebileceği anlamına gelecek. Ocakta aşıları, laboratuvardaki bir fikirdi. Bir yıldan kısa bir süre sonraysa küresel ölçekte insanlara umut veriyor.
* Vincent Wood'un makalesinin tasarımdan kaynaklanan nedenlerle kısalttığımız başlığının tamamı şöyledir: Uğur Şahin ve Özlem Türeci: Kanser tedavisi çalışmasına ara verip Kovid'le savaşan pandemi güç çifti
independent.co.uk/independentpremium
Independent Türkçe için çeviren: Ata Türkoğlu
© The Independent