ABD ordusu Trump'ın seçim kampanyasının yarattığı karmaşanın ortasında kaldı

Amerika ülkenin yakın tarihindeki en önemli seçimiyle karşı karşıya, işte bu önemin nedeni

ABD Başkanı Trump'ın çatışmalarda ölen askerler için "beceriksizler ve enayiler" dediği iddiası büyük tartışma yarattı (Reuters)

Başka herhangi bir ABD başkanının ülkesine hizmet ederken hayatını kaybeden silahlı kuvvetler mensuplarıyla "beceriksizler" ve "enayiler" diye alay etmesi hayret edilecek derecede şaşırtıcı olurdu. Öte yandan başka hiçbir Amerikan başkanı Donald Trump gibi olmadı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu nedenle, Trump'ın Fransa ziyareti sırasında bir Amerikan askeri mezarlığına gidip saygılarını sunmayı reddederken sarf ettiği bu hakaretamiz ifadelerle ilgili Beyaz Saray'ın reddettiği haberler, her şeyin ötesinde bir boyun eğişle karşılandı. Gelen kınamalar bıkkınlık içeriyordu. Amerikan Irak ve Afganistan Gazileri derneğinden Paul Rieckhoff'un sorduğu gibi "Buna gerçekten şaşıran var mı?"

Trump ve ordu arasındaki hoşlanmama hali, başkanlığının başlarında onlara duyduğu büyük hayranlık nedeniyle özellikle göze çarpıyor. Trump orduya abartılı övgüler yöneltiyor ve yönetiminde üst düzey konumlara eski komutanları atıyordu. Gelgelelim bu kişilerin Trump'ın politikalarından, davranışlarından ve ahlaki değerlerinden kısa sürede ümidi kesmesiyle ilişkiler bozuldu.

Ekim 2017 itibarıyla üç generalin (James Mattis, John Kelly ve HR McMaster) aralarında aynı anda ülke dışında olmamak için bir anlaşma yaptığına dair söylentiler vardı. En azından birinin, başkanın savruk eylemlerini kontrol etmek için ülkede kalmasına karar vermişlerdi.

Ama sonrasında komutanlar birer birer pes edip görevlerini bıraktı. Vietnam savaşı sırasında askere alınmaktan kemiğinde çıkıntı olduğunu iddia ederek kaçan Trump, tweetleri üzerinden savaşlarda tehlikeyle karşı karşıya kalan ve ulusa hizmet eden erkek ve kadınları aşağılamaya başladı. Marjinal sağcı sivil milisler giderek daha fazla onun "ordusu" olmaya başladı. Asker gibi giyinmeyi seven ve üyelerinin bir kısmının özel kuvvetlerde çalıştıkları yönünde gerçek dışı açıklamalar yapan Walter Mitty'ler (hayali bir karakter, ç.n.) olduğu silahlı gruplar.

Diğer yandan, şu anda ortada sadece bozulmuş bir ilişkiden fazlası var. ABD ülkenin yakın tarihindeki en önemli seçimle karşı karşıyayken, silahlı kuvvetlerin oynayabileceği rol çok önemli hale geldi. Anketlerde geride kalan başkan, görünüşe göre seçimlere hile karıştırıldığını öne sürerek yenilgiyi reddetmek için zemin hazırlıyor. Beyaz Saray sözcüsü Kayleigh McEnany Trump'ın sonucu kabul edeceğini doğrulamayı reddetti.

Trump'ın posta yoluyla oy verme işlemine sürekli saldırması, Cumhuriyetçi Parti bağışçısı olan yeni posta hizmetleri müdürü Louis DeJoy'un rolü ve Başkanın teşvik ettiği yasa dışı kanun infazcılarının seçim merkezlerinde insanlara gözdağı verme olasılığının son derece gerçekçi olması nedeniyle, seçimde baskı yaşanabileceğine dair ciddi endişeler var. Bu silahlı gruplar Siyahların Hayatı Değerlidir protestolarına karşı durmaya başladıkça haberlerde giderek daha fazla yer almaya başladı.

Joe Biden'ın Trump'ın "seçimi çalma" girişimi olması durumunda ordunun müdahale edeceğinden emin olduğunu söylemesiyle beraber, olağanüstü zamanlar olağanüstü senaryo olasılıklarının önünü açmış durumda. Demokrat aday, The Daily Show'dan Trevor Noah'ya "Sizi temin ederim, Beyaz Saray'dan hızla gönderirken ona eşlik edeceklerine kesinlikle eminin" dedi.

ABD silahlı kuvvetleri üzerine kapsamlı bilgi birikimleriyle tanınan iki emekli asker, Yarbay John Nagi ve Yarbay Paul Yingling, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley'e şu ifadeleri içeren bir açık mektup yazdı:

Eğer Donald Trump anayasal döneminin sonunda görevi bırakmayı reddederse Birleşik Devletler ordusu onu zorla uzaklaştırmalıdır ve siz bu emri vermelisiniz.

Temsilciler Meclisi Silahlı Kuvvetler Komitesi'nin iki üyesinden gelen konuyla ilgili sorulara cevaben bir açıklama kaleme alan Orgeneral Milley, şunları kaydetti:

Seçimlerin herhangi bir kısmıyla ilgili bir anlaşmazlık çıkması halinde yasa gereği anlaşmazlıkları çözmesi gereken merciler ABD mahkemeleri ve ABD Kongresi'dir, silahlı kuvvetler değil... ABD ordusunu sürecin parçası olarak görmüyorum.

Milley, "ABD ordusunun siyaset dışında kalması ilkesini" benimsediğini belirtti. Öte yandan orgeneral çoktan siyasete bulaşmış durumda. Federal güvenlik güçleri, Trump bir kilisenin önünde elinde İncil'le fotoğraf çektirebilsin diye Beyaz Saray önündeki barışçıl protestoculara karşı göz yaşartıcı gaz ve cop kullanırken o da savaş üniformasıyla görüntü verdi. Gelen yaygın eleştirilerin ardından Milley, verdiği görüntünün bir "hata" olduğunu ve "ordunun iç siyasete müdahil olduğu algısı yarattığını" söyleyerek özür diledi.

Genelkurmay başkanlığında Orgeneral Milley'nin selefi olan Oramiral Mike Mullen, güvenlik güçlerinin göstericilere karşı kullanılmasından dolayı üzüntü duyduğunu açıkladı. "Yurttaşlar olarak polis vahşeti sorunu ve Afrikalı Amerikalı topluma yönelik süreklileşmiş adaletsizlikle en önde mücadele etmeliyiz. Yurttaşlar olarak barış içinde toplanma ve sesini duyurma hakkını, hatta yasal yükümlülüğünü desteklemeli ve savunmalıyız. Bunlar birbirini dışlayan arayışlar değil" dedi.

Ve bu arayışların ikisi de ordumuzun, yani muvazzaf askerlerin veya Ulusal Muhafızların açıkça saldırgan şekilde kullanılmasıyla kolaylaşmayacak veya daha güvenli hale gelmeyecek.

Diğer üst düzey subaylar, Trump'ı bölünme ve çatışmayı körükleyerek kasıtlı olarak istikrarsızlık yaratmakla suçladı.
 


Afganistan'da komutanlık yapan General John Allen, Foreign Affair dergisinde şunları yazdı:

Birleşik Devletler'in bağnazlığa sürüklenişi 1 Haziran 2020'de başlamış olabilir. Bu tarihi hatırlayın. Amerika deneyimi için sonun başlangıcına işaret ediyor olabilir. Barışçıl protestocuların birinci anayasa değişikliğindeki haklarından yoksun bırakılması yetmiyormuş gibi bu fotoğraf çekme imkanı bu suistimali din örtüsüyle meşrulaştırmaya çalıştı.

General Mattis de, Trump'ın benimsediği değerlerin demokrasiye değil totalitar bir devlete ait olduğunu iddia etti. Ulusun tehlike altında olduğu vurgusuyla Mattis, ABD güçlerine 1944'te Normandiya kıyılarına çıkartma yapmaya hazırlanırlarken gönderilen iletiyi hatırlattı. The Atlantic dergisinde şunları yazdı:

Nazilerin bizi yok etmek için sloganı... 'böl ve fethet' idi. Biz Amerikalıların cevabıysa 'Birlikten kuvvet doğar'. Bu krizin üstesinden gelmek için, siyasetimizden daha iyi olduğumuza güvenerek bu birliği yeniden sağlamalıyız.

"Koltukta oturup anayasamızı alay konusu yapanları reddetmeli ve onlardan hesap sormalıyız... Donald Trump hayatımda gördüğüm Amerikan halkını birleştirmeye çalışmayan ilk başkan, deniyormuş gibi bile yapmıyor. Üç yıllık bu bilinçli çabanın sonuçlarına tanıklık ediyoruz" diye de ekledi.

Usame bin Ladin'in öldürüldüğü operasyonun sorumlusu olan Deniz Komandoları'ndan (Navy Seals - ABD Donanması'nda özel bir kuvvet - ç.n.) Amiral William McRaven, silah arkadaşlarını seslerini yükselttikleri için tebrik etti. "Hepimiz sağ ellerimizi kaldırıp Birleşik Devletler Anayasası üzerine yemin ediyoruz. Yeminimiz Birleşik Devletler başkanına değil. Anayasa'ya" dedi. Bir yandan da güvenlik güçlerinin "Birleşik Devletler başkanı fotoğraf çektirme fırsatı bulsun diye barışçıl Amerikalı yurttaşlara müdahale etmesinin hiçbir şekilde ahlaklı olmadığını" vurguladı.

O dönemde Beyaz Saray Genel Sekreteri olan General John Kelly, Trump'ın çatışmada öldürülen askerler hakkında "beceriksizler" ve "enayiler" diye konuştuğu iddia edilen Fransa ziyaretinde başkanla birlikteydi. Kelly üç yıl önce Arlington Ulusal Mezarlığı'na yaptığı ziyarette de Trump'a eşlik etmiş, Afganistan'da öldürülen oğlu Teğmen Robert Kelly'ye saygılarını sunmak için durmuştu. Kafası karışmış Trump'ın generale oğluyla ilgili şunu söylediği ifade edilmişti: "Anlamıyorum, bunların onlar için ne anlamı vardı?"

Kelly de protestolar esnasındaki şiddet kullanımını kınadı. Dostları ve ordudaki eski silah arkadaşları, onun da Trump'ın hayatlarını feda eden askerlere dönük ifadeleriyle ilgili olarak kayda geçecek şekilde açıkça konuşması konusunda ısrar ediyor.

Eski komutanların Trump'ı ifşa etmek ve onun karşısında durmak için ellerinden geleni yapması yönünde çağrılar sürüyor. Peki sonra ne olacak? Birçok övgü alan ödüllü romancı Don Winslow, bu hafta "Sayın Orgeneral Mattis ve General Kelly. Vatan yahut Trump. Vakit geldi. Seçiminizi yapmalısınız" diye tweet attı.

Yetkililer, "başkanlarını korumak için" binlerce Trump destekçisi silahlı milisin seçim zamanında Washington'a gelmesini beklediklerini ve şiddetli çatışma ihtimalinin bariz olduğunu söylüyor.

Trump daha önce de protestolar esnasında yaptığı gibi yine silahlı kuvvetlerin konuşlandırılması çağrısında bulunabilir. Eski bir ordu subayı olan Savunma Bakanı Mark Esper, haziranda görevdeki üst düzey subayların görüşlerini yansıtarak silahlı kuvvetlerin sivil protestolarda kullanılmaması gerektiğini duyurmuş ve 82. Hava İndirme Tümeni askerlerinin Washington'daki kışlalarına dönmesini emretmişti.

Öte yandan Esper, Beyaz Saray'a gitmeye zorlanmasının ardından kararını değiştirmişti ve bu geri adım işini bir süreliğine daha elinde tutmasını sağlamış olabilir. Başkan ileride birlikleri harekete geçirmek istediğinde emirlerinin uygulanmasını talep edecektir.

Amerikan ordusu, hoşlansa da hoşlanmasa da, büyük ihtimalle bu en önemli seçimde yaşanması beklenen karmaşanın ortasında kalacak.

 

 

* Kim Sengupta'nın makalesinin tasarımdan kaynaklanan nedenlerle kısalttığımız başlığının tamamı şöyledir: ABD ordusu, hoşlansa da hoşlanmasa da, Trump'ın yeniden seçilme kampanyasının yarattığı karmaşanın ortasında kaldı

independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Şafak Küçüksezer

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU