Biat et, itaat et, rahat et; olmaz olsun böyle rahat!

Yazar, düşünür Lütfü Oflaz Independent Türkçe için yazdı

"Her zulüm döneminin direnişçisi Lütfü Oflaz" belgeselinden bir kare / Görsel: 24 TV

Geçmişteki günlerden biriydi.

Telefonum çaldı, arayan ülkenin lideriydi.

Hal hatır sorma faslından sonra sadede gelmişti.

“Sizinle yakın zamanda baş başa görüşmek isterim” demişti.

Sonuçta ortaklaşa kararlaştırdığımız bir mekanda bu baş başa görüşme gerçekleşmişti.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Karşılıklı hal hatır sorma faslının ardından ülkenin lideri, “Dünyanın gelmiş geçmiş en acımasız imparatorlarından olan Cengiz Han hakkında bir rivayet vardır” diyerek onun hakkındaki rivayeti anlatmaya girişmişti.

Bire bir onun cümleleriyle anlatamasam da anlattığı rivayetin özeti şöyleydi.

“Günlerden bir gün Cengiz Han’ın yakınındakiler, bir bilge adamı kendisine şikayet ederler. ‘Bu adam her gittiği yerde sizi çok ağır tenkit edip yerden yere vuruyor’ derler. Ardından bu bilge adamın Cengiz Han hakkında yaptığı ağır tenkitleri bir bir sıralarlar. Sonra da ‘Emredin, bu adamı derhal yok edelim’ diyerek Cengiz Han’dan izin isterler. Cengiz Han, ‘Benim gibi dünya alemi korkudan tir tir titreten bir hükümdarı böylesine korkusuzca tenkit edip yerden yere vuran bu adamı merak ettim. Onu huzuruma getirin’ diye emreder. Bir süre sonra bu bilge adamı Cengiz Han’ın huzuruna getirirler. Cengiz Han, ‘Her gittiğin yerde beni tenkit edip yerden yere vuruyormuşsun, doğru mu’ diye sorar. Bilge adam hiç korkmadan ‘Doğrudur’ cevabını verir. Cengiz Han, ‘Benim hakkımda şöyle diyormuşsun, böyle diyormuşsun’ diyerek bilge adamın kendisi hakkında yaptığı çok ağır tenkitleri bir bir sıralayıp ‘Bunları yaptığın doğru mu’ diye yeniden sorar. Bilge adam yine korkusuzca ‘Hakkınızda yaptığım tenkitleri size eksik anlatmışlar. Ben sizin hakkınızda bunlardan çok daha ağır tenkitler yapıyorum’ diye karşılık verir. Ardından da Cengiz Han’ın kendisi hakkında vereceği ölüm kararını beklemeye başlar. Ancak Cengiz Han, bilge adamın yanına gidip elini dostça onun omuzuna koyar. ‘Sen benim aradığım adamsın’ der. ‘Doğru bildiklerini kelleyi koltuğa alıp korkusuzca söyleyecek senin gibi bir adama benim de her liderin de ihtiyacı var’ diye ilave eder.”

Ülkenin lideri Tayyip Erdoğan bunu anlattıktan sonra, “Doğru bildiklerini kelleyi koltuğa alıp korkusuzca söyleyen Cengiz Han’ın o bilgesi benim için sizsiniz. Siz benim gönlümdeki bilgesiniz” demişti.

Sözlerine “Astığı astık kestiği kestik darbe dönemleri de dahil her dönemde, doğru bildiklerinizi çok ağır bedeller ödeme pahasına da olsa korkusuzca yazıp söylediniz” diyerek devam etmişti.

Ve “Sizin yazılarınızda bana yaptığınız tenkitleri ilk okuduğumda sinirleniyorum, kızıyorum. Ama sonra ‘Ülkenin vicdanı olan böyle bir adama her liderin ihtiyacı var’ diye düşünüyorum” diyerek sözlerini neticelendirmişti.

Şimdi bu anımı niye mi anlattım?

Şunun için anlattım.

Malumunuz bugünlerde ana muhalefettekilerin başını çektiği muhalifler, iktidarın seçimle devrilmezse 27 Mayıs’taki gibi darbeyle devrileceğini ima ediyorlar.

İktidar yöneticilerinin sonunun Adnan Menderes ve bakanları gibi idam edilmek olacağından dem vuruyorlar.

İktidardakiler ise, darbeye kalkışacaklara 15 Temmuz darbesine kalkışanlardan çok daha ağır bedeller ödeteceklerini söylüyorlar.

“Boğazın suları serin ve derin olur” vari tehditlerle, darbeye kalkışacakları serin ve derin sulara gömeceklerini belirtiyorlar.

Bazı iktidar yanlıları ise, darbe yanlısı olabilecek komşularını belirlediklerini, darbeye kalkışılması durumunda onları topluca öldüreceklerini söyleyip yazıyorlar.

Ülke böylesine birbirinin kanına susamış iki düşman kabileye bölünmüş bulunuyor.

İki düşman kabileye bölünmüş ülkede savaş tamtamları çalınıyor.

Ve böylesi bir ortamda iktidar yanlılarından da muhalefet yanlılarından da bana mesajlar yollanıp çağrılar yapılıyor.

“Ya bizdensin ya onlardansın” deniliyor.

“Bi taraf olursan bertaraf olursun” deniliyor.

Benden ya iktidarın yandaşı ya muhalefetin yandaşı olmam isteniyor.

Benden böyle olmamı isteyenlerin beni hiç tanımadıkları belli.

İşte yukarıdaki anımı bunun için anlattım ki, iktidar ve muhalefet yandaşları iyi tanısınlar beni. 

Bilsinler ki ben doğrunun, gerçeğin yandaşıyım.

Vicdanın, adaletin yandaşıyım.

Böyle geldim böyle gideceğim.

Cengiz Han’ın bilgesi gibi gerçekleri, doğruları söyleyip yazmak uğruna her türlü bedeli ödemeyi tercih edeceğim.

Nitekim bu tercihim yüzünden hapislere atılmak, işkence görmek, linç edilmek, çok uzun süreler işsiz bıraktırılmak, dışlanmak, yapayalnızlığa mahkum olmak gibi çok ağır bedeller ödedim.

Ama yine de gerçekleri, doğruları korkusuzca yazıp söylemekten hiç vazgeçmedim.

Ben ne iktidarın ne de muhalefetin yandaşı olabilirim.

İktidarın doğru yaptıklarına doğru derim, yanlış yaptıklarına yanlış derim.

Muhalefetin doğrularına doğru derim, yanlışlarına yanlış derim.

Ben iktidara da, muhalefete de biat edecek biri değilim.

Ülkedeki iki düşman kabileden birinin hatırına diğerine sövecek biri değilim.

Hiçbir güç odağına itaat edecek biri değilim.

Biat edeyim, itaat edeyim, rahat edeyim diyebilecek biri değilim.

Biat edip, itaat edip, rahat etmektense rahatsız olmayı tercih ederim.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU