Koronavirüsün acımasız yayılımı, Çin hükümetinin hastalığın başlangıcını gizlemesi ve ülkeyi eleştirenlere göre böylelikle salgının yıkıcı insani ve ekonomik maliyetlere dünya genelinde yayılmasına izin vermesi nedeniyle tazminat ödemesi gerektiği yönündeki çağrılarla birlikte gerçekleşti.
Şu anda Pekin'e karşı Avrupa ve ABD'deki özel şirket gruplarından Missouri ve Mississippi gibi eyaletlere kadar farklı kişi ya da kurumlarca açılmış yaklaşık 10 dava bulunuyor. Muhtemelen başka davaların da açılacağı yönünde haberler var.
Bir dizi ülkede yapılan kamuoyu yoklamaları pandemi için Çin hükümetini suçlayan ve bir çeşit tazminat talep eden insanlar olduğunu gösteriyor. Yakın tarihli bir ankete göre Birleşik Krallık'ta, katılımcıların yüzde 71'i Britanya hükümetinin Çin hükümetine karşı yasal eyleme geçmesini istiyor. Eski bakanlar da dahil olmak üzere bir dizi muhafazakâr politikacı tarafından bu tür adımlar atılması ve Pekin'le ilişkilerin temel olarak gözden geçirilmesi yönünde çağrılar yapıldı.
Çin Komünist Partisi'ne yönelik iddialarda kabahatlilik sadece Wuhan'da virüsün başlamasıyla ilgili haberleri bastırmak ve muhbirlere zulmetmekte değil, aynı zamanda virüsün kurbanlarının sayısı hakkında halen süren hilelere başvurması ve virüsün Avrupa ve ABD kaynaklı olduğuna dair yanlış iddialarda bulunmasında da görülüyor.
Bununla birlikte herhangi bir başarıya ulaşabilecek bir hukuki süreç izlenip izlenmeyeceği tamamen başka bir mesele. Ayrıca Pekin'in uluslararası bir mahkeme tarafından verilen bir kararı kabul edip etmeyeceği de şüpheli. Çin, Haziran 2016'da Uluslararası Hukukun Teşviki hakkında bir Deklarasyon imzalamış fakat bir ay sonra Güney Çin Denizi'nde toprak anlaşmazlığına dair önemli bir vakayı Filipinler'e karşı kaybettiğinde kararı basitçe görmezden gelmişti. Eski üst düzey bir Çinli diplomat bunu “bir kağıt parçasından başka bir şey değil” diyerek göz ardı etmişti ve gerçekten de kararın uygulanmasını sağlamak için askeri harekat dışında hiçbir yol yoktu.
Çin aleyhinde açılan Kovid-19'la bağlantılı davaların altısı ABD'de. Missouri'den Cumhuriyetçi Senatör Josh Hawley, Çin'in kovuşturmaya karşı egemenlik dokunulmazlığını ortadan kaldırmak ve Pekin'in hastalığı ele alış şekillerini soruşturacak ve Çin hükümetinden bir tazminat alınmasını sağlayacak bir görev gücü oluşturmak için Koronavirüs Kurbanları için Adalet Yasası'nı tanıttı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bu Amerikan kayıpları ve dış ülkelerin sorumluluğuna dair ilk hamle değil. 2016'da ABD Kongresi Terörizm Sponsorlarına Karşı Adalet Yasası'nı kabul etmiş, ABD mahkemelerinin 11 Eylül kurbanlarının Suudi Arabistan aleyhindeki ve Krallık'ın saldırılarda oynadığı iddia edilen role ilişkin sivil davalarını ele alabilmesinin önünü açmıştı.2017 Mart'ında bin 500 yaralı ve 11 Eylül kurbanlarının 850 aile üyesi Suudi Arabistan Krallığı'na karşı ülkenin saldırıları daha önceden bildiğine ve bazı yetkililerinin teröristlere maddi destek ve kaynak sağladığına dair bir dava açtı.Mart 2018'de ABD'li bir yargıç Suudi Arabistan'ın davayı reddetme girişimini reddetmişti.Ülke hava korsanlarıyla herhangi bir bağlantısı olduğu yönündeki iddiaları her daim reddetti.
Koronavirüsle ilgili davaların önündeki engel 1976 tarihli Yabancı Egemenlik Muafiyetleri Yasası uyarınca yabancı hükümetlerin Amerikan mahkemelerinin alacağı yasal eylemlerden muaf olması prensibi; yasalaştırılan prensibe göre egemen devletler, diğer ülkelerin mahkemelerinde dava edilemez. Hukukçular bir pandeminin yarattığı kasıtlı zararı kanıtlamanın özellikle zor olduğunu söylüyor.
Dış İlişkiler Konseyi'nin uluslararası hukuk ve güvenlik hukuku alanında kıdemli üyelerinden ve Dışişleri Bakanlığı'nın eski hukuk danışmanlarından biri John B. Bellinger III, Kovid-19'a dair toplu davaların ABD'de gerçekleşen ticari suçlara odaklandığı için Egemenlik Muafiyetleri Yasası'nı atlattığı yönündeki iddiaları inceledi. Bellinger şu sonuca vardı: “Çin'in ABD'de kasten yanlış eylemlerde bulunduğuna veya Kovid-19'un Çin'in ABD'deki ticari faaliyetlerinden kaynaklandığına dair bir kanıt bulunmadığı için bu argümanlar muhtemelen başarısız olacaktır.”
Çin hükümeti uluslararası antlaşmaları ihlal ettiği için tazminat cezasına çarptırılabilir mi? Indiana Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde Profesör ve hukuk ve bulaşıcı hastalıklar konusunda yetkili bir isim olan David Fidler “19. yüzyıl'a kadar bulaşıcı hastalıkların uluslararası yayılımını ele alan hiçbir anlaşmada diğer ülkelerde gerçekleşen hasar için tazminat ödenmesini gerektiren herhangi bir kural bulunmuyor. Bu konudaki en güncel anlaşma olan Uluslararası Sağlık Tüzüğü (International Health Regulations, IHR: 2005) bu konuda herhangi bir hüküm içermiyor" ifadelerini kullandı.
Ulus devletler bulaşıcı hastalıklarda devlet sorumluluğu üzerinde hukuğun işletilmesine geleneksel olarak uzak duruyor çünkü, Fidler'a göre, anlaşma şartlarını sağlamak "bilimsel ve kamu sağlığına dair zorlu sorular içeriyor ve zor siyasi hesaplamalar gerektiriyor."
Geçmişte birden fazla ülkede pandemiler ortaya çıkmıştı.Fidler örneğin 1918-19 yıllarındaki yıkıcı grip salgınının kaynağı belirsiz olsa da ABD'nin potansiyel menşe ülkeler listesinde olduğuna dikkat çekiyor. Bir başka ölümcül grip salgını olan H1N1 virüsü de 2009'da, ilk kez ABD'de tespit edilmişti. Fidler, “Bu gerçeklik devletler arasında hastalık bildirimine dair konuları dava etmemek yönünde ortak bir çıkar yaratıyor" diyor.
Çin'in Dünya Sağlık Örgütü'nü (DSÖ) Kovid-19 hakkında bilgilendirmeyi geciktirerek IHR yükümlülüklerini ihlal ettiği yönünde iddialar da yapılmıştı. Fidler bu konuda "Fakat, bildiğim kadarıyla, hiçbir devlet Çin'in IHR yükümlülüklerini ihlal ettiği yönünde bir iddiada bulunmadı.Herhangi bir hükümetin bunu yapabileceğini de tahmin etmiyorum... Devletler bir gün işlerin tamamen tersine dönebileceğini anlıyor” ifadelerini kullandı.
DSÖ ve Genel Direktör Tedros Adhanom Ghebreyesus öncülüğündeki mevcut üst düzey yönetimin çoğunluğu Çin'i kriz konusunda eleştirmemek için olağanüstü çaba sarf etti. Ve bu tutumu değiştirip Pekin'in hastalığı zamanında bildirmediğini söylemesi pek olası değil.
Ayrıca pek çok ülkede bunu bireysel olarak yapan siyasetçiler olmasına rağmen hiçbir hükümetin Çin'e karşı resmi bir şikayette bulunmadığı da doğrudur. Britanya kabinesinin 4 eski bakanı (Damian Green, Iain Duncan Smith, David Davis ve Owen Patterson) ve Muhafazakar Parti'den 11 diğer parlamenter “Çin'in uluslararası antlaşmalara uymaması nedeniyle kurallara dayalı sisteme verdiği hasar... Bu ihmal, hastalığın küresel sağlık ve ekonomi açısından olağanüstü ciddi sonuçlarla dünyaya yayılmasına neden oldu. (Salgının) Birleşik Krallık'a (BK) maliyeti ... 350 milyar sterlin'den (yaklaşık 3 trilyon TL) fazla olabilir” ifadelerinin yer aldığı bir mektup kaleme aldı. Mektup, düşünce kuruluşu Henry Jackson Topluluğu tarafından hazırlanan ve Britanya ve diğer devletlerin Çin'in tazminat ödemesini sağlaması gerektiğini savunan bir raporla bağlantılıydı.
Britanya'daki muhafazakâr politikacı ve yorumcuların Pekin'e karşı mevcut antipatilerinde fazlasıyla şahin davranmaları ironiktir. Sırasıyla David Cameron, Theresa May ve şimdi de Boris Johnson yönetimindeki Muhafazakar hükümetler, ticari ilişkileri için büyük bir hevesle Çin'e kur yapmış ve birçok farklı vakada yaptıkları ihlalleri görmezden gelmişti. Bu Brexit'ten sonraki umutsuz ekonomik ilişkiler arayışında özellikle fark edildi.
Bunun en yeni örneği ABD'nin ve Avustralya dahil diğer müttefiklerin muhalefetine rağmen Huawei'nin BK'nin 5G ağına girmesine izin vermek. Pekin konuya dair tartışmalar sırasında Çin telekomünikasyon devinin yasaklanmasının ticari sonuçlar doğuracağını açıkça belirtmişti.
Batı Avrupa devletleri (eleştirmenler tarafından Pekin'in gelişmekte olan ülkelerdeki ticari ve askeri hegemonyasını yaymak ve borç bağımlılığı yaratmak olarak görülen) Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi'ne katılmayı reddetmiş olsa da, Birleşik Krallık buna heyecanla katılmıştı.
Cameron, Kuşak ve Yol Girişimi'nde Britanya hükümetinin de desteklediği 1 milyar dolarlık (yaklaşık 7 milyar TL) bir özel hisse yönetiyor.Philip Hammond Maliye Bakanı'yken Pekin'e yaptığı bir ziyarette “Bu yıl ilk Kemer ve Yol forumunda Birleşik Krallık'ı temsil ettiğim için kendimi ayrıcalıklı hissediyorum ve tartışacağımız şeylerden biri, Kemer ve Yol programının amaçlarının gerçekleştirilmesinde daha yakın bir işbirliği fırsatıdır" ifadelerini kullanmıştı.
May, Wuhan'ı ziyaret ettiğinde Çin'le Brexit sonrası ticari ilişkiler sağlanması çabası karşısında Çin'den kaynaklanacak bir pandemi riski bile göz ardı mı edilmişti? O günlerde başbakan olan May gezisi kapsamında Pekin ve Şangay'a da gitmişti. Fakat South China Morning Post bu ziyareti “Wuhan'ın May'in güzergahına dahil edilmesi şaşırtıcı görünüyor. Şehir nadiren yabancı ziyaretçilerin bir durağı olmuştu" ifadeleriyle haberleştirmişti.
Wuhan hızla önemli bir teknolojik merkez haline geliyordu. Ancak meyve hayvan pazarlarıyla ilgili endişeler de vardı. Birleşik Krallık Ulusal Güvenlik Stratejisi, salgınların “birinci öncelikli risk” olduğu uyarısında bulunmasına ve SARS epidemisinin muhtemelen yarasalardan ve misk kedilerinden kaynaklandığı bilgisine sahip olmasına rağmen ne May'in ne de ona eşlik eden tıp doktoru ve Ticaret Sekreteri Liam Fox'un hayvan pazarları konusuna değindiğine dair bir kanıt bulunuyor.
Pekin için asıl endişe kaynağı ABD yönetiminin ne yapacağıdır. Kendisini büyük bir krizin içerisinde ilk defa bulmayan ABD Başkanı Donald Trump, Pekin'i pandemi konusunda hem suçladı, hem de durumu ele alışından övgüyle bahsetti.
Ancak paramparça bir ekonomiyle ve koronavirüs salgınıyla nasıl başa çıktığına dair gittikçe daha fazla eleştiri arasında bir seçimle karşı karşıya kaldığında ABD Başkanı sorumluluğu dış bir “düşmana” atıp Çin'i anlaşma yükümlülüklerini ihlal etmekle resmen suçlamak adımını atabilir.
ABD yönetimi Çin'i koronavirüsün kaynağı olarak tanımlayacak bir BM Güvenlik Konseyi kararı istiyor. Pekin, Güvenlik Konseyi'nin böyle bir yetkisi olmadığını iddia ediyor. Böyle bir karar Çin ve Rusya tarafından elbette veto edilebilir, ama şimdi konu masaya yatırılmış durumda ve ABD delegasyonu pes etmeye niyetli görünmüyor.
Bu esnada Washington finansal varlıklarını ve Çin devlet şirketlerinin varlıklarını dondurarak belirli Çin Komünist Partisi liderlerine ve onların ortaklarına yönelik yaptırımlar uygulayabilir. Bu tip cezalandırıcı eylemler Rusya'dan İran ve Venezuela'ya kadar bir dizi ülkeye karşı kullanılmıştı.
Cumhuriyetçi Arkansas Senatörü Tom Cotton Kongre'nin “uluslararası endişelere neden olan bir halk sağlığı acil durumunu kasıtlı olarak gizlemek ya da çarpıtmak” yönünde hareket eden yetkililere yaptırım uygulanmasına izin verecek bir yasa teklifinde bulundu.
Yasa, dünya genelinde insan hakları ihlali veya yolsuzlukla suçlanan bireylerin cezalandırılması için ifşacı bir avukatın Rus hapishanesinde ölmesinin ardından tasarlanan Küresel Magnitsky Yasası model alınarak hazırlandı.
Kongre, Senatör Hawley'in Çin'e karşı yasal eyleme geçilmesi yönündeki yasasını kabul ederse ne olacak? Birçok hukukçu ve siyasi analist Terörizm Sponsorlarına Karşı Adalet Yasası'nın o sırada uygulanamaz olduğunu söylemiş ve hem Suudi Arabistan'dan siyasi ve ekonomik misillemenin gelebileceği hem de Birleşik Krallık'la stratejik ilişkilerin bozulmasına yol açabileceğine dair uyarmıştı. Ne var ki mevzubahis misilleme henüz hayata geçmiş değil.
https://www.independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: Noyan Öztürk
© The Independent