Gazze'de ateşkes: Ya sonra?

Gülru Gezer Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

19 Ocak itibarıyla İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes yürürlüğe girdi.

Gazzeliler dünyanın güçlü ordularından birine karşı büyük bir direniş gösterdiler.

İsrail ise, Gazze'yi yerle bir etmenin dışında açıkladığı hedeflere ulaşamadı.

Temennim ateşkese riayet edilmesi, Gazze'nin yaralarının sarılması ve iki devletli çözüm konusunda kapsamlı müzakerelerin başlaması. 

Ancak gerçekçi olmak gerekirse, ateşkes zemini son derece kırılgan.

Netanyahu hükümetinden gelen ve savaşın sürebileceğine işaret eden açıklamalar da ateşkesin her an çökebileceğine işaret ediyor.

İsrail-Hizbullah ateşkesinin de defalarca ihlal edildiğini, İsrail Savunma Kuvvetleri'nin Lübnan topraklarından hala çekilmediğini dikkate aldığımızda, Netanyahu hükümetinin Gazze ateşkesine riayet etme ihtimalinin düşük olduğu görülüyor. 

19'unda İlk rehine/tutuklu takası sorunsuz gerçekleşti, insani yardım TIR'ları Gazze'ye girmeye başladı. Anlaşmaya göre günlük olarak 600 TIR'ın, 1,8 milyon insanın yüksek seviyede gıda sorunu çektiği, Gazze'ye girmesi söz konusu ancak BM'den yapılan açıklamalarda BM ve diğer uluslararası yardım kuruluşlarının günlük olarak 600 TIR'ın Gazze'ye ulaştırılması kapasitesine sahip olmadıkları, bu nedenle ticari geçişlere de müsaade edilmesi gerektiği vurgulanıyor.

BM ayrıca insani yardımın tüm ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasının altyapının tahrip edilmesi nedeniyle mümkün olmadığına da dikkat çekiyor. Dolayısıyla tarafların anlaşmaya uymalarının dışında birçok başka sınama da mevcut. 


7 Ekim 2023-19 Ocak 2025 bilançosu

Savaşın yarattığı fiziki yıkıma baktığımızda 50 milyon tonluk enkazın patlatılarak 21 yılda anca temizlenebileceği söyleniyor. Her 10 binadan 9'u tahrip olmuş vaziyette.

Okullar, hastaneler, ibadethaneler, tarihi yapılar, kısaca insanların geçmişi ve geleceği, umutları yerle bir oldu.

Gazze'nin yeniden imarı için BM 18,8 milyar ABD dolara ihtiyaç olduğunu söylüyor. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Savaş boyunca yaklaşık 2,2 milyon Gazzelinin 2 milyonu yerlerinden edildi. Bazıları birkaç defa yer değiştirmek durumunda kaldı.

Aylarca insanlar aç, susuz ve kanalizasyonsuz çadırlara mahkûm edildi.  

Resmi rakamlara göre Gazze'ye yönelik uygulanan soykırımda 46binden fazla insan savaşta hayatını kaybetti. Bunların yüzde 70'i kadın ve çocuk.

Yapılan bağımsız araştırmalarda ise yaşamını yitirenlerin sayısının çok daha yüksek olduğu belirtiliyor.

Yaklaşık 19 bin çocuk ebeveynsiz kaldı. Dünyadaki savaşlarda uzuvlarını kaybeden çocuklar açısından Gazze birinci sırada yer alıyor.

Çocukların ve erişkinlerin yaşadıkları psikolojik travmanın nasıl aşılacağı ise başlı başlına büyük bir sınama. 

Gazze'nin yerle bir olan ekonomisi ise sadece 2024'te yüzde 86 oranında daraldı.

Ekonominin 2022 yılındaki seviyesine dönmesinin 350 yıl sürebileceğini söylüyor Dünya Bankası.


Kalıcı barış için iki devletli çözüm

Gazze'nin yaralarını sarabilmesi için sadece ateşkese değil, kalıcı barışa ihtiyaç var.

Bunun da tek yolu iki devletli bir çözümle mümkün.

Filistin toplumunun haklarının teslim edilmediği bir senaryoda Ortadoğu'ya ve dünyaya barışın gelmediğini defaatle gördük.

Yakın geçmişte Ortadoğu'ya barış getireceği belirtilen İbrahim Anlaşmaları'nın Filistin'e rağmen gerçekleştirilmesi Filistin sorununun çözülmeden bölgeye kalıcı istikrarın da gelmeyeceğini net bir şekilde ortaya koydu. 

Savaşla birlikte artık dünya Filistinlilerin onlarca yıldır yaşadığı zulmü biliyor.

Savaş boyunca Batı'nın farklı şehirlerinde Filistin yanlısı gösteriler düzenleyerek yönetimlerinden İsrail'e yönelik politikalarını gözden geçirmelerini talep ettiler.

Halihazırda Filistin Devleti'ni tanıyan ülkelerin sayısı 148'e çıktı.

İsrail'i tanıyan ülkelerin sayısı ise 164.

Her ne kadar bağlayıcı olmasa da BM Genel Kurulu'nda Filistin Devleti'nin tanınması yönünde Türkiye'nin de eşsunucu olduğu önemli karar tasarıları kabul edildi.

Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail Devleti'ne yönelik soykırım davası açıldı, Uluslararası Ceza Mahkemesi ise Binyamin Netanyahu hakkında tutuklama kararı aldı. 

Tüm bunların İsrail nazarında bir değeri ve yaptırımı olmayabilir, ancak İsrail'in dünyada diplomatik olarak tecrit edildiği ve bir daha tekerrür etmemesi gereken Holokost'un arkasına sığınamayacağı da bir gerçek. 

Bundan sonra tüm dünyanın yapması gereken Filistin davası lehine oluşan bu dip dalgayı destekleyerek iki devletli çözüm için var gücüyle çalışmasıdır.

Burada en büyük görev ise aralarında Türkiye'nin de bulunduğu bölge ülkelerine düşmektedir.

Suudi Arabistan başta olmak üzere, Arap ülkeleri Filistin davasına rağmen İsrail'le normalleşme yoluna gitmemeli, Netanyahu Hükümeti'nin yaptıkları unutulmamalıdır. 

Donald Trump'ın 20 Ocak itibarıyla yeniden Başkan seçilmesinin yarattığı belirsizliğe karşı uluslararası hukuka ve adalete sahip çıkan örgütlerin ve ülkelerin öncülüğünde 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin Devleti'nin kurulması olmazsa olmazdır.

Filistin'in güvenliği olmadan İsrail de güvende olmayacaktır. İsrail bugün Hamas ve Hizbullah gibi direniş örgütlerini bitirse yerlerine İsrail'e karşı direnecek başka örgütler çıkacaktır. 

"ABD'den başka hiçbir ülke İsrail'i dizginleyemez" anlayışıyla ABD'nin ne yapacağını bekleyerek sorunun çözülmeyeceği kesindir. 

Netanyahu hem iç dinamikler hem de dışarıdan gelen baskılar nedeniyle daha da sıkışmış vaziyettedir.

Jerusalem Post'ta geçen günlerde yayımlanan bir ankette halkın yüzde 73'ünün barış istediği belirtiliyordu.

Netanyahu savaşı sürdürmemesi halinde kendi siyasi sonunun geleceğinin farkındadır.

Ancak savaşı sürdürmesi halinde de kendi çöküşüne engel olamayacaktır. 

Eğer ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmeden İsrail yeniden Gazze'ye ve hatta Batı Şeria'ya bomba yağdırırsa aylardır İsrail'e karşı direnen Filistinlilerin verdiği mücadeleyi boşa çıkarmış olacak ve İsrail'in başından bu yana uygulamaya çalıştığı Gazze'nin "insansızlaştırılması" politikasını tamamlamasına olanak sağlayacak.

Netanyahu'nun artık durdurulması şarttır.

İki devletli çözümden başka yol yoktur. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU