Küresel kriz adım adım tırmanıyor, nereye kadar?

Gülru Gezer Independent Türkçe için yazdı

İllüstrasyon: Jonathan McHugh

Sovyetler Birliği'nin çöküşünden bu yana dünya genelinde yaşanan çatışmaların büyük çoğunluğu Türkiye'ye mücavir bölgelerde meydana geldi.

Balkanlar'da mikro milliyetçiliğin ortaya çıkışı ve yaşanan savaşlar, Kafkaslar'da kemikleşmiş bazı sorunların sıcak çatışmaya dönüşmesi, I. Körfez kriziyle birlikte Ortadoğu'nun istikrarsızlığa sürüklenmesi, Arap baharı, Rusya'nın 2014'te Kırım'ı ilhakı, 2022'de ise Ukrayna'ya topyekûn savaş açması, son olarak da Gazze'de başlayan ve Ortadoğu'ya yayılan savaş Türkiye'nin son 30 yıldır etrafında cereyan eden gelişmelerin bazıları.

Bölgemizdeki gelişmelere ilaveten farklı coğrafyalarda da çatışmalar, iç savaşlar yaşandı ancak günümüzde ilk defa gerilimin küresel bir boyuta evrildiğine şahit oluyoruz. 

Son birkaç hafta içerisinde yaşanan önemli gelişmeleri özetlediğimizde tablo daha net ortaya çıkıyor:

1) Bir önceki yazımda da belirttiğim üzere, Trump'ın savaşları bitirme sözüne binaen hem Ukrayna cephesinde hem de Ortadoğu'da hareketlilik arttı. Ukrayna savaşında taraflar olası müzakereler öncesinde pozisyonlarını kuvvetlendirmek amacıyla karşılıklı saldırıları yoğunlaştırdı. 

Ortadoğu'da ise, Trump'ın seçilmesi Netanyahu hükümetini cesaretlendirdi, İsrailli Başbakan savaşın artık bitmesi gerektiği sinyallerini veren Savunma Bakanı Yoav Gallant'ı görevden aldı ve yerine çok daha aşırıcı düşüncelere sahip Dışişleri eski Bakanı Israel Katz'ı getirdi.

ABD ve Avrupa Birliği (AB) özellikle Hizbullah ve İsrail arasında bir ateşkes için yoğun çabası var. Bugün (26 Kasım) Netanyahu'nun güvenlik kabinesini toplayarak ateşkes konusunda bir karar alması bekleniyor. Netanyahu'nun Trump gelmeden önce Biden Yönetimi'ni de mükafatlandıracak şekilde bir tutum benimsemesi olası gözükmüyor. 


2) AB, Çin'in Rusya'ya askeri yardım yapıyor olması nedeniyle ilk defa Pekin'e yönelik yaptırım uygulamayı değerlendirdiğini açıkladı.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell AB üyesi ülkelere "şimdi Çinli şirketlerle iş yapma yasakları, mal varlıklarının dondurulması ve seyahat yasakları da dahil olmak üzere tüm araçları değerlendirmeliyiz" telkininde bulundu. 


3) Ukrayna savaşının başından bu yana Rusya ile Kuzey Kore arasındaki ilişkiler ayrı bir boyut kazandı. Önce Dışişleri ve Savunma Bakanları düzeyinde karşılıklı ziyaretler gerçekleşti, bilahare Kim Yong-un Moskova'yı ziyaret etti, son olarak da yazın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 24 yıl aradan sonra Pyongyang'e gitti. İki ülke arasında savunma iş birliğini de içeren kapsamlı bir anlaşma imzalandı. 

Savunma iş birliği çerçevesinde anlaşma karşılıklı askeri yardımın ana hatlarını belirleyerek, her iki ülkenin de saldırıya uğramaları halinde birbirlerine acil askeri yardım sağlamalarını öngörüyor. 

Bu anlaşma doğrultusunda Kuzey Kore Ukrayna cephesinde savaşmak üzere 10 bine yakın askerini Rusya'ya gönderdi. Söz konusu adım Beyaz Saray ve Pentagon tarafından teyit edildi. Uluslararası basında Kuzey Kore askerlerinin Ukrayna topraklarında da görüldüğü iddia edildi.

 
4) Ukrayna cephesinde yaşanan belki en kritik gelişme geçtiğimiz hafta Biden Yönetimi'nin ABD tarafından Ukrayna'ya verilen ATACM'S füzelerinin Rus topraklarını hedef almasına izin vermesi oldu. Vaşington'un bu kararında Kuzey Kore askerlerinin cepheye gönderilmesinin etkili olduğu belirtiliyor. 

Kararın hemen ardından ABD, İtalya, Macaristan, İspanya ve Yunanistan, Rusya'dan gelecek büyük bir saldırı beklentisiyle Ukrayna'nın başkenti Kiev'deki temsilciliklerini geçici olarak kapatması da ayrıca ilginç bir gelişmeydi. 

Rusya yanıt olarak, revize ettiği nükleer doktrinini Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in imzalamasıyla yürürlüğe soktu ve akabinde Ukrayna'nın Dinyeper şehrini ilk kez savaş koşullarında denediği orta menzilli hipersonik balistik füze "Oreşkin"le vurdu.

Putin ulusa seslendi ve özetle "Her duruma hazırız. Eğer birileri hala bundan şüphe ediyorsa, etmemeli. Her zaman bir yanıt olacaktır" dedi.

Putin, bir sonraki gün Savunma Bakanlığı yöneticileri ve Rus savunma sanayi temsilcileriyle yaptığı toplantıda ise, Oreşkin'in testlerinin devam edeceği ve seri üretime geçilerek Stratejik Füze Kuvvetleri Komutanlığı'nın envanterine sokulacağı mesajını verdi. 

Rusya Stratejik Füze Kuvvetleri Başkomutanı Sergey Karakayev yaptığı açıklamada, daha da ileriye giderek, Oreşkin'in belirlenen görev ve mesafeye bağlı olarak Avrupa çapındaki hedefleri vurabileceğini açıkladı.

Rus kanallarında (esasında savaşın başından bu yana sık sık gördüğümüz) Avrupa'yı hedef alan haritalar yayımlandı. 


5) ABD'den sonra Birleşik Krallık (BK) ve Fransa da Ukrayna'ya tedarik ettikleri füzelerin Rus topraklarında kullanılmasına yeşil ışık yaktı.


6) Geçen hafta Avrupa'da ilginç gelişmeler yaşandı, Finlandiya ile Almanya arasındaki su altı iletişim kabloları hasar gördü, bu durum Litvanya ile İsveç arasındaki iletişimi de etkiledi. Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius sabotaja işaret etti. 

BK'nın Ukrayna'ya verdiği "Storm Shadow" füzeleri hakkındaki kararı sonrasında BK'daki ABD üslerinin yakınlarında ve üzerlerinde aidiyeti belli olmayan dronlar belirdi. Hatta Alman Bild gazetesi Hamburg limanını ziyaret eden "HMS Queen Elizabeth" gemisinin de kimliği belli olmayan dronlarla takip edildiğini yazdı.

İngiliz The Sunday Telegraph gazetesi Putin'in düzenleyeceği siber saldırılarla BK'nın enerji altyapısını hedef alabileceğini ve ülkeyi elektriksiz bırakabileceğine işaret etti. 

İskandinav ülkelerinin bazılarında ise halka broşürler dağıtılarak savaş halinde nasıl hareket etmeleri gerektiği yönünde bilgilendirmede bulunuldu. 


7) Öte yandan, hafta sonu İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi, Almanya, BK ve Fransa ile Avusturya'nın başkenti Viyana'da bölgesel ve uluslararası gelişmeler başta olmak üzere nükleer müzakerelerin yeniden başlaması amacıyla görüşmelerin yapılacağını duyurdu. 

2 yıl aradan sonra gerçekleşecek söz konusu müzakerelerin İsrail ile İran arasında doğrudan bir savaşın çıkmasını engellemek ve Trump yeniden Beyaz Saray'a geldiğinde İran'ı hedef almasını da bertaraf etmek amacıyla gerçekleşiyor olması hayli muhtemel. 


8) Avrupa'da gerginlik had safhaya çıkmışken Kore yarımadasında da Kuzey Kore ile Güney Kore arasındaki tansiyon daha da yükseldi. Kuzey Kore lideri Kim bir süredir orduya her an savaşa hazır olmaları mesajını verirken, diğer yandan balistik füze denemelerini ilgili BM Güvenlik Konseyi kararlarına ve yapılan her türlü ikaza rağmen sürdürüyor.  

Kuzey Kore'nin Rusya'ya asker yollamasının ardından, AB Yüksek Temsilcisi Borrell Güney Kore'yle iş birliğinin artırılması ihtiyacının ortaya çıktığına işaret etti. 

Geçen cuma günü ise, Güney Kore Ulusal Güvenlik Direktörü Shin Wonsik, Kuzey Kore'nin Rusya'ya asker göndermesine karşılık Moskova'nın Pyongyang'e hava savunma sistemleri tedarik ettiğini yazdı. 

Putin de Güney Kore'nin Ukrayna'ya askeri yardımda bulunmaya devam etmesi halinde bunun sonuçlarının ağır olacağı yönündeki çağrısını yineledi. 
 


Dünyada silahlanma rekor seviyesinde

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) tarafından geçtiğimiz ilkbaharda yayınlanan ve devletlerin askeri harcamalarını içeren rapor dünya genelinde ülkelerin savunma harcamalarını kayda değer oranda artırdığını gösteriyor. 

Rapora göre dünya genelindeki toplam savunma harcaması 2023'te, bir önceki yıla göre yüzde 6,8 artarak 2 trilyon 443 milyar dolarla tüm zamanların en yüksek seviyesine çıktı. Artış oranı ise, 2009'dan beri görülen en yüksek oran oldu.

Birinci sırada 916 milyar dolar harcamayla ABD, ikinci sırada 296 milyar dolarla Çin, üçüncü sırada ise 109 milyar dolar harcamayla Rusya yer aldı. 

2023 yılında 31 NATO ülkesi toplamda 1 trilyon 341 milyar dolarlık harcamayla dünya genelinde toplam harcamanın yüzde 55'ini tek başına üstlendi.

Tüm bu tabloya bakıldığında içinde bulunduğumuz küresel krizin nasıl çıktığını görmek mümkündür. 

Ancak, ülkeler hızla silahlanırken, çatışmalar tüm şiddetiyle devam ederken dahi barış için her zaman bir umut vardır. 

NATO'nun yeni Genel Sekreteri Mark Rutte bugün Türkiye'ye ziyaret etti. Rutte hafta sonu Florida'da seçilmiş Başkan Donald Trump'la bir araya geldi. Dün akşam ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Putin telefonda görüştü. 

Dünya genelinde yaşanan gerilimin geri döndürülemez bir noktaya gelmeden evvel azaltılması için diplomasiye ağırlık vermenin tam zamanı, aksi takdirde Rusya'nın blöf yapmadığına ve kendi çıkarlarını korumak için her türlü yolu deneyeceğine şahit olabiliriz. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU