Bu makalede, enerji dönüşümünün ne olduğunu ve Türkiye için ne anlama geldiğini ele almaya çalışacağım.
Bunu yaparken de Şili ve Brezilya'nın gösterdiği başarı örneklerinden yola çıkacağım.
Enerji dönüşümü en basit tanımıyla, fosil yakıtlar gibi geleneksel enerji kaynaklarından yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarına (güneş, rüzgar, hidroelektrik gibi) geçiş sürecidir.
Bu süreç, çevreyi korumak, karbon emisyonlarını azaltmak ve enerji güvenliğini artırmak demek.
Enerji dönüşümü derin sosyal değişimleri gerektiriyor
Enerji dönüşümü, yalnızca teknik ve ekonomik bir süreç değil, aynı zamanda toplumun farklı kesimlerini etkileyen derin sosyal değişimleri de içeren bir süreç.
Bu nedenle, enerji dönüşümünün sosyal boyutuna da dikkat edilmesi, uzun vadeli başarı elde etmek için önemli oluyor.
Bu makalede Türkiye'nin hangi noktada olduğunu ve neler yapması gerektiğini ortaya koyarken, özellikle Brezilya ve ve Şili'nin deneyimlerinden yola çıkmak istiyorum.
Peki neden Türkiye'yi Brezilya ve Şili gibi iki ülke ile kıyaslıyorum da Avrupa ülkeleri veya Amerika ile kıyaslamıyorum?
Önce işin bu yönünü açıklayayım.
Türkiye, Brezilya ve Şili gibi gelişmekte olan bir ekonomiye sahip.
Bu ülkeler, enerji dönüşümünü gerçekleştirirken benzer ekonomik zorluklar ve engellerle (örneğin, yatırım finansmanı, altyapı eksiklikleri) karşı karşıya kalıyor.
Avrupa ülkeleri ve ABD, daha gelişmiş ekonomilere sahip oldukları için, enerji dönüşümüne ayırabilecekleri kaynaklar ve teknolojik altyapıları çok daha güçlü.
İkincisi Brezilya ve Şili, gelişmekte olan ülkeler arasında enerji dönüşümünde dikkat çekici başarılar elde etti. Bu ülkelerin izlediği politikalar ve stratejiler, Türkiye için uygulanabilir ve örnek alınabilir nitelikte.
Dolayısıyla Türkiye'yi bu ülkelerle kıyaslama, Türkiye'nin enerji dönüşümünde izlemesi gereken yol haritası hakkında daha somut ve gerçekçi bir perspektif sunabilir diye düşündüm.
Üçüncüsü Brezilya, Şili ve Türkiye gibi ülkeler, yenilenebilir enerji kaynaklarını (hidroelektrik, rüzgar, güneş) artırmaya çalışırken, aynı zamanda hâlâ fosil yakıtlara bağımlı.
Gelişmiş ülkeler, enerji altyapılarını yenilemek ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş yapmak için daha fazla kaynak ve teknolojiye sahip olduklarından, bu ülkelerin dönüşüm süreçleri Türkiye'nin süreçlerinden farklı ilerliyor.
Son olarak şunu belirtebilirim:
Gelişmekte olan ülkelerde, enerji dönüşümünün sosyal etkileri (örneğin, iş gücü kaymaları, enerji maliyetlerindeki artışlar) daha belirgin olabilir.
Brezilya ve Şili gibi ülkeler, Türkiye gibi, enerji dönüşümünün sosyal boyutunu yönetme gerekliliğiyle karşı karşıya.
Bu nedenle, sosyal politikaların geliştirilmesi ve adil geçişin sağlanması konusunda benzer zorlukları paylaşıyorlar.
Şimdi gelelim 2024 Enerji Dönüşüm Endeksi'ne (ETI).
Türkiye'nin ilk 20'de yer almadığı bu endekste, Brezilya ve Şili, Latin Amerika'nın enerji dönüşümünde lider olarak öne çıktı.
Latin Amerika ve Karayipler, son 10 yılda enerji dönüşümünde en yavaş büyümeyi gösterse de, bu iki ülke dünya genelinde ilk 20'de yer almayı başardı.
Brezilya, hidroelektrik, biyoyakıtlar, güneş ve rüzgar enerjisine yaptığı yatırımlar sayesinde, yenilenebilir enerji kapasitesini artırdı ve adil bir geçişi sağlamak için kapsayıcı politikalara odaklandı.
Şili ise güneş ve rüzgar enerjisinde önemli ilerlemeler kaydederek, 2050 yılına kadar yüzde 70 yenilenebilir enerji tüketimi hedefi belirledi.
Ancak, genel olarak Güney Amerika yenilenebilir enerji yatırımlarındaki düşüş ve artan enerji maliyetleri gibi zorluklarla karşı karşıya kalıyor.
Bu zorlukların aşılması için geliştirilmiş altyapı ve bölgesel iş birliği büyük önem taşıyor.
Küresel ölçekte ise; eşitlik, güvenlik ve sürdürülebilirlik dengesini sağlamak hâlâ büyük sıkıntı olarak duruyor ve yatırımlar büyük ölçüde gelişmiş ekonomilere odaklanıyor.
Ancak tüm bu dezavantajlara rağmen Brezilya ve Şili, bölgedeki enerji dönüşüm çabalarını hızlandırmak konusunda ders alınacak adımlar atıyor.
Brezilya'nın deneyimi: Adil geçiş ve sosyal güvenlik
Brezilya, enerji dönüşüm sürecinde toplumsal etkileri dikkate alan bir yaklaşım benimsedi.
Ülke, enerji sektörü çalışanlarının yeniden eğitimi ve istihdamın korunması gibi konularda aktif politikalar geliştirdi.
Bu çerçevede şunlar yapıldı:
- İş gücünün yeniden eğitimi: Brezilya, fosil yakıtlara dayalı işlerde çalışanları, yenilenebilir enerji sektöründe yer alabilecek şekilde yeniden eğitmeye yönelik programlar başlattı. Örneğin, kömür madenciliği gibi zayıflayan sektörlerdeki iş gücünü, güneş ve rüzgar enerjisi gibi büyüyen sektörlerde istihdam edebilmek için mesleki eğitim programları oluşturdu.
Örneğin SENAI (Ulusal Endüstriyel Öğrenim Hizmeti-Serviço Nacional de Aprendizagem Industrial), Brezilya'da endüstriyel sektörde eğitim ve mesleki gelişim sağlayan bir kurum. Bu kurumun Güneş Enerjisi Teknisyenliği Kursunda katılımcılar, güneş enerjisi sistemlerinin tasarımı, kurulumu ve bakımı konularında eğitim alıyorlar. Bu kurs, hem teorik bilgi hem de pratik uygulama içeriyor.
- Toplumsal güvenlik ağları: Brezilya, enerji dönüşümünden olumsuz etkilenebilecek toplum kesimlerine yönelik sosyal güvenlik ağlarını güçlendiriyor. Mesela ne yapıyor? Örneğin; işsizlik maaşları, sosyal yardımlar ve sağlık hizmetlerine erişim gibi destekler sağlıyor. Böylece bu süreçte geçişin daha adil olmasını sağlıyor.
Türkiye'nin durumu: Sosyal boyutun güçlendirilmesi gerekliliği
Türkiye, yenilenebilir enerji sektöründe önemli adımlar atıyor ancak enerji dönüşümünün sosyal boyutunu gözden kaçırıyor. Bu nedenle Türkiye'nin bu konuya daha fazla odaklanması gerekiyor.
Bu adımlar şunlar olabilir:
- İş gücünün geleceği: Türkiye'de enerji dönüşümü, kömür ve doğalgaz gibi fosil yakıtlara dayalı sektörlerde çalışanlar için iş kaybı riskini beraberinde getirebilir. Bu nedenle, bu işçilerin yenilenebilir enerji sektörlerinde çalışabilmesi için yeniden eğitim programlarına ihtiyaç var. Örneğin, rüzgar enerjisi teknikerliği veya güneş enerjisi montajı gibi alanlarda mesleki eğitimlerin yaygınlaştırılması, geçiş sürecinin daha adil olmasını sağlayacaktır.
- Adil geçiş fonları: Türkiye, enerji dönüşümünün sosyal etkilerini dengelemek amacıyla adil geçiş fonları oluşturabilir. Bu fonlar, enerji dönüşümünden olumsuz etkilenebilecek bölgelerde altyapı yatırımları, yeni iş fırsatları yaratılması ve toplumsal kalkınma projelerine finansman sağlamak için kullanılabilir.
Örneğin Şili, kömür enerjisini aşamalı olarak devreden çıkarmak için 2019 yılında bir strateji başlattı. Bu stratejinin bir parçası olarak, Adil Geçiş İçin Yerel Kalkınma Planları (Planes de Desarrollo Territorial para la Transición Justa) adlı program devreye alındı. Bu program, kömür santrallerinin kapatılmasından etkilenecek bölgelerde ekonomik çeşitliliği ve sosyal kalkınmayı desteklemek için finansman sağlıyor.
Bu fonlar, kömür madenciliği bölgelerinde yeni ekonomik faaliyetlerin teşvik edilmesi ve istihdam yaratılması amacıyla kullanılmaktadır.
Örneğin, yenilenebilir enerji projeleri, turizm, tarım gibi farklı sektörlerde yeni iş olanakları yaratmak için bu fonlar kullanılıyor.
Ayrıca kömür santrallerinin kapatılmasıyla işlerini kaybetme riski taşıyan işçiler için mesleki eğitim programları finanse ediliyor bu fonlarla. Bu programlar, işçilerin yenilenebilir enerji, inşaat ve hizmet sektörleri gibi alanlara geçiş yapmalarını sağlamak üzere tasarlanmış.
- Toplumsal katılım ve şeffaflık: Enerji dönüşüm sürecine toplumun geniş kesimlerinin katılımı sağlanmalı ve karar alma süreçleri şeffaf hale getirilmelidir. Brezilya'da olduğu gibi, yerel topluluklar ve işçi sendikalarıyla yakın iş birliği, Türkiye'de de enerji dönüşümünün toplumsal kabulünü artırabilir.
Karşılaştırmalı analiz ve veriler
- İş gücü etkileri: Türkiye'de kömür madenciliği ve termik santral çalışanlarının toplam iş gücündeki payı, enerji dönüşümünden doğrudan etkilenecek bir grubu oluşturur. Bu kesimin yeniden eğitilmesi, istihdamın korunması açısından kritik olacaktır. Örneğin, Türkiye'deki kömür sektörü, yaklaşık 40.000 kişiyi istihdam etmektedir. Bu işçilerin yenilenebilir enerji sektörüne geçişi, işsizlik oranlarını minimize edebilir.
- Yatırım gereklilikleri: Brezilya, enerji dönüşümüne yılda milyarlarca dolar yatırım yaparken, Türkiye'nin de benzer şekilde enerji dönüşümüne yönelik yatırımlarını artırması ve bu yatırımları sosyal politikalarla desteklemesi gerekiyor. Türkiye'nin mevcut enerji dönüşüm yatırımları, büyük ölçüde teknik altyapıya odaklanmış durumda, ancak sosyal boyutun daha fazla entegre edilmesi gerekiyor.
Sonuç:
Enerji dönüşümünün sosyal boyutu, özellikle enerji sektöründe çalışanlar ve geçimlerini fosil yakıt sektörlerinden sağlayan kesim için büyük önem taşıyor.
Brezilya'nın bu alanda attığı adımlar, Türkiye için örnek teşkil edebilir.
Türkiye, enerji dönüşüm sürecini sadece teknik ve ekonomik bir mesele olarak değil, aynı zamanda toplumsal refah ve adalet açısından da ele alarak, daha sürdürülebilir ve kapsayıcı bir dönüşüm gerçekleştirebilir.
Bu da uzun vadede enerji güvenliği, sosyal denge ve ekonomik istikrar için faydalı olacaktır.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish