Hakan Fidan'ın Çin'i rahatsız eden sözleri: Peki bundan sonra ne olacak?

Dr. Nurettin Akçay Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Çin ziyareti belki de son yıllardaki en önemli dış gezilerden biri oldu.

Başından sonuna kadar ziyaretin her anı gelecek açısından önemli ipuçları verdi.

Hakan Fidan ve yanındaki heyet Pekin'de Çin'in en önemli üç figürüyle görüşürken, Fidan ve Çinli yetkililer ile yapılan görüşmelerde pek çok konu tüm detaylarıyla konuşulup tartışıldı.

Gündeme gelen konuların hepsi ayrı ayrı önem arzederken; özellikle Filistin meselesi, Uygur sorunu, ticaret açığı, Kalkınma Yolu projesine Çin'in desteği ve iki ülkenin güvenlik konularında yakın iş birliği içerisinde olacaklarını ifade etmesi en dikkat çekici gündem maddeleriydi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Uygur meselesinde Türk tarafı geleneksel çizgisini bozmadı ve "Tek Çin Politikası" olan bağlılıklarını dile getirip Çin'in toprak bütünlüğüne duydukları saygıyı özellikle vurguladılar.

Fidan ayrıca Türk topraklarında Çin'in aleyhine herhangi bir faaliyete izin verilmeyeceğini de söyleyerek, Çin'le ilgili uzun yıllardır benimsenen dış politikayı devam ettireceklerinin mesajını verdi. 

Pekin'deki temaslar ve konuşulanlar bir yana, gezinin en dikkat çekici bölümü Uygur bölgesine gerçekleştirilen ziyaret ve öncesinde yaşananlardı.

Fidan, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile basın toplantısında "Urumçi ve Kaşgar kadim Türk İslam şehirleridir" diyerek ve Urumçi'de Doğu Türkistan bayrağının renklerini temsil eden beyaz gömlek ile gök mavisi kravat takarak, Çin'e çok önemli mesajlar veriyordu.

Fidan'ın resmi görüşmelerde söyledikleri ve subliminal mesajlarını bir bütün olarak değerlendirdiğimizde verilmek istenen mesajı şu şekilde okuyabiliriz: Türkiye Çin ile ilişkilerini geliştirmek istiyor.

Çin'in toprak bütünlüğüne ve hassasiyetlerine de saygı duyuyor.

Yine Çin'le birçok bölgesel ve küresel konuda iş birliğine de hazır.

Ancak Çin de Türkiye'nin hassasiyetlerine dikkat etmek zorunda.

Çin, Uygurlara yönelik politikalarında daha dikkatli olmalı, Türkiye ile ticaretin daha dengeli seyretmesi için gerekli adımları atmalı.  

Çin'e verilen mesajın dışında, Hakan Fidan'ın Uygurlarla ilgili söz ve davranışları Türk Dış Politikasının ilerleyen dönemlerde bir değişim süreci geçirebileceğini gösteriyor.

Kesin konuşmuyorum ama Fidan'ın Pekin'de Çin yönetimini rahatsız edecek konulara girmesi, yakın gelecekte Türkiye'nin ABD ile daha yakın çalışabileceğinin işaretleri olabilir. 

Asıl konumuza gelirsek, Dışişleri Bakanı Fidan'ın "Urumçi ve Kaşgar Türk-İslam şehirleridir" sözleri Çin tarafında nasıl yankılandı?

Öncelikle bu sözler neredeyse hiçbir Çinli medya organında yer almadı. Konuyu tartışan kimse olmadı.

Ancak düşünüldüğünde bu sözlerin rahatsızlık yaratması bekleniyordu.

Zira bu sözler Çin'in resmi söylemiyle birebir ters düşen ifadeler. Buna rağmen Çin tarafı konuyla ilgili tam bir sessizliğe bürünmüştü. 

Konunun gündeme gelmemesi nedeniyle, Türkiye-Çin ilişkilerinde uzman birkaç Çinliyle bu meseleyi konuşmak istedim.

Konuştuğum kişilerden ilk edindiğim izlenim Çin tarafının Sayın Fidan'ın sözlerinden oldukça rahatsız olduklarıydı.

İsim vermeden bazı Çinlilerin sözlerini aktarmak istiyorum size.

Bu konularda oldukça yetkin bir Çinli aynen şu ifadeleri kullandı:

Hakan Fidan sanırım dinsel ve kültürel bir vurgu yapmak istedi. Ancak şunu net olarak ifade edebilirim ki Çin tarafı bu ifadelerden hiç hoşlanmadı. Çin retoriğinde hem Urumçi hem de Kaşgar çok kültürlü şehirler olarak kabul edilir. Tek bir gelenek şehri değillerdir. Türkiye'nin bu tavrı Çin-Türkiye ilişkilerinin gelişmesinin önüne geçiyor ve buna inanan insanların sayısını azaltıyor. Mesela ben Çin'in Türkiye ile iş birliğini geliştirmesi gerektiğine inanan çok az insan arasındayım. Ancak bu sözler elimizi zayıflatıyor.


Türkiye konusunda Çin'in en önemli uzmanlarından olan bir akademisyen ise Hakan Fidan'ın sözlerini şu sözlerle değerlendiriyordu:

Sanırım Çin-Türkiye ilişkilerinin 'stratejik ortaklık' ya da 'kapsamlı stratejik ortaklık' değil de sadece 'stratejik işbirliği' ilişkisi olmasının ve Türkiye ile ilişkilerin Çin'in Ortadoğu ve Orta Asya ile ilişkilerinin en alt seviyesini oluşturmasının sebebi de bu. Türkiye diğer birçok Ortadoğu ve Orta Asya ülkesinden daha önemli olmasına rağmen, Ankara ile ilişkiler Çin'in Ortadoğu ve Orta Asya ülkeleriyle olan ilişkilerindeki en düşük seviyesidir. Ve Türk-Çin ilişkilerinin gelişmesinin önündeki en temel engel ne yazık ki Türk tarafının bu tutumu.


Görüldüğü üzere her ne kadar Çin tarafından Hakan Fidan'ın sözlerine yönelik bir açıklama olmasa da ciddi bir rahatsızlık uyandırdığı kesin.

Bundan sonra ne olur derseniz, o biraz muğlak ama Çin-Türkiye ilişkileri çok ciddi bir aşama kaydetmeden aynı doğrultuda devam eder.

Çinliler Sayın Fidan'ın sözlerinden dolayı Türkiye'ye olan temkinli tavrını devam ettirir diye düşünüyorum.

Sonuç olarak iyisiyle kötüsüyle çok önemli bir ziyaretin gerçekleştirildiğini düşünüyorum.

Uzun süre sonra bir Türk heyetinin Uygur bölgesine ziyaretine izin verilmesi, Çin'in Türkiye ile ilişkilerini bir üst aşamaya taşımayı istediğini gösteriyordu.

Hakan Fidan'ın Türkiye'nin hassasiyetlerini üstü kapalı bir şekilde de olsa dile getirmesi Çin'in ilerleyen zamanlarda bu konularda daha fazla dikkatli olmasını sağlayabilir.

Ancak Fidan'ın "Urumçi-Kaşgar" vurgusu ve renk tercihleri ne kadar doğruydu bilmiyorum.

Belli ki daha gitmeden tüm bunlara karar verilmişti. Muhtemelen kısa bir zaman diliminde Türk Dış Politikası'nda yeni bir yönelim olabilir.

Uzun sözün kısası, önümüzdeki süreçte Çin-Türkiye ilişkilerinde farklı gelişmeler olabileceğinin ipuçlarıyla dolu bir ziyarete tanıklık ettik diyebilirim. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU