Azerbaycan'ın kendi topraklarını Ermenistan işgalinden kurtarmak için yaptığı operasyonun son günü olan 10 Kasım 2020'de Aliyev, Putin ve Paşinyan'ın imzaladığı anlaşmayla sınırın ötesinde hazır bekleyen Rusya askeri güçleri Karabağ bölgesine yerleşmişti.
Anlaşmanın süresinin 5 sene olmasına rağmen, 16 Nisan'da Rusya askeri güçlerinin Azerbaycan topraklarını terk etmeye başladığı haber verildi.
1. Rus askeri güçlerinin Azerbaycan topraklarını terk etme kararı bekleniyor muydu?
10 Kasım 2020'de 1960 kişilik Rusya askeri birliklerinin "Barış Gücü" adı altında Azerbaycan topraklarına girerek dört bin kilometrekarelik alanı kendi kontrolüne alması şaşkınlığa neden olmuştu.
Her şeyden önce askeri birliklerin Karabağ'a yerleşmesi için ne Azerbaycan ne de Rusya parlamentolarının kararlarının olmamasından dolayı...
İş bununla bitmedi ve 10 maddelik anlaşmanın 9'uncu maddesi Ermenistan topraklarındaki Zengezur Koridoru üzerinde kontrolün Rusya İç İstihbarat Kurumu FSB'ye bağlı sınır kuvvetleri birimlerine verilmesiydi.
Yabancı ülke askeri birliklerinin savaştan zaferle çıkan bir ülkenin topraklarına yerleşmesi tartışmalara neden olurken, Zengezur Koridoru'yla ilgili Ermenistan'a yapılan baskılar gündemden düşmedi.
Rusya askeri birliklerinin Azerbaycan'da kalış süresi Kasım 2025 olarak öngörüldü ve bunun için gereken altyapının tamamı oluşturuldu.
Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev, Rus "Barış Gücü" askerlerinin çalışmalarından hep memnuniyet ifade ederken, 19 Eylül 2023'te Bakü'nün yaptığı 1 günlük teröre karşı mücadele operasyonu bölgedeki dengeleri tamamen değiştirdi ve 100 binin üzerindeki Ermeni kökenli insan Azerbaycan topraklarını terk ederek Ermenistan'ın yolunu tuttu.
Bu, durumun tamamen Azerbaycan lehine değişmesi demekti.
Çünkü Rus "Barış Gücü"nün kontrol ettiği bölgede sayıları 50'yi bulacak yaşlı Ermeni kökenli insan dışında hiçimse kalmamıştı.
İktidara gelişinin 2'nci yılında (15 Ekim 2023) İlham Aliyev, hem bölücü-terörist Ermenilerin kendilerine "başkent" olarak bellediği ve hem de Rus "Barış Gücü"nün aynı amaçla kullandığı Hankendi'nde göndere Azerbaycan bayrağını çekti.
Böylece 7 Temmuz 1923'te Kremlin'in bölgede oluşturduğu ve Bakü'ye karşı hep ayrılıkçı politikalar izlemiş Ermeni yapılanması da tarihe karışmış oldu.
Azerbaycan'ı terk etmiş Ermeni kökenli insanların durumu BM Uluslararası Mahkemesi'ne taşındı, süreç devam ediyor.
Azerbaycan'ın Karabağ bölgesinde sayısının 50 civarında olduğu söylenen insan kalınca Rus "Barış Gücü"nün durumu da daha ciddi biçimde tartışmaya açıldı.
Kuşkusuz, bu durum Azerbaycan ve Rusya devlet başkanları tarafından masaya yatırılmış ve anlaşma üzerine Rusya askeri güçleri Azerbaycan'ı terk etmeye başladı.
Bu kabilden süreçlerde şeffaflığın olmamasından dolayı Rus "Barış Gücü" askerlerinin Azerbaycan'ı terk etme nedeni olarak "artık o askerlerin koruyacağı birilerinin kalmamasından dolayı terk etme dışında da bir alternatifin olmadığı" kaybedilmektedir.
2. Yaklaşık 2 sene önce Azerbaycan'a karşı toprak iddialarından vazgeçen Ermenistan yönetimi Karabağ'ı da Azerbaycan toprağı olarak tanıdığını açıklamıştı. Birkaç gün önce ise Ermenistan sınırları içinde kalan 4 köy Azerbaycan'a iade edilirken, Başbakan Nikol Paşinyan "Rus askerleri olmadan da biz kendi sınırlarımızı barış içinde koruruz" dedi. Son 4 ayda Başbakan Paşinyan, ülkesinin Rusya'yla ilişkilerini minimize etme yönünde aşırı hızlı adımlar atıyor. Rus ordusunun Ermenistan'ı terk etmesi için ağustos sonuna kadar süre tanıdı. Bu gelişmeler ışığında Rusya'nın Güney Kafkasya'yı tamamen terk etme durumu mu ortaya çıkıyor?
Nikol Paşinyan'ın daha milletvekili ve hatta daha gazeteciyken ülkesini Rusya bağımlılığından kurtarma hayalinin olduğu biliniyor ve sokak devrimiyle iktidara geldiği Mayıs 2018'den bu yana bunu gerçekleştirmek için adımlar atıyor.
2022 yılı sonbaharından itibaren AB ve ABD'yle ilişkilerini sıkılaştıran Nikol Paşinyan'ın büyük destek gördüğü açık.
Bu bağlamda BDT Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nden ülkesini çıkarmak için dilekçe sunan Nikol Paşinyan 5 Nisan'da Brüksel'de ABD Dışişleri Bakanı Blinken ve AB üst düzey yetkilileriyle biraraya geldikten sonra kararlılığını daha da güçlendirdi.
Başta Vladimir Putin ve Sergey Lavrov olmak üzere, Rusya yöneticileri ve medya Paşinyan'ın bu adımlarını sadece tehdit etmekle yetinirken, Ermenistan içinde kendilerine bağımlı muhalif güçleri de Paşinyan'a karşı örgütleyemiyorlar.
AB, tarihinde ilk kez bir ülkeye (Ermenistan-Azerbaycan sınırına) askeri gözlemci heyeti gönderdi ve gelişmeleri her gün not etmekteyken Erivan, Avrupa Birliği'ne tam üyelik dilekçesi sunmakla kalmayıp NATO'yla ilişkilerini geliştiriyor.
Kendisini bu süreçlerin tamamen dışında tutan Azerbaycan da Rus "Barış Gücü"nün kendi ülkesini terk etmesini sağlamıştır.
3. Mevcut durumda Ermenistan'ın yanı sıra, Azerbaycan da Rusya'nın Güney Kafkasya'yı terk etmesi sürecinde aynı rolü mü oynuyor?
Ermenistan'ın bu niyeti açık iken Rusya askeri güçlerinin Azerbaycan topraklarını bizzat Bakü yönetiminin talebi veya baskısıyla terk etmesine ilişkin bilgi bulunmuyor.
Yani nasıl gizemli şekilde gelmişlerse aynı şekilde gidiyorlar.
Azerbaycan iktidarına yakın yorumcular bunu "Bölgede barış adına himaye edilecek hiç kimsenin kalmamasıyla" ilişkilendirirken, haklılık payı olduğunun itiraf edilmesi gerekir.
Ancak tüm haklı seçeneklerin öne sürülmesi durumunda bile bu ana soru kafaları kurcalamayı sürdürüyor:
Daha Güney Kafkasya'nın işgalini sonlandırmadan bölgedeki Ermenileri kendine müttefik etmekle yetinmeyip, günümüz İran coğrafyasından da Ermeni takviyesi yapan Çarlık Rusya'sı İmparatorluğu'nun 200 sene önce yürürlüğe koyduğu politika önce SSCB, ardından Rusya Federasyonu tarafından asla sekteye uğratılmadan sürdürülmüşse Kremlin'in bir anda o politikadan vazgeçmesi mümkün olabilir mi?
4. Kremlin'in 200 senelik politikasından bir anda vazgeçmesi mümkün değilse, bunun sebebi ne?
Öncelikle 10 Kasım 2020'de Azerbaycan'a topraklarına girmiş Rusya askeri birliklerinin orayı neden erken terk etmesinin irdelenmesi gerekir.
Çünkü o birliklerin o topraklara girmesinin amacının sadece bölgedeki Ermeni menşeli insanları korumak olmadığını ve daha büyük stratejik hedeflerin olduğunu herkes biliyordu.
Noldu acaba, o hedeflerden vaz mı geçildi? Vazgeçildiyse, sebebi ne?
O çıkışın karşılığında Azerbaycan'ın Rusya'yla olan son derece sıkı ilişkileri yetti mi?
Yoksa Bakü yeni vaatlerde bulunup yeni taahhütlerin altına mı girdi?
Nikol Paşinyan'ın Kremlin'e tamamen sırt çevirdiği bir vakitte herkes Bakü'yle Moskova arasındaki ilişkilerin daha da güçleneceğini beklerken Rus ordusunun Azerbaycan topraklarını terk etmesi görüntülerini nasıl değerlendirmeli?
Aslında ilişkilerin farklı bir noktaya evrileceğinin asla düşünülmemesi gerekir.
Zira başta Rusça okullar, üniversiteler, Rusya'nın önemli üniversitelerinin temsilcilikleri, kültür merkezleri, medya olmak üzere Rusya'nın Azerbaycan'daki gücünün herhangi bir ülkeyle kıyaslanması imkânı bulunmuyor.
Başbakan Paşinyan Rusya'yla ilişkilerde atı her geçen gün daha dik yokuşa sürerken bulunduğu Azerbaycan topraklarından (Ermenistan'la Rusya arasında kara sınırı bulunmuyor) Ermenistan'a kıskaç yapabilme durumu varken bu fırsattan da bir anda vazgeçmesini nasıl yorumlamalı?
ABD ve Batı'nın yanı sıra, NATO'nun da Gürcistan ve Ermenistan'la ilişkileri geliştirme girişimlerinin ve sergiledikleri kararlılık görüntülerinin Rusya askeri birliklerinin Azerbaycan'ı terk etmesine etkisi olabilir mi?
Güney Kafkasya konusunda Kremlin bölgeyi bir anda terk edecek kadar mı ümitsizleşti?
Yoksa Azerbaycan'da asker bulundurmayı anlamsız bularak o güçleri Ukrayna cephesine sevk etmeyi amaca daha mı uygun buldu?
Ve nihayet Rusya askeri birliklerinin Azerbaycan topraklarını terk etmesinin Kremlin için ödülü Azerbaycan'ın hem BDT Kolektif Güvenlik Örgütü Anlaşması'na ve hem de Avrasya Ekonomik İşbirliği Örgütü üyeliğine söz vermesi gibi bir gelişme olabilir mi?
İşte bu ve bunun gibi sayısız soru yağmuru süreçleri yakından takip edenlerin kafasını döveçlerken Devlet Başkanı Aliyev'in 22 Nisan'da Moskova'yı ziyaret etmesi bir dönemin kapanarak yeni dönemin kapısının aralanması olarak değerlendirebilir mi?
Hadi, o şekilde değerlendirdiysek o zaman o "yeni dönem" denilen hangi faktörler dinamizm verecek veya verebilir?
Rus basınının Bakü'yle Azerbaycan iktidarıyla ilişkileri iyi olan bir yorumcusunun yazdığı gibi, gerçekten "Moskova'nın Bakü saati"ne geçiliyor?
Bu soruların üç aşağı beş yukarı kesin yanıtının yakın günlerde bulunacağına olan ümidinizi asla kaybetmeyin.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish