İsrail, Gazze'de yaptığı katliamlara ara vermeksizin devam ediyor. 30 binin üzerinde masum insan acımasızca öldürüldü. Kalanlar ise akla gelebilecek en zor koşullarda yaşam mücadelesi veriyor.
Elektrik, su ve gazın kesildiği Gazze'de yeterli miktarda yemek de yok. Açlığın yanı sıra, soğuk hava da halkın durumunu zorlaştırıyor.
Gazze'de yaşanan soykırımın ne zaman sonlanacağı bilinmiyor. İsrail öldürebildiği kadar Filistinliyi öldürüp Gazze'yi yerle bir ederken hayatta kalan Filistinlileri Kongo, Ruanda ve Çad gibi Afrika ülkelerine göndermeyi planlıyor.
Tarihte Yahudilere yapılan zulümleri her platformda anlatan İsrail, bunun çok daha fazlasını, arkasına Amerika'yı da alarak Filistin halkına uyguluyor.
100 yıl kadar önce Avrupa'nın Yahudileri yerleştirmek için yöneldiği Afrika kıtası bu defa Filistinlileri göndermek için İsrail'in hedefinde.
Avrupa'da istenmeyen Yahudiler Afrika'ya gidecekti
Avrupa ülkeleri nüfusunun 4 milyon olduğu tahmin edilen Yahudileri yerleştirmek için uzun süre bir arayış içinde oldu.
Bu arayışın tarihi 1885 yılında Yahudi karşıtlığıyla ünlü Fransız akademisyen Paul de Lagarde'in Avrupa'daki Yahudilerden kurtulmak için Madagaskar'ı önermesiyle başladı.
Lakin ciddi adımların atılması ve kapsamlı planların yapılması zaman aldı.
Uganda (Mau Platosu)
Siyonizm'in kurucusu Theodor Herzl, 1901 yılında tüm Yahudileri tek bir yurtta toplamak için önce Osmanlı'ya başvurmuş ve Osmanlı'dan Filistin topraklarını istemişti.
Herzl, Osmanlı tarafından reddedildikten sonra İngiltere'den Kıbrıs ya da Sinai (Mısır) topraklarını talep etmişti.
İngiltere ise her iki teklifi de kabul etmeyerek bambaşka bir plan hazırlayacaktı.
1903 yılında İngiliz Bakan Joseph Chamberlain Yahudileri yerleştirmek için o dönemde Uganda, günümüzde ise Kenya sınırları içerisinde yer alan Mau Platosu'nu uygun gördü.
Çok sayıda Yahudi delege bu öneriyi olumlu karşıladı ve teklif 6. Siyonist Kongresi'nde kabul edildi.
Ancak kısa süre sonra dindar Siyonistlerle seküler Siyonistler arasında çıkan anlaşmazlıklar sonucu Uganda teklifi 7. Siyonist Kongre'de (1905) reddedildi.
Angola
1910 yılına gelindiğinde Yahudiler için yine Afrika kıtasında bir başka yerleşim yeri bulundu: Portekiz'in Afrika'daki kolonisi Angola.
Portekiz yönetiminin Yahudi karşıtı eğilimlerinin olmaması, tam tersi Yahudilere kardeşleri gibi yaklaşmaları Angola'nın seçilmesinin nedenlerinden biriydi.
Bu şekilde Yahudi yatırımcıları Portekiz'e çekme gibi bir hamle de hedeflenmişti.
1912 yılında Angola'da Yahudi yerleşimi için bir yasa tasarısı hazırlandı. Tasarı oy birliğiyle Portekiz Parlamentosu'na ve onay için Senato'ya gönderildi.
Koşullar sağlandığında Yahudi yerleşimciler Portekiz yönetimine bağlı olacak, Portekiz vatandaşlığı alacak ve hükümetin sunacağı birtakım haklardan yararlanacaklardı.
İngiltere'nin Yahudileri Uganda'ya yerleştirme planına karşı olan İngiliz Yahudi aktivist İsrael Zangwill tarafından 1905 yılında kurulan Yahudi Toprağı Örgütü (JTO) konferansı esnasında genişçe tartışılan bu tasarı onaylanmadı.
Portekiz kamuoyunda tepkiler büyüktü. Katolik çevreler Yahudi göçüne dinî sebeple karşı çıkarken tüccarlar da ticari rekabet açısından bu yerleşimi uygun görmedi.
Yahudi Organizasyonu'nun planlarının ve faaliyetlerinin Alman emperyalist hedefiyle bağlantılı olduğuna dair şüpheler arttı.
Madagaskar
9 Aralık 1938'de Fransız Dışişleri Bakanı Georges Bonnet, Alman Dışişleri Bakanı Joachim von Ribbentrop'a Fransa'yı 10 bin Yahudi mülteciden kurtarmak için bir "nihai çözüm" gerektiğini söyledi. Avrupalıların nihai çözüm arayışlarında yeni istikamet Afrika'nın doğusunda yer alan Madagaskar oldu.
1940 yılında Alman Yabancı Bürosunda görevli Franz Rademacher Nazi hükümetine yazdığı mektupta, Avrupa'da yaşayan milyonlarca Yahudi'yi Madagaskar adasına yollama fikrini açıkladı.
Hitler'in onayını alan Madagaskar planı İngiltere'nin Madagaskar'ı işgal etmesiyle birlikte 1942'de resmen rafa kaldırıldı ve kamu politikası açıklamalarında yerini "Doğu'ya tahliye" sözcüğüne bıraktı.
Afrika'da son teklif: Etiyopya (Harar)
1944 yılının mart ayında Etiyopya'nın Harar eyaletinde otonom bir Yahudi yerleşimi kurmak için Harar Konseyi gerçekleştirildi.
Önceki yıllarda Hermann Fuerberg tarafından sunulan bu teklif savaş nedeniyle 1944 yılına kadar ertelenmişti.
Dünya Yahudi Kongresi Fuernberg'in planını bir "fare tuzağı" olarak nitelendirerek kınadı; ancak bu Amerika'da Yahudi mülteci olan Erwin Kraft'ın "Harar'da Özerk Yahudi Vilayeti için Harrar Konseyi" unvanıyla bir örgüt kurmasını engelleyemedi.
Amerika Birleşik Devletleri ve Büyük Britanya'nın Etiyopya Hükümeti ile yaptığı yazışmalarda, Etiyopya'nın nüfusunun az olduğu, iklim koşullarının Avrupa'ya benzediği, Etiyopya İmparatoru'nun Hz. Davud'un soyundan geldiği ve Yahudilere yakınlık duyduğu gerekçeleriyle İslam'ın dördüncü büyük şehri olan Harar Yahudi yerleşimi için uygun görüldü.
Yazışmalarda "Projemiz hiçbir şekilde Filistin'e rakip değildir, aslında Filistin'in ruhani çağrısının gücünü hissediyoruz ve yeni bir vilayet inşa etmek için gerekli olan öncülüğe karşı yerleşik bir ülkenin avantajlarını tamamen takdir ediyoruz. Ancak esas gerçek şu ki, mevcut koşullar altında Filistin'in bu kriz zamanında yardıma ihtiyaç duyan tüm Yahudileri emmesi mümkün değildir. Ayrıca Zohar1 kitabında şu kehaneti buluyoruz 'Yahudiler Kush2 topraklarına girdiğinde diaspora sona erecek.' Kush, Harrar'ın bir parçasını oluşturduğu Etiyopya'dan başka bir yer değildir" ifadeleri yer aldı.
Amerika ve İngiltere'nin tüm çabalarına rağmen, Etiyopya İmparatoru Haile Selassie Etiyopya'nın Amerika büyükelçisi Blatta Ephrem Twelde Medhen'e yazdırdığı mektupla ekonomik gerekçeleri öne sürerek teklife olumsuz yanıt verdi.
İsrail Afrika'da kurulmuş olsaydı...
İsrail Filistin topraklarında değil de Afrika topraklarında kurulmuş olsaydı şüphesiz Afrika halklarını sömürme ve katliam yapma noktasında Batılı güçlerin gerisinde kalmaz; çok daha büyük soykırımlara imzasını atardı.
Nitekim günümüzde de diğer küresel güçlerle birlikte Afrika'ya yönelik emperyalist politikalarını gerek tarım projeleri gerek Hristiyan Siyonizmi üzerinden tüm hızıyla sürdürüyor.
Başta Güney Afrika olmak üzere çok sayıda Afrika ülkesi, İsrail'in Filistin topraklarında gerçekleştirdiği katliamdan ve 76 yıl süren ayrımcı ve baskıcı siyasetinden yola çıkarak Siyonizm'in tüm dünya için bir tehdit olduğunun farkına vardı.
Tarihi gerçekleri unutan ve kısa süreli çıkarlar uğruna Siyonist ideolojiyle işbirliği yapan Afrika ülkelerinin de aynı farkındalığı sergilemesi için hâlâ geç değil.
1. Zohar, Tevrat'ın mistik yönleri üzerine yorumlar içeren bir grup kitaptır.
2. İbranice İncil'de Kush, Nuh'un torunu, Ham'ın en büyük oğludur ve genellikle Doğu Afrika veya Güneybatı Arabistan'a, bazen Kuzey Arabistan veya Güney İsrail'e ve en az bir kez de Mezopotamya'ya atıfta bulunur.
Kaynaklar:
"סיכום / SUMMARY." Zion / ציון, vol. יא, no. ד, 1946, p. I–IV. JSTOR, http://www.jstor.org/stable/23547066. Accessed 8 Jan. 2024.
https://www.jewishvirtuallibrary.org/the-madagascar-plan-2
https://primolevicenter.org/printed-matter/jewish-settlement-in-ethiopia/
https://perspectivia.net/servlets/MCRFileNodeServlet/ploneimport_derivate_00001116/zimmermann_juden.pdf
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish