Ortadoğu krizinin ABD'ye çıkardığı fatura

Tüm sonuçlarıyla birlikte yeni bir 'Kartal Pençesi' operasyonuyla mı karşı karşıyayız?

Kartal Pençesi operasyonu enkazının fotoğrafı (AP)

Filistinliler ve İsrailliler arasındaki durumun kötüleşmesinden bir hafta sonra, ölümün alışkanlık haline geldiği bölgede her yönden senaryo olasılıkları açıkken ABD kendisini hem resmi hem de halk düzeyinde, sıradan insanlar ve seçkinler arasında, Ortadoğu krizinin iç maliyetlerine ilişkin endişe verici sorularla karşı karşıya buldu.

ABD, özellikle de İsrail'e mutlak askeri destek verme eğiliminde olması ve çatışmanın şiddetini azaltmaya çalışarak ya da ateşkes arayışına girerek her iki taraftaki sivilleri bu süregelen yıkımdan kurtarmaya yönelik en ufak bir açık niyeti olmaksızın gerçekleştirdiği hızlı hamleler doğrultusunda kendisini rahatsız edici sorularla karşı karşıya buldu.

Amerikan istihbarat kurumlarından hiçbirine sezdirmeden patlak veren şiddet olayları, gizli ve metafizik güçler kompleksinin üstün yeteneklerine güçlü bir darbe indirdi.

Dolayısıyla Biden yönetimi, ABD'nin emperyal yetenekleri konusunda zihinlerde bir soru işareti meydana gelmesine sebep oldu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Hamas'ın İsrail içlerine yönelik saldırısıyla yakından bağlantılı olan kısım, öncelikle İran'ın tüm operasyondaki rolüne ve böylesine heyecan verici askeri niteliksel bir değişimi planlayıp planlamadığına bağlı görünüyor.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, ilk açıklamalarında sürece İran'ın dahli olduğuna dair doğrudan bir kanıt olmadığını belirtti.

Bununla birlikte, ne olduğunu ortaya çıkaracak herhangi bir istihbarat sonucu için de kapıyı açık bıraktı.

Blinken, Hamas ve Tahran arasındaki ilişkiler açısından, son dönemde iki taraf arasında bağlantı kurmaya yol açan deliller olduğunu düşünüyor.

Diğer yandan Washington araştırma merkezlerindeki akademisyenler, Cumhuriyetçi seslere yakınlaşarak, özellikle beş ABD'linin serbest bırakılması konusunda Tahran ile yapılan son anlaşmadan sonra Biden yönetimini suçlamaya ve eleştirmeye başladı.

Ünlü ABD'li diplomat Dennis Ross ise İsrail'in Hamas'la değil İran'la savaştığına inanıyor.

ABD'nin eski Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Elçisi Nikki Haley ise İran'ın eline ulaşan altı milyar doların Tahran adına vekalet savaşları yürüten taraflara çoktan dağıtıldığını düşünüyor.

Zira daha önce birçok kişi bu tiyatronun tehlikesi konusunda uyarıda bulunmuştu.

Wall Street Journal'ın başını çektiği ABD medyası, İranlı güvenlik yetkililerinin Beyrut'ta Hamas üyeleriyle buluştuğunu ve onlara yeşil ışık yaktığını rahatlıkla dile getirdi.

Ayrıca İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) mensuplarının geçen ağustos ayından bu yana Hamas'la birlikte çalıştığını da doğruladı.

Burada İran'ın dahli konusu Biden yönetimi için hayati bir mesele gibi görünüyor. Çünkü Gazze'deki rolleri hakkında yeni istihbarat bilgileri ortaya çıkarsa Biden yönetimi kargaşaya sürüklenecek.  

Amerikan istihbarat servisleri, çeşitliliklerine ve çokluklarına rağmen başarısızlıklarına başarısızlık eklemeye devam etmekte.

Başarısızlık serilerine son olarak, Ekim 1973'ten 11 Eylül'e ve 7 Ekim 2023'e kadar uzanan ve ABD'li yazar Tim Weiner'ın harika kitabı 'Legacy of Ashes' isimli eserinde anlattığı hikâyeyi destekleyen yeni bir başarısızlık daha ekleyecek.

Biden yönetimi için Ortadoğu meselesi hiçbir zaman temel bir mesele olmamış, daha ziyade ikincil bir mesele olmuştur.

Biden yönetimi dikkatini, Putin'in net bir yenilgiye uğramadığı, savaşın devam ettiği Rusya-Ukrayna dosyasında topladı.

Diğer taraftan Çin, Tayvan'ın yanı sıra Hint-Pasifik bölgesinde, Güney Çin Denizi'nde ABD'nin karşısında yer alıyor.

Ayrıca ABD, en son askeri teknolojisinin çalınmasıyla da karşı karşıya.

İsrail'in potansiyel düşmanlarını caydırmak için Akdeniz sularına gönderilmiş olan USS Gerald R. Ford uçak gemisinin bir modelinin çalınması da buna dahil.

Ancak kaderin cilvesi, özellikle Hamas'ın elinde bulunan ve ABD vatandaşlığına sahip rehineler konusunda Biden'ın önüne güncel bir engel koyuyor.

ABD Savunma Bakanlığı'nın (Pentagon) Delta Force olarak bilinen özel savaş grubunu, özellikle ABD'li rehinelerin kurtarılmasına yardımcı olmak amacıyla işgal altındaki topraklara gönderdiği artık bir sır değil.
 


Tüm sonuçlarıyla birlikte yeni bir 'Kartal Pençesi' operasyonuyla mı karşı karşıyayız?

Kartal Pençesi, Demokrat Başkan Carter yönetiminin 1980 yılında Tahran'da yer alan ABD elçiliğindeki rehineleri kurtarmak için giriştiği ve başarısızlıkla sonuçlanan askeri bir operasyondur.

Bu noktada, Delta Force'un Gazze'nin merkezine girip görevini tamamlamak için şehir ve sokak savaşına girme kabiliyeti hakkında sorular ortaya çıkıyor.

Bugün Hamas ile çatışan İsrail'i desteklemek için sahaya ABD Kara Kuvvetleri'ni gönderme fikriyle meşgul olanlar olduğu açık.

Kimse yarın durumun ne olacağını ya da ateş topunun nasıl gideceğini bilmiyor.

Washington yönetimi yine aynı şeyi yapacak ve kara kuvvetleri gönderecek mi? Bu işin kaderi ne olacak?

Ortadoğu'daki sahne, Biden yönetiminin Ukrayna'ya gösterdiği büyük ilgiyi azaltacağı için Ukrayna'daki duruma gölge düşürüyor.

Amerikalılar, ABD içindeki yaklaşık 40 milyon yoksul insanın hayat koşulları daha da kötüleşirken Zelenski'ye verilen milyarlarca dolarlık eşi benzeri görülmemiş destekten bıkmış durumda.

Üstüne üstlük Biden'ın İsrail'e bağlılığı, sadakati ve hatta İsrail'in ulusal güvenliğini koruduğuna dair açıklamalarının ardından Rusya Devlet Başkanı Putin önümüzdeki haftalarda taktik zaferler elde etmek için tüm yolları açık bulabilir.

Rehine krizi nedeniyle ikinci kez seçilme şansını kaybeden Jimmy Carter'ın başına gelenler ile Biden arasında bir paralellik kurmak için henüz erken olabilir.

Ancak Cumhuriyetçilerin her geçen gün yaşanan gelişmelerden faydalanmak için krizin ipleriyle oynamaktan vazgeçmeyecekleri kesin.

Bölgede yaşananların maliyetinin ilk incelemesinde, ABD'li Yahudilerin Amerikan siyasi partilerine verdiği destek konusunu karşımızda bulacağız.

ABD'li Yahudiler, Demokratlara verdikleri sürekli ve istikrarlı destekle biliniyor.

Bu durum böyle mi kalacak, yoksa Cumhuriyetçiler lehine zayıflayacak mı?

Sonuç olarak diyebiliriz ki ABD, zorlu bir Ortadoğu krizinin ilk sancılarını yaşıyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Muhammed Furkan Yeşil

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU