Hatırlarsanız başkanlık seçimlerinden 5 gün önce bu köşede kaleme aldığım yazımın başlığı, "Trump'ın İçine General Lee'nin Ruhu mu Kaçtı?" şeklindeydi.
Nihayetinde görülüyor ki, General Lee ruhu hortladı ve Trump seçimi kazandıktan hemen sonra oldukça savaşçı karaktere sahip bir kabineyi kamuoyuna deklare etti.
Açıkçası, Amerikan tarihinin oldukça savaşçı, sert, katı, otoriter ve ırkçı bir ismi olan General Lee'ye bile rahmet okutabilecek yeni bir süreç başlayabilir.
Tabii ben bu benzetmeyi yaptıktan sonra sanki, birileri "yok mu artıran" dedi ve Hollywood'un en önemli isimlerinden ikonik aktör Sylvester Stallone el yükseltti ve Donald Trump'ı ABD'nin efsanevi kurucu lideri George Washington'a benzetti.
Stallone, önceki gece Palm Beach Florida'daki Mar-A-Lago Club'da düzenlenen "Amerika Birinci Politika Enstitüsü" galasında Trump'a ilişkin şu ifadeleri kullandı:
Gerçekten efsanevi bir karakterin huzurundayız. Mitolojiyi severim. Ve o (Trump) bu gezegenden değil. Dünyada hiç kimse onun başardığını başaramazdı. Bu yüzden hayranlık duyuyorum. George Washington ülkesini savunduğunda dünyayı değiştireceğinden haberi yoktu. Çünkü o olmasaydı dünyanın neye benzeyeceğini hayal edebiliyordunuz. Şimdi tahmin edin ne oldu? Artık ikinci George Washington'ımız var.
Post Trumpizm'in Hollywood şubesi Stallone olsa gerek. Belki de o da yavaş yavaş siyasete hazırlanıyordur. Kim bilir?
Hem beyaz perdede canlandırdığı en önemli roller arasında yer alan John Rambo'da oldukça savaşçı bir karakterdi.
Belki de genelde Rocky Balboa ile özdeşleşmek pek kesmedi ve aslına rücu ediyor adamcağız.
Bir de unutmamak gerekiyor ki; Hollywood film endüstrisi daima aşırı milliyetçi ve savaşçı duygularla kurgulanmış bir retoriğe sahip oldu.
Hem sanki bir başka Amerikan sinema efsanesi olan, bir dönem Western filmlerinin değişmez starı olan, büyük aktör John Wayne, siyaseten Stallone'den çok mu farklıydı?
O da Cumhuriyetçi partinin açık ve ateşli bir destekçisiydi ve uzun yıllar birçok Cumhuriyetçi adayın kampanyasına destek vermişti.
Ama ne John Wayne ne de bir başka aktör, herhangi bir ABD başkanını veya başkan adayını, Amerikan tarihinin "kurucu babası" olarak görülen, yaşamı sayısız muharebeler ve zaferlerle dolu olan, tabiri caizse "bir ülkeyi ve devleti yoktan var eden" George Washington'a benzetme gibi, absürt bir durumun içine girmemişti.
Popülizm sen nelere kadirsin?..
Trump'ın 90'ların başında iş dünyasının zirvesine hızla tırmanırken yazdığı "Zirvede Kalmak" kitabından bir cümle ile bitireyim:
Kazananları kaybedenlerden ayıran tek şey kaderin her yeni oyununa gösterdiğiniz tepkidir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish