Azerbaycan bir zafere daha imza attı

Prof. Dr. Hasan Ünal Independent Türkçe için yazdı

Son haftaların en önemli gündemi Azerbaycan-Ermenistan ihtilafı ve Türkiye ile ilgili tarafları.

Azerbaycan'ın özel antiterör operasyonun ardından mevcut durum ne?

Bundan sonra ne olacak?

En son Azerbaycan'ın 19 Eylül'de bir özel antiterör operasyonu başlattığını duyduk. 

24 saatten daha kısa süren bu operasyonun sonucunda bölgedeki Ermeni fanatik silahlı grupları havlu attı ve teslim oldu.

Peki, neydi bu olay?

Azerbaycan 27 Eylül 2020'de "Demir Yumruk" adlı bir özel bir askeri operasyon başlatmıştı. 

Bu operasyona Azerbaycan yetkilileri "özel askeri operasyon" demişlerdi çünkü kendi topraklarını işgalden kurtarmak için yapıyorlardı.

Bu bir savaş değildi ama kamuoyunda yaygın olarak İkinci Karabağ Savaşı olarak bilindi, duyuldu.

Azerbaycan'ın büyük bir zaferiyle sonuçlanan ve Türkiye'nin de büyük bir diplomatik başarısı olarak kabul edilmesi gereken o savaşın ardından 10 Kasım 2020 tarihinde Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan arasında üçlü bir mutabakat imzalandı.

Bu mutabakata göre, Azerbaycan'ın henüz, fiilen askeri kontrolüne girmemiş olan topraklarının, en kısa zamanda Azerbaycan'ın kontrolüne ve denetime verilmesiyle ilgili, özellikle Karabağ'ın etrafında, onların rayon dediği bölgelerdeki Ermeni kontrolüne en kısa sürede son verilmesi için takvim belirlenmişti.

Ve Ermenistan, o takvime göre, 15'er gün süreli aralıklarla bu bölgeleri tamamen boşalttı.

Dağlık Karabağ'ın içerisine gelince, Karabağ'ın en önemli şehri Şuşa, Azerbaycan tarafından çok öneli bir askeri operasyonla geri alınmıştı ve bu olağanüstü bir başarıydı.

Fakat Sovyetler Birliği zamanındaki otonom Karabağ'ın başkenti olan Hankendi ise henüz Azerbaycan'ın fiili kontrolüne geçmemişti.

Hankendi, Şuşa kadar büyük bir şehir değil ama başkent olarak bulunuyordu ve 1990'lerin başları itibarıyla Ermenilerin en çok oturduğu bölge olarak biliniyordu.


Peki, bundan sonra ne olacak?

10 Kasım mutabakat metnine göre, buradaki silahlı Ermeni grupları hızla silahlarını bırakarak Azerbaycan'ın tam egemenliği içine entegre olacaklardı.

Ayrıca, iki husus daha vardı:

Hankendi ve çevresinde yaşayan Ermenilerin, Ermenistan devleti ile bağlantılarının devam ettirilebilmesi için Laçın Koridoru dediğimiz bir yol kullanılmaya devam edecekti, ki bu tamamen Azerbaycan'ın egemen toprakları içeresinde.

Öte yandan Azerbaycan'ın en batısındaki topraklarıyla Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasındaki Ermenistan'ın egemenliği altındaki topraklar üzerinden de demiryolları ve karayolları yapılarak orada bir Zengezur Koridoru oluşturulacaktı.

Böylece bu iki koridorun oluşturulmasıyla iki devletin birbirine karşılıkları olarak taahhütleri gibiydi.

sorun şurada oldu:

Bir, Ermenistan Zengezur Koridoru adını alacak bu koridorun açılması için adım atmaktan geri durdu.

Öte yandan, Hankendi'deki fanatik, silahlı Taşnak Ermenileri barışı bozmak için ellerinden gelen her şeyi yaptılar, Ermenistan'dan silah ve mühimmat getirmeye devam ettiler.  

Bunun üzerine Azerbaycan sivil toplum örgütleri, geçen aylarda Laçın Koridoru'nu denetlemeye başladı.

Hankendi ve çevresinde 120 bin Ermeni'nin yaşadığı, bunların tamamen bir kuşatma altında, bir soykırıma tabii tutulduğu ve açıklıktan ölmeye zorlandığı gibi propaganda yapıldı.

Özellikle Fransız basını olmak üzere, Batı medyası bu propagandayı büyük ölçüde yaydı ama bunların gerçekle bir ilgisi yoktu.

Zira Azerbaycan, kendi açtığı bir yol ile oradaki Ermenilere yiyecek gönderiyordu ama bölgedeki Ermeniler o yiyecekleri kabul etmiyor, "Biz Laçın Koridoru'nu açılmasını ve oranın denetlenmemesini istiyoruz" diyorlardı.

Sorun da tam buradan çıktı.

Bu bölgedeki Ermeniler, Azerbaycan'ın egemenliğine girmemekte ısrar edince ve kendi aralarında o sözde yönetimleri için seçim de yapınca, bölgenin jeopolitiğini belirleyen uluslararası ortam da Azerbaycan'ın fevkalade lehinde olduğu bir zamanda Azerbaycan düğmeye bastı ve operasyonu başlattı.

Azerbaycan, söz konusu silahlı grupların hepsini etkisiz hale getirdi, bunlar hemen havlu attılar, teslim olacaklarını açıkladılar.

Ve şimdi yeni bir başlangıç var.

Şu anda bugünlerde biraz kargaşa devam ediyor gibi görünüyor çünkü Hankendi ve çevresindeki Ermenilerin ne kadarı Karabağlı, ne kadarı orada kalmaya devam edecek, orada Azerbaycan Türkleri tasfiye edilip, etnik temizliğe tabii tutulup, yer yer soykırımlarla kendi yurtlarından atıldıkları 1990'ların başlangıcındaki o dönemin ardından hangi Ermeniler, Ermenistan'dan gelip oralara yerleşip yağmacılık yaptılar; bunların tespit edilmesi gerekiyor.

Çünkü oradaki her Ermeniler orada kalma hakkına sahip değil.

Elbette Karabağ Ermenileri iseler tabii ki orada kalma hakları bulunuyor.

Ve tabii suç işlemedilerse… Zaten bunlarla ilgili Azerbaycan gerekli açıklamaları yaptı.

Geniş çağlı bir af çıkarılacağını belirten Azerbaycan devleti, "Burada kalıp Azerbaycan'ın vatandaşı olarak yaşamak isteyen tüm Ermeniler de bizim vatandaşımızdır" dedi.

Burada öncelikle şunu belirtmek gerekir;

Azerbaycan zaten renkli bir toplum yapısına sahip; içerisinde geniş bir Yahudi nüfusu var, canlı bir Rus nüfusu var, Hristiyan topluluklar var, küçük de olsa başta Gence ve Bakü olmak üzere bir Ermeni toplumu yaşıyor; Azerbaycan toplumuna da son derece de entegre durumdalar.

Dolayısıyla Azerbaycan özetle, "Bu mesele artık benim iç meselemdir. İç hukukuma tabii bir yöntemle çözülecektir. Ben vatandaşlarımın dertlerini ve sıkıntılarını çözmek için süratle girişimlere başlayacağım" diyor.

Bu önemli bir açıklama ve Azerbaycan bundan sonra muhtemelen bu konuyu tamamen kendi iç hukuku içerisinde ele alarak, çözme çalışmalarına devam edecektir.

Zaten bu saatten sonra Azerbaycan'ın herhangi bir uluslararası bir belgeye imza atarak, bu bölgeye otonomi vs. vermesi, taahhüt etmesi düşünülemez.

Çünkü savaşlar ülkelerin müzakere pozisyonları üzerinde olağanüstü belirleyici etkiye sahiptir.

Bu kadar savaştan savaş öncesi Eğer Ermenistan bu topraklardan kademeli olarak çekilirse, Karabağ'a nasıl bir otonomi tartışmalarının yeniden gündeme gelmesi mümkün değil.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son Nahçıvan ziyaretinde mevkiidaşı İlham Aliyev ile görüşmesinde kullandığı ifadeler oldukça önemli.

"Artık Zengezur Koridoru'nun açılması lazım ve açılacağını düşünüyorum" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca şunları söyledi:

İran, artık bu Zengezur konusunda daha olumlu şeyler söylüyor.


Bu oldukça önemli, zira daha önce İran, Zengezur Koridoru'nun açılması konusunda oldukça olumsuz açıklamalar yapıyor gibiydi. 

Öyle görünüyor ki İran da artık Zengezur konusunda ikna edilmiş durumda. 

Bir de fiili kontrol artık tamamen Azerbaycan'ın lehinde olduğu için, İran burada fazlaca bir etkisi kalmadığını görerek, tamamen devre dışı kalmamak, çıkarlarını korumak ve Zengezur Koridoru'nun geçtiği bölgeyi özellikle kuzey-güney koridoru olarak kendisi de kullanmak istediği için bir anlaşma ve uzlaşmaya razı görünüyor.

Kaldı ki İran'ın bölgede söyleyecek bir sözü de yok; bu, Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki bir konu.


Burada belirleyici ola Ankara-Moskova arasındaki ikili ilişkilerin dostane devam ediyor olması. 

Moskova da bu dosyanın kapanmasını, Zengezur Koridoru'nun açılmasını ve özellikle Ermenistan'ın Azerbaycan ile bir barış anlaşması imzalamasını istiyor.

İlişkiler bu şekilde ettiği takdirde, bunların hepsinin gerçekleşmesi fazlaca bir süre almaz diye düşünüyorum.

Bu fanatik Ermeni grupları Ermenistan'ın içini de bir süre karıştırmaya devam edecektir.

Ama orada da gördüğümüz şu ki, bu gruplardan Ermenistan halkı da bıkmış durumda.

Özellikle Karabağ Klanı denilen bu grupların yıllarca Ermenistan yönetimini zorla ele geçirir gibi davranmaları, ardından da bir türlü bırakmamaları, uzun yıllar boyunca geniş çaplı yolsuzluk yapmaları, birbirlerini kayırmaları Ermeni halkını bıktırmış durumda.

Zaten Paşinyan'ın iktidara gelmesini hazırlayan koşulların en önemli bölümü de buydu.

Paşinyan'ın savaşı kaybetmesine rağmen seçimi kazanması da bunun bir göstergesi.


Türkiye ile Rusya arasındaki işbirliğinin bir başka faydası da bölgede orta vadeli barış ve istikrarın devamı açısından çok zehirli etkiye sahip Ermeni diasporasının Ermenistan yönetimini etkileme kabiliyetinin azaltılması olacaktır.

Yani Türkiye ile işbirliği içerisindeki Moskova'nın Fransa'daki ve ABD'deki Ermeni lobisinin etkisiyle Erivan yönetimin etkisiyle kararlar alması zorlaşacaktır.

Tüm bunlar olumlu bir gidişata işaret ediyor. 

Bölgede ekonomik ve ticari atılımlar mümkün. Özellikle lojistik sektöründe önemli atılımlar yaşanabilir.

Ama tüm bunlardan önce, Ermenistan ile bir kapsamlı barış anlaşması imzalayacak olana Azerbaycan'ın artık Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanıyacağına da neredeyse kesin gözle bakabiliriz.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU