28 Kasım 2022 tarihli ve "Fransa'nın Afrika'daki karanlık tarihi" başlıklı yazımda Fransa'nın neredeyse 500 yıl boyunca Afrika kıtasının üçte birine yönelik sömürgeci politikalarının günümüzde özellikle Sahel bölgesindeki ülkelerde yarattığı etkiye değinmiştim.
Bu çerçevede, terörizmden ekonomik darboğaza kadar eski Fransız sömürgelerinin yaşadığı sorunlar karşısında Paris'in çözüm bulmakta yetersiz kaldığına bunun da askeri darbelere elverişli bir ortam yarattığına işaret etmiştim.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Nitekim son üç yıl içerisinde hepsi başarılı olamasa da Gine, Mali, Burkino Faso, Çad, Gambiya ve Sudan'da askeri darbeler yaşandı.
Geçen hafta da Sahel bölgesinde "son Batı yanlısı ülke" olarak bilinen Nijer'de de Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı General Omar Tchiani, Cumhurbaşkanı Muhammed Bazoum'u alıkoyarak Vatanı Koruma Ulusal Konseyi'nin (CNSP) liderliğini üstlendiğini ve geçiş hükümetinin başına geçtiğini açıkladı.
Dış dünyayla bağlantısı kesilen Cumhurbaşkanı Bazoum Washington Post'a bir makale yazarak uluslararası kamuoyuna seslendi ve anayasal düzenin ülkesinde yeniden tesis edilebilmesi için yardım çağrısında bulundu.
Bazoum darbenin başarılı olmasının Nijer, bölge ülkeler ve tüm dünya için yıkıcı etkileri olacağını iddia etti.
Denize açılımı olmayan yaklaşık 25 milyon nüfuslu Nijer, dünyanın en büyük uranyum rezervlerinden birine sahip.
Ülkede petrol, altın, kömür ve demir gibi başka doğal kaynaklar da bulunuyor. Ancak diğer Afrika ülkeleri gibi Nijer'de de bu zenginlik halka yansımış değil.
1960'ta bağımsızlığını kazanan Nijer'de demokrasiye geçiş süreci sancılı olmuş ve ülkede sayısız darbe gerçekleştirildi.
Siyasi ve ekonomik istikrarın olmadığı ülkede kişi başına düşen GSMH 600 ABD doları civarındadır.
Ülkenin en büyük üç ticaret ortağı ise Fransa, Çin ve Nijerya'dır. Para birimi ise Fransa'nın Sahel bölgesi için yarattığı CFA Franc'tır.
Bakıldığında, maalesef Nijer de Fransız sömürgeci sisteminin başarısızlığına bir örnektir.
Bölge ülkeleri endişeli
Nijer'deki darbe sonrasında 15 ülkeden oluşan Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) Nijerya öncülüğünde 30 Temmuz'da yayımladıkları bir açıklamada askeri cuntaya bir hafta süre vererek Cumhurbaşkanı Bazoum'un serbest bırakılarak yeniden göreve getirilmemesi halinde askeri müdahalede bulunabilecekleri mesajını verdi.
Ancak ECOWAS üyesi olan Mali ve Burkina Faso olası bir müdahalenin kendileri için de savaş sebebi sayılacağını belirtirken, bir diğer ECOWAS üyesi Gine de Nijer'deki askeri cuntaya destek açıklamasında bulundu.
Bölge ülkeleri Nijer'e yönelik bir dizi yaptırım uygularken ülkenin elektriğinin yüzde 90'ını sağlayan Nijerya da elektriği kesti.
Rusya'nın rolü
Rusya'nın Afrika'daki mevcudiyeti esasında yeni değil. Soğuk savaş döneminden bu yana Rusya Afrika ülkeleriyle "sömürgeci ülkelere" karşı işbirliği yapıyor.
Ancak son yıllarda ve özellikle Ukrayna savaşıyla birlikte Rusya'nın bölgedeki etkisini artırmaya çalıştığını görüyoruz.
Rusya bunu hem devletlerarası ilişkileri geliştirerek hem de özel güvenlik şirketi Wagner üzerinden yapıyor.
Temmuz sonunda St. Petersburg'da düzenlenen Rusya-Afrika ülkeleri Zirvesi'ne aralarında Burkina Faso, Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti, Kongo Cumhuriyeti, Mali ve Senegal'in de yer aldığı Fransa'nın eski sömürgelerinden Devlet/Hükümet başkanı düzeyinde katılım sağlanması dikkat çekiciydi.
Fransa'nın bölgedeki mevcudiyeti sorgulanır hale geldikçe Rusya'nın varlığı artmaya başladı.
Darbe sonrasında her ne kadar Rusya yönetimin Bazoum'a geri verilmesi konusunda bir açıklama yayınlamış olsa da sokağa dökülen ve askeri cuntayı destekleyen halkın bir kesiminin ellerinde Rus bayrakları taşıdıkları görüldü.
Darbeden iki gün sonra Telegram üzerinden yayınlanan ve Wagner'in sahibi Yevgeni Prigojin'e ait olduğu iddia edilen ses kaydında askeri cuntanın yönetimi ele geçirmesi "batılı sömürgecilerden geç kalınmış bir kurtuluş" olarak nitelendirilerek, Wagner'in asayişi sağlamak konusunda yardımcı olabileceği mesajı verildi.
Buna ek olarak, haberlerde 5 Ağustos günü askeri yönetimin başında bulunan Generallerden Saligou Mody'nin, komşu ülke Mali'ye geçerek Wagner'le temasa geçtiği iddia edildi.
Bu da pazar günü süresi dolan askeri cuntanın iktidarı elinde tutmak için Rusya'dan yardım istediği yorumlarına neden oldu.
Fransa'dan ECOWAS'a tam destek
Son yıllarda bölgeden dışlanmakta olan Fransa gelişmeleri endişeyle izliyor. Tchiani'nin yönetimi ele geçirdikten sonra yaptığı ilk işlerden biri Fransa'yla olan bazı askeri işbirliği anlaşmalarını fes etmek oldu.
Darbe olduğu zaman ülke dışında olan Nijer Başbakanı Ouhoumoudou Mahamadou Paris'te Dışişleri Bakanı Catherine Colonna'yla biraraya geldi.
Colonna, ECOWAS'ın kararlarına ve Nijer'e verdiği ültimatomu desteklediklerini açıkladı.
Colonna ayrıca, Nijer'deki darbecilere de seslenerek ECOWAS'ın askeri müdahale seçeneğini çok ciddiye almaları ve kişisel maceradan vazgeçmeleri gerektiğini ifade etti.
Askeri anlaşmaların feshi ve Nijer'de bulunan 1500 Fransız askerine ilişkin konuşan Colonna, söz konusu anlaşmaların meşru Nijer yönetimiyle yapıldığını ve Fransız askerlerinin bu çerçevede Nijer'de bulunduklarını ve bulunmaya devam edeceklerini, anlaşmaların askeri cunta tarafından feshinin ise kendileri için bir anlam ifade etmediğini vurguladı.
Batı ve Rusya arasındaki savaş Afrika'ya mı taşınıyor?
Ukrayna savaşından bu yana önce Sudan şimdi ise Nijer istikrarsızlığa sürükleniyor.
Her iki ülkenin Rusya'yla iyi ilişkiler içerisinde olması ve Wagner'in mevcudiyetinin bulunması Batı ile Rusya arasındaki çekişmenin Afrika'ya uzandığı yorumlarına neden oluyor.
Doğal kaynaklar açısından zengin olan Afrika'nın son dönemde büyük güçlerin rekabet sahalarından biri haline geldiği bir gerçek.
Batı kıtada zemin kaybettikçe Çin ve Rusya etkisini artırıyor. Rusya Sahel bölgesinde Batı karşıtlığını pompalayarak Ukrayna'ya her türlü askeri ve ekonomik desteği veren bu bloku zora sokma yoluna gitmek istemiş olabilir mi? Bu tabiatıyla ihtimal dahilinde.
Doğal kaynaklarının dışında Nijer'i kıymetli kılan bir diğer husus ise Nijerya'dan başlayarak Nijer üzerinden Cezayir'e ve oradan da Avrupa pazarlarına ulaşacak olan Trans Sahra Doğalgaz Boru Hattı Projesi.
Bahse konu proje kapsamında yılda 30 milyar metreküp doğalgazın Avrupa pazarlarına taşınması hedefleniyor.
Bu sayede Avrupa Rusya'ya olan enerji bağımlılığını azaltmayı planlıyor. Nijer'deki istikrarsızlığın projeyi olumsuz etkileme ihtimali var.
Meselenin bir de terörizm boyutu bulunuyor. Sahel DAEŞ ve El-Kaide başta olmak üzere birçok terör örgütünün cirit attığı bir bölge.
Nijer terör örgütleriyle mücadele konusunda Batı'nın en önemli müttefiki olarak görülüyor.
ABD'nin Nijer'de iki askeri üssü ve yaklaşık bin askeri bulunuyor. Ayrıca ABD Nijer'e her yıl milyonlarca ABD Doları değerinde yardımda bulunuyor.
Halihazırda yaklaşık 4,5 milyon insan Nijer'de yardıma muhtaç. Askeri cuntanın yönetimde kalması halinde yaptırımların sürmesi, yardımların kesilmesi ve hatta ECOWAS'ın askeri müdahalede bulunması Cumhurbaşkanı Bazoum'un da söylediği gibi bölgesel sonuçlar doğurabilir.
İlk aşamada Rusya bu durumdan karlı çıksa da, uzun vadede bölgedeki istikrarsızlığın hiçbir tarafa yararı olmayacaktır.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish