Birleşik Devletler'de bağımsızlığımızı olabilecek en Amerikan şekilde kutladık: çömelip siper alarak.
En az 22 kitlesel silahlı saldırı son 4 Temmuz'un olduğu hafta sonu tatiline gölge düşürdü. Birden fazla kurbanın olduğu silahlı cinayetler sonucu ülkenin dört bir yanındaki eyaletlerde, kentlerde ve kasabalarda 20 kişi öldü ve çok sayıda kişi yaralandı. AR-15 model tüfek ve tabanca kuşanmış bir kişinin Philadelphia'da etrafa deli gibi ateş açmaya başlaması sonucu öldürdüğü ve yaraladığı kişiler arasında 33 yaşındaki bir anne ve iki yaşındaki ikizleri de vardı. Ölümcül silahlı saldırılar Baltimore, Louisiana, Michigan ve Teksas'taki tatil buluşmalarını sekteye uğrattı. Boston'da biri, kutlama için havai fişek yakan kişilerin üzerine ateş açtı. Washington DC'de silahlı birinin SUV'nin penceresinden açtığı ateşin kurbanları arasında 10 ve 17 yaşındaki iki kişi de vardı.
Bu trajediler, Illinois'daki Amerikan Bağımsızlık Günü geçit töreninde silahlı bir saldırganın 7 kişiyi öldürmesi ve 48 kişiyi yaralamasından bir yıl sonra gerçekleşti ve bu saldırıyı takip eden yıl, kitlesel silahlı saldırıların artmaya devam ettiği bir diğer yıl oldu. Birkaç gün önce Michigan'da, okula yarı otomatik silah götürüp sınıf arkadaşlarını öldüren 17 yaşındaki lise öğrencisinin ön duruşması görüldü. Silahlı şiddet; beyzbol, sosisli sandviç ve elmalı turta kadar Amerikanlaştı.
10 yılı aşkın süredir ABD'deki silahlı saldırılar üzerine çalışıyorum. Bu süre zarfında ateşli silahlarla bağlantılı travmalara yönelik tutumumuzda şoke edici değişimler yaşandı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Kitlesel silahlı saldırıların ülkemizle ilgili derin sorgulamalarımızın önünü açmasının üzerinden çok da uzun zaman geçmedi. ABD Ulusal Tüfek Birliği'nin (National Rifle Association/NRA) fon sağladığı politikacılar bile 2012'de Connecticut'taki Sandy Hook İlkokulu'na kitlesel silahlı saldırı düzenleyen kişinin 20 çocuk ve 6 yetişkini öldürmesinin ardından silah güvenliği reformu çağrısında bulunmuştu. Florida eyaletinin Parkland şehrindeki Marjory Stoneman Douglas Lisesi'nde 2018'de yaşanan silahlı saldırı sonrası protestocular ve hayatta kalanlar sokaklara akın edip yürümüş ve ülkenin dört bir yanındaki eyaletler silahlara erişimi kısıtlayan yasalar çıkarmıştı. 2019'da Teksas'ın El Paso ve Ohio'nun Dayton kentlerinde art arda yaşanan kitlesel silahlı saldırılar sonrası düzenlenen geniş çaplı protestolar karşısında ABD Başkanı Trump, silahlı şiddetle ilgili daha önce kullandığı bölücü söylemi kınamıştı.
Öte yandan kitlesel silahlı saldırılar bugünlerde daha da korkunç bir tepkiye yol açıyor: teslimiyet. Hiçbir şey yapılamayacağı ya da işlerin daha da kötüye gideceği hissi var.
Nasıl oldu da bu noktaya geldik?
Şüphesiz Amerikalıların silahlı şiddeti azaltmaya yönelik hissettiği çaresizlik duyguları, faaliyetleri silah satmanın çok ötesine uzanan, güçlü bir silah üreticisi ve lobicilik grubu olan NRA'in entrikalarından kaynaklanıyor. NRA ve destekçileri politikacılara, yargıçlara ve diğer karar alıcılara fon sağlıyor, onlar da giderek daha çok serbestlik tanıyan yasalar çıkararak daha fazla sivilin silah sahibi olmasına yol açıyor
Sistem o kadar taraflı ve adaletsiz hissettirmeye başladı ki uzlaşmanın savunulacak bir yanı kalmadı. New York'un Cumhuriyetçi bir Kongre üyesi, 2022'de Buffalo'daki bir süpermarkette yaşanan ırk temelli kitlesel silahlı saldırı sonrası piyade tüfeklerinin yasaklanmasını desteklediğini açıkladıktan sonra silah hakları destekçilerinin tepkisi o kadar yoğun oldu ki Kongre üyesi sadece üç günün ardından görevinden istifa edeceğini açıkladı.
Daha sonra da siyasi sistemimizin üstüne tehlikeli bir durağanlık çöktü. Demokratlar, Cumhuriyetçi politikacıların en temel silah reformu girişimlerini bile tartışmaktan aciz veya buna karşı isteksiz olmasını sertçe kınıyor. Safe Tennessee Project'in (Tennessee'deki silah nedeniyle yaralanma ve silahlı şiddet salgınını ele almaya adanmış bir taban örgütü -ed.n.) yöneticisi Beth Roth yakın zamanda bana "Anketler sağduyulu silah yasalarına emsalsiz bir destek olduğunu gösteriyor... Ama uzlaşmaya istekli birkaç silah yanlısı Cumhuriyetçi görene ya da bunu yapmadıkları için bir önseçimi veya genel seçimi kaybedene kadar silah lobisi, yasama organlarımızı kontrol etmeyi sürdürecek" dedi. Liberal siyasi yorumcu Danielle Moodie de benzer şekilde, "Amerikalıların çoğunluğu silah güvenliği ve silah reformuna inanırken, Cumhuriyetçi Parti onların ölümünde, hayatlarının kurtulmasındakinden daha fazla kâr görüyor" diye yakındı.
Gerçekten de eğer bu kadar ölümcül olmasalardı, Amerikan silah politikaları parodi malzemesi gibi dururdu. Cumhuriyetçi Kongre Üyesi Marjorie Taylor Greene 2021'de, ABD Alkol, Tütün ve Ateşli Silahlar Bürosu'nu lağvederek "silah sahiplerine karşı açılan savaşı" durduracak bir yasa tasarısı sunmuştu. Bir yıl sonra Yüksek Mahkememiz, New York'ta 1913'ten beri yürürlükte olan ve yetkililere işe gidiş geliş saatlerinde kimin metroda dolu silah taşıyabileceğini düzenleme yetkisi veren yasayı kaldırmıştı. Bu mahkeme şimdi de hükümetin, aile içi şiddetten uzaklaştırma kararı alan kişilerin silah bulundurmasını yasaklayıp yasaklayamayacağını belirleyecek davaya bakacak.
Öte yandan silah güvenliği reformunun önündeki tek engel silah lobisi ve Cumhuriyetçi Parti değil: Amerikan kamuoyu da bir engel. Giderek artan sayıda Amerikalı sisteme inancını yitiriyor ve daha fazla silahlı saldırıya karşı çözümün daha fazla sivilin silah taşımasından geçtiğine inanıyor.
ABD pazarı için tahminen 465 milyon silah üretildi; tüm ülkede kişi başına bir silahtan daha fazlası düşüyor. Kanıtlar bir sonraki kurban olma korkusunun, aralarında siyah Amerikalılar, kadınlar ve kendini liberal diye tanımlayanların da bulunduğu, silah sahibi olan yeni demografilerin meydana gelmesini tetiklediğini gösteriyor.
Amerika önce ateş eden ve sonra soru soran silahlı bir toplum haline geldi. Trajediler korkuya, korku da bölünmeye yol açıyor. Bu da giderek daha gevşek silah yasalarına, daha fazla silaha ve daha da fazla silahlı saldırıya neden oluyor.
Elbette ABD 247 yıl önce Büyük Britanya'dan bağımsızlığını ilan etti. Ulusumuzun kurucu belgeleri yaşam, özgürlük ve mutluluğu aramaya yönelik devredilemez hakları güvence altına alıyor. İyi ya da kötü, bu belgeler aynı zamanda "halkın silah sahibi olma ve taşıma hakkını" da destekliyor.
ABD Anayasası'nın İkinci Değişikliği'nde muğlak bir şekilde anlatılan silah haklarının anlamı ve kapsamı, Amerikan tarihinin büyük bir kısmında hararetle tartışıldı. Bazıları için bireysel silahlanma kişisel güvenliği, özerkliği ya da hükümetin zorbalığından korunmayı temsil ederken başkaları için kontrolsüz bireysel silahlanma hakkı Amerikan tarihinin en kötü bölümlerinin bazılarından miras kaldı.
Bu uçurumu kapatmadaki yetersizliğimiz kitlesel silahlı saldırılardan daha fazlasına yol açıyor: Amerikan mutluluğunun dayandığı özgürlükleri ihlal ediyor. 4 çocuk sahibi Nashvilleli bir annenin geçen ay araştırma amacıyla yaptığım bir görüşmede bana söylediği gibi:
Ailemin 4 Temmuz'da geçit törenlerine veya mahalle partilerine gitmesine izin vermemin imkanı yok... Patlama sesi duyduğunuzda bunun havai fişek mi yoksa silah sesi mi olduğunu bilemiyorsunuz.
Silahlar ve silahlı saldırılar Amerikalılara varoluşsal sorular yöneltiyor.
Bu soruları nasıl ele aldığımız, önümüzdeki 247 yıl boyunca ülkemizde yaşamanın ve ölmenin ne anlama geldiğini tanımlamada büyük önem arz edecek.
Jonathan M. Metzl, Vanderbilt Üniversitesi Tıp, Sağlık ve Toplum Bölümü'nün direktörüdür. What We've Become: Living and Dying in a Country of Arms (Ne Hale Geldik: Silahlar Ülkesinde Yaşamak ve Ölmek) adlı kitabı Ocak 2024'te yayımlanacak.
https://www.independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik
© The Independent