MI6 (resmi adı Gizli İstihbarat Servisi olan, Birleşik Krallık'ın dış istihbarat teşkilatı -ed.n.) tarafından Afganistan ve Pakistan sınırındaki radikal dinci militanların kampına gönderilen Britanyalı bir casusun daha sonra kendi çocuğunu öldürdüğü, şoke edici bir yeni haberde ortaya çıktı.

The Sunday Times'ta yer alan habere göre adı açıklanmayan kişi, inceleme sürecinde duygusal dengesizliğiyle ilgili yapılan uyarılara rağmen El Kaide ve Taliban'ın kullandığı kampa sızmak üzere gönderilmişti.

Gazeteye sızdırılan bir belgeye göre Gizli İstihbarat Servisi (Secret Intelligence Service/SIS), ajanın duygusal dengesizliğinin "olabilecek en yüksek puanda" olduğunu belirten bir inceleme raporu hazırlamış.

Bu değerlendirmeye rağmen Veziristan'daki bir köye radikal dinci bir asker kılığında gizli göreve gönderilen 20'li yaşlardaki ajanın, burada kafaların kesilmesine tanık olduğu ve ceset yıkamaya zorlandığı söyleniyor.

Casusun Birleşik Krallık'a (BK) dönüşünde kendi çocuğunu öldürdüğü belirtiliyor. Casus, büyük bölümünün gizli yürütüldüğü düşünülen duruşmanın sonunda jüri tarafından cinayetten suçlu bulundu.

Öte yandan mahkemenin davayla ilgili belgeleri "kaybettiği" ortaya çıkarken, bunun nasıl gerçekleştiğine dair herhangi bir açıklama da yapılmadı.

Haberde, hükümetin elinde çocuğun ölümüne giden sürecin incelendiği 42 bin kelimelik bir rapor olduğu ama bunu yayımlamayı reddettiği de belirtiliyor.

Adı açıklanmayan casus SIS tarafından muayene edilmiş ve bazı kişilik özelliklerinin toplumun ortalama bir üyesinden ziyade, psikotik kişilerle ortak olduğu söylenmişti.

Casusun Taliban savaşçılarının cesetlerini yıkayıp gömdüğü ve casuslukla suçlanan bir ailenin kafasının kesilmesine tanık olduğu düşünülüyor. MI6, BK'ye dönüşünün ardından bu kişinin "aşırı stres altında" olduğunu kaydetti.

Ajanın başlangıçta MI5 (BK'nin iç istihbarat teşkilatı -ed.n.) tarafından işe alındığı ve cihatçılığı teşvik ettiğinden şüphelenilen camilerde istihbarat toplamasının istendiği bildirildi. MI6'e nakledilen ajanla ilgili inceleme raporunun yazarı şöyle dedi:

Duygusal dengesizlikte alınabilecek en yüksek puanı almıştı.

Adı açıklanmayan casusu temsil eden Mary Monson Solicitors avukatlık firmasından Liam Kotrie, "Güvenlik güçleri, kanıtların da gösterdiği üzere hem müvekkilimizin hem de çevresindekilerin esenliğini tamamen göz ardı eden kararlar vermekten sorumlu tutulmadı" dedi.

Son derece savunmasız bir kişiydi ve çocuğu en savunmasız koşullarda, daha fazla özen gösterilmiş olsa korunabileceği koşullarda bırakılmıştı. Amacına hizmet etmişti ve artık işverenlerini ilgilendirmiyordu. Kullanılmıştı.

Hükümet sözcüsüyse şunları söyledi:

Hükümetin, BK istihbarat kurumlarının faaliyetleri hakkındaki suçlamaları, iddiaları veya varsayımları doğrulamaması veya reddetmemesi uzun süredir devam eden bir ilkedir.

The Independent, yorum için içişleri ve dışişleri bakanlıklarıyla temasa geçti ancak henüz yanıt alamadı.

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news

Independent Türkçe için çeviren: Onur Bayrakçeken