Bir zamanlar tropikal meyvelerin tadına ancak yurt dışından ithal edilenleri bulabildiğimizde bakabilirdik.
Şimdi bu meyveler ülkemizde de yetiştiriliyor. Hatta Antalya önemli bir tropikal meyve üssü haline geldi.
Daha az sulamayla daha çok verim alınan mango, üretimde 1'inci sırada.
Ekimin en çok yapıldığı yerler ise Alanya ve Gazipaşa ilçeleri.
Yılın ilk mango hasadı geçtiğimiz günlerde yapıldı. Ivana Sert, Özlem Yıldız gibi ünlü isimlerin de katıldığı bu ilk hasat, renkli görüntülere sahne oldu.
Düzenlenen organizasyonun ardından Alanya Ziraat Odası Başkanı Tahir Göktepe'yle bir araya geldim, bölgenin değişen tarım anlayışını ve mangoyla olan ilişkisini konuştum.
- Öncelikle röportajı kabul ettiğiniz için teşekkür ediyorum. Türkiye'nin tarımla ilişkisinin başka bir boyutu var Alanya'da; birkaç gündür mango hasadı yapılıyor burada. Alanya'yla mango arasındaki ilişkiden bahsederek başlayalım mı sohbetimize?
Geldiğiniz için ben teşekkür ederim. Yaklaşık 4 yıldır ilçemizde mango üretiyoruz. Üreticilerimiz, başlarda fidan tedariki noktasında ciddi anlamda sıkıntılar yaşadı.
Biz de Alanya Ziraat Odası olarak bu durumu görünce fidan üretimine geçtik. Şu anda aşılı mango fidanı üretimi yapıyoruz.
- Mango fidanı üretimi yapan kimse yok muydu?
Piyasada serbest olarak fidan üretimi yapanlar var, ancak üretici açısından çok yüksek maliyetlerde satış yapıyorlar.
Biz de bu nedenle elimizden geldiğince üreticilerimiz için fidan tedariki yaptık.
- Alanya'daki mango üretimi şu anda ne boyutta?
Şu anda Gazipaşa bölgesinde toplam 1600 dekar mango bahçesi var.
Üretimin yüzde 70'i kapalı alanda, yüzde 30'u da açık alanda yapılıyor.
Üreticilerimiz öncelikle deneme yöntemleriyle uğraştı biraz. Mangonun açık alanda yetişip yetişmeyeceği, hangi rakımlarda üretilebileceği hususunda çalışmalar yaptılar.
Onun için de 20 dönüm bahçe kurmaktansa bahçelerine 4-5 adet dikerek denemeyi tercih ettiler.
- Sonuç?
Sonuçta kapalı alanda daha çok verim alındığını keşfettiler.
Çünkü bitki açık alanda yaşasa bile don riski ve kuzey rüzgârları nedeniyle verimde ciddi oranda kayıplar oluyor.
Biz de şimdi üreticilerimize muz serası yüksekliğindeki kapalı alanlarda üretim yapmalarını öneriyoruz.
"Mangonun üreticiyi mutlu eden bir fiyatı var"
- Ziraat Odası olarak Alanya'da mango üretimini destekliyorsunuz yani...
Kesinlikle. İlçemiz, su kıtlığı yaşanan bir bölgede. Muz seraları, sübvansiyonlu krediler sonrasında çok yoğun bir şekilde arttı.
Bu muz bahçeleri için her bir parselde yeraltı kaynaklarını çeker durumdayız. Yani sondaj kuyuları kuruldu. Bu da suyu risk haline getirdi.
Onun için suyu az olan üreticilerimize özellikle muzdan ziyade mangoyu öneriyoruz.
Ancak tabii muzda da arz açığımız olmaması için bunun da çalışmalarını yapıyoruz.
- Peki mango üretimi, maddi anlamda üreticiyi mutlu ediyor mu?
Ekonomik açıdan baktığımızda; daha yeni verime yatmış ağaçlar var.
Çünkü bu ağaçlardan üçüncü ve dördüncü yılında verim alınıyor. Ama mangonun üreticiyi çok mutlu eden bir fiyatı var.
Bu nedenle tabii ki Ziraat Odası olarak üretimini destekliyoruz. Hem teknik anlamda hem de pazarlama noktasında.
Ayrıca biz istiyoruz ki bütün tüketicilerimizin sofrasına ‘güvenilir gıda' olarak mango girsin.
- Denetimler de yapıyorsunuz, değil mi?
Tabii, denetimler de yapıyoruz. Koruma ürünleri uygulanırken çok ciddi bir efor sarf ediliyor.
- Gazipaşa'da bu yılın ilk mango hasadına Ivana Sert, Özlem Yıldız gibi ünlü isimler de katıldı. Siz Ziraat Odası olarak, ürün markalaşması adına bu tür faaliyetleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok doğru buluyoruz. Özellikle mangonun buna ihtiyacı vardı. Şu açıdan; burada ciddi bir potansiyel var.
İlçemizde, ilimizde, hatta ülke genelinde hem üretim hem de ihracat yapmak isteyen vatandaşlarımız bulunuyor.
Bu kişilerin mangonun üretim tekniklerini, teknik özelliklerini, yetiştiricilik prensiplerini bilmesi için bizlere ihtiyaçları var.
Tanınırlık açısından da Özlem Hanım, Ivana Hanım gibi ünlü isimlerin ve sizin gibi değerli üstatların varlığı çok önemli.
"1 milyar dolarlık ihracat yapabilme kapasitemiz var"
Alanya'daki bu mango üretimine dair hazırlanan basın bülteninde, 1 milyar doların üzerinde ihracat yapıldığı yazıyor...
Şu anda o kadar ürünümüz yok ama 1 milyar doların üzerinde ihracat yapabilme kapasitemiz var.
Peki biz bu 1 milyar dolarlık ihracat hedefini ne zaman yakalayabiliriz? 10 bin dekar alana çıktığımızda.
Bugün dönümden 750 bin TL kazanılıyor. Bazen de çift verime geçilebiliyor, yani yıl içerisinde iki defa verim alınabiliyor. Bu noktalara gelmemiz lazım.
"Pizzaya da yakışıyor somonun yanına da"
- Peki Alanya'da, hatta Türkiye genelinde mango tüketimini nasıl değerlendiriyorsunuz? Çok tüketilen bir meyve mi mango?
Şu anda kendi ilçemizde ve komşu ilçemizde yetişen yerli mangonun toplamı bizim pazarımıza yetmiyor.
- Burada oldukça tüketiliyor yani. Peki meyve olarak mı tercih ediliyor daha çok, mangoyla başka lezzetler mi yapıyorlar?
Meyve olarak tüketiyorlar. Ama mango hasadı için düzenlenen organizasyonda mangodan neler yapılabileceğini gördünüz.
Tatlısı, dondurması, yemekleri yapılabiliyor, deniz ürünleriyle birleştirilerek tüketilebiliyor.
Pizza üzerinde uygulanmış hali tadı ve aromasıyla bizim insanlarımızın çok hoşuna gitti. Somonun yanına da aynı şekilde çok yakışıyor.
- Mangonun yaygınlaşması, market zincirlere, pazarlara girmesi gerekiyor.
Ben yaygınlaşması halinde ülke olarak mangoyu çok seveceğimizi düşünüyorum...
Bizim de önceliğimiz tabii ki marketlerde, manavlarda, semt pazarlarında tüketicilere ulaştırılması. Amacımız o.
Ancak şu anda üretimimizin olmadığı dönemlerde ithal eder durumdayız.
Biz şu anda yılın her mevsiminde farklı çeşitler de kullanarak açığı kapatmaya çalışıyoruz.
- Mangonun en çok üretilen çeşidi hangisi?
Kent çeşidi. Bakanlığımız tarafından tescili yapılmış. Bizim ürettiğimiz fidanlar da bunlar.
"Portakal bahçeleri sökülüyor yerleri inşaata veriliyor"
- Üreticilerin mango yetiştirme konusunda denemeler, araştırmalar yaptığını söylediniz. İspanya bu alanda lider ülkelerden biri. Üreticiler arasında İspanya'yı ya da diğer ülkeleri ziyaret edip üretimle ilgili bilgi alanlar var mı?
Bireysel olarak gidenler var. Ama bizim oda olarak yapmış olduğumuz bir organizasyon yok.
- Yapmayı düşmez misiniz peki?
Düşünüyoruz tabii ki. Mısır olur, İspanya olur. En uygun yer ve zamanı planlayacağız.
- İspanya'da yemeklerde çok ön planda mango. Bizim de o noktaya gelmemiz için biraz onları izlememiz gerekiyor sanırım... Alanya tarımda büyük bir değişim yaşıyor. Mangonun yanında avokado üretimine de başlandığını, portakal bahçelerinin bir bölümünün avokado bahçesine dönüştürüldüğünü biliyorum. Ama Alanya, portakalla özdeşleşmiş bir yer. Portakal bahçelerinde bir azalma mı var?
Bir mahallemiz var; Oba Mahallesi. Portakal üretiminin yoğun bir şekilde yapıldığı bir yer.
Burada yetişen portakal, "Alanya portakalı" diye coğrafi işaret alınabilecek kadar lezzetli. Tadı, aroması, vitamin farklılığı gibi ayırt edici özellikleri var.
Tabii son zamanlarda tropikal ve subtropikal ürünlerin daha fazla öne çıkmasının etkisiyle Oba Mahallesi'nde de birçok yerde portakal bahçeleri söküldü, onun yerine avokado ekildi.
Bazı yerlerde de portakal bahçelerinin yerine muz seraları kuruldu. Son dönemde ise maalesef portakal bahçeleri sökülüyor, yerleri inşaata veriliyor.
En azından öncesinde farklı bir ürün de olsa tarımsal üretim yapılıyordu. Şu anda çok hızlı bir yapılaşmaya, betonlaşmaya doğru gidiyoruz. Bu durum bizi çok üzüyor...
"Alanya il olmayı çoktan hak etmiş durumda"
- Bu yapılaşma sorunu Türkiye'nin her tarafında çok hızlı ilerliyor maalesef... Alanya'ya başka bir noktadan bakacağım; kendi futbol takımı, üniversiteleri, yazarları, ressamları, sanatçıları, gazetecileri var buranın. Alanya, Antalya'nın ilçesi olmasına rağmen şehirden daha bağımsız sanki. Siz Alanya'nın da bir il olabileceğini düşünüyor musunuz?
Alanya'yı kendi kabuğuna sığmayan, büyüyen ve dünyaya açılan bir marka değer olarak görüyoruz biz. Böyle nitelendiriyoruz.
En az 50 ilimizden daha fazla ekonomik getirisi var. "Ekonomik özgürlüğü" var diyelim.
Bahsettiğiniz gibi iki tane üniversitesi var; biri devlet, diğeri vakıf üniversitesi. Sanatçıları var, ressamları var.
Çok güzel bir iklim yapısı var. Yüzölçümü açısından da il olması için yeterli büyüklükte.
Futbol takımımız çok başarılı, Alanyaspor bizim gururumuz. Kendi havalimanımız var, o da burayı ayrıcalıklı kılıyor.
Bu noktadan baktığımızda Alanya il olmayı çoktan hak etmiş durumda.
- Finlandiya'dan, Danimarka'dan, İsveç'ten, Norveç'ten, Almanya'dan, Rusya'dan, Ukrayna'dan... Tüm dünyadan turistler geliyor buraya. Çünkü Alanya çok tanınmış bir yer. Ve bu tanınırlığı da aslında tarıma borçlu. O yüzden burada tarıma ihanet etmemek gerekiyor...
Biz "tarımın ve turizmin başkenti" diye nitelendiriyoruz Alanya'yı. Başa tarımı koyuyoruz.
İnşallah artık tropikal ürünlerin de başkenti olacak. O doğrultuda çalışmalar yapıyoruz.
- Gastronomisi var mı Alanya'nın, bu alanda çalışmalar yapılıyor mu?
Gastronomisi var ama ne kadar değer veriliyor bu çalışmalara?
2 ay önce yapmış olduğumuz turizm festivalinde gastro bölümü açtık, orada ürünlerimizi sergiledik...
- Gözlemlediğim kadarıyla Alanya'da orta sınıf ve üstü kesim çoğunlukta. Alanyalıların yeme içme alışkanlıklarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bizim nüfusumuz 350 bin. Ekonomik düzeyi çok iyi olan, tatile yurtdışına gidebilenler de var, kırsalda yaşayanlar da.
Henüz denizin güzelliğini, güneşin güzelliğini dahi görmemiş insanlarımız var. 102 mahallemizin 65'i kırsalda ve oralarda çok ciddi bir nüfus yaşıyor...
Burada yaşayanların büyük bölümü sadece üretim yapıyor. Alanya'da 12 ay üretim var.
Diğer bölgelerdeki gibi belli dönemler çalışıp sonra üretimden kopmuyorsun. Çünkü örtü altı olarak çok ciddi bir mikro klima var burada.
Üretimin her ay farklı bir ürün deseniyle yaşandığı bir yer.
Yeme-içme kültürüne geçecek olursak; kendimize özgü lezzetlerimiz, coğrafi işaret almış yemeklerimiz var.
Örneğin gülüklü çorba bunlardan biri. Dikenli kabağımız da öyle. Sebzelerimiz çok iyi.
"Portakal Alanya'nın simgesi ama artık avokado, muz üretiliyor"
- Alanya'da en çok yetiştirilen ürünler neler?
Örtü altı sebze ön plana çıkıyor; domates, salatalık, patlıcan. Sonrasında coğrafi işareti alınmış Alanya muzu, Alanya avokadosu.
Aslında bütün meyvelerin yetişebildiği bir yer ama ekonomik değerde olan yok. Örneğin portakaldan bahsettik.
Çok ciddi bir C vitamini deposu olan portakal, Alanya'nın simgelerinden. Ancak bu bölgede şu anda portakal yerine avokado, muz üretimine geçilmiş, geri kalan yerler de inşaata verilmiş durumda.
Tabii ki şeftali, kayısı, nektarin; bunlar yetişebiliyor. Ancak bugün bana "Bursa'daki gibi 50 dönümlük bir şeftali bahçesi gösterebilir misin" deseniz, o çok fazla yok.
Meyve konusunda biz genelde tropikallere eğiliyoruz. Başta mango geliyor.
İkinci sırada ejder meyvesi pitaya var. Papaya da çok yoğun bir şekilde yetiştiriliyor ve tüketiliyor.
Pepino, guava, pasiflora da yine tropikal ürünlerde ekonomik bütünlüğü sağlayan başlıcaları.
Bunlar katma değeri yüksek ürünler. İncir, asma bahçelerimiz de var. Ama mango daha ön planda.
- Alanya'ya daha önce de birçok kez geldim ama Kral Koyu'nu dün ilk kez gördüm. İnsan 50 kez de gelse her seferinde görmediği bir yerle karşılaşabiliyor burada. Alanyalı yazarlarımız da var, Mehmet Mollaosmanoğlu gibi. Kendisini ilk gördüğümde içinden Kral Koyu geçen bir roman yazmasını isteyeceğim. Aslında ülkemizin güzelliklerini edebiyatta daha fazla kullanabiliriz, öyle değil mi?
Kesinlikle katılıyorum. Kral Koyu, Âşıklar Mağarası, Kırk Merdiven, Dim Mağarası, Damlataş Mağarası...
Buraların bir romanda geçmesi, hem kültürümüzü hem tarihimizi yansıtması açısından önemli.
- Alanya daha çok yabancı turistin geldiği bir destinasyon ama sanki artık bu değişiyor, yerli turistler de çok fazla gelmeye başladı...
Özellikle bayramlarda geliyorlar. Bugün 1 milyon turist geliyorsa, emin olun 700 bin de yerli misafir geliyordur 3-4 aylık süre içerisinde.
Bizim Alanya'daki yerli vatandaşlarımızda da tatil kültürü yeni yeni oluşmaya başladı.
"Üretim yapmak için doğru fidanı bulmak lazım"
- Mangoya dönelim. Bu meyvenin çok kaliteli bir içeceği var bana göre. İçecek olarak da örneğin bir gazoz gibi yaygınlaştırabileceğinizi düşünüyor musunuz?
Şu anda mangolu içecekler var zaten. Ama yeterli üretim büyüklüğüne gelmeden onun mümkün olabileceğini pek düşünmüyorum.
- Peki sadece mango ve ürünlerinin satıldığı marketler açmayı düşünmez miydiniz?
Aslında düşünüyoruz. Damlataş Plajı, Alanya merkez, Kızılkule gibi belli bölgelerde dükkânlar açmayı planlıyoruz.
Bununla ilgili yöneticimizle de konuşuyoruz. Mangonun içeceği, dondurması, kurutması üzerinde çalışıyoruz.
Bu şekilde dükkânlarla daha iyi tanıtılabileceğini düşünüyoruz.
- Ziraat Odası olarak buradaki hedefiniz nedir?
Biz mangoya çok ciddi önem veriyoruz ve gelişmesi için de elimizden ne gelirse yapmak istiyoruz.
Ancak bunu yaparken öncelikle doğru fidanı bulmak lazım. Fungal ve viral hastalıklardan arınmış, ari bir fidanı toprakla buluşturmalıyız.
Fidanın ana gövdesi sağlam olduktan sonra bitki her şekilde büyür. Üretim daha da artacak.
Şu anda 4 yaşındaki bir ağaçta 40 kilo meyve varsa, ağaç 5 yaşına geldiğinde verdiği meyve 60 kilo olacak.
Ekonomik verim bütünlüğünü sağladığında bir ağaçtan 150 kiloya kadar verim alınabiliyor.
Bugün bir muz serasında bir dönüme maksimum 165-170 fidan dikebiliyoruz. Bunlar da çok hızlı dönüyor, 1 yıl içerisinde ilk verimi alınıyor.
Mangoda da dönüme 125 tane fidan dikebiliyoruz. Bugün sıfırdan boş toprağa sera kurularak da mango üretimine geçilebilir.
Avokadoda olduğu gibi 4-5 sene beklemek durumunda değiliz. İkinci senesinde nispeten de olsa verim alınabiliyor. Daha hızlı yetişiyor.
"Su kıtlığı çeken bölgelerde mango üretimine geçilsin"
- Verimli topraklarınız var çünkü.
Sıcaklık ve nem de çok önemli. Mangonun ayırt edici özelliklerini ortaya çıkarmak için suyun, toprağın pH değeri, toprağın bünye yapısı çok önemli.
Verimli topraklar, humuslu topraklar var burada. Muzun bu kadar güzel olmasının nedeni de geçirgen toprakta üretim yapmamız.
Mango için de humuslu topraklarımız var. Kireç oranı az, organik madde yönünden çok zengin topraklar bunlar.
- Son olarak tarım yapanlara ve yapmak isteyenlere iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Özellikle odamıza kayıtlı üreticilerimize mango üretimine dahil olmalarını, su kıtlığı çeken bölgelerde mango üretimine geçmelerini ve yatırımcıların mutlaka teknik bilgi alarak doğru topraklara doğru fidanla ekim yapmalarını tavsiye ediyorum.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish