"Düzensizlik" denen o şey… Düzen dağılıyor mu? Dünya bu kez de kendi geçmişine gülerek el sallayabilecek mi?

Mayis Alizade Independent Türkçe için Anwar Derkach, Anar Asadli ve Prof. Dr. Gaffar Çakmaklı ile konuştu

Fotoğraf: AFP

Önceden planlanıp planlanmadığı belli değil, planlansa bile gerilimin bu kadar yükseleceğini tahmin etmek zor olurdu. 

Evet, bu eylülün bundan önceki eylüllere asla benzemediği açık.

Ağustos sonunda Rusya'nın kontrolündeki Azerbaycan topraklarından Ermenistan'a ikinci sınır kapısının açılmasına paralel olarak Laçin ilinin Azerbaycan'a iade edilmesi aslında barış için atılmış adımlardan biri olarak değerlendiriliyordu.

Fakat 13 Eylül'de sınırda yaşanan ve iki tarafta da çok ağır kayıplara neden olan çatışmalar, tansiyonu had sayfaya çıkardı. 

ABD Kongresi Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin 17 Eylül'de Ermenistan'ı ziyaret etmesi, gelişmeleri şimdiye kadar görülmemiş bir noktaya taşıdı.
 

aa.jpg
Ermenistan'a bir ziyaret gerçekleştiren Nancy Pelosi, sınırda yaşanan çatışmalar konusunda Azerbaycan tarafını suçlamıştı / Fotoğraf: AA

 

Son yaşananlardan dolayı Azerbaycan'ı suçlayan Pelosi, Ermenistan'ın yanında yer aldıklarını açıkladı. 

Bakü bunu bekliyor muydu, belli değil. Ancak Pelosi Ermenistan'ı terk eder etmez, Rusya'nın hamlelerine tanık olduk. 

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, muhtemelen ülkesinin Ukrayna'yla girdiği savaşta istediğini alamamasından dolayı, yedekteki 300 bin askeri orduya celp etmek için seferberlik kararı aldı.

Bununla yetinmeyen Kremlin, kendi kontrolü altındaki Lugansk, Donetsk, Herson bölgelerinin Rusya'ya ilhak edilmesi için referandum yapılması kararını gündeme getirdi. 

Galiba bunun da yeterli olmadığını gören Rusya Devlet Başkanı Putin, yine ve yeniden "nükleer silah kullanılabileceklerine" işaret etti. 

Tüm bunları değil idrak etmek, sadece seyrederken bile insan "Bu eylül bitecek mi acaba?" diye düşünmeden edemiyor. 

Eylül sürüp giderken Independent Türkçe de süreçleri yakından izlemeyi sürdürüyor. 

Gelişmelerle ilgili görüşlerini paylaşan Ukrayna'dan Anwar Derkach, Independent Türkçe'ye şu değerlendirmelerde bulundu:

Ermenistan gezisinde Nancy Pelosi Azerbaycan'la askeri çatışmasında Ermenistan'ı destekledi. İşin dikkat çeken yönü, ABD'li politikacının son 30 yılda bölgedeki durumları tayin eden önemli delilin 'farkına varamaması' oldu: Azerbaycan topraklarının bir kısmı Ermeni işgali altında. Eğer Pelosi gerçekten demokratik değerlere ön plana çıkaran birisi olsaydı, onun bu önemli durumu mutlaka hatırlatması gerekirdi.

ABD Kongresi Temsilciler Meclisi Başkanı'nın açıklamalarına yansımayan bir diğer husus da sınırdaş olmamasına rağmen, Rus askeri güçlerinin Karabağ'da bulunması olgusu. Bu, Ukrayna'ya karşı işgalcilik savaşı yürüten askeri güçleridir. Pelosi, Birinci Dünya Savaşı yıllarında hayatını kaybeden Ermenileri anarken, Azerbaycanlıları destekleyen Türkiye'ye de salladı. 


"Washington, Türklere karşı hareket etmek için Rusya'nın Kafkasya'daki eski uydusunu destekliyor"

"Bugün Ankara güvenilir ve güçlü bir destekçi başarının elde edilmesinde Sayın Aliyev'e kendinden eminlik aşılıyor" şeklinde konuşan Anwar Derkach, Bakü'nün kendi topraklarını geri almak için iki önemli faktörü başarıyla kullandığını söyledi: İlki, askeri bakımdan Rusya'nın Ukrayna'da yenilgiye maruz kalması ve ikincisi, Türkiye'nin değişmez desteği. 

Anwar Derkach, sözlerini şöyle sürdürdü:

Aliyev'in başarısı otomatik olarak Türkiye'nin başarısı sayılıyor. Günümüzde Türkiye'nin Kafkasya'da Rusya'dan daha güçlü bir pozisyon elde etmesi ABD'yi rahatsız etti. Rusya-Ukrayna cephesinden durum büyük ölçüde ABD'nin Ukrayna hükümetine silah gönderilmesi, mali ve diğer ekonomik desteğine bağlı. Türkiye ise Güney Kafkasya'da ABD'nin çıkarlarına bakmaksızın hareket ediyor. Nancy Pelosi, Ermenistan gezisini Erdoğan'a uyarı yapmak için değerlendirdi, çünkü bu gibi bağımsız hareketler ABD'yi sinirlendiriyor. Washington, Türklere karşı hareket etmek için Rusya'nın Kafkasya'daki eski uydusunu destekliyor. 


"Ukrayna, en son model Amerikan silahlarına güveniyor"

Rusya'da seferberlik ilan edilmesi hakkında da değerlendirmede bulunan Anwar Derkach, "Bununla ilgili Ukrayna yöneticilerinin kısıtlı açıklamaları ve sosyal medyadaki görüşler mevcut. Silahlı Kuvvetler Baş Kumandanı General Valeriy Zalujnı'nın 'Ukrayna topraklarına kaç işgalci gelirse gelsin hepsi imha edilecektir' sözleri toplumda ümit doğurdu. Gözlemciler yakın gelecekte Ukrayna-Rusya cephesindeki Rus Silahlı Kuvvetler mensubu sayısının önemli derecede artmayacağını ifade ediyor. Çünkü askerlerin giyim-kuşamı, silah altına alınması ve talimden geçmesi en az birkaç ayı alacak" dedi.

Ayrıca, Ukrayna'nın en son model Amerikan silahlarına güvendiğini söyleyen Anwar Derkach, "Savaşın ilk saatlerinden başlayarak Ukrayna ordusunda silahlanma süreci devam ediyor. Kendi ülkesinin topraklarını savunmaya hazır Ukraynalı sayısı yeteri sayıda mevcut" ifadeleriyle sözlerini tamamladı.
 

Anwar Derkach.png
Anwar Derkach / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Putin'in Ukrayna'da 'kendi tuzağına düştüğü' söylenebilir"

Gelişmeleri Bakü'den izleyen Azerbaycan Yükseliş Partisi (AYP) Genel Başkanı Anar Asadli de yaşananları, küresel gelişmelerin bölge jeopoitiğini etkilemesi bakımından değerlendirdi. 

Asadli'ye göre, Güney Kafkasya bölgesinde mevcut statükonun oluşmasında Batılı ülkelerin kendi sorumluluklarını yerine getirmemesi etkili. 

Independent Türkçe'ye konuşan AYP Genel Başkanı Asadli, şunları söyledi:

Rusya-Ukrayna savaşında Rusların yeteri kadar çok kayıp vermesi ve Batı'nın askeri-siyasi desteğiyle Ukrayna ordusunun ilerleme kaydetmesinin paralelinde Azerbaycan ve Ermenistan liderlerinin özellikle son Brüksel buluşmasından sonra iki ülke arasında barış anlaşması taslağı hazırlanmasının beklendiği bir dönemde sınır bölgesinde patlak veren geniş çaplı provokasyonlar, iki tarafın da büyük kayıplar vermesine neden olurken, ABD yönetimi üç numarası konumundaki Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Erivan'da Azerbaycan ve Türkiye aleyhindeki sözlerini duyduk.

Özbekistan'ın Semerkant kentinde gerçekleştirilen Şangay İşbirliği Örgütü Zirve toplantısından sonra Ukrayna'nın bazı bölgelerinde 'Rusya'ya ilhak' referandumu planlarının uygulamaya konması için düğmeye basılmasını Kremlin'in yeni provokatif adımları olarak görülmesi gerekir. Hele hele Vladimir Putin'in 300 bin askerin celp edileceği yeni bir seferberlik kararı alması bir yana dursun, dünyayı nükleer silahla tehdit etmesi, gerek bölgesel ve gerekse uluslararası çapta bizi ne gibi tehditlerin bekleyebileceğine işaret ediyor. 

 

Anar Asadli.JPG
Azerbaycan Yükseliş Partisi Genel Başkanı Anar Asadli

 

İşin endişe verici anlarından birinin ise, Vladimir Putin'in 'yeni bir Rusya imparatorluğu kurma' niyetinden geri adım atmaması olduğunu dile getiren Anar Asadli, "Putin, 1991 sonbaharında SSCB'den ayrılarak bağımsızlıklarını ilan eden ülkeleri 'oyuncak devletler' diye nitelendirdi. "Rusya'nın kendi tarihi topraklarına dönmeyi" adeta kendine misyon edinen Kremlin sahibinin bu planlarının Ukrayna'da tutmadığını görmemize rağmen, bu istekten geri adım atma niyetinde olmaması üzücü. Bu bağlamda Putin'in Ukrayna'da "kendi tuzağına düştüğü' söylenebilir" dedi.

"Gelinen noktada Rusya ordusu silahlarının Batı'nın ve Türkiye'nin Ukrayna'ya sağladığı silahların çok gerisinde kaldığını kanıtlandığını görüyoruz" şeklinde konuşan Anar Asadli, bu durumun, Kremlin cephesinde derin hayal kırıklığı yarattığını; "psikoljik durumları olumsuz etkilediğini" savundu.

"İşte bundan dolayı Vladimir Putin durdurulamıyor" diyen Anar Asadli, sözlerine şöyle devam etti:

Bunun bir sonucu da Rusya toplumunda yaşanan güvensizlik depremi. Bakınız işte, dört gün önce seferberlik kararnamesi çıkınca Rusya'nın yabancı ülkelerle sınırları boyunca kilometrelerce araç kuyrukları oluştu. Yani kendi vatanları namına savaşması gereken bir milletin fertleri, kendi topraklarından firar ediyor. 


Asadli, "Maalesef bugün yaşanan bu olaylar bölgemize demokrasinin, refahın, insanca yaşamanın gelmesine belirli süre engel olacak. Bunun dışında Batılı ülkelerin bir zamanlar tamamen kayıtsız kalmalarından dolayı Azerbaycan'ın, Ukrayna'nın, Gürcistan'ın, Moldova'nın toprak bütünlüğü bizzat Rusya tarafından ihlal edildi ve bu durum sürüyor. Özellikle Güney Kafkasya'da farklı bir ekonomik güce sahip Azerbaycan'da demokratik süreçlerin desteklenmemesi yüzünden ülkede ekonomiyi ve siyaseti yönlendiren oligarşik bir sistem ortaya çıktı. Örnek vermem gerekirse komşu Gürcistan'da bugün Azerbaycanlı oligarkların 3 milyar dolarlık bir yatırımı söz konusu olup hukukun işlediği bir sistemin mevcut olması durumunda bunun imkansız olacağını herkes biliyor" dedi.


"Washington'un, bu sürecin daha yeni başladığını hesaba katması gerekir"

"Günümüzde Ukrayna'nın Lugansk ve Donetsk bölgelerinin Rusya'ya ilhak girişimleri yüzünden Batı'yla sonuna kadar gerilen iplerin, aynı süreçlerin Moldova'da, Abhazya'da, Karabağ'da, Güney Osetya'da yaşandığı sıralarda da gerilmesi gerekirdi. Kuşkusuz, o zaman biz bugün daha farklı konularla uğraşır olacaktık" diyen Anar Asadli, sözlerini şöyle sürdürdü:

Çoğulculuğun, hukukun üstünlüğü ilkesinin, hür teşebbüsün ve çok partili sistemin Azerbaycan'daki gelişiminin önlenmesinde yönetimin olduğu kadar, Batılı ülkelerin de suçu bulunuyor. Rusya'nın kendi yörüngesinde demokrasinin kuralları üzerine kurulan devletler istememesi su götürmez bir gerçek.

Batı'nın Putin'e karşı bu kadar acımasız bir savaşa girmesinin nedenlerinden biri de iş budur. 44 günlük savaşın bitirildiği gün, geçici olarak Azerbaycan topraklarına girerek sınır bölgesini ve 4 bin metrekarelik bir alanı kendi kontrolü altına alan Rusya askeri güçlerinin ülkemiz için sıkıntı çıkarabileceğinin hesaba katılması gerekir.

Nancy Pelosi'yi Ermenistan'a göndererek Rusya'nın 'yeni imparatorluk' planını önleme siyaseti güden Washington'un bu sürecin daha yeni başladığını hesaba katması gerekir. 


"Rusya'nın bölgede uygulayacağı her tür senaryoya karşı hazırlıklı olmamız gerekir"

"Bizi en çok tedirgin eden durum Kafkasya'da son derece ciddi bir şeylerin hazırlığının yapılmasına dair emarelerin olması" diyen Anar Asadli, "Onun için Rusya'nın bölgede uygulayacağı her tür senaryoya karşı hazırlıklı olmamız gerektiğini düşünüyorum. Kesin olan husus şu ki, eski Sovyet coğrafyasında özellikle Güney Kafkasya'nın uzun sürecek istikrara, güvenliğe, toplumların barış ortamında birlikte yaşamaya, demokrasiyi geliştirmeye ihtiyacı var. Yönetim sistemleri geliştirilerek demokratik hüviyet kazanmalı, hukukun üstünlüğü ilkesinin bu bölgeye hakim kılınmalı. Ve biz de bu süreçte Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan bir araya gelerek Büyük Kafkasya Evu projesinin temelini atmalı. Bölgenin gelişmesine engel olan tüm faktörler cesurca arka plana itilmeli. Ve üç ülkenin uyumlu komşuluk ilkesi temelinde işbirliği anlaşması imzalaması gerekir" şeklinde konuştu.


"Bölgede Rusya-Batı sürtüşmesinin daha da güçlenebilir"

Mesleğinden dolayı, gelişmeleri Ermenistan medyası üzerinden de izleme fırsatı bulunan Erciyes Üniversitesi Öğretim Görevlisi, "Ermeni meseleleri' konusunda uzman bilim adamı Prof. Dr. Gaffar Çakmaklı'ya göre, Nancy Pelosi'nin gezisinin Ermenistan'ın iç siyasetinde gerilimi artırdı. 

Independent Türkçe'ye açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Çakmaklı, bölgede Rusya-Batı sürtüşmesinin daha da güçlenebileceğine dikkat çekti:

ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin yanında Ermeni yanlısı Kongre üyesiyle Ermenistan'a gitmesi, bu ülkedeki siyasi gerilimi had sayfaya çıkarmanın yanı sıra, siyasi kutuplaşmayı daha da derinleştirdi. Pelosi'nin gelişine özel önem veren Batı yanlıları sokaklara çıkarak Pelosi'yi kurtarıcı görevi atfettikleri gibi, onun gelişini 'bayram' olarak nitelendirenler de az değildi... Serdarabad'daki sözde 'soykırım' anıtını ziyaret ederken döktüğü gözyaşları, Başbakan Paşinyan başta olmak üzere, Ermeni yetkililerle yaptığı görüşmelerde Ermenistan'a verdiği açık destek ABD devletinin pozisyonu olarak nitelendirildi. 
 

 

Son 30 yılda 'Ermeni soykırımı' konusunun ABD Temsilciler Meclisi'nde gündeme getirilmesinde gerek Pelosi'nin ve gerekse diğer Kongre üyelerinin oynadığı rolü söz konusu. Ayrıca, Başkan Biden'ın 24 Nisan 2021'deki mesajında 'Ermeni soykırımı' kelimesini telaffuz etmesinde Pelosi'nin etkisini iyi bilen Ermenistan, kendisini coşkuyla karşıladı. Bir baskı aracı olarak 'soykırım' kozu günümüzde Azerbaycan'a karşı kullanılıyor. Nitekim Başkan Pelosi'nin 'Ermenistan demokrasisini korumak ve ülkenin toprak bütünlüğüne yapılan tehdidi ortadan kaldırmak' adı altında gerçekleştirilen bu gezisi, Azerbaycan'da ciddi hoşnutsuzluklara neden oldu. 


Ermenistan medyasından Pelosi'nin gezisini izleyip notlar alırken bu gelinen noktanın ülkedeki gerilimi artırdığına şahit olduğunu anlatan Prof. Dr. Gaffar Çakmaklı, bu konuda şunları söyledi:

Rusya yanlısı güçler, Pelosi'nin gelişini fırsat bilerek ve bundan yüreklenerek Paşinyan'ı devirme girişimini bir daha tekrarladı. Rusya'nın 'Beşinci kolu'nun da epey aktifleştiğini gözlemledim. Bu durum, ilerleyen dönemde vatandaşların birbirine karşı çıkmasından ta iç savaşa kadar varabilir. Bu bağlamda Pelosi'nin gezisinin bu karşı durmanın temelini attığını ifade edebiliriz. 
 

Prof. Dr. Gaffar Çakmaklı  Mehdiyev.jpg
Prof. Dr. Gaffar Çakmaklı Mehdiyev

 

Pelosi'nin gezisinin arka planında, Ermenistan'ı kendi safına çekmek kaydıyla ABD'nin, Rusya'yı bölgeden sıkıştırıp çıkarma niyeti de bulunduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Gaffar Çakmaklı, "Bunun için ortamın uygun olması da ABD'nin Ermenistan'daki kurumlarınca iyice hesaplanmamış değil. Sınırda cereyan eden kanlı olaylarda Ermenistan'ı desteklemeyen Rusya ve başını çektiği KGAÖ'den hoşnut olmayan nüfusun önemli kısmını kendi saflarına çektiğini düşünen ABD, bu bölgeye müdahale imkanlarını tartacak. Bu ülkede askeri üssü bulunan ve askeri-ekonomik-politik stratejisinde hep ön planda tuttuğu Ermenistan'ı elden vermemek için Rusya'nın da tüm tedbirleri alacağından kuşku duyulmaması gerekir. Aynı zamanda 'Barış Gücü' kisvesi altında Azerbaycan'a soktuğu askeri güç üzerinden Rusya'nın Azerbaycan'a her türlü baskıyı yapma imkanı bulunuyor" dedi.


"Ermenistan iktidarı ABD ile yakınlaşma politikasını sürdürecektir"

Karabağ'ın halihazırda Rusya askeri yöntemi altında bulunan kesiminde yaşayan ahalinin, Pelosi'nin da ifade ettiği üzere 'haklarının, güvenliğinin korunması ve kendi kaderini tayin etmesi' konularında da ABD ile Rusya arasında fikir birliği bulunmadığını ifade eden Prof. Dr. Çakmaklı, "Rusya buradaki ahalinin durumuyla ilgili sorunun ilerleyen dönemde çözüme kavuşturulması gerektiği düşüncesini ortaya attı. Bölgenin kontrolü Rusya'nın elinde olduğu için kendi elinde olduğu bu sorunun çözümüne geri dönmeyi haliyle düşünmüyor. Bu iki ülke AGİT'in yeniden diriltilmesi için uğraşılan AGİT Minsk Grubu içinde de işbirliği yapamıyor. Rusya-Ukrayna savaşının sürdüğü bir zamanda ABD, Fransa ve Rusya'nın eş başkanlık kurumu çalışamayacağı için, ABD'nin bölgeye müdahale imkanları da sınırlı kalacak. Karabağ sorununun tamamen çözüldüğünü iddia eden Azerbaycan bununla ilgili herhangi bir arabuluculuğu da kabul etmiyor" şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Gaffar Çakmaklı, sözlerine şunları ekledi:

Bu durumdan anlaşılacağı üzere ABD, kendi Temsilciler Meclisi Başkanı Pelosi'nin Ermenistan gezisi üzerinden bölgeye müdahale konusunda antrenmanlar yapıyor.  Bu durum Güney Kafkasya'da ABD-Rusya atışmasına neden olabilir. Rusya'nın kendisini cezalandırabileceğini göz önüne bulundursa bile Ermenistan iktidarı ABD ile yakınlaşma politikasını sürdürecektir.

44 günlük savaştaki yenilgisinden sonra Ermenistan Batı'da kendisine müttefik arama girişimlerini sürdürüyor ve esas müttefiki olan ABD ve Fransa'yı uluslararası kuruluşların içinde yeniden arabulucu olarak görmek istiyor. Nitekim Pelosi'nin son gezisini yorumlayan Ermeni siyaset bilimcileri de durumu bu şekilde yorumluyorlar. 


"Pelosi'nin gezisi süreçleri daha da karmaşık hale getirdi"

Nancy Pelosi'nin gezisinden sonra Ermenistan'ın, Rusya ile müttefiklik anlaşmasından ve KGAÖ'den ayrılmasının da Ermenistan'da tartışılan konulardan olduğunu belirten Prof. Dr. Gaffar Çakmaklı, son olarak "Güya Rusya'nın 'NATO'su' Ermenilere destek vermek yerine Azerbaycan'ı kolluyormuş. Erivan ülkedeki Rusya karşıtlığı bu şekilde kullanarak eyleme dönüştürmenin peşinde. Ancak böyle bir girişimde bulunması durumunda Rusya'nın öfkesiyle karşılaşacağını da hesaba katıyordur kuşkusuz. Bir dizi diğer konuyu da (Zengezur Koridoru, Ermenistan-Azerbaycan Barış anlaşması, ulaşım yollarının açılması v.d.) hesaba katarak durum değerlendirmesi yaptığımızda Pelosi'nin gezisinin süreçleri daha da karmaşık hale getirdiğini söyleyebiliriz" ifadeleriyle sözlerini sonlandırdı.


Seferberlik kararı Rusya'da bir anda taşları yerinden oynatırken, daha geçen hafta Şangay İşbirliği Örgütü'nün Semerkant Zirvesi'nden sonra, şimdi tadın kaçtığını tahmin etmek de zor değil. 

Bir yandan ittifaklar üzerinden güç kazanmaya çalışırken, diğer yandan kendi ülkenin gençlerinin bir kısmının seferberlik kararını duyar duymaz sınırlara akın etmesi, bir lideri efkarlandırmaya yeter herhalde. 

1995-2015 arasındaki dönemi değerlendirirken Zbignew Brzezinski "Yeni düzen kuramadık" demişti.

İşte o düzensizlik dağılırken, dünya kendi geçmişiyle, Karl Marx'ın dediği gibi, bir daha mı "gülerek el sallayacak", yoksa insanlık nükleer silahların konuşacağı bir durumla mı karşı karşıya kalacak?

Evet, bunun birinci sıradaki sorumlusu para, petrol, doğalgaz karşılığında ülkeleri yönetenlerin diktatörleşmesine göz yumanların ta kendisi değil mi?

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU