Çin'den Sincan Uygur Özerk Bölgesi çıkışı: "Düşmanlar adım atarsa mücadele ederiz"

BM raporu zorla çalıştırma, işkence ve "yeniden eğitim kampı" kisvesi altındaki alıkoyma suçlamalarını tekrar gündeme getirmişti

Aralık 2020'de Hong Kong'da düzenlenen protestolarda hükümet karşıtı göstericiler Uygurlara destek vermişti (AFP)

Sincan Uygur Özerk Bölgesi Hükümet Sözcüsü Şü Guişiang, Birleşmiş Milletler'in (BM) raporunun gerçeği yansıtmadığını savunarak mücadeleye hazır olduklarını söyledi.

Guişiang, perşembe günkü açıklamasında "Eğer uluslararası kamuoyundaki bazı güçler, hatta doğrudan Çin düşmanı olanlar, Sincan'la ilgili yaptırım kararı verirse geri adım atmayacağız. Sağlam karşı önlemler alıp mücadele edeceğiz" dedi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Sözcü, "Sincan'daki insan hakları durumu ilerleme kaydediyor. Daha fazla çaba gösteriyoruz. Ancak BM'nin raporunda öne sürdüğü gibi kitlesel insan hakkı ihlalleri söz konusu değil" ifadelerini kullandı.

Guişiang, 12 Eylül'de başlayan ve bir ay sürmesi planlanan BM İnsan Hakları Konseyi'nde yer alan Çinli delegelere de liderlik ediyor.

Sincan'daki hak ihlallerine dair BM raporu, eski Yüksek Komiser Michelle Bachelet'nin görev süresinin dolduğu 31 Ağustos'ta yayımlanmıştı. Konsey, tartışma yaratan raporun yayımlanmasının ardından ilk kez toplandı.

"Yeniden eğitim kampları"

Çin, Sincan'da zorla çalıştırma, işkence ve "yeniden eğitim kampı" adı altında alıkoyma suçlamalarıyla karşı karşıya. İnsan hakları örgütleri, bölgedeki yaklaşık 1 milyon kişinin zorla toplama kamplarına ve hapishanelere yerleştirildiğini öne sürüyor. ABD de Uygurlara yönelik muameleyi "soykırım" olarak niteliyor.

Pekin yönetimiyse iddiaların gerçeği yansıtmadığını savunuyor.

BM'nin tartışmalı raporu

BM İnsan Hakları Konseyi'nin raporunda Sincan bölgesinde "terör ve aşırılıkla mücadele adı altında ciddi insan hakları ihlalleri yapıldığı ve bunların insanlık suçu teşkil edebileceği" değerlendirmesine yer verilmişti.

48 sayfalık raporda Sincan'da yaşayan 23 Uygur, 16 Kazak ve 1 Kırgız Türküyle detaylı mülakat yapılmıştı. Bu kişilerden 26'sı, 2016'dan bu yana belirli aralıklarla ya keyfi olarak tutuklandığını ya da Çin'in "yeniden eğitim kamplarında" çalıştırıldığını söylemişti.

Öte yandan 8 ay gecikmeli yayımlanan raporda, Çin'in azınlıklara yönelik uygulamaları açıkça "insanlık suçu" veya "soykırım" diye nitelenmemişti.

Pekin yönetimiyse rapora sert tepki göstererek, bunun "ABD ve Batılı güçler tarafından tezgahlanmış, yasadışı ve geçersiz bir çalışma" olduğunu savunmuştu.
 


Raporun ardından eylülde Batılı devlet ve kuruluşlardan Çin'e yönelik somut adım atılması çağrısı gelmişti.

BM'deki insan hakları uzmanlarının yazılı açıklamasında, tutuklulara işkence, kötü muamele ve zorla tıbbi müdahale gibi vakaların ele alınması gerektiği ifade edilmişti.

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken da Çin'in azınlıklara yönelik uygulamalarından sorumlu tutulmasını talep etmişti.  

Birleşik Krallık merkezli Af Örgütü de Sincan'da yaşananları "canilik" diye tanımlayarak, uluslararası kamuoyuna Pekin yönetimine karşı harekete geçme çağrısı yapmıştı.



Independent Türkçe, Guardian, Associated Press, Wall Street Journal, Amnesty

DAHA FAZLA HABER OKU