Oyunculuktan başka bir meslek istemediğini erken yaşlarında anlayan ve "hayallerimi gerçekleştirmemi sağlayacak güç ve irade benim içimde" diyen Ece Yüksel, küçük yaşta evde sergilediği gösterilerini tiyatro sahnesine taşıdığı anda içinde dolup taşan enerjinin anlamlandığını hisseden genç bir oyuncu.
Kariyerinin başında oldukça özel ve önemli isimlerle çalışma imkânı bulan ve yakın zamanda İstanbul Film Festivali'nde prömiyerini yapan yeni filmindeki performansı sayesinde bir kez daha" En İyi Kadın Oyuncu Ödülü" ile taçlandırılan ve şu anda Cannes Film Festivali'nde gala gösterimi gerçekleşen Three Thousand Years of Longing adlı filmdeki rolüyle festival izleyicisiyle buluşurken dünya yıldızları ile kırmızı halıda yürüyen Ece Yüksel'i bu vesileyle bu hafta sizin için kadraja almak istedim.
Genç yaşında rüştünü ispat eden bir oyuncu; Ece Yüksel
6 Ekim 1997 tarihinde İstanbul'da doğan Ece Yüksel, daha henüz okuma yazmayı öğrenmeden oyuncu olmaya merak salan, oldukça enerjik ve taklit yapmayı seven bir çocuktu.
Bu merakı yüzünden yedi yaşında hafta sonları eğlenerek vakit geçirmek için kendi isteğiyle Müjdat Gezen Tiyatro Kursu'na gitti.
Ondaki pırıltıyı gören kurstaki öğretmenlerinin de yönlendirmesiyle, sekiz yaşında Tümay Özokur Ajansa kaydolduğunda ise daha o zamanlar aklında oyuncu olmak vardı, ama zaman içinde oyunculuğu ne kadar çok sevdiğini, sahnedeyken ne kadar mutlu hissettiğini fark etmesi bir hobi olarak başladığı bu işi daha da ciddiye almasını sağladı.
Kamera önüyle tanışması ise, bir zamanlar izleyenlerin ve televizyon köşe yazarlarının oldukça dikkatini çeken "Bıçak Sırtı" adlı televizyon dizisiyle oldu.
Sonrasında ise "Av Mevsimi", "Muhteşem Yüzyıl" ve "Çekmeceler" gibi projelerde yer alarak pek çok önemli isimle birlikte çalışma imkânı buldu.
Ece, hem okul hem de oyunculuğu bir arada yürüterek daha disiplinli ve planlı yaşamayı öğrendiğini söylese de liseye başladığında işler onun açısından biraz değişmeye başladı, çünkü oyunculuğun güzelliğe baktığını, bu işin garantisinin olmadığını ve o dünyanın acımasız olduğunu düşünen ailesi onun oyuncu olmasını istemiyordu.
Bu yüzden bir süre onları memnun etmek için dershaneye giden ve derslerine ağırlık veren Ece, bu sırada "Nefesim Kesilene Kadar" adlı film için adlığı teklifle birlikte kariyerinde bir sıçrama yaşadı.
Bu filmle birlikte, 2015 yılında Adana Film Festivali'nde Türkan Şoray Umut Veren Genç Kadın Oyuncu Ödülü'nü kazandığında ise rüştünü ispat ettiğini düşünen Ece Yüksel herkese "bir oyuncu" olduğunu da ilan etmiş oldu.
Böylelikle aldığı övgü ve ödüllerin yanı sıra sinema dünyasında da dikkatleri üzerine çekmeye başlayan Ece Yüksel gelen bu başarı sayesinde ailesini ikna ederek hem Craft oyunculuk atölyesinde eğitim aldı hem de üniversite öğrenimini Kadir Has Üniversitesi Tiyatro Bölümü'nde tamamladı.
Üniversitenin son yılında Erasmus programı sayesinde Hollanda'ya gitti ve orada altı ay kaldı.
Bu süre içinde farklı ekollerdeki oyuncu performanslarını izleme ve gözlemleme imkânı buldu.
Kendisinin daha içerden oynayan bir oyuncu olduğunu düşünen ve yaptığı bu gözlemler sonrasında farklı ekollerden yeni sentezler çıkartabileceğine kanaat getiren Ece Yüksel, böylece yurt dışında çalışmak üzere kendisine yeni hedefler koydu.
Eğitim şart!
Her ne kadar insanların bu konuda doğal bir yeteneği olsa da sahnede olmanın zor bir şey olduğunu düşünen Ece Yüksel, rahat ve kendine güvenli oynayabilme yeteneğini şahsen aldığı eğitimlerle kazandığını ve çok çalışarak pekiştirdiğini belirtiyor.
Sahneye işin teknik taraflarını bilen biri olarak çıkmanın ise kendisine farklı bir özgüven verdiğinin altını çiziyor ve Türkiye'de edindiği mesleki birikimlerini yurt dışında kullanarak uluslararası işler yapan bir oyuncu olmayı hedefliyor.
Annesinin moda tasarımcısı olmasından dolayı zaman zaman elinde yün ve şişlerle kendini bulduğunu söyleyen Ece, fırsat buldukça kendisine kazaklar ördüğünü ve nakıştan da çok iyi anladığını belirtiyor.
Hem özel hem de profesyonel hayatında bulunduğu ortam ne kadar sıkıcı olursa olsun, her zaman nasıl keyfini çıkartabileceği konusunda çaba harcayan Ece Yüksel genel olarak doğallıktan yana olduğunu söylüyor.
Gündelik hayatında fazla makyaj yapmaktan hoşlanmadığını söyleyen oyuncu, işi gereği kullanması gerektiğinde ise cildinin doğal yapısını koruyacak ürünleri tercih ettiğine dikkat çekiyor, saçları kıvırcık ve uzun olduğu için en çok saçının bakımıyla ilgilendiğini belirtiyor.
Ece her ne kadar bu işin içinde olsa da mümkün olduğunca ruhunu beslemek için tiyatro ve sinemaya sık sık gitmeyi ihmal etmiyor.
Bu konuda yetenekli olup olmadığı konusunda şüpheleri olsa da müzikle ilgilendiğini, şarkı söylemeyi çok sevdiğini, evinde kendi kendine şarkı söyleyerek dans etmekten çok keyif aldığını saklamıyor.
Kış sporlarını da ayrıca çok sevdiğini, karla mücadele ettiği kış aktivitelerine çok düşkün olduğunu söyleyen Ece Yüksel, bir zamanlar buz pateniyle de ilgilendiğini ve fırsat buldukça snowboard yaptığını dile getiriyor.
Kış sporlarına böylesi düşkün olan Ece, çocukluğundan beri dondurmayla arasının pek iyi olmadığını da itiraf ediyor.
Filmografisi
Karakter çeşitliliği açısından beyazperdenin daha geniş bir yelpazesi olduğunu düşündüğü için kariyerine sinema ağırlıklı devam etmek isteyen Ece Yüksel, ilerleyen süreçte yeni yönetmenlerle çalışmak ve bambaşka karakterlerle izleyici karşısına çıkmak için sabırsızlanıyor.
Bu süreçte onun için işin en zor kısmının her zaman ilk tanışma anlarının olduğunu söyleyen Ece Yüksel, yönetmenlerle ilk tanışma anında çok gergin olduğunu, ama tanışınca o gerginliğin gittiğini belirtiyor.
Şimdiden kendisine güçlü bir filmografi oluşturan Ece Yüksel'in kendisini genç yaşında başarıya taşıyan bu filmlerini aşağıda sizin için özetlemeye çalıştım.
Av Mevsimi
Yönetmen: Yavuz Turgul / Oyuncular: Ece Yüksel, Şener Şen, Cem Yılmaz, Çetin Tekindor, Melisa Sözen, Okan Yalabık, Mahir İpek, Emine Şans Umar, Rıza Kocaoğlu, Nergis Çorakçı, Mustafa Avkıran, Gamze Süner Atay, Şefika Ümit Tolun, Murat Serezli, Dila Akbaş, Bartu Küçükçağlayan, Cahit Gök, Bilgehan Sezer, Cansu Koç, Murat Aygen, Gizem Akman, Serkan Keskin, Rahmi Dilligil Basri, Kevork Türker, Tolga Polat, Engin Hepileri, Remzi Evren, Eren Öner, Erhan Tuncer, Şükrü Yıldız, Nesrin Yılmaz, Engin Şahin, Mehmet Cemil, Şeyda Terzioğlu, Hakan Yufkacıgil, Ayhan Eroğlu, Nail Özgün, Jeffi Medina, Kurtcebe Turgul, Nisan Turgul, Ferda Buldu, Gülengül Arlıel, Emrah Gamsızoğlu, Samet Akyel, Gökhan Altınışık, Ivan Aslan, Aşkın Ceylan, Furkan Ege, Hüseyin Gazi Gümet, Ferhat Günay, Mahmut Gürses, Ümit İlban, Filiz Kaya, Oray Öğünç, Toprak Ömer Seran, Ali Trabzonlu, Can Yılmaz, İbrahim Bozgüney / Süre: 140 dakika
2010 yılına ait Av Mevsimi adlı bu film; bir cinayet araştırması sırasında hayatları altüst olan üç polisin hikâyesini anlatıyor.
Tecrübesi, sezgileri ve takipçiliğiyle tüm teşkilatın "Avcı" olarak nitelediği Ferman ile yalnızca bakışlarıyla bile lakabının hakkını veren "Deli" İdris cinayet masasında görevli, baba-oğul kadar yakın iki polistir.
Antropoloji mezunu, sessiz sakin Hasan ise bu ikiliye sonradan dahil olan acemi bir polistir, acemi olması sebebiyle "çömez" lakabı takılmıştır.
Öldürülen genç bir kız onları uyuşturucu taciri Asit ile, Türkiye'nin en zengin adamlarından Battal Çolakzade ile, kızın ağabeyleri Abbas, Vakkas ve daha birçok farklı insanla karşı karşıya getirir.
Hayatını eşine adayan, onun hastalığıyla boğuşan Ferman, boşandığı eşi Asiye'ye tutkuyla bağlı İdris, yeni mezun ve bu dünyaya yabancı olan Hasan, çözmeye çalıştıkları cinayet ile birlikte hayatları kökünden değişir.
Filmin çekimleri 20 Nisan 2010 tarihinde 80 kişilik kamera arkası ekibi ve 20 kişiden oluşan oyuncu kadrosuyla başladı ve çekimler 8,5 hafta sürdü.
Film 35 mm kamerayla, 316 kutu film kullanılarak çekildi.
Çekimler aşamasında Lazca hocası, cinayet masası polisi, adli tıp doktoru, morg görevlisi, barmen, ritimci, aksiyon ekibi, cerrah, defin danışanı ve olay yeri inceleme görevlileri danışman olarak ekibin yanında yer aldı.
Şener Şen, Cem Yılmaz ve Okan Yalabık atış talimi yapmak için poligonda çalıştı.
Cem Yılmaz ve annesini oynayan Emine Umar, Birol Topaloğlu'yla birlikte diyalekt çalışmaları yaparken Battal, Hatun, Müslüm ve Vakkas'ı oynayan oyuncular özel olarak Adana diyalekti dersleri aldılar.
Çekimler İstanbul'un Sütlüce, Kemerburgaz, Levent, Karaköy, Üsküdar, Kandilli, Asmalımescit, Eyüp, Beyazıt, Kuledibi, Cihangir, Şişhane, Bahçeköy, Yedikule, Beykoz, Ataşehir, Beyoğlu semtlerinde ve Çatalca Karamandere'de yapıldı.
Hem genç hem de deneyimli isimlerin yer aldığı filmde Ece Yüksel, Cem Yılmaz'ın hayat verdiği delibozuk bir Karadeniz çocuğu İdris'in kızı Pelinsu karakterini canlandırdı.
Çekmeceler
Yönetmen: Caner Alper, Mehmet Binay / Oyuncular: Ece Yüksel, Ece Dizdar, Tilbe Saran, Taner Birsel, Nilüfer Açıkalın, Pınar Töre, Tuğrul Tülek, Kubilay Tunçer, Burak Altay, Gizem Erdem, Cengiz Coşkun, Hakan Çimenser, Oğulcan Yapıcı, Kerem Can, Seyhan Arman, Nurhan Özenen, Berkay Akın, Bulut Reyhan, Jacinto Caetano, Selim Karakaya, Yekta Kopan, Aslıhan Erguvan, Mehmet Bozdoğan, Selma Hoşafçı, Edip Saner, Ümit Olcay, Emrah Doğan / Süre: 120 dakika
Türk sinema tarihinde, cesaretli senaryosu, prodüksiyon kalitesi ve derinlikli oyunculuklarıyla önemli bir yer edinen, 2013 yılına ait Çekmeceler adlı bu film; gerçek karakter ve hikayelerden esinlenerek kaleme alınan hikayesinde kız çocuk cinselliğine korkusuz bir bakış atıyor.
İngilizce Drawers olan filmin isminin ikinci anlamı ise kadın iç çamaşırı olup filmde toplumdaki namus algısının en keskin ve sert karşılığı olarak kendini gösteriyor.
Epizotik bir yaklaşımla üç kısımda anlatılan film, Kilitler ile Deniz'in hastaneye gelişi ve ilk gençliğine kadar olan travmalarını anlatmakta, geçmişte babası Ayhan ve şimdiki zamanda annesi Saadet'in açılması imkânsız hale getirilen psikolojik travmaları tanıtmaktadır.
Filme ismini de veren Çekmeceler adlı ikinci kısımda ise Deniz ergenlikten çıkıp çocukluğunun karanlık coğrafyasının hayatına getirdiği komplike hikâyeleri tanıtmakta ve hastaneye geliş sebebinin izlerini hissettirmektedir.
Anahtarlar her şeyin birbiri ardına çözüldüğü, kurtulmanın imkânsız olan geçmişin izlerini en azından anlaşılır kılmaktadır.
Yirmi beş yıllık bir hayat hikayesini geriye dönüşlerle anlatan filmde, oyuncu bir anne-babanın kızı olan Deniz, otuz ikinci yaş gününün gecesinde kanlar içinde hastaneye kaldırılır.
Hayati tehlikeyi atlattıktan sonra Deniz'in sıkça geçmişe döndüğü yoğun rehabilitasyon sürecinde, ruhundaki kilitli çekmeceler de açılır.
Bu psikolojik süreç; kız çocuğuna nasıl davranacağını tam kestiremeyen, çocuk ve ergen cinselliğinin neresinden tutacaklarını bilemeyen aktör bir anne-babanın kendi kompleksleri arasında kızlarının bedeninde o günlerde ruhunda açtıkları yaraları yavaş yavaş ortaya çıkarır.
70'lerden günümüze uzanan farklı dönemleri dans, dekor, kostüm ve makyajı harmanlayan görsel bir şölenle izleyicisine sunan ve çekimleri İstanbul ve Çanakkale'de gerçekleşen filmde Ece Yüksel, çocukluk yaşlarında başlayan aile içi travmalarıyla büyüyen, olayların merkezindeki Deniz'in okula gittiği ergenlik dönemlerini canlandırdı.
Nefesim Kesilene Kadar
Yönetmen: Emine Emel Balcı / Oyuncular: Ece Yüksel, Rıza Akın, Esme Madra, Sema Keçik, Uğur Uzunel, Gizem Denizci, Yavuz Pekman, Pınar Gök, Adem Yavuz Özata, Arda Aktolga, Tuğba Akyüz, Perihan Böke, Eda Demirkaya, Mine Doğan, Aslıhan Gürbüz, Nermin Karahasan, Şerife Karahasan, Berna Kesse, Hatun Kılıç, Emine Kumlu, Elvan Köse, Nigar Şen, Endam Yakar, Hacer Yalçın, Yeşim Çağlar, Safiye Öztürk / Süre: 94 dakika
2015 yılına ait Nefesim Kesilene Kadar adlı bu film; kutsiyet addedildiği için tartışılamayan aile ve toplumsal cinsiyet kavramlarına ne denli yabancılaştığımıza dair bir eleştiri getiriyor.
Filmin merkezindeki Serap bir tekstil atölyesinde ortacıdır.
Mecbur kaldığı için ablası ve eniştesiyle birlikte yaşamak, onun için giderek çekilmez bir hal almıştır.
Serap'ı ayakta tutan tek şey, uzun yol şoförü olan babasıyla yeni bir eve çıkabilme umududur, ancak Serap bunun için birikim yaparken babasının zannettiği kadar hevesli olmadığını fark eder.
Nihayetinde, sürekli uzaklarda olan babasının kayıtsızlığı arttıkça köşeye sıkışan Serap, ipleri eline almaya karar verir.
Ekibe sonradan dahil olan Ece Yüksel bu filmde Serap ile aynı atölyede çalışan ve olduğu durumdan kendine nasıl eğlence çıkarabilirim diye düşünen bir karaktere sahip iş arkadaşı Funda'yı canlandırdı.
Senaryoyu ilk okuduğunda oynayacağı Funda karakterini çok beğenen, annesi tekstil sektöründe çalıştığı için daha önce o ortamlarda çok bulunan ve çok sık gözlem yapma şansına sahip olan Ece, kariyerinde bir kırılma noktası olan bu rol ile ilk defa bağımsız sinema dünyasına adım atmış oldu.
Kız Kardeşler
Yönetmen: Emin Alper / Oyuncular: Ece Yüksel, Cemre Ebüzziya, Helin Kandemir, Kayhan Açıkgöz, Müfit Kayacan, Kubilay Tunçer, Hilmi Özçelik, Başak Kıvılcım Ertanoğlu, Mehmet Akın, Emin Alper, Akın Başpehlivan, Selim Güntürkün, Emrah Keskin, İbrahim Kestane / Süre: 108 dakika
Dünya prömiyerini 69'uncu Berlin Film Festivali'nde yapan, 2019 yılına ait Kız Kardeşler adlı bu film; sarp dağların arasında neredeyse terk edilmiş bir köyde doğup, kendilerini bu köye hiç ait hissetmeyen ama günün birinde yeniden baba evine geri dönmek zorunda kalan üç kız kardeşin hikâyesini anlatıyor.
Kadın hikayesi ile toplumsal meseleleri birbirine harmanlayan film; annelerinin vefatından sonra besleme olarak verilen farklı yaşlardaki üç kız kardeş Reyhan, Nurhan ve Havva'nın, köylerine geri dönmeleri sonrası gelişen olayları konu ediniyor.
Küçük yaşta öksüz kalan üç kız kardeş, annelerinin ölümünün ardından farklı yollara savrulur, ancak birbirlerinden ayrılmak zorunda kalan kardeşler, yeni yaşamlarına uyum sağlamakta epey zorlanır.
Kızlar, yanlarında kaldıkları ailelerin yanında tutunamayınca, baba ocağına geri gönderilir.
Aradan geçen yılların ardından köylerine dönen kardeşler, yeniden bir araya geldiklerinde kaçtıkları gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalırlar.
Dağ köyündeki evlerinde, birbirlerinden güç alarak ayakta kalmaya çalışan üç kız kardeş, bir yandan da tekrar kasabaya gidebilmek için aralarında gizli bir rekabet içine girerler.
Coğrafik olarak hiç bilmediği bir yerde, bir Anadolu köyünde, daha önce hiç deneyimlemediği bir şiveyle Ece Yüksel bu filmde, başkaldıran, sözlerini esirgemeyen ve tavrını ortaya koymaktan çekinmeyen ortanca kız kardeş Nurhan'ı ustalıkla canlandırdı.
Hayat verdiği Nurhan karakterinin masum tarafını da agresif ve hesapçı yanını da samimi bir şekilde canlandıran Ece Yüksel'in performansı çok iyi bir oyuncu kadrosunun başarısı içinde bile parlayarak göze çarptı.
Bağlılık Aslı
Yönetmen: Semih Kaplanoğlu / Oyuncular: Ece Yüksel, Kübra Kip, Umut Kurt, Almina Kavcı, Merve Şeyma Zengin, Jale Arıkan, Osman Alkaş / Süre: 135 dakika
Bir kez daha bir üçleme için kolları sıvayan Semih Kaplanoğlu'nun hem senaryosunu yazdığı hem de yönettiği, söz konusu üçlemenin ilk çalışması olan, 2019 yılına ait Bağlılık Aslı; çocuk sahibi olduktan sonra işe dönebilmek için bebek bakıcısı arayan Aslı ile bulduğu bakıcı Gülnihal'in hikâyesini anlatıyor.
Bebeğini dünyaya getirmek için izine ayrılan zengin, modern, beyaz yakalı genç bir kadın olan Aslı, doğumun üzerinden geçen birkaç ayın ardından yeniden işe başlamak için neredeyse gün sayar.
Hemen işe başlamak için bebek bakıcısı arayan ama bakıcı seçiminde belirli kriterleri göz önünde bulundurduğu için istediği kişiyi bulmakta zorlanan Aslı, uzun araştırmalar sonrası kendisi gibi bir bebeği olan ve maddi yönde ihtiyaçları olan Gülnihal'i bakıcı olarak işe alır.
Gülnihal, Aslı'nın bebeğine bakmaya başlar, fakat bu süreç içerisinde Gülnihal'in bebekle yakınlaşması ve yaşananlar, Aslı'nın bilinçli olarak göz ardı ettiği birçok gerçeğin yüzüne tokat gibi çarpmasına yol açar.
Bazı sinema çevreleri Semih Kaplanoğlu'nun kadını eve mahkûm etmek isteyen zihniyete hizmet ettiğini belirterek bu filmi oldukça sert bir şekilde eleştirdiyse de ben şahsen bu filmin ebeveyn olmanın, ebeveynlerin çocuklarıyla ilişkilerinin, kardeşler arası bağın, toplumsal bağların ve bireyin ülkesiyle olan bağın sağlıklı olmasının önemini çok yalın bir dille ortaya koyduğu fikrine katılıyorum.
Toplumda görebileceğimiz herhangi bir kadının annesi ile olan ilişkisinin kendi çekirdek ailesine, eşine ve çocuğuna yansımasını da ele alan filmde çocuğuyla kapitalist sistemin zorunlulukları ölçüsünde ilgilenebilen kadınlarının yaşadığı derin çelişkilere dair göndermelerin de oldukça yerinde olduğunu düşünüyorum.
Bu anlamda, filmde; kapitalizmin ezdiği ailelerin modern yaşam labirentinde kaybolan cinsiyet değerlerinin yeniden düşünülmesine yönelik bir çağrı, insanın modern yaşamın içinde kayboluşuna dur diyebilmesi için neler yapabileceğine dair ince nüanslar var.
Modern dünyada bir kadın ve anne olmanın, içinden çıkılması zor durumlar yaratırken bu çıkmazların ilişkilere nasıl yansıdığı temasını oldukça etkileyici bir şekilde ele alan bu filmde Ece Yüksel, Gülnihal karakterini canlandırdı.
Ela ile Hilmi ve Ali
Yönetmen: Ziya Demirel / Oyuncular: Ece Yüksel, Serkan Keskin, Denizhan Akbaba, Ozan Çelik / Süre: 102 dakika
2022 yılına ait Ela ile Hilmi ve Ali adlı bu filmde; yılların matematik hocası Hilmi, kendinden yaşça küçük eşi Ela'yı üniversite sınavına hazırlarken, apartman görevlisinin ikidir sınıfta kalan on beş yaşındaki oğlu Ali'ye de matematik çalıştırır.
Yaşları ve dünyaları farklı bu üç kişi, yalnızlıklarına merhemi birbirlerinde ararken, sınırların kalktığı ve tekinsizleşen bir üçgende kendilerini sıkışmış bulurlar.
Bu filmdeki performansıyla bir kez daha En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'nü kazanan Ece Yüksel, depremzede Ela'yı canlandırdı.
Üç Bin Yıllık Özlem
Yönetmen: George Miller / Oyuncular: Ece Yüksel, Idris Elba, Tilda Swinton, Kaan Güldür, Alyla Browne, Nicolas Mouawad, David Collins, Angie Tricker, Jason Jago, Hayley Gia Hughes, Berk Öztürk, Aiden Mckenzie, Shakriya Tarinyawat, Aska Karem, James Dobbins Jones, Jack Braddy, Anna Adams, John Puckeridge-Webb, Hugo Vella, Amelia Patomaki, Sarah Houbolt, Randolph Fields, Pia Thunderbolt, Callum Moran, Tendai Dzwairo, Shane Miller, Tahlia Crinis, David Paulsen, Zerrin Tekindor, Burcu Gölgedar, Erdil Yaşaroğlu / Süre: 108 dakika
Bu yıl 75'incisi gerçekleşen dünyanın en prestijli sinema etkinliklerinden biri olan Cannes Film Festivali'nin Yarışma Dışı kategorisinde prömiyerini yapan ve 31 Ağustos'ta vizyona girmesi beklenen Three Thousand Years of Longing adlı bu filmde; mitoloji ve bilim arasındaki farkı anlattığı bir konferans için Türkiye'ye gelen yalnız bir bilgin, İstanbul'a yaptığı bir gezide, özgürlüğü karşılığında üç dileğini sunan bir Cin keşfeder.
Alithea adındaki bu bilgin, İstanbul'da Kapalı Çarşı'da alışveriş yaparken hatıra olarak eline üflemeli bir cam şişe alır ve otel banyosunda onu temizlerken, tıpa çıkar ve kalın bir renkli duman bırakır.
Kısa süre sonra bu duman, kafası tıraşlı, sivri kulaklı ve dev bir Cin'e dönüşür.
İstanbul'da bir otel odasında uzun bir sohbet sırasında Cin, Alithea'nın özgürlüğünü kazanmasına yardım etmesi halinde üç dileğini yerine getirmek için onunla bir anlaşma yapar.
Ama bu anlaşmada iki sorun vardır; birincisi, Alithea Cin'in gerçek olduğundan şüphe eder, ikincisi ise Alithea bir hikâye ve mitoloji bilgini olduğu için, yanlış giden dileklerin tüm arka planlarını bilmektedir.
Cin tüm bu süre boyunca, geçmişiyle ilgili fantastik hikayelerini anlatarak davasını savunur, Alithea'nın sonunda ikisini de şaşırtan bir dilek tutar, bu arada aralarında birbirleri için beklenmedik duygular gelişir.
İngiliz yazar A. S. Byatt'ın 1994 tarihli "The Djinn in the Nightingale's Eye" adlı kısa öyküsünden uyarlanan ve acı tatlı bir aşk hikayesini ele alan bu filmde Ece Yüksel, Osmanlı İmparatorluğu'nun köleleştirilmiş bir sakini olan Gülten'i canlandırıyor.
Diğer çalışmaları
- Bıçak Sırtı (2008, Televizyon dizisi)
- Muhteşem Yüzyıl (2012, Televizyon dizisi)
- Davetsiz Misafir (2015, Kısa film)
- Kiraz Mevsimi (2015, Televizyon dizisi)
- Nereye Gitti Bütün Çiçekler (2016, Tiyatro oyunu)
- No Pasaran! (2018, Tiyatro oyunu)
- Benden Korkmana Gerek Yok (2020, Kısa film)
- Mamaville (2020, Kısa film)
- Aşk 101 (2021, İnternet dizisi)
- Yargı (2021-2022, Televizyon dizisi)
- Adı Aylin (2022, Tiyatro oyunu)
Ödüller
Genç yaşında aldığı önemli ödüllerle rüştünü ispat etmiş bir oyuncu olsa da Ece Yüksel her şeyden önce yaptığı bir şeyin insanlara dokunmasından son derece mutlu olduğunu, böyle bir mutluluğun herhangi bir ödülden bile daha değerli olduğunun altını çiziyor.
- 2015 22. Uluslararası Altın Koza Film Festivali: Türkan Şoray Umut Veren Genç Kadın Oyuncu Ödülü (Nefesim Kesilene Kadar)
- 2016 19. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali: Genç Cadı Ödülü (Nefesim Kesilene Kadar)
- 2016 21. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri: Ekrem Bora Umut Veren Oyuncu Ödülü (Nefesim Kesilene Kadar)
- 2019 38. İstanbul Film Festivali: En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Kız Kardeşler)
- 2022 41. İstanbul Film Festivali: En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Ela ile Hilmi ve Ali)
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish