Rusya Federasyonu'nun 24 Şubat 2022'de uluslararası hukuk prensiplerine aykırı biçimde Ukrayna'ya karşı başlattığı askeri saldırının akabinde Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres, şu sözleri sarf etmiştir:
Bu gece, kalbimin derinliklerinden söyleyeceğim tek bir şey var: Başkan Putin, birliklerinizin Ukrayna'ya saldırmasını durdurun. Barışa bir şans verin. Çok fazla insan zaten hayatını kaybetti.
Vladimir Putin ise savaşın gerekçesinin Ukrayna'nın soykırım yapması olduğunu öne sürmüştür:
Donbas Halk Cumhuriyeti Rusya'dan yardım istedi. Bu bağlamda, BM Şartı'nın 51'nci maddesi (Bölüm VII) uyarınca, Rusya Federasyon Konseyi'nin izniyle ve 22 Şubat'ta Federal Meclis tarafından onaylanan Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Lugansk Halk Cumhuriyeti ile dostluk ve karşılıklı yardım anlaşmalarının yürütülmesi için özel bir askeri operasyon yürütme kararı aldım.
Bu operasyonun amacı, sekiz yıldır Kiev rejimi tarafından gerçekleştirilen aşağılama ve soykırımla karşı karşıya kalan insanları korumaktır. Bu amaçla, Rusya Federasyonu vatandaşları da dahil olmak üzere sivillere karşı sayısız kanlı suç işleyenleri yargılamanın yanı sıra Ukrayna'yı silahsızlandırmaya ve nazilerden arındırmaya çalışacağız. 1
Rusya'nın bu açıklaması üzerine Ukrayna derhal konuyu Uluslararası Adalet Mahkemesi'ne taşımıştır. BM Antlaşması uyarınca kararları bağlayıcı olan mahkeme, Rusya'nın Ukrayna'yı istilasını durdurmasını emretmiştir.
Kremlin'in savaş için gerekçesini destekleyecek ve Ukrayna'nın Rusya'da Rusça konuşanlara karşı soykırım işlediğine dair herhangi bir kanıt görmediğini bildirmiştir.
Mahkeme 2'ye karşı 13 oyla, Rusya'nın Ukrayna'da başlattığı askeri operasyonları derhal askıya almasına karar vermiştir. (Mahkemede sadece Rus ve Çinli hakimler karara karşı oy kullanmıştır.)
BM'nin kuruluş amacı
İkinci Dünya Savaşı'nın akabinde kurulan Birleşmiş Milletler'in (BM) amaçları arasında; tarif olunmaz acılar getiren iki dünya savaşının tekrarlanmaması, savaş felaketinden gelecek kuşakların korunması, temel insan haklarına, insan kişiliğinin onur ve değerine, büyük uluslarla küçük ulusların hak eşitliğine olan inancın yeniden ilan edilmesine, adaletin korunması ve antlaşmadan doğan yükümlülüklere saygı gösterilmesi için gerekli koşulların yaratılmasına atıf vardır.
Hoşgörüyle davranmaya ve iyi komşuluk anlayışı içinde birbiriyle barışık yaşamaya, uluslararası barış ve güvenliği korumak için güçlerin birleştirilmesine, ortak yarar dışında silahlı kuvvet kullanılmamasını sağlayacak ilkelerin kabul edilmesine istekli olan hükümetler, BM Antlaşması'nı kabul ederek BM Örgütü'nü kurmuşlardır.
Madde 2/4'te şöyle denilmektedir:
Tüm üyeler, uluslararası ilişkilerinde gerek herhangi bir başka devletin toprak bütünlüğüne ya da siyasal bağımsızlığına karşı, gerek Birleşmiş Milletler'in Amaçları ile bağdaflmayacak herhangi bir biçimde kuvvet kullanma tehdidine ya da kuvvet kullanılmasına başvurmaktan kaçınırlar.
Örgütün ruhu; toprak bütünlüğü ve egemen devletlerin siyasal bağımsızlığını savunmak üzerine bina edilmiştir.
Fakat Putin, çok açıkça egemen bir devletin siyasal bağımsızlığına, tercih ettiği dış politikasına ve toprak bütünlüğüne saygı göstermemiştir.
Kararı bağlayıcı olmasına rağmen Uluslararası Adalet Divanı'nın kararını uygulamamıştır. Rusya Federasyonu'nun BM Güvenlik Konseyi'nde veto hakkına sahip 5 daimi üyesinden biri olmanın verdiği rahatlıkla, insan hakları hukukunu ihlal etmeyi sürdürmüştür.
Rusya da savaşa hayır diyerek protesto gösterileri düzenleyen Rusların sesini de umursamamış, bu protestocuların bazıları tutuklanmıştır. Putin, uluslararası kamuoyunun sesine de kulak vermemştir.
Guterres, Ukrayna'da yaşanan savaşla ilgili olarak 28 Mart günü gazetecilere yaptığı açıklamada, "Ben ciddi siyasi müzakerelerde ilerlemeye izin vermek için acil bir insani ateşkes çağrısında bulunuyorum... Çatışmaların sona ermesi temel insani yardımın temin edilmesini sağlayacak ve sivillerin güvenli bir şekilde hareket etmelerini sağlayacaktır. Bu, hayatları kurtaracak, acıyı önleyecek ve sivilleri koruyacaktır" demiştir.
Ancak Putin'in birlikleri yine durmamıştır. Türkiye'nin öncülüğünde yürütülen müzakereler umut verici ve sevindirici olsa da, sahadan gelen veriler Rusya'nın Ukrayna'da sivilleri de hedef alarak savaş suçları işlediğini ortaya koymaktadır.
1949 Cenevre Sözleşmeleri, Cenevre Sözleşmelerine Ek İlk Ek Protokol ve uluslararası teamül hukukuna göre; bebekleri, hastaneleri, gazetecileri, insani yardım yetkililerini, silahsız sivilleri öldürmek suçtur.
Cinsel şiddet uygulamak suçtur. Yasaklanmış antipersonel kara mayınlarının kullanımı suçtur. Fakat Rus birliklerinin bunları yaptığına dair çok sayıda belgelenmiş iddialar, tanık beyanları vardır.
3 Nisan'da yayımlanan bir İnsan Hakları İzleme Örgütü yayınına göre, Ukrayna'nın Çernihiv, Harkiv ve Kiev'de işgal altındaki bölgelerde sivillere karşı savaş kanunlarını ihlal eden Rus askeri güçlerinin birkaç vakası belgelenmiştir.
Bunlar arasında tekrarlanan tecavüz vakaları; biri altı kişiden, diğeri bir kişiden olmak üzere iki yargısız infaz davası; ve 27 Şubat ile 14 Mart 2022 arasında sivillere yönelik diğer yasadışı şiddet ve tehdit vakaları bulunmaktadır.
Askerler ayrıca yiyecek, giyecek ve yakacak odun dahil olmak üzere sivil mülkün yağmalanmasıyla da ilişkilendirilmiştir.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson, "Belgelediğimiz vakalar, Ukraynalı sivillere karşı tarif edilemez, kasıtlı zulüm ve şiddet içeriyor" demiş ve eklemiştir:
Rus kuvvetlerinin gözetiminde bulunan kişilere yönelik tecavüz, cinayet ve diğer şiddet eylemleri savaş suçu olarak soruşturulmalıdır.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish