Macron seçimi "Fransa'nın en az nefret edilen adayı" olarak mı kazanacak?

Borzou Daragahi, Paris'ten bildirdi: Fransız cumhurbaşkanlığı seçim yarışının hem kalabalık hem de parçalara ayrılmış olması, gösterişsiz ama güvenilir mevcut cumhurbaşkanını nisandaki oylamada net favori haline getiriyor

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, şubatta Fransa'nın Brest kentinde düzenlenen Tek Okyanus Zirvesi'nde konuştu (Reuters)

Onay oranı vasat ve Kovid kısıtlamaları, mütemadiyen uyuşuk bir ekonomi ve bihaber bir siyasi elit sebebiyle öfkelenmiş aksi bir seçmen kitlesiyle karşı karşıya.

Ancak birçoklarının hem Fransa hem de Avrupa için kritik bir dönüm noktası gözüyle baktığı Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerine 3 haftadan kısa bir süre kalmışken mevcut cumhurbaşkanı Emmanuel Macron kendini nispeten imrenilesi bir konumda buluyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Sağdaki rakipleri, büyük ölçüde, ülkenin zorluklarla kuşatılmış Müslüman azınlığına karşı ne kadar sert davranacaklarına dair kendi farklarını ortaya koyma mücadelesini veren üç aday arasında hiziplere ayrılmış durumda.

Solda boy ölçüştükleri ise daha da zayıf; desteğinin radikal sağ ve merkez karşısında yıllarca kan kaybetmesinin ardından seçmenleri cezbedemiyor.

Öte yandan, (yapısal sorunlar nedeniyle sekteye uğrasa da) Fransız ekonomisi Kovid'den toparlanıp geçen yıl yüzde 7'lik büyümeyle göğüs kabarttı. Bu, son 52 yılın en yüksek oranı.

Carnegie Europe'un direktörü Rosa Balfour, "[Macron] sağ bölünmüş ve sol da kargaşa içinde olduğu için şanslı" diyor.

The Independent'a konuşan Balfour, "Koşullar büyük ölçüde Macron'dan yana" dedi.

Merkezci ve bir zamanların az bilinen ekonomi bakanı 44 yaşındaki Macron, 2017 seçimlerinde önde gelen adaylardan biri olarak son dakikada ortaya çıkıp Fransız siyasetinde 1950'lerden beri hakimiyetini sürdüren merkez sol ve merkez sağın ikili tekelini sonlandırdıktan sonra radikal sağın adayı Marine Le Pen'i mağlup etmişti.

Şimdiyse, 2001'de Jacques Chriac'tan bu yana göreve yeniden seçilen ilk Fransız Cumhurbaşkanı olabilir. Fakat kazanmayı başaramazsa, radikal sağın önünü açan kusurlu merkezci olarak mirasının parlaklığını yitirebilir.

İngilizce yayın yapan Local.fr haber sitesinin editörü ve Fransız siyasetiyle ilgili bir podcast'in sunucularından Emma Pearson, "Son seçimde iki partili sistemin bozguna uğramasına tanık olduk" dedi.

Neler olacağını, Macron'un tekrar seçilip seçilemeyeceğini ya da sistemi daha radikal sağ partilerin yolunu açacak şekilde bozup bozmadığını göreceğiz.

Angela Merkel'in emekliye ayrılması ve Almanya'nın geçiş döneminde olmasıyla Fransa'nın yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimleri Avrupa için de yakın tarihte hiç olmadığı kadar kritik.
 

afpmacron.jpg
2018'de Macron, Almanya'nın Aachen kentindeki Kuzey Ren-Vestfalya Üniversitesi'nde öğrencilere hitap etmişti (AFP​​​​​​​)


Seçmenler sadece Elysee Sarayı'nda kimin oturacağına karar vermekle kalmayacak, aynı zamanda hem Brüksel'de Avrupa Birliği için hem de Rusya'nın yenilenen kararlılığıyla karşı karşıya kalan kıta Avrupası için muhtemelen gündemi belirleyecek kişiyi de seçecek.

Seçimin ilk ayağı 10 Nisan'da yapılacak ve çok sayıda kişinin beklediği üzere hiçbir aday salt çoğunluğu sağlayamazsa, en çok oy alan iki rakip 24 Nisan'daki ikinci turda birbirine karşı mücadele edecek.

Gelgelelim, hem sağ hem de solda azılı bir rekabet söz konusu.

Popülist solun adayı Jean-Luc Melenchon anketlerde yüz 10 civarında oy alıyor ve ikinci tura kalma şansı pek de yüksek değil.

Bir zamanların görkemli sosyalistlerinin adayları eski Adalet Bakanı Christiane Taubira ve Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo anketlerde Yeşil Parti'nin adayı Yannick Jadot veya Komünist Parti'den Fabien Roussel'in gerisinde, yüzde 5'in altında kalıyor.

Taubira solu birleştirmeyi amaçlayan ocaktaki ön seçimi kazanmışsa da diğer adayların hiçbiri, sol eğilimli adaylardan birini seçimin ikinci turuna sıçratabilecek bu sonuca riayet etmeye razı olmamıştı.

Daha yakından izlenen rekabet ise geleneksel muhafazakar Valerie Pecresse, radikal sağın adayı Le Pen ve aşırı sağcı köşe yazarı Eric Zemmour'un adaylığı arasında sağda geçen üçlü mücadele oluyor.

Üç aday da her zamankinden daha Müslüman karşıtı ve daha göçmen karşıtı kışkırtıcı söylemler kullanma gayretiyle birbirini paralıyor gibi görünüyor.

Yakın zamandaki mitinginde göçmenleri Avrupa'nın dışında tutmak için duvar inşa etme sözü veren Pecresse, göçmenlerin Fransa'nın "yerlilerini" yerinden etmeye çalıştığını öne süren "büyük yer değiştirme" teorisini de benimsemişti.
 

15france-replacement-theory01-jumbo.jpg
Paris'teki seçim mitinginde cumhurbaşkanı adayı Valerie Pecresse ve destekçileri (AP)​​​​​​​


Zemmour ise seçilirse Fransa'da ezanın yasaklanacağını taahhüt ediyor ki bu, ülkenin 1789 devrimine dayanan anayasal ilkelerinin açık bir ihlali.

Fransa'nın radikal sağının lideri Jean-Marie Le Pen'in mirasçısı Le Pen'e gelince, o da kendisi için daha ılımlı bir imajı yaratmaya çalışıyor ve yakın zamanda Zemmour'u "paganlarla ve az sayıdaki Nazi'yle" müttefik olmakla suçladı.

Birden fazla ankete göre sağın adaylarının bir arada hesaplanması, seçmenlerin yüzde 45'i gibi çarpıcı bir orana tekabül ediyor.

Ancak pek çok gözlemci açısından en çarpıcı olanı, kararsız kalan yüzde 10'luk kesim ve bir zamanlar ülkeye hakim parti sisteminin yavaşça ortadan kaybolmasıyla siyasette kendisi için bir yuva kalmadığını fark edenler.
 


Cambridge Üniversitesi'nden Avrupa siyaseti profesörü Christopher Bickerton, "Sağa epey uzak çok büyük bir seçmen kitlesi var" diyor.

Bir bölünme süreciyle karşı karşıyayız. Merkez sağ artık baskın değil. Radikal sağda ise rekabet var. Bu kampanyanın tamamı çuvalladı. Hiçbir açıdan toplumla pek bir bağlantısı yok.

Şüphesiz ki adaylar, seçmenleri kaygılandıran artan fiyatlar, Kovid kısıtlamaları, sağlık hizmetleri, yaşlı ve çocuk bakımının da aralarında bulunduğu temel sorunların küçük bir kısmını ele alıyor gibi görünüyor. 12 Şubat'ta Kovid kurallarını ve hızla artan masrafları protesto eden binlerce gösterici Paris'te ve diğer Fransız kentlerinde sokağa çıktı.
 

1488383-eric-zemmour-lors-de-son-meeting-a-lille-le-5-fevrier-2022.jpeg
Fransız radikal sağının adayı Eric Zemmour, Lille'de destekçilerine sesleniyor (AFP)


Paris Siyasal Çalışmalar Enstitüsü'nden (ya da Sciences Po) Gaspard Estrada, "Münazaralarda bazı başlıca sorun ve tartışmalar ele alınmıyor" dedi.

Gündemi göç ve kimlik gibi meseleler temelinde şekillendirmek için çaba harcayan sağcı ve radikal sağcı adaylar var. Öte yandan sol ise et yiyip yememek gibi mutfakla ilgili meselelere odaklanıyor. Bu Fransız halkını endişelendiren gerçek sorunlardan çok uzak.

Balfour, Fransa'nın fosil yakıt kullanımını kısmaya başlamasının ülkede ileride daha fazla siyasi soruna yol açacağını öngörüyor, politikacılarsa bu ivedi meseleyi irdelemiyor.

Carnegie Europe'un direktörü, "Avrupa'nın kendi için belirlediği enerji dönüşümü ve iklim hedefleri bir geçiş yapmayı gerektirecek ve bunun hem kazananları hem de kaybedenleri olacak" diyor.

Siyaseten çok hassas olacak.

Benzer şekilde, Macron dışındaki adayların çok azı dış politika ve Moskova'nın Ukrayna gambitinin güvenlik üzerindeki sonuçlarıyla uğraşıyor. Aslına bakılırsa Melenchon, Zemmour ve Le Pen son derece Kremlin yanlısı olmayı sürdürüyor.

Macron'un gücü, biraz da zayıflığından kaynaklanıyor.

Güçlü kanaatlerden veya gerçek bir hareketten yoksun görülüyor. Partisi En Marche neredeyse bir anket danışmanlığı olarak, seçmenlerin kaygılarını öğrenip Macron'un pozisyonunu buna uygun hale getirme amacıyla başlamıştı. Hiçbir zaman gerçek bir organizasyon olacak kadar gelişemedi.

Arkasında hakiki bir siyasi toplanmanın olmaması Macron'un duruşunu kamuoyunun haletiruhiyesine göre ayarlamasına, mesela Le Pen'in yükselişini köreltme gereksinimi duyduğunda göç ve İslam meselelerinde sağa kayıp daha sonra son aylarda tekrar sola dönmesine imkan sağladı.

Fakat sabit bir taban desteği neredeyse hiç yok, seçim gününde seçmenleri teşvik edecek parti altyapısıysa bundan bile kötü durumda.

Bickerton, "En Marche esasında sadece bir isimden ibaret, Macron için fazlaca kişiselleştirilmiş bir araç" diyor.

Macron başarı yakalayınca bunu parti haline getirmeye yönelik büyük bir hamle yapıldı ama hiçbir zaman bunu tam olarak atlatamadı.

Küçük bir olasılık ise oy kullananların öyle parçalara ayrılması ki Macron'a karşı kayıtsız kalan Fransız seçmenlerin ilk turda solcu adaylara oy vermesiyle ikinci tura iki sağcı adayın kalması.
 

_123217502_france.png
Paris'teki "Özgürlük Konvoyu 2022" protestosuna katılmak için şehre gelen arabalar (AFP)


Macron henüz ciddi bir kampanya yürütmeye başlamadı; muhtemelen kendi cumhurbaşkanlığını sergilemeye ve tartışma dışında kalmaya çalışıyor.

Cumhurbaşkanlığına ek olarak, Fransa'nın aynı zamanda AB Konseyi'nin de dönemlik başkanı olması Macron'a bir miktar ağırbaşlılık katıyor ama ayrıca ortalama Fransız yurttaşının kaygılarından bihabermiş gibi görülme potansiyeli de var.

Bizatihi Macron da yerleşik seçkinlere karşı isyan kampanyasının kazandırdığı ivmeyle iktidara gelmişti ve benzer bir dinamik onu iktidardan düşürebilir.

Estrada, "Şu ana kadar inisiyatifi elinde tutmayı ve gündemi belirlemeyi başardı" diyor.

Bu, sayıların değişemeyeceği anlamına gelmez. Gelecek haftalarda ve aylarda panorama çarpıcı biçimde değişebilir.

Son kamuoyu anketlerine göre Fransız Cumhurbaşkanı'nın onay oranı şu an yüzde 35-40 civarında seyrediyor, ki bu pek de coşkulu bir destek sayılmaz.

Coşkulu Macron seçmeni sayısı çok az olsa bile yine de şu anki kamuoyu desteği iki selefi Francois Hollande ve Nicolas Sarkozy'den hâlâ çok daha yüksek.

Pearson, "Pek sevilmiyor ve kesinlikle Macron'dan hoşlandığınızı itiraf etmeniz havalı değil" diyor.

Daha çok nefret ettikleri bütün adaylar haricinde en çok Macron'dan nefret ediyorlar.

 

https://www.independent.co.uk/news/world

Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU