Postkolonyal ve Afrika çalışmalarının önemli kritiklerden Harry Garuba aynı zamanda modernist Afrika şiirinin de önemli isimlerindendir.
Özellikle de Nijerya-Biafra savaşı sonrası gelişen şiir damarının öncülerindendir.
1982 yılında yayımlanan Shadow & Dream and other poems [Düş ve Gölge ve öteki şiirler] adlı ilk şiir kitabıyla kendi özgün duyarlığını yansıtmıştır.
Garuba'nın şiir uçları çok güçlü bir şiir geleneğine yaslanır. Garuba, modernist Avrupa şiirinin yanı sıra postkolonyal şiirin yuvalandığı önemli merkezlerden İbadan ve Nsukka Şiir Akımlarının tam ortasında yetişmişti.
Daha önce Garuba'nın son şiir yapıtı hakkında Harry Garuba'nın şiiri: "Animist İlahiler ve Anıtlar adlı bir yazı yazmıştım.
Bugün onun ilk şiir koleksiyonu bağlamında dönemin de atmosferini çizmek isterim.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Garuba'nın da bağlı olduğu Üçüncü Kuşak Nijerya şairlerinden Remi Raji, Nijerya'nın metropol şehri İbadan'ın, 1960'lı ve 1970'li yıllarında başında postkolonyal Anglofon Afrika Rönesansının kültür mimarlarının buluşma noktası olarak bilindiğini söyleyerek, kent için, "Afrikalı ve Nijeryalı yazarlar ve sanatçılar için yüksek edebi kültürün yuvasıydı" der.
İbadan Üniversitesi etrafında gelişen şiir atmosferini şöyle anlatır Raji:
İlk siyasi açmaz ve 1967-1970 yıllarındaki Biafra Savaşı sonrasında Nijerya ulusu kendi kendini kuraklığa mahkûm eden şiddetli yapısal dönüşümlerden geçince, o görkemli yaratıcılık merkezi imajı dağıldı ve edebi okumalar, performanslar sadece İbadan Üniversitesi'yle sınırlı hale geldi.
İbadan Üniversitesi özellikle 1980'lerde edebiyat etkinliklerinin neredeyse tek merkezi konumundaydı.
Garuba öncülüğünde yeniden başlatılan İbadan Şiir Derneği, aslında on yıllar öncesinde J. P. Clark'ın ve Abiola Irele'nın öncülüğünde başlatılan etkinlerin devamı niteliğindeydi.
Garuba, 1980'lerin başlarında Perşembe Şiir Akşamlarını başlattı. Buna müteakiben, Christopher Okigbo Şiir Ödülleri de tertip edildi.
Editöryal çalışmalarıyla kuşağına öncülük eden Garuba, 1980 sonrası gelişen üçüncü kuşak şiirinin de ebeliğini yapmıştır.
Bunun en çarpıcı örneği de Garuba'nın editörlüğünde 1988 yılında yayımlanan Voices from the Fringe [Sıradışı Sesler] antolojisidir, diyebilirim.
Bu seçki de İbadan Şiir Derneği'nin bir mahsulüydü zaten ve '100 şaire' yer veriyordu. Antoloji olağanüstü bir verimi de kanıtlıyordu.
İbadan Şiir Derneğine üye olan antoloji şairlerinden bazıları şunlar:
Sylvester Onyeji, Emevwo Biakolo, Sesan Ajayi, Afam Onookome Okome, Chiedu Ezeanah, Okoro Chima, Henry Foluso, E Oga, Steve Shaba, Seghoime Omole, Frank Uche Mowah, Fra Ikhinmwin, Olufunmilayo Jibowu, Ade Adejumo, Laolu Odulana, H Samuel Oyewole ve Remi Raji.
Garuba, Nijerya şiir atmosferi hakkında, Biafra Savaşı sonrası şiirin yönergesini değiştirdiğini söyler.
Savaş sonrasında Sömürgecilik-karşıtlığı ulus anlatılarından beslenen yapıların farklı biçimlere evrildiği düşüncesini öne sürer.
Ülkede kardeşi kardeşe kırdıran bir çatışmanın ve şiddetin oluşmasıyla eski milliyetçi temellerin sarsıldığını ve çöktüğünü belirten Garuba, ulusun tiksindiren parçalanmış yapısı yerine yeni yollar için arayışın başladığını ifade eder:
Vatan ve herkesin anası bölünmemiş ulus yerine, ulus artık farklı sınıflardan oluşuyordu, sömürenler ve sömürülenler sınıfları.
Garuba bu yeni kuşağın solcu hassasiyetleri öncelediğini ve bunu ulusal bağlamda yansıttığını da iddia eder.
Marksist ve animist bir şair olarak Harry Garuba şiiri, pek çok açıdan 1980 sonrası Afrika şiirinin belirgin yönelimlerini, ulus inşasının parçalanmasının yarattığı dilemmayı taşır.
Garuba'nın "Düş ve Gölge" şiiri kendi çocukluk dünyasının, geçmişin, bütünlüğün kayboluşuna bir ağıt olarak okunabilir.
küstahça ibadet eden bir grup okuyor
efsunlu makamları yapraklardan oluşan hırpani şalların altında
küçücük bir kuş kanat çırparak sırra kadem basıyor
günbatımının tam da içine dalarak
bir yaprak bir göktaşının hafif kanatlarına karışıyor
sessizce çocukluğumun kahkaha yuvasına damlıyor
ancak hatırlıyorum, bulanık geçmişin aşınmış kehribar sarısı uçlarından
bir akşamın oldukça garip hatırası
yaşlıların hikâyelerinden bir akşam işte
hatırlıyorum ufkun ve kanatların düşünü.
Bu şiiri bir "düşüş" olarak okumak gerekir, düşlerin ve geçmişin yitirilişi de denebilir.
"Tüm Yoldaşlara" şiirinde ise "yara" temasını öne çıkarır Garuba. Zira ulusun kendisi yaralıdır, yaranın onarılmasından ziyade getirdiği sonuçlar, tahribatlar öne çıkar.
Şiirin karanlık atmosferi de bu yüzden belirir.
Kardeş,
Elimi uzatıyorum
karanlıkta sana ulaşmak için
aşkın ve hayatın sıcaklığını hissetmek
yine de hissettiğim örümcek ağlarının kaygan dokunuşu kadardırkaranlıktayız hepimiz
çaresizliğin tehdit ettiği kapkara bir mağara
öreceğiz bu örümcek ağlarını
yaraların küçücük parmaklarına
ve sicim sicim gözyaşlarını
ıstırap ve mücadelenin dantelasınave sonra kahkahamız
kükreyecek herkese olan biteni!
"Mağara" ve "örümcek ağları" dostluğun, arkadaşlığın ve sadakatin metaforları gibi işlenmiş şiirde.
Persona örümcek ağlarını yeniden örmek için "kardeş" diye içtenlikle seslenir.
"Yaraların küçücük parmaklarına örümcek ağlarını örmek" dizesi emeğin ve mücadelenin ortaklığına vurgu yapar.
Garuba'nın "Düş: Deniz, Ay, Kuş" şiirindeki şu dizeler de "yaranın" nasıl bir metafor olarak şiire girdiğini göstermesi açısından çarpıcıdır:
çelik gagasıyla akbalıkçıl
ufukçizgisinin berisine kondu yeniden
yaralarımızın hazine-evine
çağlayarak dökülüyor yara-mabedimize
bakire saflığına vurarak
yaralarımızı tırmalar
mağdur çağlarımızın tek sembolleri…
Şiirde yara ve bellek ilişkisi durmadan işlenir. Geçmişin yarattığı yaraların tarihselliğinin yeniden inşa edilmesi ne kadar mümkündür. Zira persona için "yara", "mağduriyetin" simgesi olmuştur.
Akbalıkçıl kuşunun Hristiyanlık referanslarını düşündüğümüzde tarihsel bilgeliğin, animist kültürün hazinesine konması pek de olumlu bir çağrışım üretmiyor.
Şairin gösterdiği saflık ve kötülük tezadının yarattığı ikilemdir, kötülükle özdeşleştirilen mabedin kendisidir burada hedef.
Harry Garuba modernist Afrika şiirinde Christopher Okigbo ve Wole Soyinka'nın poetik duruşuna yakındır.
Garuba, şiirinde kurduğu karmaşık imge yapısıyla son dönem Afrika şiirinin en sofistike şairlerindendir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish