İnsandan insana bulaşabilme özelliği taşıyan Kovid-19'un kısa sürede tüm küreye yayılması üzerine, pek çok devletin, hastalığın enfeksiyon riskini azaltmaya yönelik çeşitli önlemler aldığını, söz konusu önemler çerçevesinde maske, mesafe ve izolasyon kavramlarının ön plana çıktığını biliyoruz.
Kovid-19'un yayılımını önlemeye yönelik önlemlerin başında ise karantina uygulaması geldi. İşte Kovid-19 virüsünün yayılımını engellemek için başta karantina olmak üzere alınan çeşitli önlemler, dünya genelinde tüketici satın alma davranışları üzerinde köklü denebilecek değişimlerin yaşanmasına neden oldu.
Alınan önlemlerle birlikte getirilen kısıtlamalar tüm dünyada hareketliliği neredeyse durma noktasına getirirken tam da bu dönemde -salgının olanca hızıyla devam ettiği- internet üzerinden alışverişin ağırlığı önemli ölçüde arttı.
Kovid-19 salgınıyla beraber bir taraftan internet üzerinden alışverişin ağırlığı artarken diğer taraftan arz ve talepte dikkat çekici değişimler yaşandı. Tüm dünyada enflasyonun artmasının nedenlerinden biri Kovid-19 salgınıyla birlikte arz ve talepte yaşanan zorunlu değişimlerdir.
Evet, küresel ölçekte yaşanan enflasyon artışının kaynakları arasında ürün kıtlıkları ve tedarik kesintileri sayılabilir ki Kovid-19 salgınının dünya genelinde nakliye ağlarında darboğazlara neden olduğu ve uluslararası tedarik zincirlerinin mal akışını kesintiye uğrattığı bilinmektedir.
Dünya genelinde tedarik zincirinde yaşanan darboğaz nedeniyle mal akşının kesintiye uğraması ticari operasyonların maliyetini artırırken, perakendeciler tüketici talebindeki değişken dalgalanmalara karşı stoklarını yönetme çabalarını da azaltma eğilimine girdiler.
Tedarik kesintileri bir taraftan üretim maliyetlerini artırdı, diğer taraftan da stoklamaya ilişkin sorunlara neden oldu.
Bütün bu süreçlerin sonucunda ürün kıtlığı çeken perakendeciler maliyetlerini daha yüksek fiyatlar şeklinde tüketicilere yansıtmaya başladılar.
Salgının ilk aylarında küresel ölçekte yaygın bir şekilde yaşanan kıtlıklar, neredeyse tüm tüketim malları kategorilerini etkilemişti. Zamanla söz konusu kıtlıkların belirli sektörlerde yaşanmaya başladığı söylenebilir.
Diğer bir ifadeyle, "geçici stok tükenmesi" birçok sektörün yüzleştiği bir sorun iken, sonrasında söz konusu sorun belirli sektörlerde yoğunlaşan "kalıcı stok tükenmesi"ne dönüştü.
Bazı perakendecilerin bir ürünün "şu anda mevcut olmadığı" mesajlarını yayımladığını gözlemliyoruz.
Öte yanda, Kovid-19 salgınının Türk şirketlerini de etkilemesi kaçınılmazdı. Özellikle hammadde tedariki bağlamında yurt dışına bağımlı olan sektörlerimiz pandeminin olumsuz etkilerine maruz kaldılar.
Turizm, ulaşım, seyahat, ev dışı perakende, elektronik, tekstil ve otomotiv gibi sektörlerimiz Kovid-19 salgınının tedarik zincirinde neden olduğu sorunlarla en çok yüzleşen sektörler olarak öne çıktılar.
Özetle, pandemiden en çok etkilenen sektörlerin başında tedarik zincirleri gelirken, Kovid-19 salgınının en çarpıcı ekonomik etkilerinden biri nihai tüketicilere mal tedarikinin ciddi şekilde kesintiye uğramasıdır.
Sonuçta perakende düzeyinde ürün kıtlıklarında belirgin olan Kovid-19'a bağlı arz kesintilerinin enflasyonun artması yönünde önemli bir etkisinin olduğu söylenebilir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish