Şirketler riskleri azaltmak, farklı pazarlara ulaşmak ve faaliyetler arasında entegrasyon fırsatlarını artırmak gibi çeşitli sebeplerle yatırım portföylerini çeşitlendirmeye özen gösterir.
Uzun yıllar boyunca büyük uluslararası şirketler bu ve diğer hedefler için başka şirketleri satın aldı. Öyle ki, şirketlerin kendi faaliyetlerine yeni faaliyetler ve sektörler eklemeleri normalleşti ve bu dev şirketlerin faaliyet gösterdiği sektörleri saymak zorlaştı.
Ancak geçtiğimiz günler bu eğilimin aksi bir hareketliliğe tanık oldu. General Electric (GE) ve Johnson&Johnson kendi içlerinde belirli sektörlere odaklanan birkaç şirkete bölüneceklerini duyurdular.
Yakın bir gelecekte bir dizi büyük şirketi içerecek bir dalga kapıda gibi görünüyor.
Sektörlerde holdingleşme politikası izleyen dev ABD şirketlerinin simgesi olan ve 129 yıl önce kurulan GE ile başlayalım.
Şirket, bu 129 yıl içerisinde 50'den fazla şirket satın aldı. Bunlardan sekizini son beş yılda devraldı. Böylece şirketin faaliyet gösterdiği sektörler ev aletlerinden jet uçağı motorlarına kadar uzandı.
2000 yılında yaklaşık 600 milyar dolar ile dünyanın en yüksek piyasa değerine sahip şirket unvanını kazandı. Ama bu dev şirkette artık durum değişti.
Son 10 yılda yaşanan mali krizden beri şirket sürekli bir sıkıntı içerisindeydi. Bu yüzden üç ayrı şirkete bölünme kararı aldı. Bu şirketlerden biri havacılık sektöründe, diğeri yenilenebilir enerjide ve üçüncüsü sağlık sektöründe uzmanlaşacak.
Yaklaşık 135 yıl önce faaliyete başlayan, en büyük ABD şirketleri listesinde 12'nci sırada yer alan, satış ve piyasa değeri açısından (yaklaşık 434 milyar dolar) dünyanın en büyük sağlık şirketi olarak kabul edilen Johnson&Johnson'a gelince, iki ayrı şirkete bölünmeye karar verdi.
Bu şirketlerden biri eczane ve tıbbi cihazlar üzerine yoğunlaşacak, diğeri ise tüketici ürünleri sektöründe uzmanlaşacak.
Bu şirkette durum farklı gözüküyor. Şirketin bölündüğü iki sektörün her birinin durumu birbiriyle çelişiyor. Zira tüketici ürünleri sektörü yavaş büyür ve düşük kâr marjına sahiptir.
Birçok rakibin olduğu yarışta amansız bir rekabet ile karşı karşıyadır. Bu da reklam için yüksek meblağlar harcanmasını gerektirir.
İlaç ve tıbbi cihaz sektörü ise, yüksek risk oranı ile öne çıkan ve başarılı tıbbi cihazlar geliştirilmesi durumunda oldukça yüksek kârlar ile ilişkilendirilen bir sektördür.
Yatırım zorluğu yüzünden bu sektördeki rekabet farklı. Tıbbi sektörün gelir oranı ile şirketin tüketici ürünleri sektörünün gelir oranı arasında ciddi bir fark var.
Zira şirketin tıbbi sektörünün gelirleri sadece son çeyrekte 13 milyar dolara ulaşırken tüketim ürünleri sektörü, şirketin geçen yılki toplam satışlarının yüzde 20'sini geçmeyi başaramadı.
Bu bölünme süreci 18 ila 24 ay sürebilir. Şirket duyurunun ardından hisse fiyatlarının yaklaşık yüzde 1,2 artmasıyla piyasadan olumlu bir tepki gördü.
İki şirketin açıklamalarından anlaşılan o ki, ABD merkezli şirketlerin 1960'lı yıllarda izlediği holdingleşme politikasının bu dönem için artık bir getirisi kalmadı.
1960'lı yıllarda baskın olan düşünce daha büyük şirketin daha yararlı olduğu, belli bir sektörü yönetmeyi başaran şirketin başka herhangi bir sektörü de başarıyla yönetebileceği ve dolayısıyla başka şirketleri satın alabileceği yönündeydi. Ancak şimdi bu düşünce tarzı değişti.
Yatırımcılar, belirli bir sektörde uzman olan şirketlerin bu sektöre daha iyi odaklanabileceğini ve kazandıkları bu uzmanlığın kendilerine daha fazla esnek olma ve piyasalar ile bunların gereksinimlerine daha hızlı yanıt verme gücü sağlayacağını düşünüyorlar.
Bu yüzden Toshiba'nın yaptığı gibi birçok şirket, sektörlere göre kendi içerisinde bölünmeye ya da hizmet faaliyetlerini bırakan IBM'nin ve ABB, Siemens ve diğer şirketlerin yaptığı gibi başka faaliyetlere odaklanmak için bazı faaliyetlerine son vermeye başladı.
Köklü dev şirketlerin bölünme eğilimi, yeni teknoloji şirketlerinin yatırımlarını çeşitlendirmek ve sektörlerini büyütmek için yaptıklarının tam tersi.
Örneğin Amazon online mağazasına, bulut hizmetlerine, yemek mağazalarına ve diğer çeşitli etkinliklere yatırım yapıyor. Diğer teknoloji şirketleri de sürücüsüz araçlara, elektronik cihazlara ve sosyal iletişim ağlarına yatırım yapıyor.
Bu, şirketlerin yaşam döngüsüne benziyor. Zira şirketler esas faaliyetlerinde başarılı olduktan sonra başka faaliyetleri devralmaya başlıyorlar. Nakit paralarından yararlanıyorlar. Başarılara imza atmaya devam ediyorlar ve devlik aşamasına ulaşıyorlar.
Daha sonra bu aşamada kendilerini kısıtlamaya başlıyorlar ve başarılarının ana sebebi olan esnekliklerini ve dinamizmlerini kaybediyorlar. Böylece daha küçük uzman şirketlere bölünüyorlar.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu
© The Independentturkish